-Yeşilçay İ.O. 1965, Gediz O.O. 1968, Kütahya Lisesi’ni de 1971’de bitirdi. -Balıkesir Necati Eğt. Ens. Türkçe Bl. Bitirdi. An. Ün’de Türk D.Ed Bl. LİSANS tam. -1975’te Blksr. Bed. Ter. Böl. Md. de Antr.ğe Başladı. Sporcusu Seda Müstecaplıoğlu 1978’de, Liselerde DÜNYA ŞAMPİYONU oldu. -Türkiye M.Tenisi Fed. Yön. Kr. Üyeliği TMTF Teknik Kr. Bşk.ğı ve Milli Tk. Başantr. Yaptı. Antr. olarak 66 kez Milli oldu. Ulusal Hakemdir de. 1991’den beri de M. Tenisi Kütahya il Temsilcisidir. -1985’te Elbistan-Nurhak Alçiç

Yanımda Kara Mustafa Paşa, Yüreğimde, “Güzellik Dilencisi” Jozsef Atilla... Uzaklarda kaldı FIRAT, TUNA’YSA yakınımda; “Bir yanımda BUDA Bir yanımda PEŞTE” Şimdi Macar Ovaları’nda Memlekette gibiyim işte!... Budapeşte. 25 Nisan 1982

-Yeşilçay İ.Ö 1965- Gediz O.O 1968-Kütahya Lisesi 1971 -Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü Bitirdi. Anadolu Üniversitesinde Lisans tamamladı. (TDE) -1975’de Balıkesir’de Masa Tenisi antrenörü oldu. 1978’e sporcusu Seda Müsteceplioğülu, liselerde dünya şampiyonu oldu. -Türkiye Masa Tenisi Federasyonu Yönetim Kurulu üyeliği, Teknik kurul başkanlığı ve Milli Takım Baş -Antrenörlüğü yaptı. Kütahya’da 1991’den beri il temsilcisidir. -1985’de Elbistan Nurhak-Alçiçek İ.O Sınıf Öğretmenliği, İğde O.O

-Yeşilçay İ.O. 1965, Gediz O.O. 1968, Kütahya Lisesi’ni de 1971’de bitirdi. -Balıkesir Necati Eğt. Ens. TÜRKÇE Bl.’den mezun oldu. TDE Bl.de de LİSANS tam. -1975’te Blksr. Ter. de M.Tenisi Antr. Başladı. Sporcusu Seda Müstecaplıoğlu 1978’de, Liselerde DÜNYA ŞAMPİYONU oldu. -Türkiye M.Tenisi Fed. Yön. K. Üye Teknik Kur. Bşk.ğı ve Milli Tk. Başkantr. Yaptı. 66 kez Milli oldu. ULUSAL Hakemdir. 1991’den beri Kütahya ili Temsilcisidir. -1985’te Elbistan-Nurhak Alçiçek ve İğde O.O. da Türkçe Öğrt. Yaptı. -Kütahya

“Delice’sine Sevmek” Delice’de yazılan şiirlerimi kapsadığı için çok anlam taşımaktadır. “Delice” ilginç bir yerdir, yazılanlar da … Burada yaşayan, burada bulunan herkes de farkındadır. Delice’den yıllarca gelip geçtim ama burada bir süre kalmama rağmen unutmadım, unutamam. Delice’sine sevmek varken de hiç unutmam! Sevgilerimle… M. Yılmaz

Kadından Kadına Kadın var onurlu, Kadın var utangaç, Kadın var duygulu, Bir lokmaya muhtaç. Kadın var hakkını arayan, Kadın var ağlayan, Kadın var adını soran, Kadın var çağlayan. Kadın var güneş gibi, Kadın var dopdolu, Kadın var gönlüme eş gibi, Kadın var mutluluk yolu. Kadın var evdedir, Kadın var gönülde, Kadın var görevdedir, Kadın var eğitimde. Kadın var ilaç gibi, Her derde çaredir, Kadın var taç gibi, O hep baş üstündedir.

Bütün zorluklarına rağmen yaşamak güzel şey… Hele “Bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçesine yaşamak” gibisi var mı… Yeter ki ağızımızda tat olsun. Ümitle korkunun, acılarla sevinçlerin kardeş olduğu dünyamızda; kara taştan suyun damla damla aktığı gibi gönülden dökülen damlalarında her derde deva olmasını diliyorum. Gönülden damlaları, beni hiçbir zaman yalnız bırakmayan sevgili eşime ve çok sevdiğim oğullarım Tuna ve Fırat’a hediye ediyorum.

-Yeşilçay İ.Ö 1965- Gediz O.O 1968-Kütahya Lisesi 1971 -Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü Bitirdi. Anadolu Üniversitesinde Lisans tamamladı. (TDE) -1975’de Balıkesir’de Masa Tenisi antrenörü oldu. 1978’e sporcusu Seda Müsteceplioğülu, liselerde dünya şampiyonu oldu. -Türkiye Masa Tenisi Federasyonu Yönetim Kurulu üyeliği, Teknik kurul başkanlığı ve Milli Takım Baş -Antrenörlüğü yaptı. Kütahya’da 1991’den beri il temsilcisidir. -1985’de Elbistan Nurhak-Alçiçek İ.O Sınıf Öğretmenliği, İğde O.O

Adalet iki ucu da keskin bıçaktır. Bir ucundan tutup, diğer ucunu karşısındakine saplamaya çalışırsam. Senin de ellerin kanar eline kan bulaşır.

Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, ve daha nice aşıklar sevdalara tutulup, hasretleri çekenler… Acılara, ayrılıklara katlananlar, susuz çöllere düşenler… Kuruyan dudaklar, akmayan gözyaşları ve SEVDA ve ÇİLENİN BİNBİR TÜRLÜSÜ… Hayat bu, yaşamak bu Gerçeğin kendisi bu… Hiçbir şey kolay değil! Zorluklar olmasa yaşamanın ne anlamı var ki!… Her şeye rağmen yaşamak, acılara ayrılıklara katlanmak!… ve kısacası: Sevdaları da alıp götürmek öbür tarafa. “Sen istediğin kadar peşimden koş, beni ara… Gerekir

SAMNUN’LA İLGİLİ HER ŞEYİ BULACAKSINIZ “Hatıralarımızı şehirlerimizden ayıramayız. Çünkü şehrimizin tarihi ile kendi kişisel tarihimizin kesiştiği yerlerde özgeçmişimize ait büyük parçalar oluşur. Bence şehir, bütün bunların ötesinde aşktır.” der Ayfer Tunç ve şöyle bitirir: “Bazı insanlar şehirlerine iflah olmaz bir âşık gibi bağlıdırlar.” İşte, Mehmet Yılmaz da o bazı insanlardan birisidir. Üstelik eli kalem tutan, Samsun’u romanlarına da yerleştirmiş, üslup sahibi bir yazardır. Samsunspor’la ilgil

Mistisizm, insanın maddi âlemin ötesinde var olan gerçekliği algılama ve hissetme tecrübesine dayanmaktadır. İslam'ın mistisizm yönünü oluşturan tasavvuf, Türk şiir geleneğinde önemli bir kaynaktır ve zengin varlığını dün olduğu gibi bugün de korumaktadır. Bu eserde, tasavvuf ekolleri çerçevesinde mistik eğilimlerin modern Türk şiirine yansımaları incelenmiştir.

Suyu emen mazgallarda Bütün kirleri topluyor masumiyetim Çiziktirdiğim kâğıtlar kaderimi sırlıyor Bekledikçe gelmeyeceği kesinleşenler Bekledikçe güç toplayan acı Bıraktığı anda gidecek korkusuyla Birbirine sıkıca sarılan insanların ağrısı Bu kadar nefesi süsleyen Allah’ım Herkesin zamanla birbirine benzediği Silinmiş yüzler mahşerindeyim Huzurunda iki büklüm dönen dünyanın yanlışı ben miyim Beni hatırlat serinliğe Allah’ım Bir istasyonun sıkıntısında gördüğüm hata Bana mı aitti yoksa Aynı hat

Dünya edebiyatının en büyük yazarlarından birisi olarak kabul edilen ve aynı zamanda Türk dünyasının en büyük romancısı olduğu konusunda şüphe bulunmayan Kırgızistan’ın değerli evladı Cengiz Aytmatov’u kendisi de bir romancı olan Mehmet Yılmaz kaleme aldı. İlk gençlik yıllarından itibaren Cengiz Aytmatov okumaları yapan ve bu konuyla ilgili önemli bir uzman durumunda olan Mehmet Yılmaz, bu kitabında Cengiz Aytmatov’un eserlerini incelediği gibi onunla ilgili olarak geçmiş yıllardan itibaren yazdığı pek ç

Türkistan bozkırlarındaki atalarımızın tepük dedikleri oyunu, futbolun Türkiye'ye ne zaman ve nasıl geldiğini, ilk millî maçımızı hangi ülkeyle oynadığımızı, dünya kupasına kaç kere katıldığımızı öğrenmeye hazır mısınız? Bu kitapta, Türkiye'de futbolun yaşadığı gelişimi; katıldığımız turnuvalarda elde edilen başarıları, son dakikalarda attığımız golleri, yaşadığımız şerefli mağlubiyetleri, millî futbolcularımızın hayatını heyecanla okuyacaksınız! Millî Takımın attığı her golle sevinecek, aldığı her galibiy

Bir apartman düşünün, hayatın ta kendisi gibi komplike aynı zamanda yalın: İzzet Bey Apartmanı. Onlarca yıl, onlarca hayat evrendeki sonsuz devri daime benzer bir telaşla akıp gidiyor. Birbirleriyle hem tıpa tıp aynı hem de tamamen farklı ömürler yaşanıyor bu apartmanda. Geçmişleri, bugünleri ve gelecekleri birer illüzyonu anımsatan sıradan insanlar. Kederleri, sevinçleri, hataları, pişmanlıkları, iyikileri var onların. Yıl 1970, yıl 1995, yıl 2020 farkları var mı birbirinden? Her biri aynı denize ulaşmaya

1950'lerden bu yana edebiyat dünyasında görünmeye başlayan Ahmet Oktay, gençlik yıllarından itibaren kendini Marksist bir çevrede bulur. İlk şiirlerinde toplumcu gerçekçiliğe sıkı sıkıya bağlı iken özellikle 1960'lardan Marksist estetiğe yönelttiği kuramsal eleştirilere gündeme gelir. Altmış yıllık yazarlık hayatına 56 kitap sığdıran yazar, sadece şiirleriyle, değil entelektüel kimliğiyle de Cumhuriyet dönemi edebiyatının önemli isimlerindendir.