Yaptığım, öyle büyük bir şey değil. Dünyada iken evimin önüne bir ağaç dikmiştim. Yıllar sonra gelişip büyüdü. Gölgesi ile etrafa serinlik verir oldu. Günlerden bir gün bir Allah dostu gelip yatmış gölgesinde. Dinlenmiş. Sonra da Ya Rabbi! Bu ağacı dikip yetiştiren kimsenin günahlarını affet, onu cennetine girdir! diye dua etmiş. İşte bu sebeple buradayım ben...

Uzakta, iki yüksek ve yeşil tepenin başına bir taç gibi konmuş, binbir renkli gökkuşağına bağlanmış uzun bir salıncakta sallanıp duruyordu kızı. Neşe içinde kahkahalar atıyor, kocaman gözleriyle annesine gülüyordu. Kollarını gökkuşağı gibi açtı kadın. Yavrusuna doğru koştu, koştu...

Tuzaktaki Kaplan, elinde okuyla, yayıyla bir insan görünce, avımı elimden almak istiyor diye homurdanıp çukurdan fırlamış ve üzerine saldırmış avcının...

Bize bir masal anlat derdik eskiden büyüklerimize. Onlar da yüzlerine konmuş tebessümlerle yanıbaşımıza oturur ve bitip tükenmez masallar anlatırlardı. Hayatımızın en güzel, en heyecanlı ve hoş saatlerini geçirirdik. O masallardaki kahramanlarla birlikte, aynı olayları yaşar, aynı sevgi, korku ve ümitleri duyardık. Masallar bize hep iyinin, güzelin ve doğrunun yolunu gösterirdi. İçindeki kahramanlar ormanlar kralı arslan, kurnaz tilki, saf eşek bile olsa sonuçta biz onlardan bir çok şey öğrenir; nerede, na

Bize bir masal anlat derdik eskiden büyüklerimize. Onlar da yüzlerine konmuş tebessümlerle yanıbaşımıza oturur ve bitip tükenmez masallar anlatırlardı. Hayatımızın en güzel, en heyecanlı ve hoş saatlerini geçirirdik. O masallardaki kahramanlarla birlikte, aynı olayları yaşar, aynı sevgi, korku ve ümitleri duyardık. Masallar bize hep iyinin, güzelin ve doğrunun yolunu gösterirdi. İçindeki kahramanlar ormanlar kralı arslan, kurnaz tilki, saf eşek bile olsa sonuçta biz onlardan bir çok şey öğrenir; nerede, na

Bize bir masal anlat derdik eskiden büyüklerimize. Onlar da yüzlerine konmuş tebessümlerle yanıbaşımıza oturur ve bitip tükenmez masallar anlatırlardı. Hayatımızın en güzel, en heyecanlı ve hoş saatlerini geçirirdik. O masallardaki kahramanlarla birlikte, aynı olayları yaşar, aynı sevgi, korku ve ümitleri duyardık. Masallar bize hep iyinin, güzelin ve doğrunun yolunu gösterirdi. İçindeki kahramanlar ormanlar kralı arslan, kurnaz tilki, saf eşek bile olsa sonuçta biz onlardan bir çok şey öğrenir; nerede, na

Bize bir masal anlat derdik eskiden büyüklerimize. Onlar da yüzlerine konmuş tebessümlerle yanıbaşımıza oturur ve bitip tükenmez masallar anlatırlardı. Hayatımızın en güzel, en heyecanlı ve hoş saatlerini geçirirdik. O masallardaki kahramanlarla birlikte, aynı olayları yaşar, aynı sevgi, korku ve ümitleri duyardık. Masallar bize hep iyinin, güzelin ve doğrunun yolunu gösterirdi. İçindeki kahramanlar ormanlar kralı arslan, kurnaz tilki, saf eşek bile olsa sonuçta biz onlardan bir çok şey öğrenir; nerede, na

Günlerden bir gün Ömer Kaptan, sık sık yanında balığa çıkardığı oğlu Mehmet için de küçük bir kayık yaptı. Bu da senin teknen olsun oğlum dedi. Artık sen de büyük bir balıkçı olacaksın. Daha şimdiden yalnız başına denize açılmayı ve balık tutmayı öğrenmelisin. Balıkçının oğlu, balıkçı olur elbette.Bizim soyumuzda nice ünlü kaptanlar gelip geçmiştir. Sıra sana geliyor. İnşaallah, bereketli avlar ele geçirirsin.

99 Güzel İsim ESMÂÜL HÜSNÂ isimli kitabımız, yazar Ahmet Efe tarafından hazırlanmıştır. Kitapta, Allahın 99 isminden her birine manzum birer dua ve açıklamaları yer almıştır. Bu duygu ve anlam yüklü eser; Muhakkak ki AllahüTealâya mahsus olarak doksan dokuz isim vardır. Her kim bu doksan dokuz ismi ihsa ederse (sayar, ezberler ve manâlarını şuurla anlarsa), Cennete girer. hadisinden ilham alınarak hazırlanmıştır.

Mevlâna'nın büyük eseri Mesnevî içinden seçilmiş bu hikayeler insana ve hayata dair birbirinden güzel bilgiler veriyor. Yeryüzünün sakinleri nasıl mutlu bir ömür sürecekler? Bu uğurda uymaları gereken kurallar, tutmaları gereken öğütler nelerdir acaba?..

Bize bir masal anlat derdik eskiden büyüklerimize. Onlar da yüzlerine konmuş tebessümlerle yanıbaşımıza oturur ve bitip tükenmez masallar anlatırlardı. Hayatımızın en güzel, en heyecanlı ve hoş saatlerini geçirirdik. O masallardaki kahramanlarla birlikte, aynı olayları yaşar, aynı sevgi, korku ve ümitleri duyardık. Masallar bize hep iyinin, güzelin ve doğrunun yolunu gösterirdi. İçindeki kahramanlar ormanlar kralı arslan, kurnaz tilki, saf eşek bile olsa sonuçta biz onlardan bir çok şey öğrenir; nerede, na

Bize bir masal anlat derdik eskiden büyüklerimize. Onlar da yüzlerine konmuş tebessümlerle yanıbaşımıza oturur ve bitip tükenmez masallar anlatırlardı. Hayatımızın en güzel, en heyecanlı ve hoş saatlerini geçirirdik. O masallardaki kahramanlarla birlikte, aynı olayları yaşar, aynı sevgi, korku ve ümitleri duyardık. Masallar bize hep iyinin, güzelin ve doğrunun yolunu gösterirdi. İçindeki kahramanlar ormanlar kralı arslan, kurnaz tilki, saf eşek bile olsa sonuçta biz onlardan bir çok şey öğrenir; nerede, na

İlkbahar gelirdi. O dost, o serin rüzgarlı ilkbahar. Mahallemizin arkasındaki tepeye çıkardık. Sarı, beyaz papatyalar açardı. Tepe yemyeşil otlarla doalrdı. Uçurtmaları salardık göklere. Yarış yapardık. Kimin uçurtması daha çok yükselirse o yarışı kazanmış olurdu...

Şiir okumayan çocuk var mıdır? Şiirde bir çocuk gibi başını alıp gitmiş deli rüzgarlara benzemez mi? Sağanak yağmurlar gibi inmez mi gönlümüzün bahçesine? Şiir yalçın dağları kucaklamış bulut, yamaçları bürümüş çiçek, yol kenarında açan gelincik değil midir? Göklerin özgür maviliklerinde uçuşan kuşlara benzemez mi şiir ve çocuk?

Bu zenbil içine; Okunmuş kitaplar, ilginç konular, seçilmiş mısralar, atasözleri, deyim ve terimler, kıssalar ve dahi kucak dolusu güller doldurulmuştur.

Kitabımızda tarihin olumsuz şahsiyetlerinden biri olan ve bu hususta öne çıkmayı başaran Ebu Cehil ile ilgili biyografik bir çalışma yapılmıştır. Şirkin mantığını anlamak hususunda Ebu Cehil'in psikolojisi iyi bir örnek verdiğinden onu daha yakından tanıma gayreti boşa gitmeyecek, bilakis başka Ebu Cehilleri teşhiste bize yardımcı olacaktır.

Bu Ansiklopedi, çocuklarımıza yüce Allah´ın dini olan İslamı öğretmek, onun erişilmez güzellikteki eserlerinden haber vermek için yazıldı. Geniş bir araştırma, inceleme ve tarama faaliyeti sonunda; dikkatle, sabırla ve ümitle kaleme alındı. Bilhassa ilk, orta ve lise çağındaki çocukların öğrenmesi gerekli konulara öncelik tanındı. Teferruatla ilgili maddeler ansiklopediye alınmadı. Ansiklopedimiz, dünyanın hemen her yerinde kitapçılar ve gazete bayilerini dolduran yüzlerce, hatta binlerce ansiklopedi arasın

Bu ansiklopedi kendi kültür ve medeniyetinden habersiz yetiştirilmiş, tarihi kuran atalarını yeterince öğrenememiş çocuklarımız ve genç insanlarımız için hazırlandı. Artık çok iyi anlaşılmıştır ki kendi değerlerini ve büyük adamlarını tanımadan yetişen bir nesil korkunç bunalımlara yuvarlanıyor. Ailesine ve milletine faydalı olamadığı gibi, kendisine de faydalı olamıyor. Daimî bir aşağılık duygusu içinde, basit ve yararsız bir hayat sürüyor. Öyleyse ne yapmalı? Herhalde yılmak bilmeyen bir azim ve kararlılı

Bu kitap, yıldızların ışığını yansıtan küçük bir ayna gibidir. Eğer bakabilirsen nuru görürsün. O çağlayana kapılır, maveranın haberlerini işitirsin. Gönlünün ve kulağının pası silinir, kabuktan öze dönersin. Suretin nakşını unutur, Asl´ın güzelliğine hayran kesilirsin. Firdevs-i Ala´nın yüce konukları onlar. Kerim bir elçinin kerim dostları Ashab-ı Kiram. İki cihanın yıldızları. Şu iffet ve iman bayrağı Ebubekir´dir, şu adalet mülkünün sultanı Ömer, şu Sahibu´l-Haya Osman, şu Ali el Murtaza… Ve şu şehidle

Her saadet bir zaman sonra zevâle erer. dedi. Bâki olan Allah´dır. Sonra namaza durdu. Sanki İsfahan´da kılacağı sayılı namazlardan birini kılar gibiydi. Namazın hitamında Kuruntular huzursuzluk verir. diye söylendi kendi kendine. Oturup çalışmanın, son ana, son nefese kadar hizmet etmenin şart olduğunu bilmeliydi insan. Sızlayan ayaklarıyla geniş odanın öbür köşesindeki oymalı çekmeceyi açtı. Birbirine karışmış kâğıtları desteleyip çıkarttı. Okkasını, divitini aldı eline. Diz kırıp oturdu. Yıllarını verdiğ