"Çok yorulurduk. Geceleri toprağın üstünde ya da kuru hasırlarda yatmaktan, gündüz sabahtan akşama kadar öküzlerin sırtındaki boyundurukta kalmaktan her yerimiz kırılır, açlıktan, susuzluktan, sıcaktan, kan emen koca sineklerin sıkıntısından dudaklarımız çatlardı. Öyle bir zamanda düşünün bir de kirazı. Bir haftadır, on gündür evinize gelmemişsiniz. Rahat bir yatak görmemiş bedeniniz; bir kaşık sıcak çorba geçmemiş boğazınızdan. Tam öyle bir günde, köyde, yolun ortasında kiraz satıcıları çıkıvermiş önünüze.

(...) Alper Akçam, zengin yazınsal çabasını, eleştirel okuma kültürümüzün yetkinleşmesine yönlendirerek, Orhan Kemal gibi edebiyatımızın her döneminde tarihsel bir izdüşümle güncel olabilmeyi yansıtma yetkinliğine sahip ustasını, yazınsallığını var eden dil üzerinden irdeliyor. Ünlü dilbilimci V.Nikolayeviç Voloşinovun kavramsallaştırdığı diyalojik perspektif yöntemi ve onun da dahil olduğu Kültürbilimci Bahtinin çıkarımlarından yola çıkarak Orhan Kemali sadece bir roman yazarı, senarist veya öykücü olarak

Tarihsel gelişimi, toplumbilimi ve siyaseti, edebiyatı da kapsayacak biçimde, tüm sesleri, renkleri ile görünür kılmaya çalışmış yoğun bir denemedir Anadolu Rönesansı Esas Duruşta.Erken Cumhuriyet dönemi kültür ve eğitim politikaları üzerine yapılan tartışmalar nicedir gündemimizin en ön sıralarında oturmaktadır. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bugüne dek Doğu ve Batı arasında yaşanan ve yaşanmakta olanları siyaset, eğitim ve edebiyat ekseninde irdeleyen Alper Akçam, döneme ilişkin eleştirilere yöneltti

Çalı Çiçeği, birçok dünyanın rengini, sesini, kokusunu bir arada yaşatmayı; okurunu ayrı dünyalara taşımayı düşleyen duygu yüklü bir öykü kitabı. Kentten ve kırdan, çiçekten ve çocuktan, sisten ve güneşten gelen öykülerin kitabı… "Çocukların dünyasını, onların dilini ve sözcüklerini yansıtan öykülerin yer aldığı bir kitap. Hepsinin de ortak duygusu sevgi. Bu kitabı çok seveceksiniz." Miço

Kiev´de Aşk, hikayeci Anadolu analarının gün yanığı yüzleriyle dağarcığına yerleştirdiği ekmeği insanlarla paylaşmaya çıkmış bir göçebenin sesi... Parça parça olmuş insan seslerini, düşüncelerini yan yana koyarak birlikte görünür kılıyor. Hayata karşı; hayata saygının kışkırttığı bir itirazı dile getiriyor. Her öyküde farklı anlatıcılardan farklı ve çoğul söylemler. Yalnızca anlatıyı değil, yaşamı da zenginleştiren, çoğaltan bir ses. Kiev´de Aşk´ı okuduktan sonra dünyaya baktığımız pencere büyüyecek; yeni

Dostum Keleş, dostluğun ölümsüzlüğüne, yaşamdaki yenileşmenin, değişimin sürekliliğine bir vurgu. Kentten köye gezmeye gitmiş bir çocuğun, yaşamını kurtaran köpekle sıcak dostluğunu, tüm dostluklara, tüm geleceğe taşıma çabası… "Öykülerin hepsi çocuk yüreğini anlatıyor. Öykülerde kentli ve köylü çocukların başlarından geçen olaylar, yaşadıkları, okurların ilgisini çekecek." Miço Tam 5 öykü !

Nal Sesleri uyaran, şaşırtan, düş gücümüzü zorlayan bir öykü kitabı… Daha dün yaşanmış gibi sıcacık anılardan söz eden bir sesi duyuyoruz satırlarında. Büyük kentlerin karmaşasından, beton ve otomobil sıkışıklığından, görev ve zorunlulukların dayatıldığı bir yaşamdan dışarı taşmayı başamış biri el sallıyor bize. Dörtnala koşturduğu atının üzerinde, doğa ve hayvan sevgisinin çoşkulu kucağına, yeni düşler ve heyecanlar dünyasına çağırıyor… Tam 6 öykü !