Kimler çılgın bir öğretmeninin olmasını ister? Baştan söyleyeyim bu biraz ürkütücü olabilir. Hele de o öğretmenin etrafında soru işaretleri, kediler ve sosisli sandviçler uçuşuyorsa. Tabii bunların mantıklı bir açıklaması da mümkün. Ama ya değilse? Kahramanlarımızın okula yeni gelen öğretmen hakkında oturup ciddi ciddi düşünmeleri gerekiyor. Kim bu Çılgın Öğretmen ve nasıl birisi? Okulda kulaktan kulağa dolaşan fısıltı gazetesinde söylenenler doğru olabilir mi? Bakalım bu kez arkadaşlarımız fısıltının mı y

Mansur’un inanılmaz bir yeteneği var: Çevresindeki eşyaların ve gittiği yerlerin hafızalarını görebiliyor. Yeteneğini fark ettiği andan itibaren güzel anılar ve iyi kalpli insanlar görüyor. Hafıza askerleri ise Mansur’u engellemek için ellerinden geleni yapıyor. Çünkü Mansur’un gördüğü anılar hayal ettiğinin de ötesinde. Peki şimdi ne olacak? Hafıza askerleri Mansur’u hiçbir şey olmamış gibi kendi haline mi bırakacak? Acaba Mansur onları alt edebilecek mi?

571. yılının on ikinci gecesi, Mekke’de bir mucize gerçekleşir. Yeri göğü kuşatan bir ışık yayılır evrene. Yıldızlar şahit olur, nuruyla ümmetini aydınlatacak olan Hz. Muhammed’in (sallallahu aleyhi ve sellem) doğumuna. Sevgili Peygamberimizin doğduğu o kutlu geceye bir yolculuğa çıkalım, ister misin? Peygamberimi Çok Seviyorum, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed’i, çok sevdiği çocuklara tanıtmak, onların minik kalplerini Peygamber sevgisi ile doldurmak amacıyla kaleme alındı.

Ümmü Rumi; ömrü bin beş yüz yıla dayanan, yıllar yılı nice nesilleri zeytini ve zeytinyağıyla doyuran o yaşlı, bilge zeytin ağacı… Babasını görmek için çıktığı yolculukta Cûd’a yol gösteren Ümmi Rumi, ondan zeytinyağının diğer bir özelliği olan “ortaya çıkarma” özelliğini keşfetmesini istemiştir. Cûd, zeytinyağının “gizleme” özelliğini biliyordu ama zeytinyağının “ortaya çıkarma” özelliğini nasıl bulacaktı? Siyah zeytin tanelerini bulmak, zeytinyağı ve kılıcın gizemini çözmek ve Feride nineyle birlikte daha

Her Şey Olabilirim, meraklı beyinler için eğlence ve öğrenmenin mükemmel birleşimini sunuyor. Çocuklara imanın şartlarından “kader” kavramı tanıtılırken, bir gün tercih edebilecekleri farklı mesleklerden bahsederek büyük hayaller kurmaya davet ediyor. Ayrıca hayattaki imkânların çokluğu ortaya konarak sadece Allah’ın kendileri için dilediğini başaracakları düşüncesini de pekiştiriyor.

Bak! Şu Muharrem ayıdır. Üzerimize parlıyor. İslami yeni yıl geldi. Elinizdeki kitap çocuklar için İslami takvime giriş denemesidir. İlgi çekici resimler eşliğinde hazırlanan kitabın, çocukların İslami ayların adlarını, faziletlerini, tarihlerini ve bu aylarda neler yapacaklarını öğrenmelerine yardımcı olmasını ümit ediyoruz.

Allah Beni Farklı Yarattı, çocuklara benlik saygısı ve özgüveni artırmayı amaçlayan iç açıcı bir kitap. Her şeyi keşfetmenin arzusuyla etrafına ve bedenine dikkat kesilen çocuk, birçok sorunun peşine takılmıştır. Sorular cevaplandıkça çocuğun aklı ve gönlü huzura erecek, Allah'ın eşsiz yaratışındaki çeşitliliğe ve güzelliğe hayran kalarak şükredecektir.

Emel’in ninesi bir süre kalmak için onları ziyarete geldiğinde eski bir anahtarı sandığından çıkarır ve duvara asar. Emel, anahtarı ve ninesinin Filistin’deki evini merak eder. Ninesi, kendisinin ve binlerce Filistinlinin 1948’de İsrailliler tarafından nasıl evlerinden zorla çıkarıldığını üzüntüyle anlatır. Bu trajik olay Nekbe, yani Felaket Günü olarak bilinen hazin olaydır. Miras, tarih ve aidiyetin önemi hakkında duygu yüklü bir hikâye Ninemin Anahtarı..

Hesap Günü geldiğinde uzuvlarımızın konuşacağını çocuklarımız biliyor mu? Elbette çocuklar yaptıklarından sorumlu değildir. Buna karşın öz sorumluluk kavramını güzel bir şekilde onlara öğretmek görevimizdir. Böylece büyüdükçe kendilerinin en güzel davranışlara sahip olma çabalarına yardım etmiş oluruz.

Çok tatlı, bir o kadar da akıllı bir çocuk Kerem.Bize kendini, odasını, evini, ailesini, sokağını anlatır.Sonra sözü yaşadığı şehre ve ülkeye getirir;Kudüs’e ve Filistin’e.Anlatır, tanıtır ve bizi evine misafirliğe, hatta komşu olmaya davet eder.Kerem bununla da yetinmez yeryüzünü, kıtaları, denizleri;derken güneş sistemini, samanyolu galaksisini, evreni... anlatmaya devam eder.Anlattıklarını bir hayretle taçlandırır: Subhanallah! Ne kadar muhteşem bir evren!..Son olarak büyüklerin söylemesi gerekenleri söy

Etrafımızda gördüğümüz, tuttuğumuz, kokladığımız, hissettiğimiz, hemhâl olduğumuz ne varsa tarif etmek istesek nasıl ifade ederdik? Sevgi neye benzer? Nefretin kokusu nasıldır? Yalanın bir şekli var mıdır? Umudun rengi nedir? İyiliğin tadı var mıdır?

Evrendeki bütün evlerden daha büyük bir eve,Kocaman, geniş bir aileye,Gökyüzündeki yıldızlar kadar çok kardeşeSahip bir çocuğun gözünden dünya nasıl görünür?Düş kurar o da bütün çocuklar gibi,Düşleri birbirinden renkli ve uçsuz bucaksız.Büyüyüp kocaman olunca herkese anlatacaktır,Sahip olduğu en büyük aileyi.Dünyayı yetim bir çocuğun gözünden okumaya ne dersin?

Üzerinde yaşadığımız Mavi Gezegen’in ömrünün tükenmesi sonucu insanlar, yeni bir gezegen arayışına girer. Bu arayışın öncüsü olan Lokman dede sayesinde yeni bir gezegen olan “ORM”un kapıları açılır.Orm, uzayın karanlıklarında dönen ve artık üzerinde hayat olduğu bilinen tek gezegendir; insanlar ve diğer canlılar için “SON SIĞINAK”tır.Günlerden bir gün, Lokman Dede’nin cesur ve akıllı torunu Yiğit,çatı katında dedesinin eşyaları arasında ilgisini çeken bir defter görür. Bu defter Batık Gezegen Dünya’dan, Son

Namaz, Rabbimizle aramızdaki çok kuvvetli bir bağdır. Bizi O’nun huzuruna yükselten mirâcımızdır. Beden ile yapılan ibadetlerin en üstünüdür. Dünyadaki bütün Müslümanlarla birlikte, tek bir yürek gibi aynı kıbleye yönelmemizdir. Dinimizin direği, sıkıntılara karşı kuvvetimizi artıran, iyilikte şükrümüz olan bir ibadettir.

Beyaz bir kâğıt üzerinde yaşayan noktanın öyküsü… Uzunca bir vakit olduğu yerde kalmış ve bu durumdan sıkılmış olan nokta, artık harekete geçme zamanının geldiğini düşünüyordu. Bir şeyler yapmalıydı. Bir gün ilerlemeye başladı ve çok ilginç serüvenler yaşadı

Sınıfa yeni bir arkadaş gelmişse üstelik çok eğlenceli ve dedektif ruhlu biriyse yaz tatilinde onu ziyaret etmek harika olmaz mı? İşte arkadaşlarımız da böyle düşünüyor ve Hamza’yı ziyarete gidiyorlar. Ancak kendilerini beklenmedik bir maceranın içinde buluveriyorlar. Karşılarında sıra dışı bir suç çetesi var. Üstelik iki arkadaşları da ellerinde. Gizemi çözmek ve arkadaşlarını kurtarmak için vakitleri çok az. Bakalım neler olacak?

Bu kitap, bir sınıf dolusu öğrencinin öyküsünü anlatıyor bize. Onlar okul kapısından girdikleri ilk andan itibaren öğrenme heyecanını, dostluğu sevgiyi, gerektiğinde takım olmayı, gerektiğinde kararlı olmayı birlikte öğreniyorlar. Bazen boylarından büyük işlere de kalkışmıyor değiller. Ama neyse ki iyi bir öğretmenimiz ve uykucu bir sınıf başkanımız var. Yani sonunda her şey ya tatlıya ya da tatlı bir rüyaya bağlanıyor.

Mecliste sohbet ederken dostlarından biri Hz. Mevlâna’ya, “Aşk nedir?” sorusunu yöneltmiş. Orada bulunanlar uzun bir cevap gelecek zannederken Hz. Mevlâna, “Ben ol da bil.” cevabını vermiş.

Birden bir ürperti saçlarımı yalayıp geçti. Hızla ar¬kamı döndüm. Kimse yoktu! Pencereden giren rüzgâr çarkı hızlandırıyordu. Tül perde içeriye doğru dalga¬lanıyor, masamda resim çizdiğim sayfalar uçuşuyor ve su dolabı dönmeye devam ediyordu. Hemen pence¬reyi kapattım. Rüzgâr kesildi, su dolabı durdu, tül perde pencereye kuruldu. Ne oyuncuydu şu rüzgâr