Ne hayal ediyorsun? Peki onun peşinden nasıl gidiyorsun? Kim olduğumuz ve kim olmak istediğimiz arasındaki fark ne yaptığımızdır. Biz bir hayale uzandığımızda o da bize geri döner. Hayallerimiz yapabileceklerimizi ve içimizde sahip olduklarımızı yansıtır. Hayaller fırsatlar yaratır, ufukları genişletir ve bize engin potansiyelimize bir göz atma olanağı verir. Rüyalar bizden cesur olmamızı, başarısızlığı göze almamızı ve sınırlarımızın ötesine geçmemizi ister. Bize sevdiğimiz bir hayat kurma, istediklerimiz

Osmanlı Devleti dediğimiz ulu çınarı kılıç, ilim ve adalet isimli dev kökler ayakta tutuyordu. Kılıç, devletin askeri gücünü temsil ediyordu. Söğüt gibi küçücük bir beldede 400 çadırla başlayan kutlu yolculuk yiğit gazilerin gayretiyle şanlı zaferlere dönüşüp üç kıtaya yayılmıştı. Böyle geniş bir coğrafyada 600 yıl hüküm sürebilmiş olmanın en önemli sırlarından biri de adalet ve hukuk idi. Elinizdeki kıymetli eserde Fatih Sultan Mehmet gibi çağ açıp çağ kapatmış muzaffer bir hükümdarla, kendi hâlinde gayrim

Bir sabah kalktın ve kedinin önceki gibi hoplayıp zıplamadığını, ağzını kocaman açıp oyuncaklarıyla güreşmediğini fark ettin. Ne olmuş olabilir?

Bir sınıfta yapılabilecek bütün etkinliklerin, yarışmaların ve yaşanan çekişmelerin en tatlı hali bu öykülerde. Yarıyıl tatilinden sonra bir araya gelen sınıfımız yeniden derslere, gezilere, tiyatro oyunlarına başlıyor. Ayasofya’ya, Çanakkale’ye gezi düzenliyor, Şehzade Mehmet adlı tiyatro oyununu sahneliyor ve heyecanlı bir yarışmayla Define Adası’na gidiyorlar. Aldıkları eğitim uzaya kadar uzanırken iskelet maketiyle bir doktor sınıfımıza konuk oluyor. Arkadaşlarımız sıra dışı fikirleriyle hem doktoru hem

Tam kırk yıl önce yaşlı bir köpek öldü ve bilinmeyen bir mezara gömüldü. Sonra hiç olmadık o baharda köpek, Büyükbaba’nın aklına düştü. Pes Etmezler Takımı da bu hikâyenin ardından yürüdü. Ortalığı tekinsiz rüzgârlar bürüdü, yağmur damlaları büyüdükçe büyüdü, güneş bir kaybolup bir göründü. Pes Etmezler Takımı ikilemlerle, inanılmaz hayvanlarla ve tabii ki Dere Çetesi’yle sınanıyor. Çukur azimli, Uzaylı ümitli, Filozof düşünceli, bense… Siz en iyisi bu macerayı okuyun ve bir karar verin: Ben, şanslı mıyım

“Çok ilginç. Daha önce hiç kanatları mor bir güvercin görmemiştim.” dedim. “Haklısın! Kanatları mor bir güvercin bu hikâyeyi okuyacağın zamana kadar yoktu. Ama bundan sonra seninle yaşayacak ve onu asla terk etmeyeceğine inanan mor kanatlı bir güvercinin olacak.” dedi. “Doğrusu çok merak ettim. Benim onu terk etmemden mi korkuyor Mor Kanatlı Güvercin?” “Seninle tanışana kadar öyleydi. Ama senin iyi kalpliliğin onun bütün korkularına perde olacak. Buna emin olabilirsin.” dedi Bayan Bilgi. “Onu tanımak için s

Hepimiz en sevdiğimiz öğretmenimizi hatırlarız. Onlar (bize ilham veren, bizi destekleyen ve yüreklendiren özel insanlar) olmadan nerede olurduk?

Her şey bir gün Hayrettinbank kasasının ortadan kaybolmasıyla başlar. Kayıp kasayı aramaya başlayan Hayrettin ve arkadaşları çok da tekin olmayan bir yolun sonunda kendilerini Demir Çelik’in hurdalığında bulurlar. Burası İstanbul’un en büyük hurdalıklarından birisidir, yani kayıp kasayı bulmak hiç de kolay olmayacaktır. Yapılacak en iyi şey, kasayı hep birlikte arayarak zaman kaybetmek yerine dağılarak aramaktır. Beklenen haber, Feridun de Souza’dan gelir. Feridun herkesi heyecanlandıracak bir şey

Yâr nasıl söyleyeyim Sanki büyü var sende Âkili mecnun eden Leyla huyu var sende Şerhine girişilmez Künhüne erişilmez Ve asla yarışılmaz Derin kuyu var sende Âşıklara çatarsın Birbirine katarsın Sevda oku atarsın Aşkın yayı var sende Bak nice kulun hâli Çok görme sen visâli Elif kâmet misali Servi boyu var sende Mâsivâdan kaçarsın Misk ü amber saçarsın Pervâz edip uçarsın Anka tüyü var sende Mevsim bahar, kiraz ver Hem sermedî bir haz ver Çok susadım biraz ver Kevser suyu var sende R

Bir yarışma, bir ödül ve gizemli Mısır! Ezanı Güzel Okuma Yarışması’nda ödül olarak kazandığım Mısır gezimize katılmaya hazır mısınız? Uçsuz bucaksız bir çölde yaşadığımız maceralara ortak olmak, mumyalar evi diye adlandırdığımız Kahire Müzesi’ndeki eserleri tanımak, dünyanın yedi harikasından biri sayılan Keops Piramidi’ni gezmek ister misiniz? Mısır’da Türk devletleri kuran kahraman Türk komutanlarımızı yâd ederken onlardan kalan miraslarımızı da birlikte öğrenmeye ne dersiniz? •••

Aşk ırmağı çeker bizi, Denizlerle bir oluruz. Okyanusa döker bizi, Köle iken hür oluruz. Kimseyle yoktur işimiz, Menziledir gidişimiz. Aşka doğar güneşimiz, Nefsimize kör oluruz. Buyruk verir hanlar hanı, Davul inletir meydanı. Cihanın tek pehlivanı, Yenilmeyen er oluruz. Ten kafesi açarız biz, Kanatlanır uçarız biz, Hâlden hâle geçeriz biz, Sır içinde sır oluruz. Âşık olan gelir dize, Hacet kalmaz artık söze. Abıhayat derler bize,Her damlada kor oluruz. Kurulunca gülden köşke, Nefesimiz

Bir otun bile yaşayabilmek için köke ihtiyacı vardır. Bu bakımdan bir insanın tarihini öğrenmesi ve ondan ilham alması kadar tabii bir şey olamaz. Tarihimiz, bizlere yol gösterecek kahramanlarla doludur. Bunlardan biri de Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa’dır. Hızır iken Barbaros, Barbaros iken Hayreddin Paşa, Hayreddin Paşa iken Kaptan-ı Derya olan bu kahramanın hikâyesi neden önemli? Onun hikâyesi; Midilli’den Tunus ve Cezayir’e, oradan İstanbul’a kadar mavi vatanın her damlasında alın teri, nefesi

Önce ayaklarımı bağlayan ipi çözmen gerekecek. İp çözülünce eski halime döneceğim. Sonra senin ayaklarını bağlayacağım ve benim yerime burada nöbet tutacaksın. Ben ise en son konduğum ağacın kovuğundan bir damla su içeceğim. Dönünceye kadar saatin içinde bekleyebilirsen büyü bozulacak. Büyü bozulur bozulmaz yanına geleceğim. O zaman birlikte gökyüzünde doyasıya uçarız. Unutma, saat çalışırsa yarım saatte bir üç kere ötmen gerekecek. -Bir kardeşim için bunu yapabilirim. -Bu iyiliğini hiçbir zaman unutm

Beyaz kuş, gagasıyla ağacın tepesine dokunuverdi. Kuşlar kısa sürede ağacın dallarına geri döndüler. Ağaç bir anda kuş ağacına dönüşüverdi. Beyaz kuş, gagası ile tekrar ağaca üç kez dokununca, ihtiyar ağaç kuşlarını uçuruverdi. Son kez ağaca gagasıyla dokunmasıyla ağaç tepesinden alev alev yanmaya başladı. Ağaçbakan on bire kadar sayınca ihtiyar ağaç tamamen yanıp kül oldu.

SEN SEN OL, hayatının büyük tuvalini boyamak için kendini keşfetme yolculuğuna çıkan genç bir kızın hikâyesi. Boş tuval kızın üzerinde yükseliyor, çok büyük, heybetli ve inanılmayacak kadar beyaz; başlamak için kesinlikle çok sinir bozucu! Yolculuğu boyunca akıl hocası ve kendi şüpheleri ona meydan okuyor. Kendinize inanmayı öğrenmekle ilgili lirik, güçlendirici bir hikâye.

"Bu kitap, artık sizin olan sayısız hikâye ve maceraya açılan bir el kitabıdır: Çünkü hikâye anlatıcısı siz olacaksınız. Hikâyelerin gücüne her zaman hayranlık duymuşumdur. Onlar hayatımızı, korkularımızı, anılarımızı, umutlarımızı, deneyimlerimizi, sorularımızı nasıl anlamlandırdığımız ve onları başkalarıyla nasıl paylaştığımızla ilgilidir, çünkü bize bir ses verirler. Hikâyeler f ikirleri denememize, empati kurmamıza ve anlayış geliştirmemize izin verir. Onlar bizi hem gerçek dünyaya hem de hayal dünyamız

Sen ve ben farklı gözükebiliriz, farklı konuşabiliriz, farklı davranabiliriz, farklı yemekler yiyebiliriz, ve farklı yerlerde yaşayabiliriz ama gözlerine baktığımda kendimi görüyorum.