Herkes kendi hikayesini yazıyor yazmasına da; ya etrafınızdakiler, anneniz babanız kardeşiniz evladınız eşiniz sevgiliniz? Yani sevdikleriniz... İşte onlar da yazarken hayatını, teğet geçse bölünmeyecek belki hikâye. Delip geçiyor her zaman. Kimi zaman başından, kimi zaman ortasından kırılıyor hayat... Kırılıyor hikaye... Kimi kader diyor, kimi şans. Kader miydi bu, şans mı? İnsanların hepsi benim gibi şanssız mıydı? Şans, sadece benim yaşadığım topluma mı gülmedi? Yoksa herkes dünyaya gelirken kendi dünya

Osmanlı'nın son döneminde çok önemli ve tarihi olaylara tanıklık eden, Anadolu'nun küçük bir sahil kasabası olan Mudanya'da, farklı hayatlar sürdüren birbirinden güzel üç genç kız, Irkları, dinleri ve dram dolu yaşam koşulları ayrı olsa bile hepsinin duygu, düşünce ve değer yargıları ortaktı. Onlar; yapabilecekleri, olabilecekleri birçok şey için fazla seçme şansı olmayan, bir çağın çaresiz kadınlarıydı. Bursa, İnegöl ve Mudanya hattında yaşayan Angela, Azize ve Asiye'nin kader bağları, Mudanya Garı'nda kes

Şiirden saklamışlar ölümü Ölümü de zamandan Ve en son… Ayrılıktan sevgiyi saklamışlar Ölmesin Dize olup Zamanda ve Şiirde Yaşasın diye

Gidersen Sevgili; sensiz kalır, üşür hayallerim. Dokununca buz tutar, kesilir ellerin. Unutma ki sevgili; gitmek kolay değildir kalmanın zor olmadığı gibi. Ve belki de sen hâlâ kaçma planları yaparsın geçmişten, belki de kalma planları, biz bilemeyiz. Ama şunu biliriz ki sevgili; gittiğin kadar kalırsın, kaldığın kadar yaşarsın, yaşadığın kadar yanarsın. Gidersen Sevgili; kalbin hâlâ atacaktır ruhumda, kader kör bıçağını dayasa bile boynuma. Ama unutma ki gidişin başlangıcı olacak yeni aşkistanların, kalışı

Yıl 1914. Emperyalist güçlerin masa başında paylaştığı toprakları almak üzere başlattıkları dünya savaşının acımasızca kan döktüğü yıllarda, düşman Anadolu'yu batıdan ve doğudan işgal etmeye başlamıştı. Savaşlarda gücünü büyük oranda kaybetmiş olan Osmanlı, düşmana karşı Anadolu topraklarındaki son gençleri de topluyor, Anadolu'nun her köyünden eli silah tutan baba, kardeş, amca her erkeği, yavrularını, eşlerini, ihtiyar ana ve babalarını geride bırakarak savaş meydanlarına gönderiyordu. Bu kitapta; işte

SEVDA Bazen deli ve coşkun bazen sessiz ve duru Mevsimlere can veren sihirle dolu sevda Duyguların tonuyla ortaya çıkan ebru Yedi renkte huzura geçmenin yolu sevda Bir tutam kuru yaprak birkaç da çakıl taşı Kıvrım kıvrım giderken toplar götürür arşı Gönüllerden buluta ulaşır da gözyaşı Dökülür damla damla yüreğe ulu sevda Deryalara taşınır umutların öyküsü Dağlarda kır çiçeği dilde hasret türküsü Omuzlardan bellere inen gelin örgüsü Kınalı ellerinde mendilin pulu sevda Titrer ahengi suy

söktüm dantellerimde örülü kalan bakışını bozulan düşlerde bitti gelişleri ömrümüzün kalanı boş nefeslere mesken ne sen ayak bas benim toprağıma ne ben tek bir adım atayım senden yana evvelim yitik yıllar savrulan küllerim diyarlarından öte çıkardığım mahzene koyup o ahşap masadaki bakışınla son nefesime saklayacağım seni isterim ki ayrı tut yerimi herkesi koyduğun yere koyma beni gül bahçesi dikenli ipek elbise yamalı elim iğne tutar benim ondandır söküğü yok kırkyama yüreği FATMA HATUN ESEN

Solar incinir narin yapraklarım Kırılır bazen zarif bedenim Düşer başım kara toprağa Fakat eğilmez onurum asla Bilirim sevgi dolu köklerim Yeşerir her tebessüme baharda SONGÜL BULUT

Bir gönül bir gönüle, sevmiyorsa vurul Sevdiyse de önüne bariyerler kurulmaz Aşk acıtır demekle aşktan uzak durulmaz Gönlünüzü kapatıp, yalnızlığı seçmeyin Asırlardır aşk hep var, ondan asla korkmayın Aşkla gülsün yüzünüz, hüzün dolu bakmayın Yürekleri çöl gibi özlemlerle yakmayın Sevgi olsun kalplerde, çile kahır biçmeyin Biz bu fani dünyaya, doğmuşuz sevmek için Öyleyse bu ürkeklik, sevdadan kaçmak niçin Sevgi ekeceksin ki, hasatta aşkı biçin Aşk kapıyı çalarsa, köşe bucak kaçmayın Name name şark

Sıyrılınca ruhum cendereden Pencereden şöyle bir uzandım Öpüverdim ay dedemi Yıldızlara sezdirmeden Siz şimdi bana İnanmadınız değil mi Yemin ederim öptüm Hem de iki yanağından Şapur şupur Rüyamda tabii ki Ne yapalım Buna da şükür Dedi ki; Şaşırdın mı gülüm Ben ateşim, Yanar dudağın Dedim; Yanmaz, Ben zaten külüm İNCİ GERMENLİLER

Günün ikindi vakti Mevsime değdi rüzgar Yollara vura vura Devrildi vuslat Hasret Şimdi bize doğru yağdı, kar Aman! Yar Gözümde tüten Ah! memleketim Ah! İstanbulum Rehin aldığın kalbim Şimdi nasıl da dar Seni, nasıl sevdim yar Kördüğüm yolları Çözülmez düğümüyle Seninle bıraktım Ayrılık tepemde Yoksulum sensiz yar SEVİLAY ÇARTIK

Senden sonra takvimler Bir garip döker oldu yapraklarını Görsen, nasıl da boynu bükük Kala kaldım buralarda Dolu dizgin geçip giderken Zaman bırakıp korkularını Yorgun düşlere takılıp düşsem de Unutma Unutma, yüreğim sana teslim MEHMET SABRİ KILIÇ

Otuz yıl süren ve bir dönemin acımasız çarkında içten içe küllenen bir aşkın öyküsü. İkisi de sevdalı, ikisi de vurgun Ama öncelikleri farklı, önceliklerinde bir tek ben leri yok. Egolarından arınmış iki birbirinden güçlü, seven yüreğin öyküsü İnsanlar belli saatler arasında yaşamlarını isteklerinin dışında şekillendirmeye, aman ha, neme lazım diye diye kendi özgürlüklerini kendi elleriyle kısmaya başlamışlardı. Suskun, konuşmaya korkan bir güruha dönüşüyordu toplum. Ve buna bölük pörçük bir orada, bir bur

Bugün dünyanın jandarması ABD ise ve onu perde arkasında yöneten İbrani asıllı güç ise, kitabımıza ABD ile başlar İbrani (Yahudi vb.) asıllılar ile devam ederiz. ABD ve İbrani asıllıların bulunduğu yer-de şüphesiz, Türkiye ve Müslüman görü-nümlü Türklerin olmazsa olmazlığının artık bilincindeyiz. Yeri geldikçe Türki-ye'yi de işin içine katar, ifşaatımızı zen-ginleştiririz. Bu üçü bir araya gelince adeta gül gibi olur. Yukarıdan bakana güzel görünür, hoş kokular yayar, dalından tutan ele ise acı verir, ba

Soydaşlarının Sorunlarıyla Yaşayan Bir Gönül Mercan Civan, genç yaşta edebiyata gönlünü kaptıran bir yazarımız. Türkçe öğretiminin Bulgar okullarında yasaklanmasından sonra yetiştiği için önce Bulgarcayı öğrenmek zorunda kaldı. İlk yazın denemelerini Bulgar dilinde yapmıştı. Lâkin ana dili Türkçe'yi öğrenme merakı gönlünü çoktan sarmıştı. İlgi duyduğu konuları ana diliyle anlatma hevesi gün günden artmış ve onu iyi derecede öğrenmeyi kendine hedef olarak belirlemişti. Bu önemli hedefine ulaşabilmek için ge

Adı Ben Olsun gamzemden içeri düşler kur benimle içinde biraz beyaz olsun sevgiden öte saklı gözyaşlarınla yoğur geç kalmışlığını mayası kaçmış düşlere inat gel benimle sen sığındığın zaman düşlerimde tenime ben çoktan kaybolmuştum gözlerinde körüm, sağırım, lal hatta sonrasında gönül seninle muhabbette sen yaşanmamış aşkın en güzel çiçeği hangi baharda olduğunu sen söyle bana düşsün beyaz kağıda yüreğin adı ben olsun gittiğin yerlerin

Tenin Değdi Gözyaşıma Ben ki sana ağlar iken Tenin değdi gözyaşıma Sevdan esaretim derken Tenin değdi gözyaşıma Irmak olup aktığında Hayal dolu baktığında Bu sevdamı yaktığında Tenin değdi gözyaşıma Bir sevda vardı serimde Yandı ateşin narında Ağladığım her günümde Tenin değdi gözyaşıma Hayal yalan olduğunda Aşka esir kaldığımda Bu Sezgin ağladığında Tenin değdi gözyaşıma

SSCB dağılmadan önce, biri çıkıp da bir gün dünyanın iki süper gücünden birinin paramparça olacağını söylese herkes güler geçerdi herhalde, ama oldu işte... Diğer süper güç ABD'deki federal yapının dağıldığı ve eyaletlerin birer birer sistemden ayrıldığı bir olaylar zinciri düşünün. Öyle ki, hakkında binlerce komplo teorileri üretilen ABD Başkanı Obama yeni bir Gorbaçov, neden olmasın? Peki, koskoca ABD'nin dağılma süreci için en makul sebep ne olabilir? Bu dünya devini, bilinen klasik savaşla veya konvansi

Söyleyemediklerim Geçmişin telaşı yoktur, bizden almıştır alacağını, sorsanız, vereceği de yoktur zaten. Biz şimdi bu günümüz ve yarınımız ile baş başayız demek ki... Bu günümüz ve yarınımız ile ne yapacağımız sadece ve sadece bizim elimizdedir. Ya başkalarına teslim edecek, sorumluluktan kurtulacağız ki, bu da onların tayin ettiği şekilde yaşayacağımız anlamına gelir. Kolay olan da budur aslında. Ya da tüm sorumluluğu kendimiz üstlenip kendi kararlarımızla yaşayacağız Ne yazık ki çoğu insan bu yol ayrımı

Çiçekler açınca Anadolu'da Sümbülü kokladım, şehit kokuyor Her yanı bezemiş yemyeşil yaprak Yaprağı kokladım, şehit kokuyor Girdim Malazgirt'ten Muş ovasına Kapıldım Ağrı'nın hoş havasına Hayranım Emrah'ın yurt sevdasına Türküyü kokladım, şehit kokuyor Arı türkü söyler güle, laleye Peygamber kucak açmış, şehit beleye Ta Yemen'den, Huş'tan, Çanakkale'ye Toprağı kokladım, şehit kokuyor Ay-yıldızı gökten indirip yere Göndere çektim, örtü ettim şehide Getirin bayrağı, getirin hele Bayrağı kokladım, şehit kok