Yazar büyük bir cesaretle kurgulayarak kaleme aldığı ve gurbet görmüş birçok kişinin gerçeği olan bir dramı anlatmaktadır. Avrupa’nın bazı ülkelerinde yaşanan benzeri olaylar, geçmişte birçok Avrupa ülkesinin ortak sorunu olmuş, seksenli doksanlı yıllarda da lekesi kalan acı gerçeklerdir. Yazar bunları yazarken tanıdığı, tanımadığı veya bir şekilde hikâyesini duyduğu kişileri konu edinmiş ve bir gurbet dramının asıl sebebi olan fakat kimsenin anlatmaya cesaret edemediği derinliklere inmiştir. Yazar bazı ola

Bu eserin yazarı güzel yazarı GÜNGÖR DİNÇ kitap hakkında derki; Hayatta insan kırk yaşını geçince elde etmek istediklerinin çoğuna ulaşır bundan sonraki süreçte çoluk çocuk için hayata daha fazla sarılır.çok kazanmak ister. Oysa hayat o kadar lütufkar değildir. Ya hastalıklarla uğraştırır ya da hayat yolculuğunu bitirir . Bizlerin kırka kadar ki mücadelemizi Ey Veliler bırakalım çocuklarımızda yaşasın her şeyi biz sunmayalım . 40 yaş insanın en güzel çağıdır. Gülmeyi zevk -i safayı hayata anlam katmay

"Şiir; en güzel sözcüklerin en doğru sıralanmasıdır" diye tanımlansa da yanında daima hep bir fazlalık ister. Duygu ister, hüzün ister, cesaret ister, güzellikler ister. Yani insana dair ne varsa kendine katmayı ister.Tek başına ortalıkta görünmemeye itina eder. Duygu diline ilham taşıyacak nehirlerin yükselip çağlamasını bekler. Yani bahane arar durur. Bahanesiz şiir alkolle yıkanmış muhabbet gibidir, yoldan çıkmaya meyillidir her zaman. Elinizdeki bu kitap, uzun yıllar içinde biriktirdiği; sevgiyi, a

Öncelikle bu kitabı aldığınız ve okumaya karar verdiğiniz için sizlere teşekkür ederim. Bu kitaptaki düşüncem kesinlikle bildiklerimi sizleri yönlendirmek değildir. Kesinlikle ve kesinlikle burada yazılanların hepsini yahut birçoğunu başardığımı iddia etmiyorum. Sizlerle paylaştığım bu konular öncelikle kendi yaşam alanımda uyguladığım ve olumlu yönde geribildirim aldığım konulardır. En büyük temennim ise kendimde de başlayan bu güzel değişim ve gelişimin sizlerde de bir farkındalık oluşumuna katkı sağ

Ey koca şehri çocukluğumun, Tokyo'su, Londra'sı, Paris'i... Sana yine bakmak varmış, Tam otuzbeş yıl sonra buradan, Dünyayı gören bu yorgun gözlerimle... Kime ne diyeyim şimdi senin için; En iyisi, bırak beni çocukluğuma gideyim, Elimde tahta bavulumla, Yeniden sana buradan bakmak için...

Sanata ve Edebiyata düşkün bir yapıya sahip olan Eyyup CERAN’ın Şiire olan merakı çocuk yıllarına dayanmış olsada Ticaret hayatındaki işlerinin yoğunluğundan dolayı fazla zaman ayıramamış ve otuz beş yaşından sonra kalemi eline alarak 2000 yılından bu yana aktif olarak şiir ile içiçe olmaya başlamıştır. Şiirlerinde genel olarak Vatana,Bayrağa, Doğaya, Aşka ve Milli duygulara yer vermiş olan şairimizin bu güne kadar kaleme almış olduğu şiirlerinden bazılarını üç farklı kitap da bir araya getirerek okuyucular

Yazar ve Şair EYYUP CERAN kısa bir zamanda üç güzel kitap ile kültür dünyamıza merhaba diyen ve yeni yeni kitaplar ile de kültür dünyamıza iz bırakmayı hedeflemektedir. Sanata ve Edebiyata düşkün bir yapıya sahip olan Eyyup CERAN’ın Şiire olan merakı çocuk yıllarına dayanmış olsada Ticaret hayatındaki işlerinin yoğunluğundan dolayı fazla zaman ayıramamış ve otuz beş yaşından sonra kalemi eline alarak 2000 yılından bu yana aktif olarak şiir ile içiçe olmaya başlamıştır. Şiirlerinde genel olarak Vatana,Bayrağ

Bu güzel kitap hakkında yazılanlar Edebiyata sanata sığınmış, sığındığı limana saygı duyan bir dostkardeşten söz ediyoruz. Sığla Ağacı’na dair bir çift sözüm de şu. “Nemutlu Zülfü Ağabey’e ki kirlenmişliğin, umutsuzluğun, karanlığın,sislerin ve dumanın ortasında “deniz feneri” olarak taçlanıyor bir kez daha. Ve tabii ki Fatoş Karaoğlu da edebiyat yolculuğuna iyi başlıyor. Alkışlar Fatoş’a Nebil ÖZGENTÜRK / Yazar-Gazeteci-Belgesel Yönetmeni Şaşırdım. Hüzünlendim. Sonunda umutlandım. Fatoş Karaoğlu’nun “

Merak bu ya! Resim ve şiir bir kitapta nasıl duracak sorusuyla şair ve ressam 24 insan imece usulü ile bir araya geldik. Kafamızı kurcalayıp duran soru şuydu. "Resim ve şiir bir arada- kitaplaşırsa nasıl durur?"Kısa bir zaman zarfında herkes eteklerinde ne varsa döktüler ortaya bu soruya cevaben. “ŞiiR & Resim Kitabı” nin hikayesi de böyle başladı. Yola çıkarken bu kadar kısa sürede derlenip, toparlanacağımızı tahmin bile edemezdik. Asılolan varmak değil, yola çıkmak dedik. Biliyorduk ki bu yolda herkes bir

Gülbahar isimli şiir kitabından bir şiir örneği vermek gerekirse, “Hüznümün kıymetlisi , sol yanımın sızısı Su çileli yanımın en mukaddes yazısı Kahrediyor insanı nazlarının bazısı Sensiz yaşayan ölü gibiyim bil Gülbahar Ya bir akşam, ya sabah,çıkıp da gel Gülbahar” Gibi çok etkileyici 109 tane şiiri yer almaktadır ve insanı adeta şiir şölenine davet ediyor.

Sosyal medya denildi mi akla ilk gelen bağımlılıktır. Bu bağımlılık bazıları için sıradan bir durumken siyasetçi için bir zorunluluktur. Günümüz de sosyal medyanın en büyük bağımlıları siyasetçiler olmuştur. Gerek sosyal medyanın gerekse siyasi yapının birbirini tamamlar özelliğinin çok fazla olması , siyasetcilerin birer sosyal medya bağımlısı ve uzmanı olmalarını sağlamıştır. Geleneksel medyaya göre siyasal iletişimde büyük kolaylıklar sağlayan sosyal medya bu yapısı ile uzun yıllar boyunca siyasetin tüm

Benim adım Nazende. Buraya, çok uzak diyarlardan geldim. En büyük hazinem defterim, en değerli arkadaşım beyaz kağıtlar, en dert dinleyenim kalemim. Onlarla konuşuyorum, Onlarla yaşıyorum. Anlatmasam, içimdeki ölüm çığlıklarının sesi azalmayacakti. Anlatmayı tercih ettim. Çok isterdim, size hep güzelliklerle dolu, sadece iyi insanların olduğu bir defter bırakmayı. Yolun sonunda bütün defterler kapanacak ve bir ölünün defteri olarak kalacak. Nazende defterine onu yaralayan, üzen, paramparça eden, bütün kötül

Konya’nın Ilgın ilçesine bağlı, Tekke köyünde doğdu. İlkokulu, Dediği Sultan Tekkesi’nden adını alan bu köyde ve öğretmen okulunu da 7 yıllık programın ilk mezunu olarak; 1974 yılında İvriz’de bitirdi. Mesleğinin ikinci yılında, Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ne girip, üç yıl okumuşsa da 1979 yılında okulun teröre teslim olması nedeniyle çok sevdiği üniversite yıllarını geride bırakıp, Eruh’a er öğretmen olarak gitti. 2000 yılında emekliye ayrılan Demir, uzun yıllar sürdürdüğü dershane çalı

Yıldızlar ah yıldızlar, Ne kadar da yalnızlar Karanlığın koynunda , Sevenin içi sızlar. Tutma desende elimi , Gönül sevdi deli mi? Benim bu zor halimi, Duysun zalim hırsız yar Ayrı düştü gönülden , Çok çekiyor elinden Hiç düşürmez dilinden, Gönlüm senin, senin yar.

Çimenleri süslemiş düşen kuru yapraklar İlkbahar geçeli çok oldu Şimdi erken oluyor akşamlar Bazen çiseliyor Bazen dolu dolu yağıyor yağmurlar Sen yoksun yanımda Şimdi hüzün dolu akşamlar

Rahmetli Müslüm Gürses'in dediği gibi; "Yağmurlu bir günde doğdum anamdan, Gökler ağlıyormuş, ben doğdum diye. Doğarken günahkâr olur mu insan, Ömrüme verilen bu ceza niye?" Dokuz yaşındaki bir çocuğa bu şarkıyı dinletip, ağlatan insanlar mı utansın? Yoksa feryatlarını duymayanlar mı? İnanmayanlar mı? Yoksa hata yapmaya zorlayanlar mı? Allah dağına göre kar verir, herkes kendi çektiğini bilir, herkesin derdi kendine göre büyüktür. Ama ben savunmasız çocukların, ruh hastası annelerin, sorumsuz baba

Birçok bestesi olan şair Ahmet ÜNSAL beyin bu güzel şiir kitabı 125 birbirinden güzel şiirlerinden oluşuyor. Şiirlerinde sevgi , aşk , tabiat ve insan ilişkileri gibi çok önemli konuları işlemiştir. Mutluluğu Yaşarım Anlamam zaman nasıl geçer ben seninleyken, Yollar çok uzun olur sanki sana gelirken, Hayalimden gitmezsin ben nefes alıyorken, Mutluluğu yaşarım ben seninle gezerken. Tüm dünyam aydınlanır senin yüzün gülerken, Yangın çıkar kalbimde gözlerine bakarken, Ellerin ellerimde biz şarkılar s

Birinci Neslin Gölge Çocukları “Biz, birinci neslin gölge çocukları” Birinci nesil misafir işçi çocukları olan Deniz ve kardeşleri, yabancı bir ülkeye entegre olmanın ne kadar zor olduğunu ilk elden deneyimliyorlar. Deniz’in 15 yaşında eroinle ilk temas kurduğu ağabeyinin şiddet ve uyuşturucu aşırılıkları gündemdeydi. Zamanın “moda ilacı” hayatını birçok yönden etkiledi, özellikle de onu ve kardeşlerini çok geçmeden sınırlarını zorlayan ve hapse attıran satın alma suçu. Otobiyografisinin ilk bölümünde Deni

Bilmediklerimizi bilenlerden sorup öğreniriz, bilenlerle bilmeyenlerin bir olmadığını da biliriz. İnsanın hangi coğrafyada yaşadığı, menşei, ırkı, dili, dini önemli midir? Ya da hangi mevkide bulunduğu, makamı, konumu, şöhreti? Ne kadar malı mülkü olduğu önemli midir? Kaç yaşında olduğu, nasıl göründüğü? Saydıklarımızın önemi var mıdır insan olmanın yanında? Saydıklarımızın insan olabilmeye bir katkısı var mıdır? İnsanın en büyük müşkülü daima edinimleri konusunda olmuştur. Daima almaya odaklamıştır insanoğ

Sevgili çocuklar kan bagışının Can bağışı olduğunu biliyor musunuz? Kara gün dostu Kızılay'a Kan bağış can bağışı demektir. Kan bagışında bulunmak toplumsal sorumluluktur. Kan üretilmediği için insanlar tarafından bagışlanması gerekmektedir. Unutmayalım ki, yapılamayan tek ilaç, kandır, tek kaynağı insandır. Lütfen saglıgımızın zekatı olarak kan bagışında bulunalım. "Kanında ha Düzenli olarak kan bagışında bulu zamanda hayat kurtarır. Kan haya yalnız sen verebilirsin. Belki senin kan an bulacak insanlar