Söz konusu genel portrede nelerin yer aldığını biraz daha açık olarak belirtecek olursak, öncelikle Bâbıâlî tabiri üzerinde kısaca durularak Bâbıâlî Kütüphanesi'nin öneminin anlaşılması amaçlanmıştır. Ayrıca, Ahmed Cevad Paşa ve Bâbıâlî Kütüphanesi ilişkisine kısaca değinilmiş ve koleksiyonun zenginleştirilmesi çabaları üzerinde durulmuştur. Bu bilgilerden sonra, Bâbıâlî Kütüphanesi'nin arşivcilik tarihimiz açısından önem taşıyan bir mekan olması dolayısıyla burada gerçekleştirilen tasfiye faaliyetlerine de

Bilgi içeren belgeler, gözden geçirilip de kalıcı ve devamlı değerlere sahip olduklarının farkına varıldığında Arşiv adıyla yeni bir statü kazanırlar. Onların bu statüye dahil edilmesini tayin  edecek kriterlerin ve hangi safhada bu statüye dahil edileceklerinin belirlenmesi ise, bahis konusu  müessesenin veya o müessesenin bulunduğu ülkenin özel durumuna bağlı olarak farklılık arz  edecektir. Bir arşivde bulunan belgeler, düzensiz ve kontrolden geçmeyen malzemelere benzemez.  Arşiv malzemesinin doğru tanım

Bu çalışmanın konusunu teşkil eden Tuhfe-i Sabrî an Lisân-ı Bulgarî, Sofya muhacirlerinden Mehmet Sabri tarafından 1879 yılında yazılmış olup, bilinen tek Bulgarca- Türkçe manzum sözlük olma niteliğini taşımaktadır. Eserde 1800 civarında Bulgarca kelime, kelime grubu ve cümlenin Türkçe karşılığı yer almaktadır. Sözlükte yer alan kelimeler gündelik hayata ait olup, genellikle kırsal kesimde yaşayan insanların ihtiyacına yöneliktir. Eserde yer alan Türkçe kelimeler Rumeli ağızlarının söz varlığını yansıtması

Bu kitap, depremlerin tarihî kaynaklara yansımasının bir örneği olarak, 1719 büyük İstanbul depreminden sonra Receb el-Kostantinî tarafından kaynaklarında deprem, sel, yangın gibi olaylar genellikle mecmualarda bir bölüm olarak kaydedilmiştir. Fakat şu anda okuduğunuz bu kitap ise müstakil olarak sadece deprem için yazılmış -şimdiye kadar bilinen- ilk kitaptır. Risale-i Zelzele, depremle ilgili bir eser olmasına rağmen; depremin şiddeti, etkisi, yıkılan binalar, ölü sayısı gibi bilgileri vermez. Depremlerin

Çoğumuz şairlerin, sanat ve edebiyatın fildişi kulesinde yaşadığını ve oradan hiç inmediğini düşünürüz. Halbuki şahsî hayatlarının yanı sıra, hatta ondan daha ziyade onların cemiyete açılan bir yönleri de vardır. Elinizde tuttuğunuz, Munis Fâik'e yazılmış mektuplardan meydana gelen bu kitap, agorada fakat kendi hermitajında aşkın duygularla yaşayan bir şairin öncelikle hayatına ve karakterine, sonra da hariçle münasebetlerine ışık tutuyor. Şu farkla ki: mektupların çeşitliliği hesaba katıldığı zaman okuyucu

Role of woman in making life more democratic is crystal-clear if one believes in democratic democracy. This means that all around the world today, there are many Republics with democ-racy implementations in them. However, most of them is 'so-called' democracies; because firstly, being a republic does not mean being a democracy, and secondly and more impor-tantly, being a democratic state does not mean being a democ-racy since -in our thinking- democracy should for sure comprise of liking and respecting each

Akademik dünyada, girişimcilik öykülerini içeren bir kaynak olmak üzere, bu kitap; 58 yazar tarafından hazırlanan, 58 adet yaşanmış girişimcilik öyküsünü içermektedir. Bu kitaptaki öykülerin her birisi; girişimciye ve okuyucuya ilham verecek, yol gösterecek olan, çok çarpıcı ve eşsiz bilgiler içermektedir. Kişisel girişimlerini kaleme alan yazarlarımız ise aynı zamanda; bir girişimci için olmazsa olmaz sayılan ve çok değerli olan: mentorluk görevini de eserlerinde, hakkıyla yerine getirmişlerdir. Hayallerin

Japonya'da okuyup yazmanın fevkalade yaygınlaşmış ve ilerlemiş olduğu-na delil olarak köylerde bile kitapçı dükkanları bulunduğunu ifade etmek lazımdır... Bizzat kendim bir dişimi çektirdiğim sırada gördüğüm üzere en mükemmel diş hekimi bile kendine has milli elbiselerini ve çıplak ayağı-na da terliği giymiş olduğu halde bu sanatını yerine getiriyordu... Japon bir kadın kocaya varmaya razı olur olmaz dişlerini siyaha boyar ve kaşlarını yakar. Bu ise diğer erkeklere güzel görünmemek esasına dayanır... Sed

2013 sonunda Kiev'de başlayan olaylar; köklü değişimlere ve somut ilerlemelere sebep olsaydı, bu durum Rusya'nın hegemonik politikaları için gerçek bir tehdit olur ve periferisindeki ülkelerde de demokrasi meşalesini tutuşturabilirdi. Oysaki mevcut durumu itibariyle Ukrayna; adalet, eşitlik, şeffaflık, demokrasi ve refah isteyen SSCB halklarının önünde hiç de cazip olmayan, kötü bir örnek olarak duruyor. Peki bu duruma nasıl gelindi? İşte bu kitap, Ukrayna'yı toplumsal bir entropiye düşüren ve Ukraynalıları

Elinizdeki eserin esas gayesi Özbek cedit edebiyatının çok yönlü yazarı olan Abdülhamid Süleymanoğlu Çolpan'ın tanıtılması ve en önemli piyeslerinden olan Yarkınay piyesinin incelenmesidir. Çalışma; giriş, dört bölüm ve bir ekten oluşmaktadır. Giriş bölümünde ceditçi bir aydın olan Çolpan'ın anlaşılabilmesi için yaşadığı dönemden hareketle cedidizmin doğuşu ve gelişimi ele alınmıştır. Birinci bölümde Özbek cedit tiyatrosu ile ilgili genel bilgiler verilmiştir. İkinci bölümde Çolpan'ın hayatı, sanatı, eserle

Kitap, 1896'da Rus bir seyyahın Kore'ye yaptığı dört aylık seyahatin, 2. Abdülhamid için tercüme edilmesi ile oluşturulmuştur. O dönemin Kore'sini birçok yönüyle ele alan, ilginç bilgilerin bulunduğu, akıcı üslubu ile kendini okutturan bir gezi kitabıdır. Ayrıca anlatılan konulara uygun 1900lerdeki Japonya'nın gerçek fotoğrafları da kitaba konmuştur. 20. yüzyılın başındaki Osmanlı toplumuna Kore'yi tanıtması açısından önemli bir eserdir. Belirtilen dönemde, Kore'nin siyasi yapısı ve bu siyasi yapının getirm

Felsefe Yıllığı 2019, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nün son beş yılına ışık tutmaktadır. Yıllık, Türkiye'nin en eski felsefe bölümünün çağdaş sorunlarla ilgisini nitelikli etkinliklerle göstermiştir. Bu ilgi, kendisini sadece bölüm içi kapalı bir bilim etkinliği olarak değil, felsefeyi kamuyla buluşturan ve felsefenin kamusal görünürlüğünü artıran bir tarzı benimsemiştir. Böylelikle İstanbul Felsefe, kendisini bürokratik bir forma sadakatten çok felsefi bilginin ve sorgulamanın üre

Batı Avrupa ahlak felsefesi düşüncesinde vicdan konusunun gündeme gelmesinin nedeni, İkinci Dünya Savaşında Batı Avrupa'da yaşanan ve filozoflar tarafından öne çıkarılarak üzerinde çalışmalar yapılan trajik olaylar silsilesidir. Bu olaylar, dünya medeniyetinin kaynağı olarak görülen Batı Avrupa'da nasıl olur da akılcı bir biçimde ve sistematik olarak insanlık dışı muamelelerin olabildiği sorusunun yanıtlanmasına ve geleceğe yönelik olarak tedbir alınması çabasına yöneliktir. Bu çaba doğrultusunda özellikle

Ebedi şahsiyetlere ait,karpostallar,şairlerin ve yazarların gizli kalmış yönlerini açığa çıkaran önemli vesikalardır.Faik Ali'nin aile bireyleri ile yakın dostlarına gönderdiği ve onlardan aldığı karpostallar sadece bir haberleşme aracı değil,aynı zamanda estetik değeri olan bir koleksiyon malzemesidir.Faik Ali efemaraları içinde önemli bir yer tutan bu karpostallarının hemen hepsi özenle seçilmiştir;muhteşem görünümlü tabiat peyzajlarını,dekolte kıyafetli kadın portrelerini ve masum çocuk resimlerini içeri

Geride bıraktığımız asırda Kazak edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Sebit Mukanov (daha ziyade romancılığıyla ön plana çıkmakla birlikte) şiir, tiyatro, folklor ve edebiyat tarihi gibi farklı sahalarda eser vermiş çok yönlü bir sanatçıdır. Türkiye Türkçesine aktarmış bulunduğumuz ''Botagöz'', ''Möldir Mahabbat'' (Saf Aşk) adlı eseriyle birlikte, yazarın roman türündeki en önemli çalışması olarak göze çarpar. İlk kez 1938'de ''Jumbak Jalaw'' (Jumbak'taki Bayrak) adıyla basılan roman, yazarın yapt

Eser on sekiz fasıldan oluşmaktadır. Afrika kıtası hakkında kısa bilgi verildikten sonra Barbaros ailesinden ve onların Cezayir'i Osmanlı'ya bağlamalarından bahsedilmektedir. Cezayir halkının yaşam tarzı, adet ve geleneklerinden de bahseden eser, Barbaros tarafından kurulan idari sistemle beraber Ağalar dönemine ait bilgilere de yer vermektedir. Fransız işgali dönemini hem babasından dinledikleri hem de kendi şahitliğiyle anlatan Ali Rıza Paşa, konuyla ilgili önemli detaylara değinmektedir. Eser son bölümde

Çalışmada, Kazakistan tarihinin Sovyet yönetiminin hüküm sürdüğü 1920-1940 yılları arasında karanlıkta kalmış meseleleri ele alındı ve araştırma sırasında basın materyalleri, son çalışmalara dayanılarak, yeni bakış açısıyla ele alındı. İlmî literatürde ve yazılı basında yayınlanan, arşiv kaynaklarından alınan belgeler temelinde Kazakistan'da yaşanan açlığın, baskının, soruşturmaların ve cezalandırmaların başlıca sebepleri irdelenmektedir. Çalışma, üniversite öğrencilerine ve tarih hakkında bilgi edinmek ist

Osmanlı Devleti'nin en uzun yüzyılı olarak ifade edilen 19. Yüzyıl her açıdan bir kırılma dönemidir. Siyasi, sosyal, ekonomik ve dinî açıdan değişim ve gelişmelerin şahidi bir periyoddur. Önce Tanzimat fermanı daha sonra Islahat Fermanı ile Osmanlı çok milletli yapısındaki Osmanlı vatandaşı ile Müslüman ve Gayri-Müslim kavramları da bu kırılmadan etkilenmiştir. Bunlar da diğer pek çok kavram gibi anlam kayması ve hatta anlamlandırma kaymasına uğramıştır... Bu noktada dini değişim halleri de bu kaymadan nas