Şiir yazmayı ve müzikle uğraşmayı da çok seven yazarın, kendi şiirlerinden yaptığı birçok bestesi de vardır. Uzun zamandır Almanya'da bulunan yerel bir radyoda kültürel programlarda sunuculuk yapan yazarın Kadife Karanfiller ilk romanıdır.

Bu çalışmada; önsöz, giriş, iki ana bölüm, sonuç ve bibliyografyadan oluşmaktadır. Giriş bölümünde, kültür ve medeniyet kavramları ele alınmış, kültürel değişimve yabancı okullar hakkında genel bilgi verilmiştir. I. Bölümde (Romanlarda Yabancı Okullar) 1881-1950 yılları arasındaki romanlarda geçen yabancı okulların, pansiyon ve manastırların amaçları ve çalışmaları okuma sürecinde belirlenen alt başlıklarda ele alınmıştır. II. Bölümde (Kültürel Değişimin Romanlara Yansıması) ise toplumdaki hareketlerin yans

Osmanlı Devrinde, hususiyle Nasreddin Hoca'nın şehri olarak şöhret bulan Akşehir ve civarının XVI. asırdaki siyasî, iktisadî ve içtimaî yapısı bu çalışmanın muhtevasını teşkil etmektedir. Bu incelemeyi yaparken başvurduğumuz en birincil kaynak tapu tahrir defterleridir. Bu defterlerden istifade edilerek yapılan kent monografileri 1970'lerde başlamış, müteakibinde Anadolu ve Rumeli'deki birçok sancak ve kaza inceleme konusu olmuştur. Bugün dahi tahrir defterleri üzerinde yapılan çalışmalar artarak devam etme

Din toplumsal hayatın başat aktörlerinden birisidir. Bunun yanında ekonomi de toplumsal hayatın belirleyicileri arasında önemli bir yere sahiptir. Öteden beri bu iki önemli unsurun toplumsal olgu ve olaylarla olan münasebetlerinin yanında kendi aralarındaki ilişkiler sosyologlar ve iktisatçıların önemli konuları arasında yer almaktadır. Ekonomik faaliyetlerin dinî saiklerle belirlendiğini, din ile ekonomik kalkınma arasında bir ilişkinin olduğunu hatta dinî argümanların kapitalizmin oluşmasında önemli bir f

Yönetim işlevini hayata geçiren bireylerin iyi birer yönetici olabilmeleri için hangi yeteneklerin gerekli olduğu iş dünyasındaki günlük tartışmalarda sıklıkla irdelenmekte ve yönetim alan yazını üzerine çalışan araştırmacılar tarafından da ilgiyle incelenmektedir. Yaşamın her anında değişim, rekabet ve ekonomik sorunlarla baş etmek durumunda olan işletmelerin başarısı bilgili, donanımlı yöneticilerin varlığına ve onların yönetim yeteneklerine bağlıdır. Yönetsel yetkinlik, yöneticilerde var olması gereken

Fâik Âli'nin, 1917-1948 yılları arasında Munis Fâik'e yazdığı mektuplar, hem muhteva hem de üslup bakımından Türk kültür ve edebiyat tarihinde müstesna bir yere sahiptir. Okuyucu bu mektuplarda sadece şair bir babanın oğlu ile olan samimi dostluklarına tanıklık etmeyecek aynı zamanda Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan süreçte yaşanan sosyal ve siyasî hadiseleri, kültür, sanat ve edebiyat hayatının geçirdiği değişim ve gelişimi de görecektir. Oğlum, ... İçimde yine sana haşre kadar söylemekle bitmez şeyler var

Sami Bey lie Faik Ali'ye ait mektupiar, Türk edebiyatinda emsaline cok az rastladigimiz edebi hüviyette ve style epistolairetarzinda kaleme alinmış mektuplardir. Ayni zamanda dönemin şartlari ve surekli tayinler nedeniyle bir yerde uzun müddet birlikte görev yapamayan iki dostun birbirlerine olan özlemlerini giderdikleri hususi varakalardir. Genellikle Bursa, Midilli ve İstanbul'dan yazilan bu mektuplarda iki şairin şiir, edebiyat, sanat ve musiki üzerine görişlerini, yazdiklari şiirleri birbirlerine gönder

Kizlanmla Hasbihal, Servet-i Fünün'un usta airi Faik Ali'nin kizlariyla olan mektuplaşmalarını bir araya getiren onemli bir kitaptir. Okuyucu bu kitapta bir şair ve bir baba olarak Faik ( Ali'yi yakindan tanima imkani bulur; şairin hayatinin ye şiirinin itici gucti olan duygularini yogun bir şekilde görür. Ayrica şiirlerinde kelimeleri bir kuyumcu hassasiyetiyle kullanan şairin nesrinde de ayni başarıyi yakaladigına ve nev-i şahsına münhasir bir üslup saltanati kurduguna şahit olur.

Ortak irade ile özverinin meyvesi olan bu düşün kitabı, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler disiplinlerinde; kamusal alandan siyasal alana, yerelden bölgesel ve küresele, siyasal katılımdan sivil topluma, uluslararası örgütlerden karşılaştırmalı siyasete, demokrasi kuramlarından toplumsal cinsiyete, güvenlikten terörizme, göç olgusundan uluslararası hukuka değin farklı sorunsallar üzerine düşünüp üreten bilim insanlarının akademik araştırmalarını biraraya getirmek üzere yola çıkmıştır. Bundan amaçlanan

Elinizdeki bu ders kitabı yüksek öğretim kurumlarında lisans ve yüksek lisans eğitimi gören özellikle Türk öğrenciler başta olmak üzere yabancı öğrencilere, öğretmenlere Kazak dilini öğretmek için hazırlanmıştır. Kazak dili, Kazakistan Cumhuriyeti'nin devlet dilidir. Ayrıca Rusya, Özbekistan, Çin, Moğolistan gibi ülkelerde yaşayan Kazakların ana dilidir. Kazak dili, Türk dilinin Kıpçak dili grubuna dâhil olup, Karakalpak, Nogay, Karaçay dilleriyle birlikte Kıpçak-Nogay koluna dâhildir. Ayrıca Kırgız,

Tuhfetü'l-Musallîn ve Zübdetü'l-Hâşi'în'in bilinen tek nüshası aynı zamanda müellif hattı olup Bosna'da Gazi Hüsrev Beg Kütüphanesinde 4509 numara ile kayıtlıdır. 54 yapraktan oluşan eserin sayfaları genellikle 23 satırdan oluşmaktadır. Sayfa boyutları 215x130 mm.dir. Metin harekesiz, nesih yazı ile kaleme alınmıştır. Yazı genel olarak okunaklıdır, kâğıt üzerinde kurt yenikleri görülmemektedir. Yazar başlıkları, uyarı ve nasihat kısımlarını işaret eden tenbíh ve termiú kelimelerini ve sıra sayı sıfatlarını

Hepimiz bürokratların öğrencilik yıllarını, yetişme tarzlarını, mesleki tecrübelerini öğrenmek istediğimiz gibi tutkularını, kırgınlıklarını, kızgınlıklarını, hasretlerini, dostluklarım da bilmek isteriz; fakat bürokratlar genellikle yazmayı sevmedikleri ve meslekleri icabı ketum oldukları için çoğu zaman bu hevesimiz kursağımızda kalır. Bununla birlikte az da olsa mektup, günlük, hatıra hatta otobiyografi yazanları da yok değildir. Ticaret Bakanlığı bürokratlarından Hayreddin Faik Ozansoy, mektuplarıyla b

Dünyada üretim ve ticaret artan oranda içinde birçok ülkenin bulunduğu küresel değer zincirleri ve bölgesel ekonomik entegrasyonlarda gerçekleşmektedir. Küresel değer zincirlerinde ve bölgesel ekonomik entegrasyonlarda artan üretim ve ticarette bir ülkeden diğerine hızlı ve kusursuz ürün ve hizmet akış ihtiyacı kritik bir konuma yükselmektedir. Bir ülkeden diğerine artan hızlı ve kusursuz ürün ve hizmet tedarik ihtiyacı ise lojistiğin önemini büyütmektedir. AB ile gümrük birliği bölgesel ekonomik entegrasyo

Ülkemizde yeni yeni hakettiği değeri görmeye başlayan İbâdî çalışmaları, genelde tefsir alanından ziyade mezhepler tarihi ve İslam tarihçilerinin ilgi odağı olmuştur. Tefsir çalışmalarında ise, bazı İbâdî müfessirlerin müstakil metodunu ele alan bir iki tezin dışında çoğunlukla Mısırlı alim merhum Zehebî tarafından çerçevesi çizilen sınırların dışına çıkılmamıştır. Konunun tamamen fırak edebiyatı çatısı altında işlenmesi ve ısrarla İbâdîleri Hâricîlerle özdeşleştirme hastalığından kaynaklanan yanlış anlama

Bu kitap çalışması, Farklı alanlarda düşünen, çalışan, araştıran, uzmanlaşan ve üreten bilim insanlarının çalışmalarını biraraya getirerek, özellikle uluslararası politika ve uluslararası ilişkiler disiplinlerinde küresel ilişkilerin Farklı boyutlarını ortaya koymaya çalışmaktadır. Bu çerçevede okuyacağınız yazılar, içinde bulunduğumuz küreselleşme çağının çok değişik alan ve sorunlarına parmak basmakta; bunlar üzerine yapılan değerli araştırmaları sizlere sunmaktadır. Elinizdeki kitap, aynen gökkuşağının

Bu kitap, 1908-2014 yılları arasında Faik Ali Ozansoy hakkında Türk basınında çıkmış yazılardan yapılmış bir seçkidir. Okuyucu bu seçkide daha çok sanatçıyı yakından tanıyan insanların gözlemlerini, hatıralarını, değerlendirmelerini ve intibalarını görecek; kah yapılan değerlendirmelerin indîliğine kah objektifliğine şahit olacak; fakat sonunda yine kararı kendisi verecektir. O kararı vermek için bile okumak gerekir.

Bir gün sohbet sırasında Avrıpa'da, bazı ünlü yazarların ölümlerinden sonra evlerinin müze haline getirildiği ve bu evlerin üzerine onların isimlerinin yazıldığı konuşulur. Örnek olarak da J.W. Goethe'nin Frankfurt'taki, Victor Hugo'nun Place des Vosges'daki Frederic Chopin'in Varşova'daki ve Tolstoy'un Yasnaya Plyana'daki müze-evlerinden bahsedilir. O mecliste bulunan ve sohbetin tesirinde kalan Florinalı Nazım Bey, söz konusu kişilerin akıbetlerine imrenerek Süleyman Nazif'e: - Üstadım , ben ölünce kapım