Günümüzden bin yıl önce hazırlanan ve Ocak mensupları tarafından özenle saklanarak günümüze kadar getirilen Pilvankan aşireti ve bu aşiretin bileşkesi olan Şıx Delil-i Berxécan Ocağı’nın şeceresi dikkate alınarak, yazılı ve sözlü kaynakların özenle araştırılması ile hazırlanan bu kitap, Dersim tarihinin önemli bir kesitini açığa kavuşturmuştur. Dersim’in Gizemli Tarihi-1 isimli bu çalışma, bazı ezberlerin bozulmasına, bilgi eksikliğinin giderilmesine ve bazı bilgi kirliliklerin görülmesine önemli katkılar s

Dersim 38’in Son Tanıkları/1937-1938 Sözlü Tarih Projesi Ara Raporu, Dersim üzerine yapılmış sözlü tarih çalışmalarının hem bir devamı hem de yeni ve özgün bir örneği olarak düşünülebilir. Çünkü bir yandan bugüne kadar Dersim 38’e dair yapılmış sözlü tarih birikimini önemsemekte ve bu birikimi kendi içine taşımak için bir kanal açmakta ama aynı zamanda onun daha ilerisine geçerek, uluslararası standartlarda bir sözlü tarih çalışması olduğu iddiasını taşımaktadır. Proje bu anmalda Giorgio Agamben’in ifade

Bahar Kızıl’ın Nare Kadın, Gevher ve Seme Ana isimli üç öykü kitabının ardından Ejma isimli yeni öykü kitabı okuyucuyu yine Dersim bölgesine götürüyor. Ejma, Dersim’in kültürü, maneviyatı, doğası ile muhabbete oturuyor. Dersim’in tarihsel kesitlerini bireyin hayatı üzerinden aktarma derdini sırtlamaya çalışıyor. Farklı başlıklardan öykülerden oluşan bu öykü kitabı insanın hikayesinin her duygudan beslenerek oluştuğunu, bireyin hikayesinin topluma dair olduğunu, dün anlaşılmadan yarının olamayacağını işl

Anuşka Kitap Açıklaması Her yolculuğun durakları ve sonu vardır. Kurulan düşler ertelendikçe umutsuzluk başlar ve o düşlere ulaşmak imkânsız gibi görünür. Bu hikâye düşünü gerçekleştirmek için yola çıkmış bir çocuğun yolculuğudur. Onun düşünde ressam olmak vardı. İsmi gibi kim olacağını ve nelerin kendisini beklediğini bilmiyordu henüz. Neyin hayalini kurması gerektiğine karar verilmişti. Anne ve babasını seçme şansı olmayan tüm çocuklar gibi büyüdükçe hayatın kendisine sunulmuş bir armağan olmadığın

Rabat, silahşor olarak nitelendirilen dört karakterin birbirleri ve toplum ile ilişkileri üzerinden bir yanıyla Dersim'de 1938 öncesi yaşamı anlatırken, onların torunlarının hikâyeleri ile de bugünü işliyor. Nil ve Seyyah isimli iki karakterin birbirleri ile iletişiminde bir düğümü, gizli kalmış bir tarihi adım adım çözerken, dünden bugüne bazen rüyalar, bazen mesajlar, bazen ise kitap sayfaları ile yol sürüyor. Rabat'ın sayfalarında, Dersim topraklarına asker postallarının girmeye başlaması ile altüs

Ben ölmemiştim, küçük olduğum için ölülerin altında kalmışım. Büyük bir ihtimalle annem vücudunu kalkan yaparak beni kurşunlardan korumuş olacak, çünkü bana kurşun isabet etmemişti. Daha sonraları duyduğuma göre benim gibi ölüler altında kalıp, yaralı veya yara almadan kurtulan başka çocuklar da olmuş. Annem aldığı yaralar sonucu kısa bir müddet sonra öldüğü için olayların ayrıntılarını kendisinden öğrenme fırsatım olmadı. Bütün bildiklerim, öğrendiklerim emmilerimin ve bazı görgü tanıklarının sürgün yıllar

Sewlê Sewê Zazaca/Kırmançca yazılmış bir şiir kitabı. Bu kitabın içinde ayrıca şiirlerin seslendirilmesinden oluşan bir CD var. Ana dilde yazılmış şiirlerin bir kısmı Kadri Karagöz tarafından seslendirilmiş. Kadri Karagöz'ün dingin sesinden dinlediğimiz eserlerin müziğini Orhan Öğmen yapmış. Bir eserin müziğini Serkan Sariataş üretmiş. İki eser Dersim'in ünlü sairi Sa Hayder'e ait. Sewlê Sewê, son zamanlarda üretilmiş özenli çalışmalardan biri olmuş.

Patikadaki Ateş, İbrahim Kaypakkaya'nın örgütsel ve siyasal perspektifi doğrultusunda Dersim dağlarına çıkmış kişilerin hikâyeleri etrafında, bazen ağıt yakıyor, bazen düş kuruyor, bazen gerçeğin ateşini harlıyor. Küçük bir coğrafyanın mağaralarından dünyanın özgürlük dansına yol alma düşü ve cesareti, geriye seçkin hatıralar bırakacağı gibi sürekli kanayan yaralar da bırakacaktı. Patikadaki Ateş, bu mücadele sürecinde yaşamını yitirenlerin hikâyelerini olduğu gibi anlatmaktadır. Bu yönü ile bir politik yap

Eduardo Galeano'nun Ayakta kalmak küçük bir zaferdir dediği türden bir başarı mıdır bunca badireden sonra yaşıyor olmak, yoksa yitirdiğimiz insanlarımızdan miras hayatlar yaşamaya mahkûm olmak mı? İçerisi ne demektir? Ya dışarısı? Ya içerideki ve dışarıdaki hayatların ağırlığı altında hayat devam ediyor gerçeğini bitmek bilmeyen uzun bir sınav gibi yaşamak zorunda kalmak? Ya her şeyin alınabilir satılabilir olduğu bu kuşatıldığımız, boğucu kapitalizm dünyasının aslında insanlığımızı tüketmekte olduğunun far

Sömürge Kentlerin Aysız Geceleri Hüseyin A. Şimşek'in kitap olarak dördüncü, şiir olarak ilk kitabıdır. İçerikleri açısından bakıldığında, eserin bölümleri birer nehir şiir şeklinde tanımlanabilir. Şiirler, temaları açısından birbirini tamamlayan, birbirlerine Sömürge Kentlerin Aysız Geceleri Hüseyin A. Şimşek'in kitap olarak dördüncü, şiir olarak ilk kitabıdır. İçerikleri açısından bakıldığında, eserin bölümleri birer nehir şiir şeklinde tanımlanabilir. Şiirler, temaları açısından birbirini tamamlayan, bir

Astare peştiya heqi verba roştiya ticidı qurfnayi. Bado verdi pıra şi! To a rocı şiya, ez a rocı şiya todı areşiya, biya heşır... Dest paye mı ze koyi gınaye waro vırandiya mıra... Nezo... To di ya nedi. Suki mawa nene Hore... Be goça xo bıcerime, bıterknime şime diyare wela dewrasa. Be şime... Firıska xo bıcınime... Gon bime koçıka heskerdenekime. Desta biyarime vıle jubin ser, bımırime henbı çefa... Va merdena ma inkarbo!

Mirseyit köyü, tarihi binlerce yıla dayanan, kendine özgü kültürünü ve inancını yaşatan bir yerdir. Günümüzde hemen her şey tüketildiği gibi bu köyün ve içinde bulunduğu bölgenin sahip olduğu bütün özgün ' şeyler asimilasyon tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu çalışmanın amacı: köy öznelinden yola çıkılarak Hınıs Dağ Eteği Bölgesi nde sahip olunan maddi ve manevi birikimin kayıt altına alınması, yok olmasının engellenmesi çabasına ] dayanır. Mirseyit Tarihi kitabında, köye adını veren Emir Seyit tanıtılmakta

Ezber bozma, yaklaşık olarak, Birine düşündüklerinin, yaptıklarının yanlış olduğunu söylemek diye açıklanabilir. Demokratikleşmemiş, özgürleşmemiş toplumlarda neyin doğru, neyin yanlış olduğunu egemenler bilirler ve baskıladıkları insanlardan kendileri gibi bakmalarını, kendileri gibi düşünmelerini, kendilerinin koydukları kurallar içinde yaşamalarını isterler. Bu istem, masum ve dostane bir önerme değil, empoze edici, daha anlaşılır bir dille, zorla kabul ettirici ve dayatmacıdır. Öyleyse, ezber bozmak, öz

Alişer'in Kızılbaşlık ile ilgili bilgileri çok daha eskiye dayanıyordu. Az-ger'de geçen gençliği Kızılbaş deyişlerini dillendirmekle anlam bulmuştu. Kürt milli davasıyla tanışmadan önce, Mustafa Bey'e kâtiplik yaptığı yıllarda konağa gelen pirlerden ve dervişler den çok şey öğrenmişti. O yıllarda üç telli saza, bağlamaya ilgi duymuş kısa sürede duygularını çogirin tellerine söyletmeyi başarmıştı. Talip Taki'nin kızını kaçırıp kızı kendisine yar etmediklerinde gönlüne düşen kor üç telli curanın sesiyle derma

Kar Aydınlığı, etrafı dağlarla çevrili bir ilçenin yılın yarısı kar altında olan köylerinde görev yapan bir öğretmenin yaşadıklarını anlatan bir anı-romandır. Roman, ilk görev yeri Dersim olan bir öğretmenin batıdan doğuya doğru ilk kez yol alışını, uzun kış aylarını ısıtan sıcak insan hikâyelerini, masal ile gerçeğin iç içe geçtiği zamanları, inanması güç olayları anlatır. Dağların, silahların, başkaldırı ve yıkım öykülerinin mistisizmle iç içe geçtiği bu topraklarda yaşayan insanların modernizmin ilkelli

Dirmil Ömürcüsü, Emin Demirayak ve Kadir Türen isimli iki halk aşağı üzerinden Teke kültürünün saz ve söz ustalarının sıra dışı yaşam öykülerini ele alan bir anı-romandır.

Küçük bir çocukken hadım edilmiş olan Azad, 661-750 yılları arasında Emevi Devleti'nin başkenti olan Dimaşk şehrinde, köle olarak yaşadı. Onun yaşam öyküsü Ortadoğu'nun tarihi bir kesitinin tanıklığıydı. Rüzgâr Ateş Gibi Yakıyordu romanını okurken Türklerin, Kürtlerin, Farsların Müslümanlaştırılması gözünüzde canlanacak. Emevi Devleti'nde Arap olmayan Müslümanların pek anlatılmayan tarihini bu sayfalarda okuyacaksınız. Dimaşk (Şam) şehrinde, kum fırtınası içinde yükselen gözyaşları, surlara dayanan

Karerli Mehmet Efendi, çocukluk yıllarından başlayarak yaşamının son yıllarına kadar anılarını yazılı hale getirirken kendi yaşamı etrafında, bir bölgenin ekonomik, sosyal, siyasal durumunu anlamamıza olanak yaratmış. Bu kitap, 1. Dünya savaşı, Sivas Kongresi, cumhuriyetin kuruluş yılları, İstiklal Mahkemeleri, Koçgiri Direnişi, Şeyh Sait olayı, Dersim Kırımı, Dersim Mebusu Hasan Hayri Bey'in idam edilişi derken bir bölgenin tarihsel olaylarını bizzat yaşamış, birçok tarihsel karakter ile yakın ilişkiler i

Şehveti ve ihaneti yaşamak, tanrıyı aklayıp, kötülükleri şeytana yıkmak... Esaret altında sabrı sınananlar, kutsal mekânlarda katle fetva yazıp cenneti vaat edenler, lağım çukurlarına atılanlar ve dünyanın kahrından uzak yaşayanlar, toprak üstünde yüzyıllık ömrü eşitsiz yaşayanlar toprak altında binlerce yılı denk yaşayacaklardı. Burada cinsiyet ve yönetimin adına ihtiyaç bile duyulmuyordu. Burası yeraltıdır; herkesin kendinden sorumlu olduğu. Serkan Sariataş, politik fantastik edebiyatın iyi bir örneğini