“Zonguldak’ın derin belleği”… Gazeteci/yazar Ahmet Öztürk, bir yazısının1 başlığında, şair/yazar, entelektüel kalem Doğu Karaoğuz’dan böyle söz etmişti. “Tam da on ikiden vuran” bir tanımlamayı karşılamaktadır bu söz aslında. Çünkü Doğu Karaoğuz romanlarıyla, şiirleriyle ve makaleleriyle Zonguldak’ın çok az bilinen veya hiç bilinmeyen tarihsel şahsiyetlerine, olaylarına, dönemeçlerine ışık tutmuş; “karaelmas diyarı” olarak anılan bu şehrin geçmişine dair karanlıkta kalanları kalemiyle aydınlatmıştır. İşte b

Tanzimatla başlayan Türk edebiyatının Batı’ya açılma sürecinde şiirin hareket alanının genişlediğini söylemek mümkündür. İnsan ve toplum sorunlarının şiirin konuları arasına daha çok girmesi, şüphesiz önemsenmesi gereken bir olgudur. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi adlı kitabının Giriş bölümünde Klasik Türk Edebiyatı’nı anlatırken bahsettiği, saray istiaresinin bu anlamdaki durumu, diğer edebiyat tarihlerinde de kabul edilir. Servet-i Fünûn döneminde Tevfik Fikret’in şiirlerinde toplu

Simya biliminin babası, dünyanın gelmiş geçmiş bilinen en güçlü büyücüsü Hermes Trismegistus’un ölümünden yüzyıllar sonra, yeryüzünün en büyük sırrının bulunabileceği ümidi ile mezarı açılır ve eskilerin bilgeliğiyle ilgilenenler haklı çıkar. Zümrüt tablette şu yazılıdır: İçte neyse, dışta o. Üstte neyse, altta o. Trismegistus bu sözü “insan kalbine ne yazarsa, çevresine de onu verir” anlamında kullanmıştır belki de. İyiliğin de kötülüğün de kaynağı zihindedir. Kişinin yaşam akışını belirleyen aslında yine

İç Asya ile ilgili araştırmalar artmaya başladıkça yerel halklara ait inanç ve mimari ile ilgili bilgilerimiz de artmaya hatta detaylanmaya başlamıştır. Bu konuda bilgi veren araştırmalardan biri 2019 yılında, Moğolistan Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ile İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ortaklığında gerçekleştirilen kazı çalışması olmuştur. II. Göktürk Kağanlığı’na son vererek 840 yılına kadar Moğolistan’ı ve Güney Sibirya’yı kontrol eden Uygurlar hakkındaki bilgilerimiz, yazıh kaynaklardan edindiklerim

Şırnak, binlerce yıla dayanan tarihi, Mezopotamya topraklarını bereketlendiren Dicle nehri ve insanlığın ikinci babası olan Hz. Nuh aleyhi selamın gemisine konaklık eden misafirperver Cudi dağı ile önemli bir tarihsel ve kültürel mirasa sahiptir. Bu kadim kültürden beslenen birçok bilim insanı, bilimin gelişimine sessiz ama büyük katkılar sunmuştur. Bilgisayar ve ağlarına benzer karmaşık sistemlerin temelini oluşturan sibernetik biliminin kurucusu olan ve Leonardo Da Vinci’nin ilham aldığı, batı dünyasının

“Bugün Kendini Nasıl Hissediyorsun” usta kalemlerin yanında, düzenlediğimiz öykü yarışmasında dereceye giren ve ustalarla yarışan kalemlerin öykülerini barındırmakta. Yerli edebiyatımıza mihenk olmasını umduğumuz, keşfettiğimiz yahut keşfi halen beklenen tüm yazarlara… Unutmayın; polisiye, değerlidir!

Mitoloji’yi ilk defa deşifre ederek “Mitolojik Tarih” kavramını ortaya atan kitap serisinde, mitolojik olayların kronolojik akışının anlatıldığı ikinci kitap olan “SUMER EVRENİ HAYAT AĞACI’NDA HERKÜLOĞUZHAN” adlı bu kitap, “Sumer Evreni Hayat Ağacı’nda Mitolojik Tanrılar ve Yaratılış” adlı kitabın devamı niteliğindedir. Bu kitapta, Sumer Medeniyeti’ni kurmuş İlktürklerin Uluhükümdarları olan mitolojik tanrıların Türk kimlikleri ve gizli Sumer Evreni Konfederasyonu’na mahsus gizemli “Mitolojik Tarih” olaylar

İnsanoğlunun varoluşundan günümüze kadar dünyada kültürel anlamda pek çok değişim ve dönüşüm gerçekleşmiştir. Akıl, bilgi ve bireye önem veren aydınlanma düşüncesi ile dünyada çok büyük ve önemli değişimlere neden olmuştur. Yeni bir anlayış ve yapısal değişikliği hedefleyen aydınlanma felsefesi eski sistem ve anlayışı yıkarken, yeni düşünce insan merkezli ve insanın mutluluğunu esas alan bir anlayışı da beraberinde getirmiştir. Bu durum yasalara ve insanın yaşam biçimine de yansımıştır. İnsanoğlunun ruhunda

&`;Avşarlar, Salurlar ile ilgili yapılan çalışmalardan sonra Oğuz Boylarındaki halk inanç ve uygulamalarına yönelik yapılan araştırmalar kapsamında Kızık Boyu Halk İnançlarının tespitleri doğrultusunda başlayan alan araştırmasının verilerinden elde edilen bilgilerden kaynak olarak yararlanılmıştır. Kızıklar çalışmanın evrenini oluştururken, Kızıklar özelinde halk inançlarının işlevleri kaya iyelerin etkilerinin farklı yönleri tespit edilmiş olup kara iye inancının geçmişten günümüze gelen mitolojik kökenler

Elinizdeki kitabın temel amaçlarından biri, farklı kaynaklarda karşımıza çıkan Türk boy adlarının filolojik ve dilbilimsel bakımdan nasıl incelenmesi gerektiğinin gösterilmesi ve incelenen boy adlarına ilişkin ana kaynakların, ikincil kaynakların, bu konudaki alan yazının ve görüşlerin eleştirel bir süzgeçten geçirilerek tanıtılmasıdır. Bir başka temel amaç ise, filolojik-dilbilimsel yöntemlerin Erken Türk tarihinin – özellikle yazılı kaynakları olmayan dönemlerin – aydınlatılmasında nasıl kullanılabileceği

Edebiyat üzerindeki çalışmalar; edebî metin neşri, edebiyat tarihi, tenkîd gibi değişik alanlarda yapılmaktadır. Çok zengin ve köklü bir kültürümüz olmasına rağmen bizdeki edebiyat tarihi üzerine çalışmalar yenidir. Hâlbuki sekizinci yüzyıla âit Orhun Âbideleri ile yazılı olarak başlayan edebiyatımız, günümüze kadar binlerce eser vermiştir. Bunlar üzerinde edebî çalışmalar da ortaya konulmuştur. Fakat bunlar, edebiyatımızın zenginliği oranında değildir. Bununla beraber bizde de edebiyat tarihleri yazılmıştı

Bugün, Türkiye’yi Avrupa’ya bağlayan yol üzerinde stratejik öneme sahip olan, Osmanlı Devleti’ne de 88 yıl başkentlik yapmış olan Edirne, oldukça kozmopolit bir yapıya sahip olmuştur. Bu kozmopolit yapı bugün kent kimliğinin oluşumunda önemli bir paya sahiptir. Edirne’nin kozmopolit yapısı içinde bulunan etnik gruplar olarak Türkler, Rumlar, Bulgarlar, Yahudiler ve Ermenileri saymak mümkündür. Bunda kentin Osmanlı dönemindeki stratejik önemi ve idari bir kent olmayı sürdürmesi etkendir. İnceleme konumuz

Bir Çin atasözünde eğitimin nasıl bir değer olduğu şu sözlerle çok güzel ifade edilmektedir: “Bir yıllık plan yaptıysanız pirinç ekin, on yıl için ağaç dikin, yüzyıl için ise insanları eğitin” sözüyle Atatürk’ün hedeflediği Türkiye eğitim yoluyla aydınlatılmak istenmişti. Bunun en iyi örneklerini Milli Mücadele’nin en kritik döneminde öğretmen ve öğrencilerin askerlikleri tecil edilmesi ve Ankara’da 15-16 Temmuz 1921’de Maârif Kongresi toplanmasıdır. Ülke topyekûn savaş halinde olmasına rağmen Atatürk’ün em

Lisans, yüksek lisans ve doktoradan öğrencim olan Mahmut Sarıkaya 1955 yılında Kars’ta doğmuştur. Ailesi 1920 Gümrü Antlaşmasıyla Batı Azerbaycan (Bugünkü Ermenistan)’dan gelip Kars’a yerleşen Azerbaycan Türklerindendir. İlkokulu köyünde, ortaöğrenimini Kars Alpaslan Lisesi’nde bitirdi. 1973 yılında başladığı Gazi Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü’nden 1976 yılında mezun oldu. 10 yıl çeşitli liselerde öğretmen olarak çalıştıktan sonra sınava girerek kazandığı Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi TDE Böl

Giyim kültürü, bir yöreyi gelenek ve görenekleri bakımından tanıtan önemli bir unsurdur. Geleneksel kıyafetler sayesinde toplumları etnik kimlikleri bakımından tanımlamak ve sınıflandırmak mümkündür. Bu yönüyle geleneksel kıyafetler ait olduğu toplumun kültürel kimliğidir. Bireyi ve ait olduğu toplumu, sosyal statüleri, ekonomik durumları, cinsiyeti, inanışları ve yaşam biçimleri gibi birçok açıdan tanımlamayan geleneksel kıyafetler, aynı zamanda tarihsel birer kaynak özelliği taşırlar.Batı Karadeniz’in tar

Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsünde 2009-2016 yılları arasında yapılan Kazasker Ruznamçelerine Göre 18. Yüzyılın İlk Yarısında Rumeli’de Kadılık Müesesesi başlıklı doktora tezinin yeni kaynaklar ve bilgiler ışığında güncellenmiş hâli olan bu çalışmada, Rumeli kazaskerliğinin yetkisi altında bulunan kazalara H.1118-1170 (1706-1756) tarihleri arasında yapılan kadı atamaları ele alındı. Kadıların mesleğe girişleri, teşkilat içerisinde geçirdikleri süreçler, tasarruf ettikleri kazalardaki

Pragmatizmin en mühim isimlerinden olan Peirce, James, Mead, Dewey ve neo-pragmatizmin abide şahsiyetleri Putnam ve Rorty’nin felsefeye kazandırdıkları birçok farklı disiplin için sayısız analiz imkanı sunmaktadır. Fakat… XX. yüzyılın muhtemelen en mühim felsefi hareketi olan pragmatizmi anlatmak da anlamak da kolay değildir. Pragmatizmi saf teorik boyutta, başka bir deyişle tam idrak edilememe ihtimalleri içinde izah etmektense edebiyatın imkanlarından istifade ile tahlil etmek çok daha faydalı neticele

Ülkelerde uygulanan rejim ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiye bakıldığında bağdaşma, çatışma ve şüpheci olmak üzere ilişki üzerine üç farklı yaklaşım gözlemlenmektedir. Rejimin uygulanış şekli ve ekonomik büyümeyi destekleyen veya desteklemeyen nitelikte oluşuna dayalı olarak ülkeler üzerinden örnekler verilebilir. Örneğin, Çin demokratik olmayan bir rejim benimsemesine karşın demokratik rejimi benimseyen ülkelerden çok daha yüksek bir ekonomik büyüme hızına sahiptir. Buna en büyük etken Çin’in sosyalizm

Kasaplık mesleğinin kültürümüz içindeki yerini aktarmak amacıyla hazırlanmış olan Kasap kitabı, ülkemizde bu içerikle yayınlanmış ilk eserdir. Kasap ‘ta, kasaplığın hem halk edebiyatına hem de divan edebiyatına yansıması incelenerek kültürümüzde bir temel faaliyet alanı olan bu meslek, tarihi boyutu ve yakın dönem uygulamalarıyla kayıt altına alınmıştır. Aynı zamanda kasaplar ve kasaplık mesleği ile ilgili tarih kayıtları derlenerek bu mesleğin gerektirdiği bilgi ve uygulamalar okuyucuya sunulmuştur. Ayrıca