Vücudunda kan kalmamış gibi hissediyor, olduğu yerde öylece duruyordu. Uzun, ince hançer, zayıf bedenini ikiye ayırdı. Üst gövdesi yere düştüğünde, Nayla konuştu: -Sen bencilliksin. Küçük kıza doğru ilerledi. Etrafta yarısı başka yerde, yarısı başka bir yerde duran bedenler ve kar taneleriyle yavaşça örtülen kanlar vardı. Küçük kızı ortasında oturduğu bu sarmaldan kaldırdığında, sayım bitmişti...

hayat hergün bitmeyen mücadele kazanma ve kaybetme ugruna kaybolan yıllarda geri getiremediğimiz duygularımız ve zaman .Aslında fark edebilsek yol ayrımlarında doğru tarafa gitmeyi herşey daha kolay olabilirdi.ama insaoğlu işte seçimlerinin sonuçlarını dikenli yollarda yada gül yapraklı yollarda yaşıyor.sonucunda kocaman bir tecrübe ve saçlarda aklar . genede olsun yaşamak zorluklar ve kolaylıklarla güzel.yeterki gözler bakmasını yürek görmesini bilsin.

Aziz Kaya, 1923 Erzincan doğumludur. Babası Salih Kaya, genç yaşlarda Refahiye Yeniköy`den 1900`lü yıllarda Erzincan`a gelmiştir. O sırada Ermenilerin yaşam bölgesidir Erzincan. Babası Salih Kaya, Suna Tandırlı ile evlenmiştir. Beş tane çocuğu olmuştur. Baba Salih su bekçiliği yapmış, elli iki yaşında hakka yürümüştür. Annesi Suna 1961 yılında vefat etmiştir. Aile 1938 depreminde toprağın altında kalmıştır, kızları Rukiye deprem şehididir. Aziz Baba`nın kardeşleri; Rukiye, Elif, Doğacan ve Hüseyin`dir. Anne

1962 yılında Afyon`un Bolvadin ilçesinde dünyaya geldi. Çocukluğu babasının sağlık memuru olması nedeniyle Afyon`un Bolvadin, Dinar, Çay ve Eskişehir`in Çifteler ilçelerinde geçti. Çifteler`de Atatürk İlkokulu`nu 1974 yılında bitirdi. Ortaokul ve Lise`yi Isparta`nın Senirkent Lisesi`nde okudu. 1986 yılında İstanbul`da Yıldız Üniversitesi`ni bitirip İnşaat Mühendisi olarak mezun oldu. Askerliğini yine İstanbul`da yedek subay olarak yaptıktan sonra Antalya`ya yerleşerek evlendi. İnşaat Mühendisi olarak kendi

Başınıza hep olmadık kötülüklermi geliyor? Sanki dünya birlik olmuş sizden nefret ediyor gibimi hissediyorsunuz? Kimse sizi sevmiyor öylemi? Bunları düşüncelerinizle siz yaratıyorsunuz desem? Hadi canım ordan sende, dediğinizi duyar gibiyim. Bütün bunları yaşayıp, burnu yere sürte sürte farkındalığı yakalamış biriyle gelin birlikte bir yolculuğa çıkalım. Kimbilir belki fikriniz 100 de 100 değişir!

Çocuklar keşfe doymaz, oyunu sever en çok ve arkadaşlarını... Kediler de öyle. Bakalım Patik`in merakı ona ne sürprizler yaşatacak? Çocuklar, siz de merak ettiniz mi? Yazarımız, çocukların kişisel gelişimine uygun, duyuşsal mekanizmalarını zengin yaşantılarla süsleyen tatlı bir macerayı kaleme almış. Çocukların yüzüne tebessüm olmuş...

Parmağa değil pırlanta olan bir kalbe tektaşım.

"Durdurun zamanı Kalmak istiyorum. Şarkılardaki gibi değil hayat... "

Meraklı tavşan, her sabah evden çıkar; akşam karanlık çökünceye kadar dışarıda merak ettiği yerleri dolaşır, kolunda taşıdığı mavi çantanın içerisinden küçük not defterini ve kalemini çıkararak önemli bulduğu şeyleri not alır, şekillerini çizmeye çalışırdı. Akşam vakti olunca da evine döner, anne ve babasına gün içinde yaşadıklarını anlatırdı... Bitmek bilmeyen enerjisiyle maceradan maceraya atılan Merakşan, bu eğlenceli serüvende kendisine arkadaşlık edecek minik okurlarını bekliyor. Merakşan`la birlikte h

Bu roman, huzur ve sevgi dolu bir hayat peşinde olan, insanları incitmekten çekinen masum bir adamın kaybettiklerinin ardından yaşadığı dönüşümü ve akıl almaz intikamlarla ortalığı kana bulamasının acı bir öyküsüdür...

Şiirlerimle, Sözlerimle, Şarkılarımla, Türkülerimle, Hayata bir Es` vermek isteyenlere Ve Yarım kalmış her şeye bir gün Tamam olacağı verasıyla el açanların Kabul olmuş duası Ve Vaktin Efendisine armağanı olsun NİM A`min/ nim`A

Özgürlüğümü beklediğim bu yerde, Hayallerimin özgür olduğunu öğrendim, Umutlarımın kaybolmaya yüz tuttuğunu, Bu yerde umutlarım yeşerdi. Herkes vazgeç dese bile, Umudum fısıldıyor kulağıma; bir kez daha dene diyor, Çünkü umudunu kaybeden her şeyini kaybeder, Ben her şeyimi kaybetmek istemiyorum!

Demir, hayal dünyası oldukça geniş, meraklı, neşeli ve sevgi dolu bir çocuktur. Rüyaları da hep rengârenk olur. Bir gün sürekli karşısına çıkan bazı soruların cevapları arasında kaybolur. `Beni ne kadar seviyorsun?` `En çok hangi oyuncağını seviyorsun?` `Anneni mi yoksa babanı mı daha çok seviyorsun?` Demir, bulduğu sevgi ölçerini neşeyle tüm cevaplara sürüklerken, şarkılarının sıcaklığı da sevgi kadar değerli. Haydi sıra sende, `Sar Sev Sarmala Sevgiyle Sarıl Bana...`

`Ruh bitkisi? Bu da nedir? Beyaz yapraklı, dörde bölünmüş yumruları vardı. Jamal suya atlamaya çalıştı ama kolundan yakaladım onu. Biraz delirmiş gibiydi. Eğer suya düşmüş ise buralarda bir yerlerde vardır. Mağaranın bazı bölgeleri yukarıdan güneş alıyordu ama bazı bölgeler tamamen karanlıktaydı. Hızlıca nehir boyunca koşar adım giden Jamal`a yetişmek artık kolay değildi. Bazen bu kilolarla bu bedeni nasıl bu kadar hızlı hareket ettiriyor merak ediyorum doğrusu. Sonunda aradığını bulmuştu. Bitkiyi koparmaya

Elinizdeki bu kitap, hayatın değişik alanlarına ait özlü sözlerden oluşmaktadır. Gerçekten her biri zihinden süzülmüş inciler gibi vücuda gelmiştir. Istisnasız hepsi düşünce ürünü olup konuları farklı olmasına rağmen yoğunlaştırılmış, kapsamlı düşüncelerdir. O kadar ki; sadece birinin açılımı bile sayfalarca açıklama yapılacak kapsamdadır. Konuları çok farklıdır: aşk, adalet, sevgi, evrensellik ve farklı insan ilişkilerini içine alır. Umarım bu kitap size yeni bir ufuk açacak ve şimdiye kadar duymadıklarını

`Bir müşteriyi aşağıdaki gibi bir mağazaya gelmesi için nasıl ikna edersiniz?` Raflarında süpermarketlerden veya hipermarketlerden 20-30 kat daha az sayıda, sadece 650-800 arasında ürün çeşidi ile hizmet veren, Açık şarküteri, tütün, medya ürünleri bulamayacağınız, Estetik dokunuşlar yapılmamış, kimine göre itici (müzik yok, palet ve raf üzerinde istiflenmiş koliler, ürünler kolilerin içinden çıkarılmamış) mağaza alış veriş ortamı. Adını sanını duymadığınız, daha önce görmediğiniz yüzlerce öz marka(market m

İstanbul, Cibali polis karakolu... 6-7 Eylül 1955 olayları. Vatansever, çalışkan bir polis memurunun maceraları ve Anadolu ilçelerine gönderilen polis aileleri. Anadolu`nun en geri kalmış halkının çoğunluğunun Türkçe bilmediği bir ilçede geçen sürgün yaşamı ve sonunda Samsun Çarşamba`ya tayin ve bu şirin kasabanın; saf, temiz ve çalışkan insanlarının yaşamı ve bu arada filizlenen bir aşk hikâyesi. ORHAN BAYAV temiz ve akıcı bir dille yazdığı bu romanda bizi, hüzünlü bir aşk hikâyesine sürüklüyor. Güzel bir

Gökyüzüne kafasını kaldırıp baktığı zaman sayısı olağanca fazla olan yıldızları gördü. Pırıltısında kaybolduğu her bir yıldızda, kafasının içindeki derinliğe yeniden hapsoldu. Yanaklarına vuran rüzgarla kendine geldiğinde onu mücadeleye uyandıran sebebi hatırladı: - Emanetin incisi... Genç bir yazarın hayal dünyasından kaleme alınmış Emanetin İncisinde Yağız ve Nilüfer`le çıktığınız macerada kendinizi kaybederken, nefes kesen aksiyonlarla dolu Emanetin İncisini hazzın doruğunda okuyacaksınız.

* Bu kitabın sonunda herkes sizi can kulağıyla dinleyecek, saygınlığınız artacak, konuşmaya başladığınızda., pür dikkat dinleneceksiniz. Bundan emin olabilirsiniz

Uzun zamandır süregelen belirsiz karanlıkta nihayet iri cam gözlere sahip üç leke belirdi. Onlar için intikam vaktiydi ve güçlerini bu doğrultuda birleştirdiler. Bundan sonrası onlar için çocuk oyunu sayılırdı. Lakin hesaba katmadıkları yılların tecrübesi tilki lakaplı adam karşılarına çıkana kadar hevesleri sürecekti. Ne de olsa Yaşlı Kurt, tilkiye çok şey öğretmişti.