Her zamanın bir dili vardır. Toplumda var olan sosyal ve toplumsal olaylar-çelişkiler karekterinizi belirler. Duygularınız,özlemleriniz,tutkularınız ve arayışlarınız bu çelişkiler üzerinde şekillenir. Hele çatışma ve çelişkilerin derinliğine yaşandıgı bir cografyanın evladıysanız aldığınız her soluk sadece sizi boğar. Zamanı zihninde kurguladıgı öykülerle anlatır gibi sevgili Cevahir. Her satırda, kendi jenerasyonunun zihin ve duygu dünyasında yaşadıgı çatışmaların izine rastlamak mümkün.. ?Ey zaman ver ba

Burada yazılanlar herkesi aynı yere koşturan mantığa aykırıdır. Büyük acıların büyük sözleri doğurduğunu Sabri Bozkurt'un Gönüllü Kölelik Devri adlı aforizma kitabını okurken bir kez daha öğrenmiş oldum. Bu kitap yüksek sesle söylenmeyen büyük sözler kitabı. Cezmi Ersöz Şiir, edebiyat yazınları içerisinde bir el bombası niteliğindedir; bir ton kömürün enerjisini birkaç saniyede açığa çıkaracak derecede kesif bir yapımdır. Aynı benzetmeyle, Sabri Bozkurt'un aforizmalarını okurken bir cümlenin onlarca şiir

Biz Sevdik Mi Lal oluruz adlı kitap Tilki Kitap tarafından yayınlanmış bir aşk romanı kitabıdır. Kitap yayını için yayınevinin diğer basılan kitaplarına gözatın

Aynı kitabın aynı sayfasının aynı satırında çakılıp kalmıştı; aynı cümle içinde boğuluyordu! Bir bisiklet pedalının boşa dönmesi gibi geçer zaman. Ya zincirinin dolanmasını bekler ya da hızının azalmasını aciz yürekler... Sonra aniden öykünüz yeniden ivme kazanır! Nedensizce! Yokuşa zorlukla tırmanan hayatınız bir anda yokuş aşağı akıp gider. Kıbrıs'tan, sanatçı, tiyatrocu, gazeteci, yönetmen İlke Susuzlu'nun kaleminden ilk kitap.

İlk kitap, yeni bir kalem Çağda Erzincan... Adı Rüzgar'dı... Adı Gökyüzü'ydü... İsimlerini giyinmişlerdi ruhlarına... Bir gün karşılaştılar ve dünya bir daha hiç aynı dönmedi. Ya sonsuz aşk varsa? Ya gerçekten ruhlar eşleriyle birlikte yaratılmışsa? Bu kitapta, büyük bir aşkın fantastik hikayesini okuyacaksınız. Ünlü masal kahramanlarının motifleriyle süslenmiş, büyülü ve romantik bir yolculuğa çıkmak isteyenlere... Hala masal seven büyüklere ve gerçek aşka zamana inat inananlara!

Değerli Naime Özeren; anımsamak-yaşatmak bileşkesinde bizleri geçmişten ötelere doğru uzun yolculuklara çağırırken, şiirlerinde olduğu gibi bir anı/öykü kitabı olan Buz Tutan Ateş'te de yaşamın keskin gerçekliğini yansıtmaktan geri durmuyor. Kendi öykülerini kendi özel diliyle getiren Değerli Öğretmenimi kutluyorum... Necdet Arslan /Eğitimci - Şair-Yazar Gerçekle düş arasında gelip giden; ama öyküye tutunan harika bir anlatım. Öyle ki, ne geçmişten ne de yarınlardan hatta kendimizden kaçabiliyoruz. Sanki h

Hasretim gecenin koynunda çırpınırken Sızısı karanlığa sinen nemli yalnızlığımı Biraz daha büyüterek adresine gönderiyorum. Biliyorsun Hasretim gecenin koynunda çırpınırken Uğultusu karanlığı delen nemli yalnızlığımı Biraz daha büyüterek adresine gönderiyorum Gidip gelen buruk sessizlik içinde yüreğine Taşra akşamlarından ne kadar varabiliyorsam...

Bu kitap sen oku diye yazılmadı desem de, her kelimesinin seni anlattığı gerçeğini değiştiremedi kadın... Bu kitap gelecek olan sohbaharın habercisi sustuklarımın tercümesi oldu. İçinizdeki bin asırlık hüzne ortak olmak için yazıldı her kelimesi. Bir hayalin peşinden gitmeli insan. Önüne çıkacak olan engellere aldırmadan atmalı her adımını. Vazgeçmek kaybetmek demekti. Siz kazanan taraf olun. Bırakın kaybetmek güçsüzlerin işi olsun. Bu yola çıkmadan önce kararsızdım. Ama asla korkularımın esiri olmadım.

Ankara Mamak'tan Rize'nin Garal Tepelerine uzanan bir macera. Türkiye'de çay ekiminin nefes kesen hikayesi. Mühendis Zihni Derin ve İlyas... Siyasal Bilim Fakültesinden iki kafadar arkadaş. Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye'de çay üretimi için bürokrasiye ve halk söylentilerine karşı efsanevi bir mücadele veriyorlar. Onla davaları için tüm hayatlarının yavaş yavaş eriyip gitmesine göz yuman büyük idealistler. İşin içinde devletin ve hatta Reis Beye yapılan bir suikastin de olduğu ortaya çıkınca işler dah

Ben bir emre tabiyim ve burada bulunmak zorundayım. Benim lügatimde sanırım korku; ortalıkta, bir şeylere hizmet ettiğini zannederek dolaşan başıboş güruhlardan irkilmekten ziyade insanın sevdiklerini, emeklerini kendi elleri ile katletmesidir... - 9 Mart 1991 Doğanlı

Duvarları yıktıktan sonra Arkasına bakanlardanım Ondan, başta kaybeder sonra kazanırım. Sana bir sırrımı vereyim Kuyu, kimseye söylemek yok, bana bile. Alfabenin on dördüncü harfindeyiz. İlk on üç harf; güzellik, hoşluk, iyilikle geçti ve bitti. Artık on dördüncü harfdeyiz, her şey karamsarlaşacak, kötüleşecek, nahoşlaşacak ve son bulacak. Ahmet Şerif Doğan'ın yerli felsefeye yeni bir romanla yeni bir nefes verdiği kitabı: Şarab-i... Kendi deyimiyle bir ayyaşın ağzından aforizmik bir rom

Dört Dörtlük Çocuk Tiyatroları: Rüyaküre Şirin Şeyler Bugün Ne Giymesem TV Programı Karagöz-Hacivat Sınıf Arkadaşı Çocuklar için ilham verici ve eğitici; birbirinden eğlenceli dört tiyatro oyunu. Anne-Babalara ve Eğitimcilere çocuk gelişimi için güncel ve farklı bir kaynak. Hepinize iyi oyunlar. Perde Açılsın...

Yazmaya başladığımda, dünyanın gürültülü sesleri duvarlarıma çarpmıyor, geniş ve çetrefilsiz bir yolda koştuğumu düşünüyorum. Kelimelerle çizdiğim resimlerde, kendi maskemin bile düştüğünü görüyorum. Yazmanın en güzel yanı da, evrende adını hiç bilmediğiniz kişilerle bir satırda buluşuyor olmanız. Yazdığım yazılarda, yaşanmış aynı acılarda ya da aynı sevinçlerde, başka insanlarla denk gelmek, paylaşmanın o muazzam mutluluğunun altını çiziyor. Başka bir kalbe umut veren sözlerin, küçük melekler olduğuna inan

Ümran, bu yılın en dikkat çeken şiir kitaplarından birine imza atmış. Kendisini yürekten kutluyor, bundan sonraki yazacağı kitapları sabırsızlıkla bekleyeceğimi sizlerle paylaşmak istiyorum. -Cezmi Ersöz, Şair-Yazar- Ben inanıyorum ki zaman süzgecinin elediği şairlerden olmayacak sevgili Ümran Yıldırım. Emin adımlarla başarıya doğru yürüyecek bıkmadan, usanmadan. -Vural Şahin, Bestekar-Şarkı Söz Yazarı-Şair- Ümran Yıldırım'ın yüreğinde taşıdıkları şiir olup dökülürken, Türk şiiri ve edebiyatı adına umut v

Kimi zamanlar, geçen bir katarın puslu camından yol kenarında oynayan çocuklara yorgun bir el sallanır. Bazen ise körpe kuzuları ürküten bir ses ile irkilir herkes... Ve ardından sessiz çığlıkların kuşattığı derin bir karanlığa gömülür bu kasaba... Günde birkaç kez şimendifer klaksonu ve ardından akıp giden demir tekerleklerin çıkardığı gürültü ile hareketlenen bir Anadolu kasabasında; Mercan'da başlayan bir ayrılışın hikâyesi...

Halikarnas Balıkçısı'nın deyimiyle, Be hey koca yurt! Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine hüzünlü bulutlarla ıslanmış sevda yurdu, aşk vatanı... Sende doğmak; ve senin acılarına tebessüm edebilmek ne hoş bir duygu. İşte bu yüzden, sana sevdalıyım. Dağlarında bir nefes ömrü açıp ve solan kardelenlere aşığım. Hani bazen insan, karabulutlar gibi dolar lakin rüzgar da esse, kasırgalar da kopsa yağamaz. Kimi zaman ise sabahın umut ışıkları ile taze bir yaprağa düşen çiy damlasından bile nem kapıp keleb

Adolf Hitler, nedir sizce? Adolf Hitler, Adolf Hitler'dir. Kimseyi taklit etmediği için, kendisi de taklit edilemez bir insandır. Ölümüne sebep olduğu her canlının sorumluluğunu almış, bahaneler üretmemiş bir devlet adamıdır. Ölümüne sebep olduğu her canlının, yaptığı her olayın sorumluluğunu üstlenmenin ona verdiği gücü fark ettiği gün, daha önce başaramadığı şeyleri başarmış, tarihsel bir insan örneğidir. Hayallere giden yolda, insanın başarma gücüne inanmış ve hayalleri için her yolu denemiş, saplantılı

Tüm yeteneğine rağmen kendini göstermekten kaçınan büyük şair Necdet Arslan'ın tüm şiirleri ilk defa bir kitapta toplandı. Şiirseverler için uğramadan geçilmeyecek bir edebiyat molası. Bir Gün Ansızın bir sözcük ustasının gizli atölyesi... Okuyucusunu daha fazla bekletmeden... Güç günlerden, enkazlardan çıkıp geldim En arsız olanlarına dolansa bile ayaklarım Ellerimi kanatırcasına yırtsalar da Otları dikenleri sevdim Caddeleri sokakları parkları bozan yağmurlarla Daldığım bütün sulardaki dalgalarla didişe

Her Kardan Adam Olmaz, Edepli Fahişeler kitaplarından sonra, Temirağa Demir yeni kitabı Vedaların Adıyla ile bir kez daha sizlerle buluşuyor. ?Yol vardı, ben vardım. Birde hiç kimse... Hiç kimse kadar kalabalıktı aklımdakiler. İç dökümlerimizdi üzerime dökülenler, dirseğim gökyüzüne çarptı, bulutlar arasından bir kaç kelime topluluğu düştü. Birazı beni anlattı, birazı sizi... Her veda bir yeni başlangıç, her başlangıç bir vedaya gebeyse; yazlar, kışlar dünya zaten bize tek mevsimse... İşte her neyse... Y

Anna Segeyevna kapıda durup, Bazarov'a baktı. Ölüm soğukluğu bütün yüzünü kaplamıştı, ateşler içindeydi ve ona bakan donuk gözleri, kadını epey şaşırtmıştı. İçinde bir korku hissetti, soğuk ve üzücü bir korku! Onu gerçekten sevmiş olsaydı, böyle bir duygu hissetmeyeceğini düşündü. - Anna Sergeyevna, her şeyin doğrusunu konuşalım. Benim işim bitti, biliyorum. Tekerleğin altına düştüm. İleriyi düşünmek falan boş işlermiş. Ölüm eski bir şakadır, fakat herkese yeni gibi görünür. Şu ana kadar hiç korkmadım.