Sarıkamış... Acının tarifi yok derler... Kalem ne yazsın?.. Hayatının baharında nice yiğitler açmadan solan on binlerce fidan... Ateş düştüğü yeri yakıyor... Kar nasıl da daha çok yakıyor; yaşamayan bilemez yaşamayan anlayamaz... Bu acıyı bilen anlar anlayan bilir... Ne umutlar ne hayaller ne sevdalar ne hasretler dondu Sarıkamış'ta... Analar kardeşler sevdalılar çocuklar; geride kalan yüzlerce öksüz yetim kalakalmış yürekler... Ne uğruna ne için ve neden?.. Vatan uğruna elbette; Allah adına ve şehâdet ümid

Malcolm Little olarak hayatına başlayan küçük bir çocuğun, bir kürsüde şahadeti buluşu ile sonlanan ömrü ibretler kitabı gibidir. İslam’ın nuru ve Allah’ın lütfu, kulunu karanlığın ve bilinmezliğin en ucundan nasıl çekip çıkarır? Bir kayboluştan nasıl bir varoluş çıkar? Haklı öfke insanı kaç farklı yöne iter? İnsan doğruyu kaç düşüşte bulur? Hakikat kaç sırrın ardında gizlidir? Bütün bu sorular ve fazlasını cevaplayan bir başucu kitabı gibidir Malcolm X’in hayatı. Malcolm Little Detroit Red Malcolm X

Malcolm Little olarak hayatına başlayan küçük bir çocuğun, bir kürsüde şahadeti buluşu ile sonlanan ömrü ibretler kitabı gibidir. İslam'ın nuru ve Allah'ın lütfu, kulunu karanlığın ve bilinmezliğin en ucundan nasıl çekip çıkarır? Bir kayboluştan nasıl bir varoluş çıkar? Haklı öfke insanı kaç farklı yöne iter? İnsan doğruyu kaç düşüşte bulur? Hakikat kaç sırrın ardında gizlidir? Bütün bu sorular ve fazlasını cevaplayan bir başucu kitabı gibidir Malcolm X'in hayatı. Malcolm Little Detroit Red Malcolm X el-

An olur her yer kararır alem sessizliğe bürünür mevcudat gizlenir. Gözler göremez, kulaklar duyamaz, eller hissedemez olur. İnsan bu yokluk imtihanında sadece kalbiyle hisseder ve yol alır. İnsan kalbiyle hakikat ışığının peşinden gider insan kalbiyle hakikatin nağmelerini dinler insan kalbiyle hakikatin kedisine dokunur. Bu kitapta zamanın karanlığından çıkış yoları arayan kendini hakikate kurban etmiş gençliğini hakikatin ayak izlerine adamış bir gencin feryatlarını çığlıklarını duyacaksınız.

Asrın Kuyusuna KIRK DAMLA SOSYAL MEDYA Hayatımızın merkezine yerleşen sosyal medyaya genç gözüyle bakış... Teknoloji bize mi hizmet ediyor?Yoksa köleleştiriyor mu? Eleştiriden uzak,farkındalıklara kapı aralayacak,gönül alemine yolculuk ettirecek bir kitap...

Duygular vardır seni içine hapseden, kurtulman lazım tek tek kabukları kırarak. Her azmin seni yoracak, kıracak, dökecek yeniden o büyük aşkı yaşaman için,yeniden doğmak için, bir umut geçecek hayalinden tevekkül ederek, diline inşaAllah düşecek, gönlüne sabır... Sen bulduğun kendini yaşayacaksın duygu duygu, gönül tadında bir şiir gibi hayat dolu, gelecek dolu...

Osmanlı İmparatorluğu dünyaya uzun yıllar kendi gücünü kabul ettirmiş şanlı bir devlet. Bizler yaşadığımız çağda sorumluluklarımız doğrultusunda belli noktalarda bulunan insanlarız. Sadrazamlık görevinde bulunan kişiler hem en ağır yükün hem en üstün mevkilerden birinin sahibi olmuşlar, devletin bekâsı noktasında bu ağırlıkla hareket etmişlerdir. Kiminin yaşam öyküsüne kolayca ulaşabildiğimiz kiminin ise günümüze gelen bilgileri çok az olan sadrazamlarımız, bulundukları konumda bazen kişisel hırs ve arzular

Önceden var olmuş medeniyetleri kendine göre özümsemeyi bilen İslam, farkını ve naifliğini de bizden saklamayacaktır elbette. İman ve maneviyat temellerine dayalı İslam Medeniyeti, dünya ilim ve tekniklerini, sanatın en ince hallerini, Allah'ın birliği çerçevesinde günümüze kadar taşımayı başarmıştır. Öyle ki İslam, yüzyıllar boyunca etkisi sürecek o sağlam medeniyetini insanların kalplerine ve ruhlarına nakşetmeye mazhar olmuştur. Sevgili okuyucu, Bir kitaba sığdırmaya çalıştığımız bu engin medeniyeti kır

Tarih boyu İslam medeniyeti ile Batı medeniyeti birbirine yakın fakat bir o kadar da uzak olmuşlardır. Çatışma ve rekabet halinde olmalarına rağmen sürekli birlikte yaşamışlardır. Bugün dünya üzerindeki etkisini hâlâ çok kuvvetli bir şekilde gösteren bu iki medeniyet arasındaki farklılıklar, insanlığı olumlu ve olumsuz yönde etkilemektedir. Bir tarafta kaynağını Kur'an ve Sünnet'ten alan İslam dininin, yayıldığı bölgelerde, doğru uyguladıkları müddetçe en üstün olan medeniyeti, diğer tarafta ise Hristiyanl

İçi burkan, yürek acıtan kelimeler vardır. Gelip yerleşiverirler kalbin en sızlamaya hazır noktasına. Ama ayrılığa dair olanlar hep başköşede. Veda... Neler neler anlatmaz ki tek başına bile. Ayrılık, hüzün, acı, gitmeler, yalnızlık, terk edilmişlik, boşluk, boğazda düğümlenen hıçkırık... Bazen de bu iki hece koca bir hikâyeyi film şeridi gibi serer gözler önüne. Her veda bahardır aslında. İlkbahar ya da sonbahar... bazen ardından dallar çiçeğe durur, ısıtmaya başlar güneş; bazen iliklerimize dek üşür, yapr

Dünyadan ve dünyalıklardan sıyrılma vakti... Yüce Yaratıcı'nın içtiması. Bu içtimada yok sayılmak, hiç sayılmanın başlangıcı. Namaz, aslında asıldır. Bir kulun kul olduğunun en bariz göstergesi. Küfrün alâmeti inkârsa, imanın alâmeti namazdır. Her şey namazla başladı aslında. Âdemi, yani insanı yaratan Allah secdeyi emretti kuluna; kendi büyüklüğünü ikrar için. Emre itaat eden yüceldi, isyan eden rahmetten azat edildi. Çünkü secde namazın en yüce rüknü; sevgiliye en yakın makam, en yakın an. Öyle demiyor mu

Umre... Her bir Müslüman'ın görmek için can attığı, yıllarca onun hayalini kurduğu, gidenin doyamayıp tekrar tekrar gitmek istediği mübarek, narin, nezih topraklar... Şükürler olsun ki bu fakire Allahu Teâlâ oraları görmeyi nasip etti ama kıymetini bilemedik... Ayak bastığımız o toprakların kıymetini bilemediğini, insan, dönünce daha bir iyi anlıyor... Nasıl mübarek bir yerdir ki o Mekke; içinde yöneldiğimiz Kâbe, Allah'ın ta Kalu Bela'dan tanıştırdığı binlerce insan... Hepsi aynı tarafa yönelmiş, ayn

Umre... Her bir Müslüman'ın görmek için can attığı, yıllarca onun hayalini kurduğu, gidenin doyamayıp tekrar tekrar gitmek istediği mübarek, narin, nezih topraklar... Şükürler olsun ki bu fakire Allahu Teâlâ oraları görmeyi nasip etti ama kıymetini bilemedik... Ayak bastığımız o toprakların kıymetini bilemediğini, insan, dönünce daha bir iyi anlıyor... Nasıl mübarek bir yerdir ki o Mekke; içinde yöneldiğimiz Kâbe, Allah'ın ta Kalu Bela'dan tanıştırdığı binlerce insan... Hepsi aynı tarafa yönelmiş, aynı a

Bosna'nın azizi... ?İslam burada ama Müslümanlar nerede?!! sözü ile İslam dünyasını kenetlemek istemiş, sadece kılıca sahip olmaktan daha fazla şeye sahip olan bilge kral... Mesela İslam'a, ilme, yüreğindeki özgürlük ırmaklarına sahip olan, yüklendiği Bosna'dan daha ağır yüklerle omuzları şereflenmiş komutan... Daha lise dönemlerinde İslami konular ile kucaklaşmış ve Meladi Müslümani (Müslüman Gençler) kulübüne öncülük etmeye başlamıştı. Liderlik öyle ki sonradan öğretilen bir şey değildi. Parmaklıklar arka

Onu anlatmaya, layığı ile ifade edebilme lüks ve imkânına kim sahip oldu ki bizim de bundan bir nasibimiz olsun. ancak Onu tanımak, bilmek, Ailesi'ni, nesebini, akrabalarından süt kardeşlerine kadar hatta günümüzde bilinen meşhur 201 ism-i şerifi ile kaynaklardan özenle seçilmiş 40 hadis-i şerifini ve dahi en adaletli insan hakları bildirgesi olan veda hutbesi de bu zarif eserde bulabilir, belki 1-2 saatte okuyup bir çok meseleyi öğrenebilirsiniz.

Okumanın öğrenmenin anahtarı olduğunu bilmemiz gerekir. O vakit, davranışlarımızın, düşüncelerimizin, hayat karşısında aldığımız ve alacağımız kararların iyi ve kötü yanlarını bilincimizde ve vicdanımızda tahlil edebilme, her yönüyle değerlendirebilme imkânına sahip oluruz. Ancak bu asrımızda okumaya kendini düşman ilan eden bir neslimiz var ortada. Kandırılmış, sayısız faydası olduğu halde, kitaplar bizim neslimize bir düşman gibi tanıtılmıştır. Bunu yapan soysuz batının, yaptıklarının ve maalesef başarıl

İzm'ler idrakimize giydirilen deli gömlekleri. İtibarları menşe'lerinden geliyor. Hepsi de Avrupalı. Cemil Meriç İzmler... Hepsi de bizatihi dünyaya bu noktadan bakılmalı, hakikat burada duruyor iddiasıyla insanlığa hitap eden ve akabinde izme teslimiyet sonucunu doğurtan dinleşmiş düşünceler. Teslim olunan izm, insanın dimağını ve beynini izmin kendi sınırları içinde yeniden biçimlendirir, algı çerçevesini yeniden kodlar. Çünkü bir şeyi tanımlayabilmek, o şeyin sınırlarını çizmek yani tahdid etmektir. Bu i

''Söz uçar, yazı kalır'' demiş ya atalarımız, bir nokta da biz bırakalım ardımızda dedik. Dedik ve sarıldık kalemlere. Biz kim miyiz? 40 kişilik kocaman bir aileyiz. Savunduğumuz gerçeklerimiz ve tüm samimiyetimizle kalbimizde taşıdığımız davamızdır hece, hece satırlara dökülen. İki cihan Server'i Resul' e koştuk bu kitabımızda. Her biri, kalbinde sevdası ve ellerinde güller ile seslendi sevgililer sevgilisi, güzeller güzeli, Gül Muhammed (s.a.v.)'e. Cananını düşünen her can, içini ısıtan en sıcak sevginin

İnsanoğlu teknolojiye gömüldükçe biraz daha uzaklaşıyor özünden. Yani kendinden yani insandan... Teknoloji yaşamımızda olmalı tabii ama bizi özümüzden ayırıyorsa tehlike arz ediyor demektir. Herşeyi tek tuşla kaydedebiliyoruz. Her fotoğraf karesini özenle saklıyoruz ama biriktirdiğimiz kaç gigabyte için geri dönüp bakmaya zamanımız var? Dünyaca ünlü yazar Paulo Coelho'nun bir sözü var Zaman öldürmekten başka şeyler yapın çünkü zaman sizi öldürüyor. Evet aslında zaman bizi öldürüyor. Olabildiğince az malay

Kitap Tanıtım Yazısı : Bugün insanlığın çok büyük ve mühim sorunlarından, hastalıklarından biri kadını anlamamak, fark etmemek, onu hak ettiği yerde tutmamak! Tüketimin merkezi haline gelen insan, cinsiyet farklılığını da tüketimin malzemesi yapmaktan geri durmadı ve ne yazık ki bu kopuş ve yok oluştan en çok kadın nasibini aldı. Herkes zarar gördü ama bu girdabın içinde kadın hayatta kalma kaygısında olduğu ve erkeğe nazaran fiziki farklılığından dolayı eksik olduğu hissiyatına kapıldı, çözüm aradı. Ve