Propaganda çağında yaşıyoruz; modern uygarlık propaganda uygarlığı. Modern toplum aşırı dozda iletişime ve propagandaya maruz kalmış toplumdur. Propaganda yegane kültürel form; verimli, baştan çıkarıcı; propaganda insanları, grupları ve toplumları ikna yolunda atılmış çok etkili ve önemli bir adım. Çağdaş hayat propagandasız düşünülemez; propagandasız gündelik hayat uzun süredir imkansız. Bu yüzden modern kültürümüzün vazgeçilemezlerinden biri olan propagandayı anlamak durumundayız. Elinizdeki kitabın cevap

Michel Foucaultnun yerminci yüzyılın büyük düşünürlerinden biri olduğu şüphe götürmez; Urhanın kitabı böyle bir düşünürü düşüncesinin önemli boyutlarına dakkat çekerek sistematik bir takdimini yapıyor; hem genel okuyucu için hem de konuyla ilgilenenler için önemli bir kitap; Foucaultya giriş yapmanızı sağlayarak, düşünürü anlamak için katetmeniz gereken uzun yolu kasıltacağı ve bu yolda size kılavuzluk edeceği açıktır.

İdeolojiler kendilerini, ideoloji olmadıklarını söyleyerek gizler; ideolojinin alamet-i farikası ideolojik olmadığını söylemesidir. İdeolojilerin sonu ideolojisinin çağdaş dünyada ideolojilerin fonksiyonlarını yitirdiklerini ilan etmesine rağmen, ideolojiler insan ve toplum hayatında etkilerini sürdürüyorlar. İdeolojisiz bir dünya tasavvur edilemez, insanın kaderi, olsa olsa, ideolojilerle birlikte yaşamayı öğrenmek olabilir. Bunun içinse ideolojileri bilmek gerekir. Modern Politik İdeolojiler böyle bir ih

Günümüz sosyal bilimlerinin temel problemlerinden biri şudur: İnsan bilimlerini ya da ülkemizdeki yaygın söyleyiş biçimi ile sosyal bilimleri doğa bilimlerinin vesayetinden kurtarmak mümkün müdür? Hiç şüphesiz bu ve benzeri sorularla karşı karşıya kalan herkes filozof düşünür Dilthey ve eserlerine başvurmak zorundadır. Bu yüzden, Paradigma Yayınevi, kitap hacmindeki ilk Dilthey tercümesini sunmanın ve elbette hermeneutiğin Türkiye´deki öncüsü sıfatını fazlasıyla hak etmiş bulunan Doğan Özlem´in çevirisi ile

Felsefenin neresindeyiz? Kıta Avrupası Felsefesine Giriş, bu soruya verilebilecek cevaplara ışık tutmak amacıyla yayınlandı. Anglo-sakson felsefe geleneğinin egemen olduğu bir ülkenin ve toplumun üyelerine bir başka Batı felsefe geleneğinin, Kıta Avrupası geleneğinin tutarlı, açık ve kolay anlaşılabilir bir takdimini yapıyor. Habermas, Foucault, Derrida, Heidegger. Sartre ve Nietzche gibi büyük şahsiyetlerin eserlerini Aydınlanma sonrası Kıta Avrupası´ndaki entellektüel kontekst içinde yer alıyor. Her bir b

Çağ karanlık görünüyor. Öyle ki son ikiyüz yıldır her tarafta hayaletler görmeye alışacak kadar aydınlıktan yoksunuz. Aristoteles´in, Descartes´in, Hume´un, Kant´ın, Hegel´in, Marx´ın, Nietzsche´nin hayaletleri, ´Katı olan her şeyin buharlaşıp havaya karıştığı´ bu kasvet verici sisli atmosterde kitap sayfaları üzerinde bir o yana bir bu yana başıboş dolaşıyorlar. Bu toz duman içerisinde koşuşturanlar, yalnızca felsefenin karakterleri değil, aynı zamanda bu karakterlere musallat olan kavramlar da boşlukta uç