Sen Eğer, ruhunu tanıyıp güzelleştirebilirsen, Ve bedenini talimatına uygun kullanabilirsen, Eğer, düşünmeyi alışkanlık haline getirebilirsen, Ve kaybetmeyi de, kazanmayı da şükürle karşılayabilirsen, Eğer, en güzel hayattan özet çıkartıp, kopya çekebilirsen, Ve en büyük dava uğrunda adanmış olarak yaşayabilirsen Eğer, hiçbir emeğin boşa gitmediğini görebilirsen, Ve her iyiliğin karşılığının kat kat olacağını bilirsen, Eğer, hayatına yıllar, yıllarına hayat katabilirsen, Ve yorgun bedenini çalışmaya ikna ed

Vel, görücü kız kardeşi ve iz sürücü ağabeyi arasında kalmış, kendini ve yeteneğini göstermeye çalışıyor. Ailesi, onun şifacı olmasını umarken, o savaşçı olmayı istiyor. Yeteneklerinin ön plana çıktığı zamanda, Hakan'ın savaşçıları arasına katılabilecek mi? Seçimler, cesaret ve gizemle dolu, öngörülemeyen olayların, hayallerin peşinde koşmanın ve umulmadık sonuçların olduğu bir dünyada, Vel'in yolculuğu asıl şimdi başlıyor.

Komikçi dükkanı, harika çizimler eşliğinde eğlendirirken düşündüren birbirinden komik fıkralardan oluşmaktadır. Kitaptaki bütün fıkralar çocuklarımızın arkadaşlarıyla rahatlıkla paylaşıp, anlatabileceği konulardan özenle seçilerek, derlenmiştir.

İnsan, dünyaya büyük görev ve sorumluluklarla gönderilmiştir. Her şeyde olduğu gibi zihnimizdeki her konuyla ilgili ilerlemek de bizim sorumluluğumuzdadır. Satrançtaki piyonlar gibi, küçüklüğümüze aldırış etmeden hamle yapmalıyız. Gözümüzü kırpmadan hedefe dikkatlice bakmalıyız ki vezir olalım ve unutmayalım ki çalışmak insanı vezir yapar. Gün gelir, öyle bir konuma geliriz ki elde ettiğimiz başarıya biz bile inanmakta zorluk çekeriz. O eski karamsar günler çoktan geride kalmıştır. Tıpkı satrançtaki kahram

Dünyamıza terör belasını kim veya kimler musallat etti? Asr-ı Saadet döneminde terör olayları meydana geldi mi? Hz. Muhammed (s.a.v.) terör saldırılarına karşı nasıl tedbirler aldı? İslam dinindeki ?cihad kavramının muhteviyatı nedir? Cihad, hangi durum ve şartlarda söz konusu olabilir? El-Kaide, PKK, DAEŞ, PYD derken, yaşlı dünyamızı terör sarmalında alev alev yakan büyük güçler kim? Özellikle Müslümanların, terör saldırıları altında hunharca katledilmesine kim veya kimler çanak tutuyor? Acaba bütün bu

Aşkın tek bir rengi vardır. O da sadece kahverengi gözlerin gibi...

Resmî tarih dediğimiz tarihî öğretilerin yüzü soğuktur ve iticidir. Dikkat çekmediği gibi insanların kafasında da sürekli soru işaretleri bırakır. Bugüne kadar tarih denilince: Bizlere okullarda öğretilmeye çalışılan; Kronolojik olarak sıralanan muammalar... Sebepler ve sonuçların içinde tükenişlerimiz... Çoktan seçmeli testlerin arasına sıkıştırılmış gereksiz bilgiler... İşimize yaramayacak anlaşma, savaş, barış ve tarihî olayları ezberlemek zorunda kalışlarımız akla gelir... Bu durum; bizi tarihten, tarih

15 Temmuz Büyük Türkiye İhtilâli, bütün dünyada gerçekleşecek köklü değişimlerin de öncüsü olacaktır. Gücün üstünlüğünü önceleyen seküler paradigma, 15 Temmuz'daki Büyük Türkiye İhtilâli tarafından darmadağın edilmiştir. Batı'nın, gücün üstünlüğüne vurgu yapan bütün tezleri, Türk milletinin imanı ve yüksek adalet şuuru karşısında ezilip gitmiştir. Bizler, zannedildiği gibi sadece Osmanlı Medeniyeti'ni değil, yüreğimizi ışıtan ve önümüzü aydınlatan sonsuz vaadin son basamağını; yani İnsanlı Medeniyeti'ni olu

Her toplumun sahip çıkması gereken öz değerleri vardır, olmalıdır da. Merhamet, nezaket, cömertlik, vefakârlık, fedakârlık, başkasının derdiyle dertlenme... Şimdilerde buna empati yapmak diyorlar. Güzel ahlâk, iyi komşuluk, yelpazenin diğer tamamlayıcı tarafları olarak karşımıza çıkıyor. Elbette güzel hasletleri çoğaltmak mümkün. İyi olan kimin üzerinde olursa olsun onu ödünç almak gerekir. Ödünç alacaklarımız bize hiç yabancı değil. Onlar, bizim atalarımız olur. Onlara Osmanlı diyorlar. Biz, Osmanlı derk

Sen Çok Güzelsin Hiç beklemediğin bir anda girecek içeriye, Hoş geldin bile diyemeyeceksin. Şaşıracak, şaşıracaksın. Bakakalacaksın sadece, dünyanın en güzeline. En romantik, en duygusal, en zeki, en yakışıklısına, Her şeyin enlerinin toplandığı o en insana bakakalacaksın; Belki bir güvercin izleyecek sizi, Pencere pervazından. Ya da evinde uçuşup duran Bir sivrisineğin, kamera kaydında olacaksın. Ve takılıp kalacaksın bir noktaya, Gözleri, yüreğini yakacak. Ve titreyerek, Sadece sen diyebileceksin , Sen

Gökyüzünün zaman kalitesine dair bilgiler ışığında hazırladığım bu kitapta; insanların hayatına pozitif katkılar sağlayacak bilgileri paylaşmak istedim. Gelin, hep beraber astrolojiyle hayatımızı değiştirelim! Eğer istersek, bu kitap sayesinde güzelleşeceğiz, zayıflayacağız, eşimizle ya da sevgilimizle mutlu olacağız, belki de zengin olacağız... Yaşamınızda değiştirmek istediğiniz her şeyi bu kitapta bulma ve uygulama şansına sahipsiniz. Şimdiden iyi okumalar...

Bir tünel bu hayat, içi dar ve karanlık, Hangi dönemecin ardından ne çıkacak belli değil... Fatih Çağlar Üstünde yürüdüğümüz toprak biz mi, Hangi parçası bizim, biz hangi parçasıyız... Resul Çelebi Görüyorum gelecek bahar, Görüyorum kıpırdıyor toprak, ve en muhteşem gücüyle hükmediyor dünyaya... Habib Yaşar Oturdun konuştun sen denizle bayım, Geçti mi hüznün, aktı mı dertlerin, gittiler mi senden... Mehmet Güven Bir adım atalım güzelliklere bayım, Umutlar ekelim, hüzün dolu gönüllere, Beş mabet, Beş yor

Gerilmiş ok gibiyiz. Bir an önce hedefimize ulaşmak için sabırsızlanıyoruz. Geleceğimizi yeniden inşa etmek için, öncü genç kuşakları yetiştirme gayreti ve çabasındayız. Genç nesilllerimizi çağın şartlarına göre, ilgi ve kabiliyetleri ölçüsünde modern bir eğitim sistemi ile ve de insanı temel alan bir anlayışla; 1-Ruh, 2-İdeal, 3-Ahlak, 4-Öz güven, 5-Tevazu/Saygı; düsturlarını özümsemiş okullarımızda, genç beyinlerini ilmek ilmek işleyerek, ?ilim, irfan ve ahlak hamurunda yoğurarak yeniden şekillendirecek,

Öyküler, öyküler... Kimi gerçek hayattan, kimi rüyalardan, kimi hayallerden, kimi acılardan, kimi de sevinç ve mutluluklardan harmanlanıp sözcüklere bürünmüş, gönül dergâhından kitap sayfalarına damlayan billûr taneleri... Her birinde ayrı bir hayat, ayrı bir dünya, ayrı bir evren var. Her biri, yaşama dair kulağımıza küpe edeceğimiz kıssaların pınarı... İsa Alpaslan, mümtaz kalemiyle bizleri alıp götürüyor uzaklara... Bazen Anadolu'nun ücra bir köşesindeki acıları, hüzünleri ve bazen de bilmediğimiz, bil

Muhafazakârlık, siyasal partiler, Alevilik, din politikaları gibi alanlarda araştırmaları ve yazıları olan Ramazan Akkır, bu kitabında; Türkiye'nin, yakın tarihinden bu yana, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimine kadarki siyasi portresini ve bu sürecin altyazılarını, analiz ederek sunuyor. Fethullah Gülen'in amacından, Türkiye'nin yeniden vatan oluşuna giden yolda, ülke olarak: Otoritenin mi yoksa demokratik olgunluk şemsiyesinin mi altındayız? 17 Aralık'ta asıl ne oldu? ve 15 Temmuz gecesi yaşananların gerçek

Geçmişi unutturulan genç adam, kendini ölümcül bir oyunun içinde bulur. Yaşamak için öldürmek zorundadır artık... Ailesini kaybetmiş bir din adamı, bir gizli polis, yaşama tutunmaya çalışan genç bir kız ve bir şekilde kesişen hayatlar... Kaybetmedikleri ve unutmadıkları tek şey; insanlıkları... ?... ?Bak evlat, yaşam bir tiyatro oyunu gibidir, sana verilen rolü oynarsın, söylemen gereken repliği unutursan doğaçlama yaparak durumu kurtarırsın ve oyunu yine bitirmen gerektiği gibi bitirirsin. Yaşam sah

DÜŞLERİNİ YARATMAYA VE YAŞAMAYA HAZIR MISIN? Belki bir dansçı olmak istiyorsun, belki bir yazar, belki de şöhretli biri... Ya da sayılamayacak kadar çok para istiyorsun. Çözülemeyeceğine inandığın sorunların mı var? Her ne istersen iste, bu kitap senin en büyük yardımcın olacak! Düş Atölyesi, yaşamında köklü değişiklikler yaratmak üzere yazılmış bir kitap. Piyasadaki diğer kişisel gelişim kitaplarından tamamen farklı. Hemen belirtmeliyim ki kitabın farkı; renksiz, sönük, sıradan hayatına son derece sarsıcı

Doğduğumuz andan itibaren kendimizi sevmekle başladı hikâyemiz... Çocuk olduk, etraftaki her şeyi sevmekle devam etti... İnsanları, insan olmayanları, çiçekleri, böcekleri (en çok uğur böceğini) cansız olan oyuncakları da... Biraz büyüdük; ilk kendimizden vazgeçtik. Sonra çevredekilerle başladı savaşımız... Kendimizi tanımaktan korktuk. Kendimizi tanısak bilirdik ki, sorumluluk alacak, iyileri kendimiz üstlenirken; kötülerden sorumlu tutacağımız kimseyi bulamayacaktık... Kaçtık, kaçabildiğimiz kadar... En b

Kahramanımız Can, Tobi'yi, peri kralın askerlerinden kurtarmış ve tekrar eve dönmüştür. Ama peri kralın, onları rahat bırakmaya niyeti yoktur. Kral, peri askerlerini gönderir, Can'ın anne ve babasını kaçırtır, karşılığında da Can'dan, Tobi'yi, olmayan ülkeye geri getirmesini ister. Can bu sefer, ailesini kurtarmak için, olmayan ülkeye gidecektir. Arkadaşları Ayşe, Mert ve Murat, ona yardım etmek için onla beraber olmayan ülkeye gitmeye karar verirler. Dört kafadar, Tobi'nin rehberliğinde devler ormanını, s

Bu kitap, dünyanın en büyüleyici şehirlerinden birisi olan İstanbul'un hikâyesini, sislerin arkasında kalmış başlangıcını anlatıyor. Tarihin, efsanelerin ama hepsinden fazla da hayal gücünün yeniden canlandırıldığı bir başlangıç bu... Cumhuriyet'ten, Osmanlı'dan, Konstantinopolis'ten ve Roma'dan önce; Mısır firavunlarının, Babil'in, Lidya'nın hüküm sürdüğü çağda başlayan bir hikâye... Bugünkü dünyanın çok uzağında, ama yine de yolu İstanbul'dan geçmiş olan birçok insan için çok da yabancı olmayan bir hikâ