"Hasan Erkek'in Bir Gençlik Şarkısı adını verip 1990'da Çankaya Belediyesi'nin açtığı yarışmaya gönderdiği bu oyun, onun ilk oyunudur. Gençlik Tiyatrosu konusunda tartışmaların yoğunlaştığı yıllardı o zamanlar. Daha temel sorunların arkasına geçilememişti. Neydi Gençlik Tiyatrosu? Gençlerin yazdığı ve yaptığı mı? Gençleri konu edinen mi? Gençlik sorunlarını konu edinen mi? O yıllarda Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü'nün güngörmüş sıralarını yeni yeni aşındırmakta olan günümüzün başarılı yazarı

- Osmanlı Basınında Yüz Yıl Önce Bu Ay - Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu, İnkılap ve Terbiye: Ulusın "Çocukluğu" - İlk Çocuk Tiyatrosu Üzerine Notlar, Cünetd Okay - 23 Nisan ve Himaye-i Etfal, Mustafa Şahin - Mehmed Reşad'ın Cihat Çağrısı, Edhem Eldem - 1930'larda Ekonomideki Korumacılık Politikasının Okullardaki Yansımaları "Yaşasın Yerli Malı Yaşasın - Kumbara!", Doğan Duman - İlan-Nüma silikondan Önce!... - Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın Doğum Günü, A. Necati Akgür - Katip Çelebi'nin Cihannüma'sında Abhazi

Bu kitapta insanlığın ortak malı haline gelmiş olan üç öykünün tiyatro sahnesinde canlandırılması için yazılmış üç tiyatro metni yer alıyor. Çizmeli Kedi, Fransız yazar Charles Perrault'un, Pollyanna, Amerikalı yazar Elenonar H. Porter'in aynı adlı eserinden, Ali Baba ve Kırk Haramiler ise, Binbir Gece Masalları'ndan yola çıkılarak yazılmış oyunlar.

Deniz Kıyısı, aileler ve çevreleriyle kurdukları ilişkileri incleyen bu eğlenceli oyun çevre kirliliğini tema olarak alır. Sevgi Kutusu, yaşamdaki en güzel duygu olan sevgiyi, sekiz yaşında bir çocuğun dede, anne kardeş, aşk, anne ve baba karakterlerine duyulan hislerinden yola çıkarak günümüzde en çok yoksunluğunu duyduğumuz bu kavramı ön plana alan hoş ve duygusal bir oyun. Bilen Kazansın gerçek dünyayı fantastik gözlükle ele alan ve sağlık konusunda bir çeşit bilgi yarışmasıyla ilginç hale getirilmiş bir

Yazarın, "Çocuk tiyatro,seyretmek için değil, oynamak için gelir," yaklaşımıyla izleyici çocuğa rol kişiliğine büründürerek aktif katılımcı kıldığı Akıllı Soytarı, İnsanın ancak eşit, özgür ve demokratik bir ortamda mutlu olabileceğini, barışın temellerinin yalnız ve ancak çocuklarla atılabileceğini, evrensel bir tema ve masalsı bir kurguyla anlatan, çağdaş fantastik bir oyundur.

Genç yazar Aylin Çalap'tan, çocuğun hayal dünyasını harekete geçirecek, fantastik kurgu ve karakterlerle yaratılmış iki oyun. Deniz Kızı, Andersen'in bir masalından yola çıkılarak yazılmış bir 'gölge oyunu'. Yaşamda, değerbilirliğin ve sevginin önemini anlatıyor. Saatin Yolculuğusevimli bir aşkın öyküsünü farklı nesne ve hayvanları konuşturarak bir 'kukla oyunu' biçiminde sunuyor.

Büyüklerinin, "Sen adam olamazsın," dedikleri Keloğlan, tiyatroya 'seyirci arkadaşları'ndan yardım istemeye gelmiştir. Seyirci çocuklar oyunda aktif rol alarak, Keloğlan'la birlikte başka dünyalara gidip büyüklere gereken dersi vereceklerdir. 4 Erkek, 3 Kadın. Dansçılar. Halk.

"…Gözyaşı ticaretine yeltenmeyeceksiniz; uyumsuz bir gülünçlükler yığılmasına hiç izin vermeyeceksiniz! Aziz Hocanın toplumcu sevgisi ile toplumcu eleştirisini birbirine harmanlayan tutumunu göz ardı etmeyeceksiniz! Üstelik Aziz Nesin öyk4ülerinin çok geniş bir paleti var: Dar gelirli sade vatandaş öyküleri, bürokrasi öyküleri, askerlik öyküleri, köy öyküleri, öz yaşamına değip geçenler, masallar, fantastik ve grotesk öyküler… Bu geniş paletten uygun örnekler, dengeli ve uyumlu bir biçimde bir temsile sı

Birtakım Azizliklerin Öyküsü 1973 yazı, biraz çekinerek telefon açıyorum; "Aziz Ağabey," diyorum "sizin öykülerinizden ben bir oyun yapmak istiyorum. Adı Azizname olacak, köşe yazılarınızdan Merhaba'yla başlayacak Selam'la bitecek." Çekiniyorum çünkü daha önce bu tür önerilerle gidenleri, biliyorum hep geri çevirdi. "Ben oyun yazarıyım, öykülerimden oyun yapılacaksa ben kendim yaparım," diyordu. Bu kez, hayret, hiç korktuğum gibi olmuyor, öneriyi olumlu karşılıyor. "Merhaba'ya Selam'ı ben de düşünmüştüm,"

Fatma Gülâra Işık Tuğcu, kadın sorunları üzerine yazıyor. Kadının sosyal hayattaki konumlanışı, geleneksel, töresel değerlerle ilişkisi ve ceberut iktidar odaklarının dışlayan, ötekileştiren, kadınlık değerlerini hiçe sayan tutumuna itiraz eden bir yaklaşımla tiyatro sanatında sözünü söylüyor. Yazar, her üç oyununda da, bireysel yaşantıları toplumsal bağlamı ve nedenselliğini göz ardı etmeden dramatik ve trajik boyutu ile bütünlüklü olarak tartışmaya açıyor. Anlattığı konuda, olay kişileri derinlikli ve g

Yaşamın kaçınılmaz çatışmalarından biri olan evlilik kurumunun açmazlarını, çelişkilerini ve alışkanlıklarını anlatırken aşkı, sevgiyi, sadakati ve bağlılığı da sorguluyan bir oyun. Ayrıca, kadın-erkek arasında evrensel düzeydeki derin savrulmaları yalın ve akıcı bir üslupla anlatılırken, beklenmedik gelişmelerle de ilerleyen başarılı bir kara komedi örneği.

Boşnak yazar Almir İmşireviç'in Bosna Savaşı'nı konu alan, dilimize çevrilmiş bu ikinci oyunu, merkezini yitirmiş ve parçalanmış bir öyküde ortaya çıkan kurgu/gerçek karakterlerin ironik varlıklarıyla yer aldıkları, bir "gerçeklikte" savaşı anlatamayışlarının oyunudur. Yazarın deyişiyle bu oyun, savaşın bir tür "yazılamayışının" oyunudur. Bu nedenle Eğer Bu Bir Oyun Olsaydı, yalnız insanlığı felakete sürükleyen savaşın değil onun anlatılışının da güçlü bir eleştirisidir.

Günümüz Türk tiyatrosu, on dokuzuncu yüzyılın ortalarından başlayarak, Batı tiyatrosu doğrultusunda gelişmektedir. Bu süreçte tiyatromuz, bir yandan dünya tiyatrosunu yakından izler, yeni oluşumları seyircisine iletmeye çalışırken, bir yandan da kendi gerçeğini yansıtma, kendi kimliğini bulma çabası içine girmiştir. Bu kitapta Prof, Dr. Sevda Şener, bu gelişim sürecinde tiyatromuzun yaşadığı bazı girişimleri, sorunları ve aşamaları inceledikten sonra, bu süreçte oyunları tiyatro edebiyatımız ve pratiğ

Bu kitap Ruth Zaporah'ın Action Theater (Eylem Tiyatrosu) adını verdiği doğaçlama tiyatro yönteminin yirmi günlük eğitimine adanmıştır. Doğaçlamayı, yaşamı yansıtan bir süreç olarak gören bu yöntem, sadece oyuncular tarafından değil, insanın olduğu her alanda uygulanabilir. Oyuncular, yönetmenler, eğitimciler, terapistler, anne babalar, doktorlar, mimarlar, yazarlar, müzisyenler... Herkes bu yöntemi kavrayabilir, öğrenebilir; sanatına, mesleğine ve yaşamına aktarabilir. "Action Theater yaparak Ruth

Yazarı tarafından iki büyük "usta"ya, Gülriz Sururi ile Engin Cezzara adanmış olan bu kitapta, 2011-2012 sezonunda izlenmiş, eleştirilmiş, değerlendirilmiş, yorum eklenmiş opera, bale, tiyatro eserlerinden, konserlerden izlenimler yer almakta. Sahne sanatları ustalarının eleştiriye açık, içtenlikli ve incelikli kişiliğini övdükleri Üstün Akmenin bu son kitabının da ... Ve Perdeee... , Üçüncü Zil, Maskenin Öteki Yüzü, Yüzde 100 Tiyatro, Tiyatroda Ayna Vardan sonra alanında hak ettiği yeri bulacağına inanıyor

Yunan mitolojisinde, heykeltraş Pygmalion, fildişinden yarattığı kadın heykeline âşık olur. 1925 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Bernard Show aynı adlı bu oyununda, sokaklarda çiçek satan bir kızı, bir fonetik (sesbilim) profesörünün olağanüstü çabasıyla adeta bir kukla haline getirirken dil yoluyla ona bir hanımefendi kişiliği kazandırmıştır. Toplumsal sınıflar arasındaki geçiş sorununu, bir eğitim ve kültür sorunu olarak gören yazar, bu oyunun, yazıldığı dönemde kazandığı büyük başarıyı, bu nedenle,”Büyük

1925 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Bernard Shaw’ın hiçbir kesinti yapmadan Türkçe’ye çevrilmiş bu tarihsel oyunu, Engizisyon Mahkemesi’nin “din tanımaz” diye yakılarak ölüme mahkûm ettiği Jan Dark’ın, 1841 yılında yayınlanmış mahkeme tutanaklarına dayanır. Yazar, oyunda Jan Dark’ı, inandığından ödün vermeyen, dünyayla uzlaşmaya yanaşmayıp başkaldıran ve dünyayı değiştirmeye çalışan biri olarak gösterirken, buna hazır olmayan ve düzeni korumaya çalışan dünyanın, ona yaşama hakkı tanımadığını vurgular. E

Holden'in Külkedileri, Hayalini gerçekleştirmek için mücadele eden bir kadının, Afife Jale, Bedia Muvahhit, Kadriye Hanım gibi tarihimizin önemli kadın oyuncularıyla iç içe geçen hikâyesiyle, Devlet Tiyatrolarının “Cumhuriyet’in 100. yılında Kadın” oyun yazma yarışmasında Birincilik Ödülü alan bir oyun. Son İstasyon, bir radyo anonsuyla çalıştıkları sınır kapısının kapandığını öğrenen memurların, bürokrasi raylarında kaderleri gibi yaklaşan treni ne yapacaklarını konusunda bir girdaba düşme hikâyesiyle 1