Tiyatro sanatına eleştirmen, öğretim görevlisi, tiyatro festival yöneticisi olarak katkıda bulunan Dikmen Gürün, bu kitabındaki yazılarını üç ana başlıkta topladı.Tiyatromuzun yapılanmasına yönelik tartışmalar, eleştiriler ve sorgulamalar "Tiyatro Yazıları"nın ilk bölümünü oluşturuyor. Tiyatro yasası, ödenekli tiyatroların yeniden yapılanma girişimleri ve bölge tiyatroları üstüne yazılar geniş bir alana yayılıyor. Yazar, ikinci bölümde, baskı ve sansür konusunu işlerken bu çağdışı uygulamayı bir kez daha ta

Seyir Defteri (Julia), Amerikalı kadın yazar Lillian Hellman’ın Julia adlı öyküsünden yola çıkılarak yazılmış bir oyun. Hellman’ın yaşadığı 1930 ve 40’lı yıllar, Avrupa’da ve Amerika’da dünyayı sarsan, insanlığı sorgulayan önemli dönüşümlerin, değişimlerin, katliamların yaşandığı bir süreç. Oyunda, iki kadının dostluk ilişkileri içinde, Avrupa’da faşizmin tırmanışı ile Amerika’da yaşanan aydınlara yönelik McCarthy cadı avı dönemi ele alınıyor. Dobrinja’da Düğün, Yugoslavya’da etnik ulusalcılığın azdırıldığı

Antik Tragedyalar ve Çağdaş Yorumları Kısa Özet Antik Tragedyalar ve Çağdaş Yorumları Mitos Boyut Yayınları

Kîz Doğdu, salt kadın olmaktan doğan sorunların, kadınların yaşantılannda yarattığı olumsuz etkileri, eğlenceli bir üslupla anlatan bir oyun. Yazar, bu oyunda "kadınların ortak ezilmiş]ikleri"ne dikkat çekiyor. İsviçre Hastanesi 2. Sanat ve Edebiyat Ödülleri Oyun Dalı'nda Birincilik Ödülü almış olan Kızkulesi, bir adamın iç güvey olarak oturduğu evde, arzu ettiği hayatı yaşamayışmı ve baldızına karşı duyduğu gizli aşkını sergiliyor.

Gün Anneme Gebe / Aydınlık Ama Kaç Mumluk /İziniz Var /Coşku ve Sayıklama Gün Anneme Gebe, tek kişilik bir kadın oyunu. Oyun, kadınlık onuru, annelik sorumluluğu ve kusursuz bir kadın olma problemini irdeliyor. Aydınlık Ama Kaç Mumluk, Tanzimat'tan günümüze, önemli toplumsal dönüşümlerde, aydınlarımızın düşünce, eylem ve davranışlarının sorgulandığı ve tartışıldığı bir oyun. İziniz Var, işsizlik, sosyo-ekonomik ve politik nedenlerle başka ülkelerde yaşam arayanların öyküleri. Coşku ve Sayıklama,

Dünya edebiyatının en büyük yazarlarından Tolstoy'un ikinci büyük romanı Anna Karenina'ya ait bu kitaptaki oyun metni, İngiltere'de oyunlaştırılıp sahnelenmiş ve büyük başarı kazanmıştı. Eser, Rusya'da kapitalizm ve burjuvazinin yükselmeye başladığı bir dönemde (1870'ler), Anna karakterinin, toplum karşısında alenen yaşamaktan çekinmediği yasak aşkını anlatır; eserde, Anna'nın ahlak kurallarına ters düşen bu tutumu, toplumsal vicdanı tatmin için cezalandırılmka adına, trajik bir sonla noktalanır. Anna aslın

Yaşamın İzindeki Kadınlar 12 Eylül 1980 darbesinden sonraki dönemde yaşamlarını savunabilmek için evlatlarının izine düşen anaların, tutuklu yakını kadınların, politik kimlikleri nedeniyle tutuklanan kadınların yaşadıklarına ve mücadelelerine tanıklık eden belgesel bir oyun. Metin, analara, tutuklu eşleriyle, baskıyı yaşayan kadınlarla yapılan röportajlar, gazete haberleri, dergi yazıları ve kitaplar kaynak alınarak oluşturulmuştur.

'Kızılırmak-Karakoyun' adlı Türk halk masalından yola çıkılarak yazılmış bir oyun. Önceki yıllarda Nazım Hikmet'in ve Yılmaz Güney'in senaryosu ile sinemaya aktarılmıştı. Oyun, halk masalının öyküsü ve dramatik yapısı geliştirilerek yeni bir yorumla sunulmakta.

MitosBOYUT Yayınları Tiyatro / Kültür Dizisi içinde sözlük kitapları olarak yer alan Tiyatro Kavramları Sözlüğü, Tiyatro Adamları Sözlüğü, Tiyatro Oyunları Sözlüğü - 1 yanısıra yayınlanan Shakespeare Sözlüğü, Türkiye'de bu nitelikte yayınlanan ilk çalışmadır. Tiyatro kavramıyla eş anlamlı anılan Shakespeare, başlı başına bir bilgi ve tiyatro okulu alanını oluşturduğu gibi, tiyatro tarihinde en çok oynanmış ve yayınlanmış yazar olarak en çok başvurulan, en "klasik" ve en "çağdaş" tiyatro adamıdır da. İşte, "

Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü profesörlerinden Ayşegül Yüksel bu kitapta topladığı, dergi ve gazetelerde yayınlanmış, bazıları ise hiçbir yerde yayınlanmamış eleştiri yazıları ile, 20. yüzyılın son 25 yılına birinci elden tanıklık ederek bu döneme ilişkin özel bir belgelik oluşturuyor. Bu kitapta, 1975 - 2000 yılları arasında ödenekli ve özel tiyatrolardan 28 ayrı topluluğa ait 72 oyunun eleştirisi bulunuyor. Bu dönemin düzeyli ve ülkemiz tiyatro yaşamında önemli izler bırakmış oyunları tekrar

Yirmi yıldır tiyatro sanatının kuram ve pratiği üzerinde çalışmalar yapmış ayrıca bu konuda sanat dergilerinde, gazetelerin sanat sayfalarında yazılar, eleştiriler yazmış, tiyatro insanları ile söyleşiler gerçekleştirmiş olan yazarın bu kitabı, bütün bu çalışmalarından yaptığı bir seçkiden oluşuyor. Üç ana başlıkta toplanan bu yazılarında, yurtiçi-yurtdışı tiyatro etkinliklerine ilişkin izlenimleri-görüşleri söyleşileri ve etkilendiği yabancı tiyatro adamlarının yazılarından yaptığı çevirilerle birlikte, bu

"Köy seyirlik oyunlarının günümüz için de geçerli olan bazı özellikleri, bu kaynağın değerini arttırmaktadır. Bu özelliklerin başında köy halkının oyuna katılması, organik bir oyuncu-seyirci bütünlüğünün sağlanmış olması gelmektedir. Bundan başka köy oyunlarındaki pagan büyü törenlerinin izi açıkça görülmekle beraber, sırasında güncel toplum olaylarına da yer verilmektedir. Günlük yaşamla ilintisini koparmamış olmaları bu oyunları günümüz için de işlevsel yapmaktadır."

Düş Yakamdan, evlilik kurumuna gülmece türüyle eleştirel yaklaşan, Sivas Devlet Tiyatrosu’nda dört yıl gibi uzun süre sahnelenmiş olan bir oyun. Evlilikleri yolunda gitmeyen bir çift, eski günlerine kavuşmak umuduyla uçakla bir tatile gitmek üzere yola çıkarlar. Ancak bindikleri uçak kaza geçirir ve karı-koca sağ olarak adını bilmedikleri bir adaya düşerler. Hayatta kalma derdine düşen çift, sağlıklı bir iletişim kurma yollarını aramak zorunda kalırlar. Oyun, günümüz yaşam koşullarında gittikçe yok olan i

Galileo’nun Korkunç Düşünceleri Bilimsel ile dogmatik düşüncenin ilk büyük çatışmasında, Galileo’nun bilimsel bulgu ve kanıtlarına günün yöneticilerinin şiddetle karşı çıktıkları süreçte; yükselme arzusu ile aydın, bilimci kimliği arasında bocalayan Galileo’nun öyküsü… Bataklığa Doğru Bir başkanlık seçimi sonrası, orta sınıftan bir çiftin, değer ve görüşlerinin teslimiyet teorilerine nasıl dönüştüğü sergileniyor. Linyit Yanığı “Bir” maden kazasından hemen sonra yaşananların ekonomik, siyasal ve toplum

Balkan Ajanı, Kovaçeviç’in, yönetmen olarak sinema filmine de aktardığı Profesyonel oyunu gibi, politik bir kara mizah örneği olan oyunudur. Yugoslavya’nın dağılmadan hemen önceki 80’li yıllarda, ülkede gittikçe ağırlık kazanan kapitalist sistemin başladığı o günlerde, soğuk savaş döneminin eğitimi ve politik görüşleriyle yetişmiş idealist biri olan emekli işçi İliya, ülkedeki otoriter yönetimin paranoyak mantığına kapılarak, kendi kendine yarattığı absürd kuşkuları sonucunda dramatik ve komik olayların y

“İnsanı,insana, insanla, insanca anlatma sanatı,” demiş Shakespeare tiyatro için. Biz de Nilüfer’de, bir yandan kültür ve sanat âşığı Nilüferlileri tiyatroyla buluştururken, bir yandan da sanatın insanı ‘en güzel anlatan-en güzel eğiten’ dalı tiyatroya yepyeni eserlerle katkı sunmanın kıvancını yaşıyoruz. Bu yıl tüm dünyayı sarsan CoViD-19 salgını nedeniyle çok farklı bir yarışma süreci geçirmiş olsak da gelen başvuruların bir önceki yıla göre neredeyse iki katına yaklaşması, #evdekal çağrılarına uyan yeten

Sicilyalı yazar Caspanello’dan yeni bir oyun. “Sınırlar beş kadının hikâyesini anlatır. Bu beş kadın denize bakar, birini ya da bir şeyi bekledikleri bellidir ve bir şekilde zaman geçirmeleri gerekir. Zamansız beklemenin içinde sohbet ederek, şarkı söyleyerek ve oyun oynayarak vakit geçirirler. Sandalye kapmaca bir çeşit zaman öldürme oyunudur onlar için ve bu dört sandalye beş kadına yetmektedir aslında. Süre geçtikçe aradaki bağlar da güçlenir. Koşullar eşit olduğu için herkes eşittir, kimse ‘öteki’

Çağdaş Ukrayna Tiyatrosu'nun önde gelen çağdaş yazarlarından Neda Nejdana, kaleme aldığı kara komedi türündeki bu oyununda, gizli kameraların kayıtta olduğu bir reality show formatı üzerinden, eril ve dişi enerji arasında öteden beri süregelen çatışmayı, var olmanın anlamını, hem bir kadın ile bir erkek, hem de dişi ve erkek iki kedi açısından oldukça akıcı, merak uyandıran bir dille ele alarak uyumlu bütünün, her şeye rağmen zıtlıkların birlikteliğinde olduğunun altını çiziyor.

Yarın Cumartesi, bir ailede birbirine karşıt karakterler taşıyan bireylerin, çatışmaları ve toplumsal kurallara ters düşen ilişkileri üzerine kuruludur. İnsanlar bütün iyi niyetlerine karşın sorunların, aile, aşk ve evlilik ilişkilerini etkilemesine engel olamamaktadırlar. Yazar, olayların gelişimi içinde seyirciyi, suç ve ceza kavramları üzerinde düşünmeye çağırmakta, olayları günümüz değer yargılarıyla kıyaslayıp nesnel bir değerlendirme yaparak, farklı ölçütlerle sınamasını ve insancıl bir yaklaşımla