Kansaslı Frank Baum'un, 1900'de yazdığı Oz Büyücüsü, yazarın kendi deyimiyle mucizenin ve neşenin korunduğu, acıların ve kabusların dışarıda bırakıldığı fantastik bir masaldır ve aradan geçen yüz yıldan fazla zaman içinde, bir dünya klasiği haline gelmiştir. Kitapta, Kansas'ta yaşadığı çiftlikte hortuma kapılıp sevimli köpeğiyle birlikte, kendini bir anda hayali Oz Diyarında bulan Dorothy'nin evine dönmek için verdiği uğraş, yaşadığı maceralar ve edindiği arkadaşları anlatılıyor. Oz Büyücüsü, oluşturduğu dü

Karl Marx ve Friederick Engels'in Komünistler Birliği'nin programı olarak kaleme aldıkları ve ilk kez 21 Şubat 1848 günü yayınlanan Komünist Parti Manifestosu, komünizmin ilk bildirisidir. Birliğin programının yanı sıra amacını da açıklamaktadır. Giriş bölümünde, komünizmin bütün Avrupa'nın korktuğu bir hayalete benzetilmesi ünlüdür. Fakat saldırganların püskürtülmesi için, komünistlerin de kendi görüşlerini açıklama ve eyleme geçme zamanı gelmiştir. Komünist Parti Manifestosu, proletarya tarafından, burj

Angel Karaliçev, özgün dili ve anlatım tarzıyla çağdaş çocuk edebiyatında saygın bir yeri olan yazarlardan. Özellikle büyük şehre taşındıktan sonra kaleme aldığı öykülerinde halk masallarında gördüğümüz bir çok unsura rastlıyoruz. Beyaz Güvercin'de karşılaşacağınız köylüler, devler, cadılar, akıllı eşekler, kimi yaramaz kimi uslu çocuklar, kimi çalışkan kimi tembel ak sakallı dedeler, gaddar korkuluklar, ağlayan tarlalar, kimi iyiliksever kimi değil kurnaz tilkiler gibi... Bu özellikler de öykülerini çağdaş

Usta Rus yazarı Anton Çehov, Kaştanka'da mutsuz bir sirk köpeğinin öyküsünü anlatıyor. Çehov'a bu öyküyü yazma fikrini veren sirk sanatçısı ve hayvan terbiyecisi Vladimir İ. Durov'du. Durov, 1927'de yazdığı Eğittiğim Hayvanlar adlı kitabında, bu hikayenin, bir zamanlar, kendi ekibinde gösteri yapan Kaştanka adlı bir köpeğin gerçek öyküsü olduğunu yazmıştı. Öykü ilk kez 25 Aralık 1887'de Novoye Vremya dergisinde, Eğitimli Toplumda başlığıyla yayınlandı. Sonradan yazar tarafından yeniden gözden geçirilip yedi

Büyüleyici masal dünyası... Yüksek şatolarda soyluların yaşadığı, kral arabalarının gelip geçtiği yollarında, gür ormanlarında güzel prenseslerin, peri kızlarının gezdiği masal ülkeleri... Ve bu düşsel diyarların, evrensel kahramanların serüvenlerini gelecek kuşaklara aktaran, kadim yöresel kültürü yansıtan ve zamanın eleğinden geçip ebedî bir değer kazanan öyküleriyle, hem eğlendirici hem de öğretici anlatımıyla, eskimek bilmez sanat eserleri, masallar... Baltık ülkeleri, sivri kuleli büyük tarihi şatolar

Nikolay Ostrovski, Çelik Böyle Sertleşti adlı ünlü romanını, 1904-1936 yılları arasında yaşadığı kısa, ama olağanüstü güzel, kahramanlara yaraşır hayatıyla yazdı. Büyük ölçüde otobiyografik olan eserin temel karakteri, Pavel Korçagin tipinin güçlü, canlı ve çekici oluşunun sırrı, gerçek hayattan alınmasından ileri gelir. Nikolay Ostrovski, daha yirmi yaşındayken içsavaş cephelerinde aldığı ağır yaraların etkisiyle kötürüm ve kör olmuş, bu durumdayken, gençliği, sevgi ve mücadeleyi, Komünist Gençlik Birliği

İnsanın en paha biçilmez varlığı hayatıdır. Hayat bir kez verilir insana ve bu hayatı öyle yaşamalı ki, hiçbir amacı, anlamı olmadan yaşanan yıllar için insan utanç duymasın, miskin, pis pis heveslerle geçen günler için insanın yüzü kızarmasın ve hiç değilse ölürken kendi kendine diyebilsin ki; Ben ömrümü, bütün gücümü dünyada en mükemmel şeye, insanlığın özgürlüğe kavuşması için mücadeleye adayarak yaşadım. (Nikolay Ostrovski) Benim için, adınız en ender rastlanır, en katıksız manevi cesaretle eş anlamlı.

Victor Hugo, romanında idam mahkumunun kimliğini ve işlediği suçu bilinmeyen olarak bırakıyor. Böylece, romanın kahramanı tüm idam mahkumlarını temsil etmektedir. Romanda mahkum, idamdan daha korkunç olan kürek cezasını çekmektense ölümü göğüslüyor. Ölüm cezası henüz birçok ülkede yürürlüktedir. Ülkemizde ise, idam cezası yasal açıdan kaldırılmakla birlikte, yerine ikame edilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve F Tipi hapishanelerdeki ağır tecrit koşulları nedeniyle, ölümlerden ölüm beğen mantığı zulü

Alice Harikalar Diyarında, 19. yüzyılda, Kraliçe Victoria'nın hakimiyeti altındaki İngiliz Krallığının ve aristokrasisinin insanları sıkan ve baskı altında tutan, anlamsız nezaket, görgü ve topum kurallarını ve politik düzeni eleştiren bir eser. Ayrıca, kitap okurlara, o yıllarda hor görülen insan ve doğa sevgisini aşılamayı da amaçlıyor. Günümüzden yüz elli yıl önce, çağdaşı İngilizlere bu bunaltıcı baskı düzenini anlatmak için yazılmakla birlikte, haklı bir üne ulaşan ve günümüzde bütün ülkelerde ilgi ve

Azerbaycan Masalları'na alınan masalları okurken, haksızlığa, uğrayan Dilsiz Kız'ın, asıl dostluğun sırrını öğrenmek için tehlikelere atılan Mehmet'in, yaşam tecrübesi olmayan genç Ceyhun'un, gözüpek Ahmet'in, akıllı Keloğlan'ın ve başka masal kahramanlarımızın serüvenlerine tanık olacaksınız. Bu serüvenler ne şekilde başlarsa başlasın, nasıl üzücü ve ağır olursa olsun, sonunda adalet, haksızlığı; akıl, kurnazlığı; ak, karayı; iyilik, kötülüğü; sevinç, kederi; sevgi, nefreti mutlaka yeniyor. İşte Azerbayca

Bir halkı tanımanın en iyi yolu, o ülkenin halk edebiyatını incelemektir. Bu seçkiyi hazırlarken, dehşet verici olaylara yer vermemeye özen gösterdik. Sihirli kuşlar, cinler, devler, sihirli çaydanlık, aydaki tavşan ve ağaçlara çiçek açtıran adam gibi mitos öğeleri, samuraylar gibi geleneksel motifleri, şeftali çocuk ve örümcek kız gibi kahramanlarıyla, Japon Masalları hem genç hem yetişkin okurları Uzakdoğu'nun olağanüstü kültürüyle tanıştırıyor. Sizleri kültürü, gelenekleri, edebiyatı, kendine özgü düş

Pinokyo, Carlo Collodi takma adını kullanan Floransalı gazeteci-yazar Carlo Lorenzini'nin, ilk kez yayınlandığı 1881 yılından beri, tekrar tekrar basılıp okunan klasik romanıdır. Bu eser, günümüzde artık bir kültür simgesi halini almıştır. Bu roman, ibret verici ve sürükleyici maceralarla dolu anlatımıyla, ilginç kurgusal karakterleriyle, yüzyılı aşkın bir süredir her zaman genç okurları cezbeder ve dünyanın her yerinde sevilerek okunur. Günümüze yalan söyleyenin burnunun uzaması, kuklanın canlanması gibi

HüseyinTaşdemir, ilk romanı Kejê'nin Umudu'nda fedakar bir anayı, dertli ve çilekeş bir kadını anlatıyor. Umudunu asla yitirmeyen, dirençli bir insan Kejê. Çünkü umudunu kaybeden kişi karamsar olur, kötümserlik insanda zaaf yaratır ve bu zaaf da onu şeyhlere, şıhlara biat etmeye, fal, muska, üfürükten medet ummaya, batıl yöntemlere ve hurafelere inanmaya sürükler. Kejê öyle yapmıyor, doğadışı yol ve yöntemlere itibar etmiyor, bilime ve tıbba inanıyor. Azmiyle, inancıyla, iradesiyle, eşine ve çocuklarına ka

Güz gazeldir, sevdadır, hüzündür. Sıcak bir sonbahar günü, kuru yaprakların hışırtısında yürümek hoştur. Güneş, orman ve kuşlar iç içe kaynaşır, bir sevda türküsü havasında. Derken, çınar ağacından bir dal daha kırılır fırtınada ve karlar yağar, ozanın mahpustaki yalnız gecelerine. Bunları söylüyor, Hüseyin Taşdemir şiirlerinde. Gerçekçi bir ozan olarak, kitabında doğada gördüğü güzellikleri, yaşadığı sevdaların mutluluk ve acılarını yorumluyor, hapishane çilesini ve toplumsal mücadeleyi dile getiriyor. Do

Adys Cupull öğretmen ve gazeteci, Froilan Gonzalez ise hukukçudur. Bu Kübalı çift, on yıldan fazla bir süre, Komutan Ernesto Che Guevara'nın yaşamıyla ilgili araştırmalar yaptı. Bu çalışmalar sırasında, Che'nin ayak izlerini takip ederek Bolivya ormanlarına gittiler, Latin Amerika ve Avrupa ülkelerini ziyaret ettiler. Amaçları, Che'nin hayatına günbegün ışık tutmak ve en önemli yönlerini yeniden yaşatmaktı. Sonuçta, bu çabaları Che'nin yaşamının çeşitli aşamalarıyla ilgili pek çok makale, film, röportaj

Âlemin Aydınlığına Adanmış Onurlu bir Ömür Komutan Che «Nereye gidersem gideyim, Kübalı bir devrimci olmanın sorumluluğunu duyacağım.» Bu sözleri Ernesto Che Guevara, 1965 yılı başlarında, Fidel Castro'ya gönderdiği veda mektubunda yazıyordu. İki buçuk yıl kadar sonra, 8 Ekim 1967'de, Che Guevara yaralı olarak, Bolivya askeri birliklerince tutsak alındı. Bolivya'da, komuta ettiği küçük gerilla birimi tuzağa düşürülmüştü. Ertesi gün, Bolivya yüksek komuta merkezinin ve CIA'nın emriyle, Che'yi tutsak edenler

BİR DEVRİMİN BELGELERİ Gerilla yaşamı boyunca gözlemlerini bir günlüğe not etmek, Che'nin alışkanlığıydı. Sarp ve engebeli yollarda, nemli ormanlarda uzun yürüyüşlerden sonra, sırt çantalarının, silahlarının, cephanelerinin ağırlığı altında ezilen adamlar, bir dakikalık molalarda dinlenirken, yada yorucu bir günün sonunda, kamp kurmak için yukarıdan emir aldıklarında, Che'yi (kübalılar baştan beri ona sevecenlikle böyle diyorlardı), küçük bir cep defteri çıkarıp doktorlara özgü okunaksız yazısıyla izlenimle

Suat Parlar