21. Yüzyıl Medya Çalışmaları Kısa Özet İletişim ve medya alanına güçlü bir katkı sağlaması amaçlanan "21. Yüzyıl Medya Çalışmaları” adlı kitap, Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Enderhan Karakoç ve Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Onur Taydaş’ın editörlüğünde okuyucuları ile buluştu. İletişim ve medya alanına güçlü bir katkı sağlaması amaçlanan "21. Yüzyıl Medya Çalışmaları” adlı kitap, Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Enderhan Karakoç ve Sivas Cumhur

Türk Dizileri ve Küresel Başarısı” adlı bu kitap; televizyon dizilerinin dört kıtada 150’ye yakın ülkede elde ettiği başarı yolculuğunu, farklı kültürlerdeki insanların hayatlarında oluşturduğu etkileri ve bu etkilerin Türkiye’ye sağladığı avantajları tartışmaktadır. Kitabın iletişim alanına yapacağı özgün katkı, “Türk televizyon dizileri Türkiye’yi yeterince iyi temsil edebilmekte midir? Türk televizyon dizileri, gerçek Türkiye kültürünün yansıtılmasında doğru rolü oynayabilmekte midir?” soruları ışığında,

Aydınlanma çağı ile oluşmaya başlayan çocukluk kavramı özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren toplumsal yapının önemli bir bileşeni olarak sosyal bilimler için yeni bir araştırma alanı haline gelmiştir. Çocukluk kavramı, küreselleş- miş, stilize bir kültür endüstrisi ve sanatsal ifade alanı olarak çocukluğa ait temsiller yoluyla sinemada da yapı bozuma uğ- ratılmıştır. Sinemanın ortaya çıkışından bu yana hareketli gö- rüntü deneyiminin bir parçası olan çocuk imgesi, karmaşıklığı ve geçmişe o

Ahilerin ak börk, hırka ve aba gibi giysileri eski Türk kültürü ve İslâm ön-cesi unsurlar ile de ilişki kurulmuştur56. Hakikaten de ahilerin börk de denilenkülahları Türklerde çok eskilere dayandığını 57 biliyoruz. Mesela, Türk sul-tanlarının tahta çıktıktan sonra taç ve hırka giydiklerin biliyoruz58. Börklerin,etimolojisi tartışmalı olsa da Türkçe başlık, külah, demektir 59 Yine KaşgarlıMahmut bazı börklerin ipekten yapılıp altın varaklarla süslendiğini bildirmek-tedir60. Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı Dev

Eski insanların hikayeleri diye başlayan tarih, her devirde dikkati çeken bir unsur olmuştur. Ancak bunun yanında insanlar her zaman, acaba kimlerin ne yaptıkları tarihi teşkil etmelidir sorusuna da aynı önemde cevap aramışlardır. Modern tarih anlayışının etkilerine kadar bu cevap, sadece kralların, sultanların, kısaca devlet başkanlarının veya kahramanları diyebileceğimiz önemli şahsiyatlerin yaptıklarını konu edinen tarihlerle verilmiştir. Fakat günümüzde bu tarih anlayışı değişti, sadece hükümdarlar, büy

Günümüz dünyasında değişen bir çok anlayışın en temel örneklerinden sayılabilecek halkla ilişkiler, ülkemizde de gittikçe önem kazanmaktadır. Geniş bir alan hitap eden halkla ilişkiler üzerine bir çok çalışma yapılmaktadır. Bu çalışmaların amacı ülkemizdeki özel ve kamu yönetimlerinin, çağdaş hizmet sunma anlayışına doğru yönlendirmektedir. Özel ve kamu sektörünün hedef kitlesi durumunda bulunan halk artık klasik bir çok anlayışını terk etmiş, yeni alışkanlıklar kazanmaya başlamıştır. Bu da hizmet sunan örg

Hikaye, İç Anadolu Bölgesinde 1950'de 9144 nüfuslu, geleneksel hayat biçimleri ve tarım ekonomisi içinde, İkinci Dünya savaşının yokluklarını doya doya yaşamış, kerpiç evkerin ve Hititlilerden başlayıp, Bizans'a Selçukluyu ve Osmanlıyı taşımaktan yorulmuş sokakları olan Aksaray'da geçmektedir. Cesur bir kadının hayat hikayesidir bu. Sadece insanlardan tebessümü görmek için gece gündüz çalışan, bir tebessüm avcısının hikayesi... Hikayede seyircinin çok ama aktörün az, çağdaş bir Türk kadınının, İstanbul'da e

Ülkemizde halkla ilişkilerin başlangıç ve gelişimi, bazı ülkelerle karşılaştırıldığında daha geç olsa da, günümüzde hiç de küçümsenemeyecek bir noktaya ulaşmıştır. Amerika Birleşik Devletleri´nde akademik ve uygulama alanı olaraka 1920´lerde ivme kazanan halkla ilişkiler, ülkemizde 1960´lı yıllardan itibaren önemsenmeye başlanmıştır.

Elinizdeki bu çalışma 1896-1894 Yılları Arasındaki Türk Romanında Yabancılar ve Azınlıklar adını taşıyan bu çalışmanın temel amacı, Türkler nezdinde yabancının tarihsel köklerini ortaya koymaya çalışmak, Türk insanın nezdinde yabancının mensup olduğu milliyete, sosyal tabakaya göre farklılık gösterme nedenlerini yakalamak, tarihi süreç içerisinde sahanın önemli bir alt dalı olan roman çerçevesinde belirlemektir. Toplumsal hayatla ilgili pek çok ayrıntı, çok farklı kaynakların ve metinlerin taranması suretiy

Bu çalışmayla incelenen konunun bütün problemlerinin çözüldüğü gibi bir iddiada bulunmaktadır; aksine, bütünlüğe bozmamak için kimi konuları, elde çok geniş bilgi bulunmasına rağmen, derinlemesine ele almaktan özellikle kaçınılmıştır. Bu sebebple, böyle bir iddiadan kaçınmanın idrakindeyiz. Bu problemle, bir de farkına varıldığı halde bir sonuca gidilemeyen hususları da eklemek gerekmektedir. Ayrıca bütün bunların öztesinde, yetersiz bilgimizden solayı izah edemediğimiz, göremediğimiz, hatta belki de yanlış

Basının olağanüstü durumlarda toplumsal dayanışma ve bütünleşmeye katkısını Milli Mücadele Dönemi Türk Basını üzerinden incelemeyi amaçlayan çalışma, imkanlar dahilinde birinci el kaynaklar ve arşiv belgelerine dayanılarak hazırlanmıştır. Savaş olgusunun olağanüstü durum olarak tanımlayan çalışmada, basın olgusunun fonksiyonlarından biri olan olağandışı şartlarda toplumsal bütünlüğe katkı sağlamayı temel kabul ederek, tarihsel süreç içersinde türk toplumunun dönüm noktalarından biri olan Milli Mücadele döne

Yaklaşık bir yıl kadar önce, bu kitap projesi üzerinde çalışmaya başlamıştık. Yola çıkarken amacımız akademik işbirliğini geliştirmek ve ortak bir sinerji ile değeri olan bir üretim gerçekleştirmekti. Geriye dönüp bakınca, bu noktada oldukça mesafe kat ettiğimizi, kurumsal ve duygusal birlikteliğimiz bu eserle akademik düzeye taşıdığmızı görmek gerçekten çok büyük bir keyif. Bu dereleme kitap çalışmasına, sadece Gazetecilik Bölümü öğretim üyeleri değil, İletişim Fakültesi'ndeki diğer akademisyenler de büyük

Tezkiretü'l-Evliya'nın Türk kültür tarihi içerisinde mühim bir yeri vardır. Türk dili yadigarları arasında Müşterek Ortaasya Türkçesi içerisinde rastladığımız pek çok dini eserden sonra bu isimdeki eserler, bilhassa Anadolu'da Batı Türkçesinin ilk zamanlarında görülmeye başlanmıştır. Bunda İran edebiyatının önde gelen simalarından olan Feridüddin Attar'ın payı büyüktür. Anadolu'da kurulan ve gelişen edebiyatımızın ilk zamanlarında olduğu gibi, çeşitli sahalarda ortaya konan eserlerde Fars edebiyatı tesirini

Kuruluşu, yapısı, hedefi, yaşama biçimi, felsefesi vs. ne kadar farklı olursa olsun dünyanın her yerinde ve her toplumda aile toplumsal düzenin en vazgeçilmez, en temel kurumu kabul edilmiş ve diğer bütün kurumlar, ona bağlı olarak geliştirilmiştir. Toplumların inanç sistemleri başta olmak üzere gelenek-görenekleri, örf-âdetleri, coğrafi konumları, iktisadî ve siyasî durumları, eğitimleri, kültürel gelişmişlikleri, tarihî birikimleri ailenin oluşumunda ve gelişiminde en belirgin etkenlerdir. Osmanlı ailesi

Günümüz Avrupa Medeniyeti'nin eski Grek ve Roma medeniyetlerinden kaynaklandığı, hemen herkes tarafından kabul edilmektedir. Ancak, Eskiçağ medeniyetleri söz konusu edildiğinde, Eski Doğu 'da ve özellikle de Mısır, Mezopotamya ve Anadolu üçgeninde vücut bulup gelişen medeniyetleri de gözardı etmemek gerekir. Çünkü, Eski Grek ve Roma medeniyetlerine temel teşkil eden her şeyin Eski Doğumdan geldiği, bugün artık bilinmektedir. Gerçekten, günümüz dünya milletlerinin büyük bir bölümünün kullandığı Latin alfabe

Şer'iye sicilleri, pek çok önemli eser gibi tarihe tanıklık eden kaynaklarımız arasında yer almaktadır. Bu sebeple söz konusu sicillerin üzerinde hassasiyetle durulması gerekir. Değerli araştırmacı ve akademisyen İzzet Sak'ın Konya Şer'iye Sicilleri üzerindeki çalışmasına bu açıdan bakıldığında, eserin önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Arşivlerin tozlu rafları arasından çıkarılıp gün ışığına kuvuşturulan her eseri, kültür hazinemizin tanınıp bilinmesinede büyük bir hizmet olarak görmek adeta bir boyun borucud

Tarih, toplumsal süreklilik ve değişim içinde, eski bilgi ve belgelerin yeniden ele alınıp yorumlandığı bilim dalı olarak tanımlandığı bilim dalı olarak tanımlanmaktadır. Bilgi toplumuna kaynaklık eden, yeni bilgilerle bilgi birikimini besleyen tarih bilimi, insanlığın kendinden emin olarak ileriye dönük adımlar atmasına hizmet etmektedir. İretilen her bilgi, kültürel kaynaklarımızı zenginleştirecek ve bilgi çağına katkı sağlayacaktır. Firdevs-i Rumi, yaşadığı dönemde, bir sanatçı, bilim adamı, kültür tarih

Bu eser, bir çiçeğe benzetilebilir. Bir çiçek bir dala, bir dal bir gövdeye, o gövde bir toprağa bağlıdır. Bir çiçeği anlamak için o ağacı, o toprağı bilmeye muhtacız. Frenk'in ilmi bize usul gösterir. Fakat Türk'ün ruhunu anlatamaz. Nitekim Frenk'in sanatı da bize yalnız teknik öğretir. Türk'ün zevkini duyurmaz. Şiirlerimizi bu memleketin ufkundan, bu memleketin yaşadığı hayattan almaya başladığımız gün milli edebiyat teessüs etmiş demektir. Şiir ve sanat tembel harcı bir iş değildir. Gençlerin vazifesi, z