Bu derleme, bizi çepeçevre kuşatan görüntü uygarlığının başat bileşenlerinden reklamın dilini ve söylemini algılama ve anlamlandırma arayışının bir ürünü. Aynı zamanda, 1960'lı yıllardan bu yana Avrupa ve Amerika başta olmak üzere ülkemizde ve dünyada reklamdan sinema filmlerine, tiyatro oyunlarından moda tasarımlarına, dekorasyondan mutfak donanımlarına hatta spor etkinliklerine dek çok değişik alanda, yapılan okuma edimlerine mütevazı bir katkı, ama rekamlara bakıyor..

Büyük şöhreti bbütün Doğu ve Batı dünyasına yayılan Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin Mesnevi'sini ve O'nun yüksek şahsiyetini Mevlana muhiblerine ve münevver gençliğe mümkün mertebe tanıtabilmek amacıyla yazılan bu kitabın tertibinde şu esaslar nazar-ı dikkate alınmıştır. Tetkik edenlerce malumdur ki Mesnevi altı cilt ve 26.660 beyittir. Türkçeye bu ciltlerin tamamıyla tercüme ve şerhini yapıp bitirenler, IV. Murad devrinde yetişen meşhur Şarih İsmail Ankaravi ile daha yakın zamanlarda Hakk'ın rahmetine kavuşa

Celaleddin Keşmir imzasına yerel basında 1940-1973 yılları arasında rastlanılır. O, bu zaman dilimi içerisinde binlerce yazı kaleme almıştır. Diyebiliriz ki bu yazıların çoğunda Konya'dan, Konya insanından, şehrin tarihî değer ve güzelliklerinden bahsetmiştir. Yazılarında Konya'nın pek farkında olmadığımız kültürel mirası ile toplumsal yaşayışını vurgulamıştır, Celaleddin Keşmir'in bu önemli yazılarını derleyip bir araya getiren Doç. Dr. Mustafa Özcan, kitaba 'Konya Yazıları' adını vermeyi bu sebeple uygun

Bu çalışmanın temel hareket noktası, habercilik eğitimine bir girişyapılması v etemelleri atılması anlamında habertoplama ve yazma uğraşına rehberlik edinilmesidir. Haberciliğe yeni başlayanlar için literatürü özetleyen ve meslek uygulamalarını değerlendiren bir başvuru kaynağı ve aynı zamanda birders kitabı olarak; soru ve örnekelrle hazırlanan bu kitapta, olabildiğince özet biçimde kesin tanımların verilmesine dikkat edilmiştir... (Arka Kapak`tan)

Tarihe yön vermiş olanbüyükkahramanların yapmış olduğu savaşları ve soy kütüklerini konu edinen şecere-nameler, halk arasında dilden dile dolaşandestansı hikayeleri de bünyelerine alarak zaman içerisinde edebi bir tür haline gelmiştir. Türk edebiyatında Oğuz-nâme, Çingiz-nâme, Timur-nâme, Şibanî-name, Selçuk-nâme gibi adlarla karşımıza çıkan bu destansı eserler, gerçeğin yani sıra kahramana mal edilen ve halk muhayyilesinin bir ürünü olan gerçek dışı olayları da içine alabilmektedir. ... (Arka Kapak`tan)

Edebi eser bir çeçiği benzetilebilir. Bir çiçek bir dala, bir dal bir gövdeye, o gövde bir toprağa bağlıdır. Bir çiçeği anlamak için o ağacı, o toprağı bilmeye muhtacız. Frenk'in ilmi bize usul gösterir. Fakat Türk'ün ruhunu anlatamaz. Nitekim Frenk'in sanatıda bize teknik öğretir. Türk'ün zevkini duyuramaz. Edebiyat, hayattaki güzellikleri keşf için halka doğru gitmelidir; fakat asla halk için olmamalıdır. Her millet, fertlerinin fedakarlığı ile yaşar.

Türkiye´de gazeteciliğin birbiriyle ilintili pek çok sorun yaşadığı ve bu sorunların bir bölümünün uzun geçmişleriyle kronikleştjği açıktır. Diğer yandan gazeteciliğin sorunları durağan olmayıp, dönemsel şartların etkisiyle değişmekte, derinleşmekte ve karmaşıklaşmaktadır. Bu kitap, söz konusu sorunların başlıcaları olan gazetecilik eğitimi, sahiplik yapısı ve tekelleşme tiraj istihdam etki kişilik hakları ihlalleri ve özdenetim,sosyal sorumluluk ve magazinleşmeyi akademisyenlerin penceresinden tartışmayı a

Günümüzde birey ve örgütlerin ilgi duyduğu konulardan birisi olan imajın pek çok türü bulunmaktadır. Bunlardan birisi olan "kurumsal imaj", hem ticari kuruluşlar, hem de kâr amacı gütmeyen örgütler açısından önem taşımaktadır... (Arka Kapak´tan)