Niğde doğumluyum. Babamın Mevlânâ Müzesi‘ne tayini ile Konya’ya geldiğimiz yıl daha okula başlamamıştım. Beş yıl Gazi İlkokulu‘nda, 3 yıl Karma Ortaokul’da, iki yıl Kız Enstitüsü özel bölümünde okuyarak mezun oldum. Yine babamın tayini ile Ankara’ya yerleştik. Giriş sınavını başarı ile geçip Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’na başladım. Mezun olduktan sonra ayrıca lise diploması alarak Üniversite sınavlarına girdim. Kazandığım Hacettepe Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde hem çalışıp hem de okudum. Mezuni

Bu eser, Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed Mustafa’nın nur cemalinidünya gözüyle gören, İslâm’ın ilk yıllarında kararlılık ve fedakârlıkla Hz. Peygamber’inyanında olan Ashâb-ı Kirâm’ın Peygamber Efendimiz için nazmetmiş olduğu mersiyeşiirlerinden müteşekkildir. Bu eşsiz şiir koleksiyonu, sahabe neslinin ahvâlini vePeygambere karşı olan inançlarını şiirsel bir dille anlatmaktadır. Dolayısıyla okuyucu,hem sahabenin Hz. Peygamber ile olan gönül bağını hem de sahabenin Hz. Peygamber’invefatı karşıs

Prof. Dr. Feridun Nâfiz Uzluk (1902-1974) tarafından, 1959 yılında başlanıp 1961 yılında tamamlanan ve günümüze kadar yayınlanma imkânı bulamayan elinizdeki bu eserde; • Mevlevîhânelerin kapatılmasından sonra Mevlevîlerin durumu • Mevlâna ve Şems-i Tebrizî’nin dostlukları • Şems’in âkıbeti ve mezarı-makamları • Farklı mecrâlara çekilmeye çalışılan Mevlâna ve küçük oğlu Alâeddin Çelebi’nin irtibatı • Osmanlı sultanları ve Mevlevîlerle ilişkileri • Yazma-basma Mesnevî nüshaları, baskıları, şerhleri • Mesnevî-

Günümüz tasavvuf araştırmalarında Mağrip ve Mağripli sûfîler henüz üzerinde yeterli araştırma bulunmayan bir alandır. Güncel tasavvufî çalışmalar ekseriyetle Irak ve Horasan gibi nispeten ilmî ve kültürel anlamda merkezî bölgeler üzerine odaklanmıştır.Hâlbuki Mağrip ve Kuzey Afrika bölgesinin de köklü bir tasavvufî mirasa sahip olduğu söylenmelidir. Mağripli Sûfî Licâî ve Düşünce Dünyası başlıklı bu eser, söz konusu zaman aralığı ve coğrafyanın bir şahidi olan Licâî’nin hayatı, eserleri ve düşünce dünyasını

XX. asır sûfîlerinden, aynı zamanda bir Mesnevîhan ve Mesnevî şârihi olan Tâhirü’l-Mevlevî’nin, hayatını şu üç asli vazifeye hasrettiği dikkat çekmektedir: Tâhirü’l-Mevlevî’nin ilk önceliği tarîkata, yani İslam’a hizmet olmuştur. Onun hayatında Hz. Mevlânâ ve Mesnevî’nin yeri bambaşkadır. Kendisi Mevlevî çilesini hitama erdirerek Yenikapı Mevlevîhânesi’nde hücre sahibi olmuş bir Mevlevî dedesidir. Hocası Selanikli Mehmed Esad Dede tarafından Mesnevî takriri için icâzet sahibidir. Karamanlı Halid Dede’den se

İslâm’ın ihsân boyutunda yaşanmasını hedeeyen tasavvufî düşünce, dünyevîleşmeye bir tepki olarak erken dönemlerden itibaren Müslümanlar arasında taraar bulmuş bir yöneliştir. Sûfîler, Hz. Peygamber ve sahâbe-i kirâm dönemindeki İslâmî yaşantının saığına uygun bir hayat yaşamak gayesiyle, önceleri zühd ve verâ hareketi şeklinde ortaya çıkan yollarını, sonraları yün elbise giyerek dünyaya değer vermediğini gösterenlerin yolu olarak tasavvuf şeklinde isimlendirmiştir. Zamanla daha sistematik bir şekilde düş

Ülkemizde ve diğer Müslüman ülkelerde Şems-i Tebrizî’nin adını herhalde duymayan kalmamıştır. Mevlâna’nın ona olan saygısını, muhabbetini ve dostluğunu hemen hemen herkes bilmektedir. Şems-i Tebrizî bu kadar çok meşhur olmasına rağmen, hayatı, eserleri, fikirleri hakkında çok az bilgi bulunmaktadır. Bu yüzden arier arasında garip kalmış ve tam anlamıyla tanınmamış bir kişi olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim bu konuyu kendisi de dile getirip diyor ki: “Biz iki kişi acayip bir şekilde birbirimize düştük. B

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, tasavvuf düşüncesi içerisinde en etkin şahsiyetlerden birisidir.Onun temel düşünce yapısı ncelendiğinde karşımıza ilk olarak aşk, mârifet ve müsamaha gibi kavramlar çıkmaktadır. Mevlânâ, bu kavramların izahında ve muhataba aktarılmasında mûsikiden önemli ölçüde yararlanmıştır. İnsanlara anlayacağı şekilde hitap etmeyi uygun bulan Mevlânâ, içerisinde bulunduğu toplumun edebiyat ve mûsikiye olan ilgisinden dolayı onlarla iletişim aracı olarak bu iki sanat öğesini etkin olarak kullan

“Yüce Allah gönlümü gökyüzü gibi saf bir hale getirdi; size nasihatler vermeye, şeker gibi temsiller getirmeye, mânâlı sözler söylemeye başladım. Şekerden taze süt çıkarıp, balla şekeri sözlerime katmaya, size tatlı tatlı öğütler vermeye koyuldum. Ben, size iyilik ettim; sizi kötü işlerden kurtarmak için öğütler verdim. Siz de elinizde kalan şu kadarcık tohumu ekin de şu iki anlık ömrünüzden, daha uzun bir ömür yeşersin. Şu aydın beden çerağı sönmeden kendinize gelin de hemen tilini düzeltin, ya

Mevleviism which has an important place in our cultural history was organized by Mevlana's son Sultan Veled and Mevlana's grandson Ulu Arif Çelebi after Mevlana died in 1274. The dervish lodge in Konya became the center of Mevleviism due to its proximity to the tomb of Mevlana and was active until 1925. In time a rich collection was formed by the objects endowed by the admirers of Mevlana and the wealthy statesmen. When the dervish lodges were abolished in 1925 the lodge was organized as the Konya Museum o

Hâzâ kitâbu Mesnevî vehüve usûlu usûl-i usûlid-dîn. Bu Mesnevî, dinin asıllarının asıllarının asıllarıdır. Hz. Mevlânâ Mesnevî'nin, öz halinde, İslâm dîninin bir ifâdesi olduğunu, İslâmî esasları dile getirip izah ettiğini anlatır. Dînin özü Allâh'a imandır. Allah aşkıdır. Aşk ile Allâh'ı sevmek, Allâh'a götüren yolda yürümektir. Mesnevî, bu esasın, bu aşkın kitabıdır; Allah aşkının doyumsuz çağlayanı, eşsiz şelâlesidir. Mesnevî, Kur'ân-ı Kerîm'in ve Allah Rasûlünün mübârek nutuklarından ifâdesi ve îza