Sevdayı hep kitaplarda, bir filmde bulmaya çalışırız. Oysaki sevgi içimizdeki tomurcukları sulamak, beslemek ve sabırla mümkün olmaktadır. Hayatımda hep sevdayı arayanlardandım, neden ve sonuçlarını aramaya çalıştım. Bu kadar açlık duyduğum duyguya ulaşmak neden bu kadar zor? Yolu çakıl taşlarındandı. Kaybetmek insanı sevgiden daha da güçlendiriyor, bunun farkındaydım ve sevgimi kaybetmemek için kendimden ödün vermeye başladım. İnsanlar sevgiye müptela ama sevemeyecek kadar da tahammülsüz çünkü duygu dünyas

Günahımla cehennemde yıkanıyorum sana, Yükün cennet parçası, Yüksünmeden yüzüstü yıkılıyorum sana, Kırbaçlarla kırılıp Kırlangıç kanadında kuruluyorum sana. Sırtındaki töhmete ve boynundaki yaftaya rağmen memleketine `Cennet` diyen ve ona küsmeyen `Üstün` bir insanın ikinci kitabı... Kapağı açtıktan sonra soluğunuzu son sayfada vereceğiniz dipdiri şiirler... Kapanan kapıların tekrar açılması dileklerimle... Yusuf ÖZDEN Hürriyetten zifirî karanlığa süzülen tozlu ışık gibi bütün kirliliği apaçık gösteren, yür

Gökyüzünde Bir Bulut şiir kitabı, on beş yıllık bir birikimin ürünüdür. Mısraların arasında kendinizi bulabileceğiniz bu yolculukta bulutları biraz aralayıp duygu dolu yolculuğa çıkmanın tam zamanı!

Gece yatağa girdiğimde o zavallı ölü adamın derin yaraları ve kurumuş kanı aklıma gelmişti. Yanağındaki kesik o kadar derindi ki gülümsemekten aciz suratına son anda ilahi bir tebessüm yerleştirilmişti sanki. Tanrının espri anlayışına akıl erdirmek imkânsızdı.

Özlem Cinic, 1969 yılında İstanbul`da doğdu. Eğitim ve öğretim hayatını İstanbul`da tamamlayan yazar, iş hayatına aile şirketlerinde başlamıştır. İlerleyen dönemlerde eğitim aldığı branş üzerine birçok yerel ve görsel mecralarda sunuculuk, yapımcılık, editörlük, köşe yazarlığı ve eğitim danışmanlığı yapmıştır. İki çocuk annesi olan Özlem Cinic, halen özel bir şirkette iş yaşamını devam etmektedir. `Hayatın tam kendisi değil midir doğmak, büyümek, geliştikçe kendini yenilemek, yeniledikçe de kendini bulmak?

Nergis çocukluğundan itibaren ona verilen mesajları görse de, ciddiye almayıp ötelemişti. Bir gün hayatı öyle bir noktaya geldi ki kendisini bir çok gerçeklik arasında gidip gelirken buldu. Kendisi farkında olmadan bu görevi nasıl kabul etmişti? Nergise verilen paralel gerçeklik görevlerini onun mesai günlüğünden okuyacaksınız.

Hikaye diye başlıyorum şiir oluyor.

Maalesef iki rüyamı ve bir anımı bu kitabımda yazamadım çünkü, dünyada rüya görüp tutuklanan ve yargılanan ilk insan olmak istemedim.

Kendini yaptığı işe adayan ancak karşısına çıkan zorluklarla baş edemeyen ve kendini ikiye bölen isimsiz bir sanal dünya yazarı kahraman... Öyle ki adını bile değiştirmiş. Bir deprem sırasında unuttuğu kimliğini tekrar kazanır. Ayrıca oyunculuk konusunda sürekli kafa yorar.

Düşün ki seni, Dizlerimin dermanında, Karacadağ`ın toprağında, İnan ki, Kêngerinde bile aradım! Yine yoksun, yine yoksun ... `Tandır ekmeği tadında okumanız dileğiyle ... `

Uzak Ufuklara Doğru Ilık ılık gözyaşı dökerken Duygularımı böldüm hece hece Satır aralarına gizledim umutlarımı Yarına yol alırken dünüm ile Zaman süzgecinde eledim ömrümü Gecelerin süsü olan yıldızlara bakarken Sadece kahve yudumluyordum, Eskiye dair ezgiler gelir aklıma, Dalarım uzak ufuklara doğru Sevda lehçesinde yaktım türkümü, Aşk hikâyelerinde aramadım aşkı, Hasret çilesinde asılı kaldı solgun bir resim, Yıllar girdi araya, açıldı bambaşka bir hayat, Gönül süzgecinden süzülenleri Mısralara dökmeye ba

Bir saat on beş dakika kalp krizi geçiren ve bunun neticesinde yakın ölüm deneyimi yaşayan, Arşı-Sema`ya kadar çıkan ve geri düşerken şeytan ve Kur`an-ı Kerim`in ruhu ile karşılaşan birinin gerçek hikâyesi.

Aşkın gölgesinde hüzün, Hep bunu yaşıyorum güzün, Bittiği yerde sözün. Haydi, bu bilmeceyi çözün...

Şiirler sesteştir. Her okuyan kendi anlamını çıkarır, kendine uyarlar. Bu demektir ki okuyan sayısı kadar farklı şiir vardır. Şair bir şiir yazar, zihinlerde bin farklı şiir yankılanır. Şiirlerimin tümünden kendinize bir anlam çıkarmanız, bana bir şiirimi binlerce kez yazdırmış olmanız dileğiyle...

Biz sadece yazıldığında veya söylendiğinde bize ve topluma hayır güzellik getirecek Allah`ın kelamını söyler yazarız. Siz Müslümanlık, ahlak, kadın, haya, eşya, aile, toplum, namaz, oruç, kurban, haç kelimelerine yüklediğiniz manayı söyleyin. Bende sizin kim olduğunuzu söyliyeyim. İnsanın hayatı yaşamı kelimelere kavramlara yüklediği manada gizlidir, yani siz kelime ve kavramlara yüklediğiniz manayı yaşıyorsunuz ve din günü onlardan sorguya çekileceksiniz. Yol olmadıkca, yol yürünmedikce, gülde olmaz dikend

Müddet-i âleme semah eyledim, Fazilet erkanı vatanda gördüm, Kan döküp cephede, zikir eyledik, Şanımı bayrakta hilalde gördüm!

Hooopp! Düşme, Tut elimden, Kalk ayağa! Güçlü olmalı Dik durmalıyız Biz kadınız Korkma! Kır zincirlerini! Bırakma! Biz kadınız Ne yükler yüklediler Omzumuza sırtımıza! Taşıdık! Yılmadık! Yıkılmadık! Çünkü `BİZ kadınız.`

Hooopp! Düşme, Tut elimden, Kalk ayağa! Güçlü olmalı Dik durmalıyız Biz kadınız Korkma! Kır zincirlerini! Bırakma! Biz kadınız Ne yükler yüklediler Omzumuza sırtımıza! Taşıdık! Yılmadık! Yıkılmadık! Çünkü `BİZ kadınız.`

Arama seni, boşuna bakınma Çalı çırpıya, dallara dokunma Ayazda, soğukta elimi tut Sadece ve sadece beni hisset Sen seni içimde ara Gurbette sırdaşlık edelim seninle Düşlerimde şarkılar söyle bana Veya yapalım seninle bir düet Nakaratında bir nota ol Beni fikret Vuslat yolunda herkese sor da Sen seni içimde ara Sayfa sayfa konuşalım seninle Sensiz geçen düne nispet Aşk kitabımda bir hece ol Al beni, kalbinde yumuşat Veya sinecekse içine bana bir ömür zulmet Gözyaşımda buğu ol da Sen seni içimde ara

Andrew `Bu imkânsız! Bir insan nasıl bir iblise âşık olabilir?` dedi. İblis öfkeyle `Aşkımızı yargılamak sana mı kaldı zavallı insanoğlu? Gerçekten o acınası yeteneklerinle bizimle başa çıkabileceğini mi sanıyorsun?` diye yanıt verdi. İblis alaycı sesiyle onu küçümseyerek devam etti: `Hem imkânsız olan da nedir? İmkânsız sözcüğü sadece sizin gibi çaresiz bir ırka yakışan bir kelime!` `Uzun tırnaklı, güçlü eliyle sivri ama gür sakalını okşayarak` Ama tabii, siz, siz farklı bir son bekliyordunuz değil mi? Bun