Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 93 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Semerlerin dili olsa neler anlatır neler. Acılar, yokluklar, sıkıntılar bazen sırttaki semere yüklüdür. Kemal Siyahhan İstanbul'un önemli ticaret merkezlerinden olan Sultan Hamam'da hamalından işadamına kadar oradaki ahalinin yüklendiği sorumlulukları, endişeleri, yaşama dair beklentileri ve korkuları su yüzüne çıkarıyor. Hamal, başka bir dünyanın yazılı olmayan kurallarını samimiyetle yansıtan bir roman. "İlkokul biter bitmez iki yıl mahalledeki bakkala takılıp çıraklık ettim. Sonrasında mahalledeki parça
100 TL.
Tükendi
Sızı, kimsesiz bir sözcük değildir; hepimizin yüreğini, aklını, dalgınlıkla yaktığı parmak uçlarını, kızılçamların incecik sürgün uçlarını yavaş yavaş oyup kemiren diş ağrısı gibi ince bir şeydir, hepimizin can ortağıdır. Sevelim sızılarımızı... Zaman, mekân ve uzay kavramlarında kafa karışıklığı yaşamaya başlamadan önce eksik taşları gediğine oturtmalıyım. Beklemek ve beklentiler zaman kaybına yol açabilir, oysa fazla vaktim yok. Zaman geçtiğinde, bedenler çürüdüğünde; gerçekler hikâyelere, hikâyeler söyle
100 TL.
Tükendi
özlüyorum zaten yanındayken de özlüyordum ki kâh içime alıyorum kokunu gözlerini gülümsemeni kâh yanımda oturtuyorum her halini yine de senin yerini tutmuyor o kahrolası uzaklık duygusu işte elimi uzatıp dokunmadığımdan oluyor hepsi nedense
100 TL.
Tükendi
Tüfeği düşündü sonra, "Av tüfeği olmaz," dedi. "Göçerler o yıllarda olsa olsa mavzer taşır," diye düşündü. Elinden av tüfeğini aldı, yerine dipçiği ceviz ağacından, namlusu süt beyazı bir mavzer verdi. O adamı tıpkı Kirli Sakallı Rehber gibi av peşine düşürdü. Av olarak bir maral düşledi. Belki yanında bir yavru olmalıydı, annesini emen bir yavru... Ulu meşe ağacı geldi aklına, Mustafa ve annesi Turna geldi sonra. Kutsal ağacın yeşili, Turna'nın süt damlayan memesi; yine gözünün önüne geldi, Mustafa'nın o i
120 TL.
Tükendi
Karanlık zamanın içinde acılı ruhumu arıyorum. Nerede düşürdüm, nerede yitirdim? Yolun hangi keskin virajına sert ve hızlı girdim? Yolculuğun kaçıncı kilometresinde savruldum? Başlarken yolun sonunu kim bilebilir, kim tutar defterini düşüp kalkmaların, yaralanmaların, örselenmelerin? Bile bile kim tekrar edip durur ömrünün yaralı günlerini?
90 TL.
Tükendi
Sinesinde, aksak kuşların gürültüleri Gam taşıyan bağrı Ve Kısa yürüyüşlerinin sahibidir gülistan.
100 TL.
Tükendi
yürüdükçe yüzleri maskeli insanlar çıktı karşıma sokak köpeklerini jurnalleyen monologlar çıktı yolun karşı tarafı çiftlere ayrılmış bando cümbüşü bu tarafı fi tarihinden yazgılı, serkeş başım gözüm üstüne bir tohumu bahar düşünden uyandıracak
100 TL.
Tükendi
Karşı konamıyordu fırtınaya, direnmeye çalışan bir avuç insanı saymazsak eğer. Sanki hayat sonbahar mevsimine tutsak düşmüştü. Aralıksız tek tek düşüyordu yapraklar. Koca çınarlar devriliyor, dilsiz hikâyelere dönüşüyordu... Artık vicdanlar, yaşamın sancılarıyla yorulmuş bir kalbin durma noktasına gelişi gibi yavaş yavaş tükeniyor ve insanlığı kendi sonuna alıştırıyordu. Herkes başkasının acısına sadece bakıyordu. Nedendi bu hayat denen yolculuk, ne içindi? Bu soruların cevapları zamanla silinmiş, yerlerine
180 TL.
Tükendi
Böyle azgın ve uslu Öyle sarmaşık ve korkak Çünkü bütün öykülerin krallığı Çelişkinin tahtında Pay biçer ömrüne gidenden ve kalandan Yakandan ve yanandan Ne acısı acıdır Ne bildiği insan kendisidir artık
100 TL.
Tükendi
HİDAYET KARAKUŞ (Şair, Yazar): Can Ceylan'ın şiirlerinde yeni, irkilten imgeler var. Dili yalın, bir o kadar da tutkulu. Yer yer gerçeği zorlayan, aykırılıklar taşıyan dize kurguları; genellikle yalınlığı, lirik söyleyişi yakalamış dil tadı yaratmış. Dörtlüklerinde şaşırtıcı buluşlar dikkati çekiyor. Adının hakkını da veriyor, canını koyuyor şiire. Özgünlüğü dize kurgusunda, yaşama eleştirel, devrimci bakışında yatıyor. Can Ceylan, şiirimizde yeni bir ad olacak. HÜLYA DENİZ ÜNAL (Şair, yazar): Can Ceylan'ın
100 TL.
Tükendi
Yeryüzünde tapılacak erkekler listesinde yer alan tüm kutsal adamların çoğu ben doğmadan otuz yıl önce ölmüşler, bu yüzden hayatımın sonuna dek cinsiyetsiz gibi yaşayıp bir bakire olarak öleceğimi biliyorum çünkü tüm güzel adamlar öldüler... Kerouac, 1969 –sirozdan kaynaklı iç kanama. Fante, 1983 –şeker hastalığı. Bukowski, 1994 –omurilik kaynaklı lösemi. Ingmar Bergman, 2007 –uyku sırasında kalp krizi. Jim Morrisson, 1973 –aşırı dozda uyuşturucu...
100 TL.
Tükendi
Tanrının uyuduğu saatlerdi anne... En çok avucumdaki sıcaklığı sordular... Bakışlarımdaki umudu... Seni sordular, bütün kardeşlerimi anne... RosaTarlovsky de Roisinblit'i... Patricia'yı... Jose Manuel'i... BobySands'ı sordular anne... Zilan deresinde kaybolan kardeşlerimi... Tehcirde ekmek dağıtan Maria teyzeyi, Dersim'i sordular... Plaza de Mayo büyükannelerindeki direncini sordular... Halepçe'nin kuşlarını, kaçakçıları, bombaları, Roboski'yi ölümü ve suskunluğumu sordular... Burkina, Cibuti, Moritanya,
100 TL.
Tükendi
Meme uçlarımda Yanlış okunmuş öpmeler Deliliğin göllerinden geçerim Yolunu kaybeder balzamin Telaşlanır şehir Kediler köpekler telaşlanır
100 TL.
Tükendi
Sevgi dudaklarını yüzüme yaklaştırıp konuşmaya başladı. İsmini daha önce duymadığım bir yazarın sözlerini mırıldanıyordu. "Aşk, aklın en soylu zaafıdır..." Sevgi'nin bu sözleri beni daha da şaşırtmıştı. Nasıl bir kadındı bu? Oysa dışarıdan bakınca hiç de kitap okuyan birine benzemiyordu. Hele ki John Dryden okuyacak birine hiç benzemiyordu.
100 TL.
Tükendi
Oysa yaratıcı yarattıklarına barış ve mutluluk dilemiştir. Yarattıklarının birbirini boğazlamasını, sömürmesini, ezmesini istememiştir. Uzayın derinliklerini ayağına getiren insanoğlu, asıl mutluluğun yeryüzünün ortak barış ve refahı olduğunun bilincinde değil. İnsanlık bir beden olarak düşünülürse, organlardan birinin rahatsızlığı tüm bedeni rahatsız edecektir.
160 TL.
Tükendi
Bak Bu Ada, Yamaçlar Öbek Öbek Ten Ölüsü, Şarkıları Kahırlı, Korkunç Kamburumla İçine Düştüm Şimdi Ben Taşlıtuşlu Göğü Parlatan Ebabiller Şimdi Ben Gürül Gürül Dalgalanan Akçaağaçlar Şimdi Ben Dili Süt Kokan Goncalar Olmasa Yenilirdim Âdemoğullarının Kokuşmuş Hayatına Duyardın Etime Vuran Dalganın Vahşi Sesini Belki De Kemiklerime Kadar Yanmış Kollarıma Sarardın Yemyeşil Çayırları
100 TL.
Tükendi
Bu da göğün cüreti bu bitimsiz iskele, Duvarcıyken umutlanmak başka İçimde bir dolgunluk hissediyorum Hemen incelmeye koyuluyorum Bu, gövden -Yüreğimi yokluyor... Zift görür, kalafatta renklenir de gövde Sonsuzda direttiğimi, bir'ini Şu!...işte şu köpüren, balık sürüsü!.. -M a v i l i k! benim Mavilik Bulantı sırf kaçak - neyin nesi
100 TL.
Tükendi
Mutfak imgesinin bütün anlamlarının gözlerimin önünde, bombardıman olduğu caddelerden geçiyorum. Smile & Go! spotlu reklam panosunun ışıkları cenaze arabasında ışıyor. Para ile tanımlara varmış bir kalabalığa çarpmak üzereyim. Ça ça ça -Çarptım. Sendeledim. Düşmedim. Gençliğimi kıskandı ciklet çiğneyen yuppie. Ahahahaha 1997. Behçet Necatigil'in Evler kitabı ruhu gibi bir sokaktayım nihayet. Bu yokuşun başında benim evim de var. Saklambaç oyunlarındahelaya saklanabileceğin bir tek göz, bir yuva. Ben hiç bu
100 TL.
Tükendi
Biz ölümü içerden bildik Ferda Kalbin kırılma sesinden Kimsesizler mezarlığında Mihri Müşfik'in Bozulmadan uyuyan cesedinden Aşiyan'da iki komşu ölü Buluşur el ayak çekildiğinde ve doktor Sabiha ve İstanbul ve sis sississs çekilir çekilecektir Bir çocuk amentüsü dillerde Dünya kalbimiz içre Atlıkarınca şenliğinde elbet dönecek dönecek dönecektir"
100 TL.
Tükendi
... Mühürdar, Korku çiçeğini kefene sardım. Duvarımda büyüyen yabani bir ottu aşk, Okşadım. Bildi, Bir beyaz serçeydi gönülde büyümeye aşeren ay. Çocukluktu, Erişte kesilen tahta sofralarda kalan. Kelamdı kirpik yaraya ayan Ve Tuşba bereketti aşk kanayan... / Bir kan sadece bir gölde kül olabilir mi?
100 TL.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 93 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1