Önce, bedenimi onunla paylaştım. Ruhumun yarısı onun oldu. Kalbimse iki katına çıktı çarparken... Sonra, uykularımı verdim ona, özgürlüğümü teslim ettim ellerine usulca, hayallerimi de onun üstüne kurmaya başlayınca olacak sandım. Oldu da... Bir temiz depresyon oldu, ilmeğin ucunu kaçırdığım bir kaygı yumağı, bir modern tükenmişlik... Çünkü; böyle öğretildi. Kendini unutmadan yaptığın annelik eksik farz edildi. Ben de kendimi unutmaz, yok saymazsam anneliğim hasar kaydı alacak sandım. Ama ben kendimi unutt

Tohumdan Mutluluğa İyilik, sahip olabileceğimiz en temel ve en güçlü niteliklerden biridir. Budizm'de buna metta denir. Metta, kalbin karşılaştığımız her şeye açılması demektir. Arkadaşça hislerin hepsi metta tohumunu içerir. Bu tohum günlük hayatımızın içinde geliştirilmeyi bekler. Bu kitap, Karaniya Metta Sutta'da ortaya konan Buddha'nın metta öğretisini yorumlar. Elli yılı aşkın bir süredir Budizm'i öğreten Sangharakshita günlük hayatımızda iyiliğin çeşitli yönlerini nasıl besleyebileceğimizi gösterir.

Hatırlayabildiğimiz ilk anılarımız karakterimizi ne derece yansıtır? Gülmelerimiz, sevinçlerimiz, korkularımız, öfkelerimiz, unutkanlıklarımız, dil sürçmelerimiz, sakarlıklarımız veya hatalarımız zihnimizde özenle gizlediğimiz düşünceleri ve inançları ne derece açık eder? Beden dilimiz, el yazımız, rüyalarımız dikkatle bakan gözler karşısında gizlediklerimizi ne ölçüde savunmasız bırakır? Kadın erkek ilişkilerinin tabiatını anlamak, karşı cins üzerindeki hâkimiyetimizi hangi ölçüde arttırır? Saygı görme arz

Herkes dolu tarafını görür, siz boş tarafını görün.

Bir ayrılık hikâyesi bu! Bin pişmanlık, bin özlem! Bir aşk hikâyesi bu! Bir ayrılıp bir kavuşulan. Ve üç kadın! İkisi birbirine özünden bağlı. Biri ilk, biri son, ikisi de ömrünün baharında bir kavuşma hikâyesi bu! Bakıldığında her şey tesadüf gibi dursa da hayatımıza giren ve hayatımızdan çıkan insanların mutlaka bir misyonu vardır. Her şey yukarıdan ayarlı olduğu kadar ağzımızdan çıkar bir söz de kaderimize yön verebilir.

Özgür tercihlere dayanan bağımsız bir yaşam yolu oluşturmak, her zaman ilgi çekici bir konu olmuştur... Tutunduğumuz tüm sosyal parametrelerin birer birer çözüldüğü; hayatlarımızın sanki bizim dışımızda, bir tür sürüklenme halinde yaşandığı günümüzde ise bu konu yaşamsal bir önem kazanmıştır... Çağımızı etkisi altına alan sosyal karmaşa ve belirsizlik, yeni bir yaşam tarzı oluşuncaya kadar, bir süre daha devam edecek gibi görünüyor... Bu dönem tamamen yeni bir düşünce ve davranış tarzını gerektiriyor... Bu

Hepimizin zaman zaman kendimize sorduğumuz birtakım sorular var. Ben kimim? Neden, niçin bu dünyadayım? Bu yaşamdan ne istiyorum? Aslında, bütün bu soruların cevapları insanın kendisini tanıması, kendisi ile yüzleşmeyi öğrenmesi ile mümkün. İşte bu yüzleşme, bedenimiz ile ruhumuzun farklı olduğunu görüp, bilincimiz ve düşüncemiz dışında bizi yönlendiren başka şeylerin de olduğunu kavramak için bir fırsattır. Sorulan sorular ve bu sorulara bulunan cevaplar bizi spiritüel, yani ruhsal alemimizin kapısına kada

Başarı ve mutluluk birlikte olacaksa, akıl ile kalp uzlaşmalı. Gönül hoşluğu isteniyorsa, önce nefis tarafından korkuyla zapt edilmiş aklı bu durumundan kurtarmakla işe başlanmalıdır. Bunun için de akla, sevgi dolu düşünceler davet edilmelidir. Ben akıl trenine binmiş, kendi zirveme erişmiş ve hüsrana uğramış bir insan olarak, aklımla kalbimi uzlaştırma çabasına girdim. Bu çabam sürüyor. Epeyce yol aldığımı hissediyor ve gönül hoşluğu yaşıyorum. Bu arayışta olanlar için ‘damdan düşmüş' biriyim. Kendim gibi

Sözleşmeyi bilmezseniz gerçekleştirebilir misiniz? Böyle bir şey mümkün değildir. Karma çukurunu bilmezseniz, aynı çukura düşer düşer neden düştüğünüzü de bilemezsiniz. Bu sebeple sözleşmeyi bilmek bizim yaşamda başarılı olmamızı sağlar. Bunu bilmediğimizde/ sezmediğimizde ve yanlış yolda olduğumuzda hayat yanlış bir yere doğru yol alır ve dahası kaderimizde yazandan çok daha fazla acı çekeriz. Bu kitapta Aylin'in akaşik kayıtları ve akaşik kayıtlarının yorumları bulunmaktadır. Maksat; Aylin'in akaşik

Yirmili yaşlarımıza kadar "Kim olmak" istediğimizi belirlemeyip, sadece bir şeyleri yapmak için yaparsak; otuzlu, kırklı, ellili yaşlarımızda gerçekte ne yapmak istediğimizi düşünür dururuz. Doyumlu bir yaşam için bilinçli bir kariyer yolu gerekir. Bugüne kadar birçok yöneticiye yaptığım koçlukların, verdiğim seminerlerin sonunda neredeyse hepsi, bu çalışmaları çok daha erken yıllarda tamamlamış olmayı istediklerini dile getirdiler. Zira geçen onca yılın ardından geminin yönünü değiştirmek onlar için artık

Dünyada hiç kimse, seyirci koltuğunda oturan cesur insanları alkışlamaz. Alkışlar, hep sahneye çıkanlar içindir. Motivasyon bilimi ve sanatı üzerine çalışan Tayfun Topaloğlu, bu son kitabında, içinizdeki motivasyon dâhisini ortaya çıkarmayı amaçlıyor. Sizlere bir rehber olarak sunulan bu kitapla, düşlerinizi gerçekleştirmek adına ihtiyaç duyduğunuz bilgi ve yetkinlikleri kazanacak, motivasyon zekanızı güçlendirerek kişisel motivasyon sürecinizi etkin şekilde yönetebileceksiniz.

Ontoloji, teoloji, onto-teoloji, fenomenoloji, epistemoloji, ahlak felsefesi Ala Emire D. Ersoy'un yöneldiği araştırma alanlarıdır. Bu bağlamda çalışmalarını Aristoteles, Descartes, Kant, Heidegger gibi filozoflar, Michelangelo ve Leonardo da Vinci gibi sanatçı-filozoflar ekseninde yürütmektedir. Ontolojik, epistemolojik, teolojik ve onto-teolojik meseleler üzerine düşünüm gerçekleştirdiği "Ben Dünya, Bebek Töz" adlı çalışması Cinius Yayınları tarafından basılmıştır. Felsefe dışında resimle ilgilenmekte ve

Sanatın güzelliği, sanatın kendisine değil sanatçısına mâl edilmelidir. Güzelliği anlayan, elbette güzeli sever ki bunlar; güzel insan, manzara, çiçek, kuş, balık, ses, söz, daha birçok şey olabilir. Bütün güzelliklerin yaratıcısı olan Allah da güzeldir. O'nu sevmemek imkansızdır, çünkü bütün yarattığı güzelliklerde, kendisinden tecelliler vardır.

Çok soru var cevapsız, üzerine düşünülmesi, bir bir cevaplanması gereken... Büyük sorumluluklarımız var kendimize karşı. Heyecanlarımız, hayallerimiz, umutlarımız var hepimizin, herkes gibi ve herkes kadar. Ve ötelediklerimiz; ihmal ettiğimiz, görmezden geldiğimiz çocuksu hislerimiz... Bu kitaptaki her bir soru, içindeki bir kapının anahtarı olacak, cevaplarını buldukça kapıların tek tek açılacak. Belki de yıllarca hiç temas etmediğin gerçeklerinle, en derinlere bastırdığın duygularınla buluşacaksın o

Kendimi bir sınav veriyormuşum gibi hissettiğim o gün nihayet gelip çatmıştı. Düşünce gücünün işe yarayıp yaramayacağını merakla beklerken içimi tuhaf bir heyecan sarmıştı. Bu doğum günümde olacaklar hayat algılarımı ya tümden değiştirecek ya da kanat çırpan hayallerimi yıkıp umutlarımı yok edecekti. O gün saatler bu beklentiyle geçerken öğle üzeri odamın kapısı aralandı ve içeriye bir pasta uzandı. Günlerdir doğum günümde gelmesi için düşünsel davetiye çıkardığım pasta karşımdaydı işte! Pastayı gördüğüm an

Hayat kısa ve hızla tüketiyoruz onu. Hayatımız, geçmişin anılarını düşünmek ve geleceğin planlarını yapmakla geçiyor. Kurallar var hep hayatımızda, mantık var. Zaman denilen katil bizi ölüme doğru hızla götürüyor. Bilinmez sona doğru hızlı ve acımasız bir akış tedirgin ediyor bizi. Yaşayamadan hayatın sonlanacağı düşüncesi ağır geliyor bize. Öyleyse bir yol bulmalıyız yaşayabilmek için hayatın güzelliklerini. Bir yol vardı aslında: Anı yaşamak... Gerçek olan, şimdiki zamanı yaşamak. Kendini nasıl

Günümüzde neredeyse herkes ciddi bir zihinsel karmaşa içinde... Felsefe, psikoloji, bireysel gelişim üzerine kitaplar okunuyor; sosyal medya, seminerler, kurslar, meditasyon çalışmaları... Ancak zihinsel karmaşa azalmıyor, hatta daha da artıyor gibi. Bilimlerde yaşanan paradigma değişimi; internetin sınırsız, kontrolsüz bilgi bombardımanı ve manipülasyonları... Zihinsel karmaşayı olumsuz etkiliyor. Bu zihinsel karmaşadan nasıl çıkılabilir? Öncelikle yüzeysel, hızlı çözüm önerilerinden uzak durmalıyız, k

Nereye baktığınız o kadar önemli değil, oraya nasıl baktığınız önemlidir. Çünkü hayat niyete göre şekillenir. Ve baktığınız yerde olanı değil görmek istediğinizi görürsünüz.

Avukat ve spor adamı olan yazar; geçirdiği kanser, ameliyatlar, kemoterapi, radyoterapi, zatürree, ölümcül enfeksiyon, çeşitli sağlık sorunları altında hastanelerde ve yoğun bakımda vs pençeleşirken birden gerçeğin ışığını görür. Tam olarak ulaşamayacağını bilmesine rağmen aydınlanma ve bilgelik yolunda kendi çapında uğraşılar vermeye, ‘Neden? Niçin? Nasılların?' cevabını akıl, bilim, bilgi, bilimsellik ve tefekkürle aramaya başlar. Bunun üzerine yazarımız; akıl, ruh, beden bütünlüğünü, sağlığı koruma ve