ey) asi ruh. seviyorum seni ve yalnızlığını dökülüyor kadehimden şaraplar şarkılar hani bir de sevişemediğim o kadın günlere haftalara aylara yıllara boğuluyorum gömleğimin düğmelerini çözen yok su katılmadık yalanlar uyduruyorum. durduk yerde.

olduğum o dalı bırakıyorum avuçlarına uyandırılmayı diliyorum kötü bir rüyadan sende sır bende sezgiye varan şimdi hangi söz tutunamadığım o yaradan alır beni düş ilk ve son aralanan sözcüklerin sözün anlamın yokluğun yoksunluğun acının kalbimin zamanı yalan yaşamsız yanımdan bir düşsüzlüğe yolculadım çıkmazına benliğimin bir uçurum aktı anısı yalan bir bahçeye (Arka Kapak)

Upuçsuz bir ova uzanıyor önümde Basılmadık tek yeri kalmamış belki de Değil yılmak çaresizlik saramaz beni Aslanın önünde koşan karınca gibi Dursam geçip gidecek bu korku bilirim Ama yıllar benimleyken koşmak isterim Eğilip dokunsam tutup sıksam toprağı O titreyişle güçlenir kırarım ağı Şimdi nerede ova ve ayak izleri Gönül gözü görse gerek tüm gerçekleri Artık yıllar saçlarıma akları ekse Ben beni biçmişim gam yemem ömür geçse

Ben bir ağustosböceğiyim Kış geldi üşüyorum. Tutan yok mu ellerimden? Düşüyorum.

Anlatamam salyangoza sümüklü böceği Soğan kokulu İstiklal yorgan altından öte At sineği ota ya da boka Adamlıklarım öksüzotu Sağ alt köşede şiirinizi taşır Mektuplar gizli buluşma Bozmayın sessizliğimi İstanbul batıyor gözlerime Bey-oğlu kendini satıyor Itır kokusu Kurşun kalemle yazılmış Üç harf ellerime bakar (Arka Kapak)

günler önce bir yabancı kaybettim açtığı yaraların sızısı kadar tanıdıktı gözleri koynumdan akıp gitti su misali dur diyemedim ben günler önce bir yabancı düşürdüm ellerimden bakışlarını saklardım sayfa aralarına o sevdirmişti yağmur damlalarını bana çöldü dudaklarım, o ise kurak tenime armağan edilmiş bir vaha acılarıma yama yaptım düşlerimden kim bilir belki çeker alırdı beni alevler içinden günler önce bir yabancı düşürdüm ellerimden dönmedi gittiği yerden (Arka Kapak)

Bir şey bırak bana Teninin sıcaklığını Ellerimi terleten ellerini Kar tanelerini Güneşin sıcaklığını Bir şey bırak bana Gözlerini Seni seviyorum demeni sabırla bekledim, bekleyeceğim de Oltaya balığın gelmsini sabırla bekleyen bir balıkçı gibi İnce ince oyarak bir heykelin ortaya çıkmasını sağlayan heykeltraşın sabrı gibi Bir ressamın manzarayı tabloya sabırla işlemesi gibi Halı tezgâhındaki işçinin halıyı tek tek, sıra sıra sabırla dokuması gibi bekledim Seni seviyorum demeni. Kanatları koparılan bir arı

seni bekliyor yurt diye seçtiğin bu küçük dağ köyü çakır dikenleri, kırmızı toprak ve kayrak, seni bekliyor basmak için bağrına acı çekirdekleriyle ardıç ağaçları. senin yüzünde taşıdığın bu çizgiler doğduğun köy evinin karamış tahrasındaki çentiklere benziyor ve daha da benzeyerecek, kapı numarasının çakıldığı levhanın pasına benziyor alnına düşen hüznün gölgesi, dilindeki bu ahlat burukluğu çakır dikenlerinin susuzluğu gibi düşecek bağrını bir gün. dönüp durduğun kendi yazgındır sadece kaçıp