ODTÜ İktisat Bölümü emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Eyüp Özveren’in onuruna bir araya gelen 14 sosyal bilimci elinizde tuttuğunuz bu kitaba onun kariyeri boyunca üzerine çalıştığı iktisat tarihi, iktisadi düşünce tarihi ve kurumsal iktisat alanlarında katkı sağladı. Çalışmaların içerik ve yöntem açısından çeşitliliği bir yandan akademik hayatı boyunca ilgilendiği konuların geniş yelpazesine işaret ederken, bir yandan da düşünsel kaynaklarının temel yapıtaşları ve onlar arasında kurduğu benzersiz ve aydınlatı

This study titled “From Modernization to Globalization, Local Authorities in Turkey, History and Today” deals with the development of local democracy in our country and the factors affecting this process in detail over a long period of time. Unlike previous studies, this study, talks over the concepts of local authority and local democracy are scrutinized within the processes of modernization and globalization, and the interaction between the variables. Modernization, administration and local authorities w

“Neden dünya tarihinin en zengin ülkesinde, muazzam düzeyde bir gelir ve servet eşitsizliği var? Milyonlarca insan, açlık düzeyinde ücretlere maruz kaldığından dolayı neden iki veya üç işte çalışmaya zorlanıyoruz? Niçin rekor kârların yaşandığı bir dönemde, federal asgari ücret yaşanamaz bir ücret olan saat başına 7.25 dolar olarak kalıyor? Neden ortalama işçilerin zararına, zengin ve büyük şirketlerin yararına olan ticaret politikalarını uygulamaya devam ediyoruz? Siyasi devrim, büyük düşünmekle ilgilidir.

Aydınlanmanın en çarpıcı kişiliklerinden Jean Jacques Rousseau'nun bilim ve sanatı yüceltmek ve yaymak için yayımlanan "Encyclopédie"ye -müzikle ilgili teknik maddeler dışında- tek katkısı olan Ekonomi Politik, Rousseau'nun büyük eseri Toplum Sözleşmesi'ndeki fikirlerini işlediği ilk metindir. Bilim ve sanatın insanı yozlaştırdığını, kentlerin kötülük yuvası olduğunu, vahşiliğin uygarlıktan üstün olduğunu savunan Rousseau burada; genel irade, onun somutlaşması olan devlet, devletin işlemesi için gereken er

Annale Okulu'nun en önemli temsilcilerinden Fernand Braudel'den de esinlenen Immanuel Wallerstein, Giovanni Arrighi, Samir Amin ve Andre Gunder Frank, 14 ve 15. yüzyıllardan güncele, beşeri dünyayı netleştirmek için dünya -sistemleri analizi adı verilen bir yaklaşım geliştirdiler. 1970'lerin başında Wallerstein, bu kronolojik kesiti modern dünya-sistemi olarak tanımladı. Bu girişim sosyal bilimler alanına hakim olan ve beşeri dünyayı mekanik gören metodolojiye bir meydan okumaydı. Bu kitapta, Okan Umruk

Türkiye-ABD ilişkileri politik açıdan birçok kez incelendi. Burcu Bostanoğlu ise politikayı Türkiye-ABD ilişkileri çerçevesinde ele alıyor. Bir siyasi tarih çalışması yapmadığını açıkça belirten yazar, uluslararası ilişkilerin kuramsal fukaralık dolayısıyla sosyal bilimlerle yeterince bütünleşemediğini savunuyor. Uluslararası ilişkileri, tarihi teşkil etmek üzere seçilen deneyimlerin belirlendiği, anlamlandırıldığı ve yaşandığı zihinsel yapıların, yani bilgiyi bilgi kılan kuramların prizmasından, hayat deni

Dünyayı yorumlamak ve bunu, Marx'ın bize miras bıraktığı, onu izleyenlerin geliştirdikleri yöntemi ve bilimsel bulguları kullanarak gerçekleştirmek... Öncelikle kapitalizmi, genel olarak da dünyayı eleştirel bir yorumdan geçirerek kavramakta, hem yönetim hem içerik olarak Marx'ın ve onu izleyen çok sayıda Marksist düşünürün, bilim adamının katkıları olmasaydı günümüz dünyası ne halde olurdu? Soruya sağlıklı bir yanıt olması bakımından, bu katkılar, örneğin toplumların, özellikle de kapitalizmin içsel anatom

Toplumsal ekonomi konuları ile ilgilenmekte olanlar aradıklarının bir çoğunu değişik yanları ve boyutları ile bu kitapta bulabilecekler ve ilk bilgilere ulaşabileceklerdir. Kitabın özelliklerinden biri de incelediği durumlara ülkemiz açısından geniş ve kapsamlı bir yer vermeye çalışmasıdır. Günümüz dünyasında her alandaki değişmeler ve yeni oluşumlar şaşırtıcı nitelikler göstermekle birlikte verilen bilgilerin ışığında bunların nedenlerine ulaşmakta çok güçlük çekilmektedir. Toplumlarda durmadan ortaya çı

Uluslararası sistemde büyük değişiklikler yaşanıyor. İç ve dış dengeler yeniden tanımlandığından önemli sarsıntılar ve mücadeleler gündeme geliyor. Avrupa Soğuk Savaş'ın başlarında olduğu gibi şimdiki dönüşüm sürecinde de merkezi bir konumda, Soğuk Savaş'ın bitimiyle Avrupa'nın bölünmüşlüğünün ortadan kaldırılması ve birleşik bir Avrupa'nın yaratılmasının sancıları ve mücadeleleri yaşanıyor. Bu süreçte Avrupalılığın ne olup olmadığı üzerinde tartışmalar yoğunlaşırken, Avrupa'nın yeni sınırları da çizilmeye

Türk Milliyetçiliğinin anlaşılması onun doğuşundan başlayarak gösterdiği gelişmelerin dikkatli bir şekilde incelenmesini gerektirir. Türk Milliyetçiliği belli şartlar altında doğmuş, gelişerek Türkçülük ve Turancılık akımlarını yaratmış, daha sonra da Anadolu´da milli bir Türk devletinin kuruluşunda en önemli etken olmuş, Atatürk Türkiye´sinin en başta gelen ilkelerinden birini teşkil etmiştir. Türk Milliyetçiliği 1992´den itibaren Sovyetler Birliği´nin dağılmasıyla ortaya çıkan Türk kökenli bağımsız cumh

Kimine göre Demokrat Parti, Atatürk devrimlerini yok etmeyi amaç edinen ve bugün bu ereğine iyice yaklaşmış görünen, gerici bir siyasal akımın ilk büyük halkasıdır. DP demek, karşıdevrim demektir. Kimine göre ise, Demokrat Parti, baskıcı yönetimler karşısında yüzyıllardır boyun eğmiş "kitlelerin isyanı"dır ve en büyük özelliği demokrasinin kurucusu olmasıdır. Ancak, birbirinin tam karşıtı olan bu iki savın yine de anlaştıkları bir nokta vardır: Bugünkü düzenin oluşmasında DP'nin payını azımsamak olanaksız