Noam Chomsky AB'ye katılım süreci ülkenin uluslar arası insan hakları standartlarına saygılı çoğulcu ve demokratik bir ülke olmasını sağlayarak şüphesiz Türkiye'nin geleceğini şekillendirecektir. Kerim Yıldız ve Mark Muller iyi bir zamanlama sergileyerek hazırlamış oldukları bu çalışmada, katılım sürecini insan hakları alanındaki sorumluluklar perspektifi üzerinden ve aynı zamanda bu sorumlulukları Türkiye tarafından hangi dereceye kadar uygulandığı yönünden analiz ederek açıklamaktadır. Bu yayın müzakerele

Bugün Avrupalının gözündeki ´Türk imajı´nın kökenleri, Batı´nın Rönesans ve keşifler yoluyla Doğu dünyasıyla yakın ilişkiler kurduğu döneme kadar uzanır. Ortaçağ´dan beri birbirine düşman Katolik ve Protestan kiliselerinin birleştiği ilk ve en önemli nokta, Türk´ün ´öteki´ kimliği olmuştur. Batılılar, dinleri ve yaşama biçimleri bakımından kendilerinin antitezi olarak gördükleri, buna karşılık siyasi ve ticari ilişkilerini sürdürmek istedikleri Türklere karşı her zaman büyük bir merak içinde olmuşlar ve T

İMF ile parasının yönetimi elinden alınıp borç batağına düşürülen, Özelleştirme ile tüm yeraltı ve yerüstü zenginlikleri, ekonomik kaleleri ele geçirilen, Gümrük Birliği ile dış ticaret yönetim ve denetimi devralınan Türk ulusunun, artık sıra Ulusal Egemenliğini elinden almaya gelmişti. İşte bu son aşamayı tamamlamak, yani tabuta son çiviyi de çakmak üzere, Türkiye AB´ye üye olma sürecine sokuldu. Bu süreçte Türkiye bölünüp parçalanacak ve sonunda Ulusal Egemenlik Brüksel´e teslim edilecekti. Türkiye´nin

Bu kitap, son 15 yılda, başını ABD'nin çektiği Batının, TSK'nın direnişini kırarak Türkiye'yi teslim almayı amaçlayan eylemlerinin bir dökümünü bulacaksınız. 1- Genel Çerçeve 2- Eylül'den Eşref Bitlis Suikasti'ne 3- Türkiye ABD'nin Nüfuz Alanına Girdi 4- Avrupa Kapısında Parçalama Kitapta ayrıca; 1994 sonbaharından sonra ABD'den ve AB'den Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yönelen saldırıları ve sürecin dönemeçlerini anlamaya olanak veren Genelkurmay istihbarat belgeleri, Türkiye'yi parçalanmış gösteren CIA harit

Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün söylem, eylem, ilke ve devrimleri incelenip doğru anlaşıldığında; Atatürk milliyetçiliği ile Atatürk ilke ve devrimleri Türkiye'nin tam bağımsızlığı ile bire bir örtüşmektedir. Bu bağlamda, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalmanın anlamı, Türkiye'nin tam bağımsızlığını korumaktır. Tam bağımsızlığın ne anlama geldiği, henüz Ulusal Kurtuluş Savaşımız'ın başlangıcında (Sakarya Savaşı'ndan bile önce bir aşamada), Mustafa Kemal Paşa tarafından: Tam bağımsızlı

Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası (AGSP) nedir? Avrupa Birliği`nin güvenlik ve savunma konularındaki hedefleri neler? Son beş yıl içinde neler gerçekleştirildi? 25 üye ülkenin Avrupa`nın gelecekteki savunması hakkındaki farklı öncelikleri neler? NATO ve Amerika ile ilişkiler nasıl geliştirilmeli? AB Anayasal Antlaşması Birliğin uluslararası alandaki rolünü nasıl etkileyecek? İşte bütün bu sorular Avrupa Birliği Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü (EU-ISS) tarafından hazırlanan bu eserin temelini oluşturuyor

Bu eser, bu sürece bir nebze de olsa katkı sağlamak amacıyla hazırlandı. Eserde Avrupa Birliği nin kuruluşu, genişlemesi, organları, temel politikaları, tam üyelik müzakereleri ve Türkiye nin AB ile ilişkileri ana hatlarıyla ele alınmaktadır. Eser; bu haliyle Avrupa Birliğini kuşbakışı tanıtmayı amaçlamakta ve ilgi duyanlara yeni kapılar aralamaktadır. Eserin sonunda Avrupa Birliği hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenlerin başvuru yapacakları yerler ve Avrupa Kurumlarının adresleri ve internet siteleri

- Avrupa Birliği Kurucu Antlaşması - Avrupa Topluluğu Kurucu Antlaşması - Avrupa Toplulukları Adalet Divanı Statüsü - Amsterdam ve Nice Konferansları - Nihai Senetlerinde Benimsenen - Protokoller ve Bildiriler - AB'nin genişlemesine ilişkin protokol - Adalet divanı statüsü ile ilgili protokol - Denizaşırı ülke ve topraklar - Amstredam'da kabul edilen nihai senet'te benimsenen protokoller - Avrupa güvenlik ve savunma politikası'na ilişkin bildiri...

“Bu kitabımın amacı, 21. Yüzyıl Türkiye’sinin, insanlığın büyük yürüyüşüne getirebileceği özgün katkıyı dış siyaset alanında irdelemektir.” İSMAİL CEM İsmail Cem, 1997 ile 2002 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanı olarak yaşadığı olaylardan, geliştirdiği düşüncelerle, görevi sırasında uyguladığı poltikalardan yola çıkarak tüm birikim ve deneyimine dayanarak kaleme aldığı Türkiye Avrupa Avrasya adlı çalısmasının ikinci cildi olan Avrupa’nın “Birliği” ve Türkiye kitabında olaylarla

İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyeleri ve aynı zamanda üniversitenin Göç Araştırmaları ve Uygulamaları Merkezi’nde görev yapan Ayhan Kaya ve Ferhat Kentel’in bu araştırması, Avrupa Birliği İletişim Grubu, T.C. Başbakanlık Tanıtım Vakfı, Heinrich Böll Vakfı, Açık Toplum Enstitüsü ve İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından desteklendi. Danışmanlıklarını Dr. Bianca Kaiser ile Dr. Martin Greve’in yaptıkları araştırmada Almanya ve Fransa’da yaşayan “Euro-Türkler”in, Türkiye’nin Avrupa Birliği’yle bütünleşme

Bu kitap 1994 yılından bu yana düzenenlene sivil toplum kuruluşları sempozyumlarının on dördüncüsünde yapılan konuşmaları, sunuşları ve tartışmaları içermektedir. Sempozyum boyunce konunun ilgili tüm aktörleri yan yana geldi, birlikte düşünme, tartışma ortamı buldu. Bu kitabuın bu konu alanunda önemli bir boşluğu dolduracağını umuyoruz... (Arka Kapak'tan)

Türkiye'nin 1999 Helsinki Zirvesi'nde üye adayı kabul edilmesinden bu yana Avrupa Birliği giderek bir iç politika konusu haline geldi. Doğal olanı buydu. Demokratikleşme, insan hakları, egemenlik hakları ve Kıbrıs gibi konular, daha önce belki de tabu sayıldığı için hiç tartışılmayan derinlikte AB çerçevesinde tartışılmaya başlandı. Hatta 57. hükümetin fiilen dağılıp erken seçim kararı almasına bile, AB reformları üzerine koalisyon ortakları arasında çıkan tartışma neden oldu. Bu kitapta, Türkiye'nin AB

Avrupa Birliği baş döndürücü bir hızla gelişimini sürdürüyor. 1950`li yıllarda 6 ülkeyle yola koyulan topluluk bugün 15 üyeli birlik çatısı altında varlığını devam ettiriyor. Önümüzdeki yıllarda birliğe girecek yeni ülkelerle hem üye devlet sayısında bir artma olacak, hem de birlik daha çeşitli ve farklı bir kompozisyona sahip olacak. Genişlemeye paralel olarak birliğin faaliyet alanlarında bir artma söz konusu. Bunun yanı sıra, 26 Şubat 2001 tarihli Nice Antlaşması`yla, birliğin kurumsal yapısında oldukça

"Avrupa Birliği Yolunda Türkiye´de Sivil Toplum Kuruluşları-Devlet İlişkileri" ile "Türkiye-Avrupa Birliği Bütünleşmesinde Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü", Sivil Toplum Kuruluşları Sempozyumları dizisinin yedinci ve sekizinci halkası. Batı dünyasında STK´ların önemi gitgide büyürken ve STK´lar karar alma mekanizmalarında gitgide daha fazla söz sahibi olurken Türkiye bu süreçte nerede duruyor? Bu bağlamda Batı Türkiye´ye nasıl bakıyor, STK´lar bu süreci nasıl izliyor? Avrupa Birliği yolunda Sivil Toplum Ku

Dr. Sevim Budak´ın Avrupa Topluluğu´nun Çevre Politikası ve Türkiye´nin Uyum Sorunu adlı doktora tezi, acquis communautaire´in Türk hukukuna aktarılmasında üç yönlü bir görevi büyük bir başarı ile yerine getiriyor. Tezin ifa ettiği görevlerden birincisi, adaylık sürecindeki Türkiye´nin, hukukunu Topuluklar hukuku ile uyumlaştırırken, yapacağı değerlendirmeler ve uygulaması gereken yöntemlerle ilgili somut ve bilimsel bir örnek ortaya koymuş olmasıdır. İkincisi, çağdaş bir çevre düzeninin ugulama araçlarını

17 Aralık 2004`te alınan müzakere tarihinden sonra Türkiye nihayet Avrupa Birliği`yle resmi müzakerelere başlıyor. Ucu açık olduğu belirtilen ve en az on-on beş yıl sürmesi öngörülen bu süreç, Türkiye açısından birçok yeniliklere gebe. Özelleştirmeler ve yabancı sermaye girişi, milliyetçiliğin yükselişi, Kürt sorunu, Ortadoğu`nun kanlı coğrafyası ve ABD`nin Büyük Ortadoğu Projesi`yle birleştirildiğinde AB`yle ilişkilerin apayrı bir önem kazandığı da muhakkak. Dolayısıyla, siyasal aktörlerin ve hükümet yetki

Bu eser, Türkiye´nin Avrupa Birliği ile 44 yıllık ilişkisine, Türkiye´nin kazanımlarına ve kayıplarına hukuki, ekonomik ve siyasi açılardan bakılarak hazırlanan multidisipliner bir çalışmadır. Prof. Dr. Erol Manisalı Prof. Dr. Şener Akyol Prof. Dr. Faruk Sönmezoğlu Prof. Dr. Zafer Tunca Prof. Dr. Nevhis Deren-Yıldırım Doç. Dr. Bertil Emrah Oder Doç. Dr. Sevim Budak Doç. Dr. Şebnem Akipek-Öcal Yrd. Doç. Dr. Dilek Cengiz Dr. Akif Menevşe Dr. İdris Hakan Furtun Dr. Pervin Bezirci-Dedelerin KATKILARIYLA

Yıllık büyüklüğü 100 milyar ECU´yü aşmış olan Avrupa Birliği mali yardımlarından üye ülkelerin yanında Asya´dan Afrika´ya, Afrika´dan Latin Amerika´ya birçok üçüncü ülke de yararlanmaktadır. Mali yardımların önemli kısmı gümrük birliği içindeki ülkeler arasında ekonomik ve sosyal uyumun sağlanması gayesiyle dağıtılmaktadır. Bu şekilde gümrük birliği içindeki zayıf ekonomili ülkelerin dış ticarette uğradıkları zararların kısmen de olsa telafisi amaçlanmaktadır... (Arka Kapak)