Benim de hayallerim vardı, tıpkı gerçeklerim gibi! Ama hayallerim, gerçeklerimin içerisine sığmıyordu. *** Benliğimize yüklenmiş doğruların ya da kendi doğrularımızın aslında hırsa dönüştüğünün farkında olmadığımız zamanlar, iç dünyamız kararır. İnsan, yaşam mücadelesinde –ister mağarada, ister sarayda yaşasın– yaşamsal gerekliliği dışında üstünlük, ben olma hırsı ile sonsuza koşmuştur ve çoğu kimse bu koşturmacadan fırsat bulup da içindeki karanlığı aydınlatacak bir ışık arayışına hiç girmemiştir ya da öyl

Bir kalem, bir kâğıt ya da bilgisayar, hayallerini gerçekleştirmeye yeter. Yazmanın yaratıcılığı ve iyileştirici gücünden faydalanarak varoluşsal yolculuğunda ilerlemek isteyen, hayallerinin peşinden giden arkadaşlarımla YNE Atölyesi bünyesinde yeni çalışmamızı tamamladık. Kelimeden Öyküye adını verdiğimiz kitabımızda, öykülerini birleştirdiğim arkadaşlarımın heyecanlarına ortak olup yeni hayatlar kurguladık adım adım. Yoktan var edilen hayatlara sevgiyi, mücadeleyi en çok da umudu aşılamaktı çabamız

Yaşam, hayatımız boyunca biriktirdiğimiz anıların toplamından ibarettir, deriz hep. Ama bazen tek bir an, tüm yaşamımızın anlamını oluşturur. Tek bir karar, tek bir vazgeçiş, tek bir düşünce ya da tek bir söz hayatımızı resmeden bir ressamdır aslında.Hayatı anlamlı kılan şey ise gerçeği görebilmektir. Ama gerçek, gizemlidir; asla ilk bakışta gördüğün değildir. Ve bu gördüğümüzü sandıklarımızla aldığımız tüm kararlar sonucu oluşan bizler, ne kadar gerçek olabiliriz sence?Şimdi bir yolculuğa çıkacağız seninle

Kurmaca karakterinizin, hayal gücünüzle inşa edip kurguladığınız dünyada, ölümsüz bir hikâyenin kahramanı olmasını istiyorsunuz. Ancak bu yaratıcı yolculukta nereden başlayacağım, nasıl yazacağım soruları; içsel endişeyi de beraberinde getiriyor ve belki de tutkuya dönüşecek bir serüvene adım atmanızı engelliyor.Yazar Ajandası, başlangıçta ortaya çıkan bu kaygılardan kurtulmanızı sağlayarak; pratik ve düzenli yazma alışkanlığı kazandırabilmek için hazırladığım bir çalışma.Günlük eğlenceli çalışmalar; sadece

Sıradan Olmayan Okul sıradan olmayan bir kitaptır. Öylesine okuyup geçemezsin. Hayaller kurmalı, senin için boş bırakılan sayfalardaki görevleri tamamlamalısın... Yazarımız değerli okuyucularına kişiye özel bir kitap deneyimi sunmaktadır. Tüm sıra dışı çocuklara sevgilerle...

Değerli Okurlarımız, Üç yıl önce toprağa ektiğimiz tohumlar filizlendi, ağaç oldu ve artık meyvesini vermeye başladı. Bu kitabımızla öğrencilerimizin gözünden can dostlarımız olan hayvanlarımızın yaşadıklarına şahit olacaksınız. Bazen bu olaylar bizleri güldürecek, bazen düşündürecek, bazen de yeni bilgiler öğretecek. Öğrencilerimizin bu kitabı yazarken ne kadar eğlendiklerine ne kadar heyecanlandıklarına şahit olduk. Umarım sizler de kitabımızı okuduğunuzda bu heyecanımıza ortak olursunuz.

Bir kere saygılı bir çocuğum ben. Hem tatlı hem saygılı... İkisi bir arada. Ben ve saygı; dondurma ile çikolata sosu gibiyiz aynı. Ama tabii saygımı bozmamak için de hayli direniyorum, özenle seçiyorum kelimelerimi. Ruhum bu konuda tam bir savaşçı. Duymuşsundur sen de; doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. Bizi de kovdular. Olsun. Onuncu köyden sesleniriz, sıkıntı yok. Onuncu köyden de kovulabilme ihtimalimiz her zaman var. Onuncu köyden seslenen, sonuncu köyden de seslenir. Yeter ki duysunlar. Kimler? Onl

Orhan Veli, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat’ın öncülük ettiği Garip Akımı’nın yansımalarını Osman Ercan’ın Sükût kitabında bulacak, yer yer sarsılacak, yer yer kelimelerin bir araya geldiğinde anlamlarının kalıplarından nasıl taştığına şahit olacaksınız.

Yoksun Şarkılar bir taş olur, SEN’le vurur yüreğimi Bir parça suskunum sana, bir parça küskün. Yoksun Büsbütün yıkar beni lanet olası yoksunluğum. Sen hâlâ çoktan unutulmuş sanıyorsun kendini, Bense hâlâ açım sana, Hâlâ sana susuzluğum...

Herkesten ve her şeyden kaçmak, uzaklaşmak istediğimiz bir an dahi olmamış mıdır hayatımızda? Kendi dünyamıza çekilip hayatın olanca kalabalığının arasında yalnız kalmak, onca gürültünün içinde sağır olmak istememiş miyizdir hiç?Kendimize ait olan alanın dışına adım attığımızda dışarısı yine aynıdır fakat geriye doğru adım attığımızda ise bizi kucaklayacak kendimize ait bir dünyanın olduğunu biliriz. Kendimize kurduğumuz dünyadır bu. Bana kalırsa insanın en huzurlu olduğu yer de burasıdır. Her şey bizim ist

Düşünen bir varlık; kendini düşünceden düşünceye sürükleyerek bazen karşıt bazen birlik anlamda kendini geliştirmeye çalıştığında, iç benliğindeki eğitici özelliğinin değerini fark eder ve kendi kendine en çıkmaz yollarda en uygun yolu edinme dirayetini bulabilir. Bir şey edinmiş bir varlığın tabiatı, artık edinmeye ihtiyaç duyduğu değerlere yönelik çalışır ve varlığını herhangi bir şekilde sürdürmesi gerektiğini anlar. İç benliğinde, kendi kendini kurtarabilen ve cezalandırabilen bir yargının yüce yaratıcı

Günlerden bir gün tarlada domatesler parlıyordu. Güneş yüzüne gülümsüyordu herkesin. Herkes mutlu mesuttu. Küçük, minik bir tohum çok geç tutmuştu. Çok zayıftı. Uzun zaman sonra çiçek açmıştı. Rengi de diğerleri gibi değildi. Diğer domatesler parlak kırmızı ve gösterişli idi, pırıl pırıl parlıyorlardı güneşin altında. Diğer domatesler onunla dalga geçiyorlardı. Ezik, büzük, rengi bozuk domates diye. Artık adı Ezik Büzük Rengi Bozuk Domates’ti. Çok üzgündü. Kalbi kırılmıştı. Niye ben de herkes gibi değilim,

Hey! Senin de Mete gibi acayip bir kuzenin olsa herhâlde sen de çıldırırsın. Sanki bu çocuk sırf Demir’in tabletini ele geçirmek için dünyaya gelmiş! Belki de uzaylılar göndermiştir onu, Demir yeni çıkan uzay yolu oyununda rekorlar kırmasın diye! Şüphelenmiyor değilim hani o antenli canavarlardan! Yine tablet savaşlarının yaşandığı bir tatil gününde Mete, “Oyun! Oyun! Tablet! Tablet!” diye Demir’in paçasına yapışınca, babasının aklına muhteşem bir fikir gelir. İki inatçı kuzeni karşısına alıp onlara satranc

Aslında yaşamda ne varsa hepsi düşünmekle başlar, düşünmezsen hiçbir şey olmaz; ne iyi ne de kötüye dair. Olduğun yerde, durduğun yerdesindir. Ne bir milim ileri ne bir milim geri gitmişsindir; başladığın yerdesindir. Her ile Hiç’in savaşı insanlık var oldukça yaşandı, bundan sonra da yaşanacak ve bu savaşlar yaşanırken birileri buna tanıklık edecek. Aydınlıkla karanlığın, iyilikle kötülüğün, barışla savaşın, uzunla kısanın, bugünle yarının, zenginle fakirin, aklına ne gelirse gelsin tüm zıtlığın evrende va

Oyunun en etkili öğrenme araçlarından biri olduğu yaygın bir kanıdır. Günümüzde oyunlaştırma ve oyun tabanlı öğrenme gibi yaklaşımlar eğitim ve iş dünyasından dijital dünyaya kadar geniş bir yelpazede kabul edilmektedir. Oyunlar çocukların hayatında hem gelişimsel açıdan hem de bilişsel açıdan yarar sağlayan etkinliklerdir. Karl Gross’un belirttiği gibi oyun aslında insanı gelecek yaşama hazırlayan bir alıştırma ve becerileri geliştirmeye yarayan bir etkinliktir. Örneğin, çocuklar yetişkinlerin yaptıklarını

Bilmeyince, Sanki daha çok anlıyor insan ne yaşadığını. Daha çok hissediyor gerçekleri, susuyor. Bilmeyince işte. Daha çok ezberliyor insan kendi adını. Her adımı korkusuzca atabiliyor. Hissedince, Korkuyor ve sınır koyuyor insan hayallerine. Endişe ediyor, saçma sapan çabalıyor kendince. Ara veriyor hayallerine ve düşlerine. Bir hisle ağlıyor işte...

Ali Karasürmeli, Deniz Özgür Oğuz, Derya Özge Arı, Doğu Gönüllü, Ece Evren, Emel Güneş, Ferhat Çeçen, Gülsüm Ayışığı, Gülcan Bacaksız, Hanne Alan, Mehmet Arutay, Muhammet Baran Aslan, Nesrin Ok, Ramazan Ok, Safiye Alkan Parıltı, Sevilcan Aktaş, Devrim Vural, Zabit Çakmak, Zeynep Yılmaz. 19 şairin kaleminden süzülen duygu ve sanat dolu şiirler sizlerle buluşuyor. Yılların birikimi olan seksene yakın şiir bir araya geldi ve antoloji oldu.

Atatürk ve Kurtuluş Savaşı pek çok yazar ve şair tarafından konu edinilmiş, pek çok kitap yazılmıştır fakat Yusuf Değirmenci tüm bunların dışında, milli mücadeleyi ve kahramanlarını konu bütünlüklerini ve kronolojisini koruyarak şiirleriyle destansı bir şekilde anlatmayı başaran nadir şairlerden biri olmuştur. Bu eşsiz kitap kütüphanelerde ya da kitaplıklarda Atatürk köşesinin en güçlü parçalarından biri olarak raflarda yerini almayı sonuna kadar hak etmektedir…

“Aralansa sır çıkar otistikler hakkında, Sırlarsa kitap gibi yaşamın safhasında…” “Fark Et” yalnızca bir şiir kitabı değil, bir gözlem kitabıdır; otizmli çocuklarımızın davranışlarını, karşılaştıkları durumlar karşısında verdikleri tepkileri, neye kızıp neye sinirlendiklerini, neyi sevip neden hoşlandıklarını şiirsel bir dille anlatan eşsiz bir kitaptır. Ayrıca ailelere bir yol gösterici, bir rehber niteliğindedir. Yıllarca otizmli çocukların eğitimiyle ilgilenen Mehmet Tevfik Temiztürk’ün bu kitabı bili

Gökyüzüyle eylül arasında Yapraklarını usulca güneşe çeviren bir ağaç Sesin ondan yeşil Sesin ondan daha ağaç Sesin birbirine değmeyen iki kanat göğsümde...