Okuyacağınız bu hikâye; genç kızlarımızın boksta şampiyon olmak için karşılaştıkları ön yargılar, mahalle baskısı, örf ve âdetler, aile baskısı, cinsiyetçi bireyler, din adı altında inanılan hurafeler ve çok zorlu rakiplerle verdikleri mücadeleyi anlatıyor. Nurcan ve Pınar’ın hikâyelerini okuduktan sonra bu iki genç kızın birer şampiyon mu yoksa birer efsane mi olduğuna siz karar vereceksiniz.

Aslen Çanakkaleli olan Ahmet Emre Durmaz (24.04.1998) Ordu doğumludur. İlkokul – Orta öğrenimini Çanakkale/Çan ilçesinde, lise eğitimini Ankara Darüşşifa Kolej’inde tamamladı. Lisans programını Medipol Üniversitesinde gördü. İlk şiir, hikaye ve denemelerini Üniversite yıllarında yazmaya başladı. Eserleri çeşitli edebiyat dergilerinde yayımlandı. Mahalli gazetelerde köşe yazıları yazdı. Seslendirme ve dublaj eğitimlerini alarak kendi yazdığı eserlere birçok yayın organlarında ses verdi. İlk şiir kitabı ‘’Aşk

Evet, doğru duydun! “Depresyon” sana bir hediyedir. Sana bir şeylerin böyle gitmeyeceğini ve hayatındaki yaşam alanlarında bir şeyleri değiştirip dönüştürmeyi veya kabullenip yeniden istediğin kararı vermen için, içten gelen derin uyarı mesajıdır! Hangi yaşam alanında mutsuzsun? İş hayatın, aile hayatın, sosyal hayatın veya fiziksel sağlığın... Onaylamadığın hâlde kabullendiğin, haksızlık olduğunu bildiğin hâlde susup sessiz kaldığın, duygularını dinlemediğin ve benliğini susturup, hayatına devam ettiğin.

Başarılı bir psikiyatrist olan Zühre, asi ve bir o kadar da zor günlerden geçen genç bir kadındır. Bir gün eskiye dair anıları canlanan Zühre, Merih ile karşılaşır ve tüm dengeleri alt üst olur. Bir taraftan Tutku adlı genç adamın Zühre için çabaları yavaş yavaş sonuçsuz kalmaktadır. Zühre, geçmişinden sıyrılıp Tutku ile bir yola mı girecek yoksa bildiği yollara tekrar ayak basıp Merih ile birlikte mi olacak? İyilik insanin gönlünde yeşeren huzur isimli ağaçtır. Meyveleri her mevsim var olup ayrı ayrı

ARAYIŞ, alışıldık tüm hikayelere kafa tutan, inişleri-çıkışları ile başınızı döndürecek, ilgi çekici karakterlerin; anlamlı-anlamsız, aşk dolu, vahşi, sıradan, sıra dışı ruhlarını tüm gerçekliğiyle hissedeceğiniz bir roman. Aşıkların, aşka düşmanların, boş safsatalarla cahilliğini bayrak gibi taşıyanların, her koşulda adalet için kendini feda edenlerin arayışı. Geçmişin, geleceğin ve şimdilerdeki zamansızlığın labirentinde herkesin kaybolduğu bir arayış. Ömer YILDIZ`ın kaleminden, zekice ve hızlı bir anlatı

Burdur’da sevdalar ve acılar gül kokulu göl kokulu yaşanır. Maria ve Yiğit gibi bazen bir gün için bir ömür beklenir, bazen bir ömür geçirirsin bir gün kadar kıymetli değildir. Sen sever beklersin. O da sevmektedir. Oysa ne gelen vardır ne de giden. Karşılıklı sevmelere bir ömür bekleyişler eklenir. Ve ölüm ayırana kadar hissedilir. Yiğit’i beklerken Meryem olan Maria’nın sevda çisentisi ikisini de sırılsıklam bırakmaya yeminlidir...

Önce bir cızırtı duyuldu bozuk hoparlöründen caminin. Gölgede yatan sokak köpekleri huysuzlandılar. Yaşlı olanlardan birkaçı uludular yattıkları yerden uzun uzun. Sonra bir sala duyulmaya başladı hoparlörü bozuk caminin, hoparlöründen. Sesi bozuk bir imam isteksizce okuyordu salayı. Birkaç tahta kapı aralandı sokaktan. Bunlar ölünün kim olduğunu duymaya dışarı çıkan yaşlı insanlardı ve kendilerini şanslı hissediyorlardı, sıra henüz onlara gelmediğinden. Demir bir kapı kapandı sertçe, birkaç ayak sesi duyuld

Katılımı zorunlu olan bir okul pikniğinden sıkılarak uzaklaşan Torpi, Korot ve Sitil yürüyüş bahanesiyle piknik alanından ayrılıp ormana girerler.Ormanın derinliklerinde ise nehir kenarında oturan Mücafora ile tanışırlar.Mücafora kimdir, buraya nasıl gelmiştir?Her birinin zihninde bu sorular yer etse de üzerinde durmazlar.Nehirde oluşan bir girdabın içine atlayan Mücafora`nın ardından aynı girdaba giren üç kafadarın akıl almaz yolculukları bu şekilde başlar…Üç Kafadarın Esrarengiz Yolculuğu...Hülya Bilgen`i

Çine Atma Gün Gelir Kapılar Tutulur Neredeyim Diye Sorgularken Vefalar Hatırlatır Sana Bir Salı Akşamı Yaşadığının Bir Yalan Olduğunu Anımsarsın Şehirler Yenilir Tüm Acımasızlığa Kuruntular Bedenini Hapseder Boy Boy Başaklar Gelir Gözlerine Mesela Bir Kuş Düşer Önüne Umut Mu Der Dokunursun Evet Bazı Şeyler Tutup Bırakamadığın Aydınlıktır Tanırım Seni Ve Umutsuzluğu Gökyüzüne Bakıp Ağlarken Çine Atma

Vefakârlığını, arkadaşlığını, öğreticiliğini, eğlenceni, sevgini, yemeklerini, gülüşünü çok özlüyorum. Siz gittiğinizden beri hiçbir şey eskisi gibi olmadı… Eskisi kadar mutlu olmadım hiç mesela… Mutlu oldum elbette ama hiç siz olduğunuz kadar coşkulu yaşamadım. Eskisi kadar üzülmedim mesela, üzüldüm elbette ama sizi kaybettiğimde yaşadığım acı ve üzüntü gibi olmadı hiçbiri. Acılara karşı törpülenmiş hissediyorum kendimi. Hayat siz gittiğinizden beri hiç vazgeçilmez olmadı, mesela… Elbette ki hayat yaşamaya

Mengüalp, çapkın bir erkek olmanın doğasını sergiliyordu aslında kendince. Hızlı ve kararlı adımları Ece’yi korkutmuş olsa da bu yolu yürümek istemişti Ece. Bilmediği bir adrese doğru bir yolculuğa çıkmaya karar vermişti. Gerçek aşkı aramaya karar vermişti. Ama bu yolculuğun, kendisinin belirlediği bir zamanda başlayacağını sanıyordu. Onunla karşılaşana kadar… Mengüalp’le karşılaşması öyle bir karşılaşmaydı ki artık yolculuk çoktan başlamıştı ve aşk ateşinin harlı çemberinin ortasında kalakalmıştı Ece. Hem

‘Sır Dünya’ ne anlatmak ister? Apeus ismindeki adam yıllar sonra terk ettiği Buwuka’ya döndüğünde orada ne kasabayı ne de kasabanın insanlarını bulur. Buwuka’nın yerinde yeller esiyordur. Baraj çukuru doldurmuştur, geçmişin üstünü suyla örtmüştür. Suyun altında kalmaya direnen tek kalıntı tepedeki mezar taşlarıdır. Apeus orada kendi adına yapılan ve bir ziyareti andıran yapıyla karşılaşınca çileden çıkar. Onu ölmeden mezara koymuşlardır. Kayığa binip kaçmaya çalışırken Buwuka sakinleri peşini bırakmaz ve di

Kadim Tigris’in latif “Kelek”lerinden, Haarlem’li ”Jr. (Küçük) Murad Paşa”ya, idam edilen “Denizci Maymunlardan”,sertifikalı “Tersane Mandaları”na, Nehr-i Ziyab Kanalı kahramanı “Daltaban Mustafa Paşa”dan, ünlü “Dayı”lardan “Mezamorta (Yarı Ölü) Hüseyin Paşa”ya... Denizcilik tarihimizdeki ilginç ve pek de bilinmeyen konulara değinmiş yazar... Duru, akıcı ve anlaşılır bir dille denizciliğimizin engin sularındaki bir yolculuğa davet ediyor sizleri... Tüm bunlara ve daha fazlasına tanıklık yapmak istemez misin

Lionel Messi, 24 Haziran 1987'de Arjantin'in Rosario şehrinde dünyaya geldi. Futbola 8 yaşında Rosario şehrinin takımı olan Newell's Old Boys'da başladı. 2000 yılında ailesi, Messi'nin büyüme hormon eksiklik tedavisi görmesi ve futbola Barcelona'da devam etmesi için İspanya'nın Barselona şehrine taşındı. Barcelona formasını ilk kez 2004-05 sezonunda giyen Messi, La Liga'da gol atan en genç futbolcu unvanının sahibi oldu. 2005-06 sezonunda La Liga ve UEFA Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşadı. 2006-07 sezonun

Luis Alberto Suárez Díaz (24 Ocak 1987, Salto)La Liga ekiplerinden Barcelona'da forma giyen Uruguaylı futbolcudur. Suárez, 2006-07 sezonunda 29 maça çıktı ve 10 gol kaydetti. Groningen forması ile ilk maçına 20 Ağustos 2006 yılında, Feyenoord maçında giydi. 9 Ağustos 2007 tarihinde, Ajax Suárez'i Groningen'den 7.5 Milyon Euro karşılığında transfer etti.Suárez, 2007-08 sezonunda 33 maça çıktı ve 17 gol kaydetti.31 Ocak 2011 tarihinde, Liverpool Suárez'i Ajax'dan 26.5 Milyon Euro karşılığında transfer etti. S

Cristiano Ronaldo 5 Şubat 1985'te Funchal, Madeira'da doğmuştur. Maria Dolores dos Santos Aveiro ve José Dinis Aveiro'nun son çocuklarıdır. İkinci ismi olan Ronaldo'yu babası Ronald Reagan hayranı olduğu için koydu. Hugo adında bir abisi, Elma ve Liliana Cátia adlarında iki ablası vardır. Arjantin doğumlu İspanyol model Georgina Rodriguez ile birliktedir. 2018 yılında nişanlanmışlardır. Profesyonel olmadan önce Andorinha, CD Nacional ve son olarak Sporting CP genç takımında oynayan Ronaldo, 17 yaş altı Port

Salah, 2010 senesinde Mısır Premier Lig ekibi el-Mukavlun'da oynamaya başladı. Kısa bir süre sonra açıklanmayan bonservis bedeliyle İsviçre ekibi Basel'e transfer oldu. İlk sezonunda takımıyla şampiyonluk yaşadı ve ligin Altın Oyuncu Ödülünü kazandı. Salah'ın performansı Premier League takımı Chelsea'in dikkatini çekti ve 2014 senesinde 11 milyon £ karşılığında transfer oldu. Buna rağmen ilk sezonunda kendisine gerekli fırsat tanınmadı ve Seria A takımları Fiorentina ve Roma'a kiralandı. Daha sonra Roma tar

Ibrahimovic, kulüp kariyerine 1990'lı yılların sonlarında Malmö FF'de başladı. Ronald Koeman'in isteğiyle Ajax'a imza attı. 2004'te, 16 milyon €'ya Juventus'a transfer oldu. Serie A'da ün kazandı ve David Trézéguet ile iyi bir ikili oldu. 2006'da, Juventus'un ezeli rakibi Inter'e transfer oldu. 2007 ve 2009 yıllarında Avrupa'da yılın kadrosuna seçildi. 2008-09 sezonunda gol kralı oldu. 2009 yazında Barcelona'ya transfer olan Ibrahimovic, sonraki sezon Milan'a geçti. Milan'ın ekonomik bunalımları nedeniyle t

Neymar, 5 Şubat 1992 yılında Brezilya'nın Mogi das Cruzes kentinde dünyaya gözlerini açtı. 2003 yılında daha 11 yaşındayken Santos'ta futbol kariyerine başladı. 2009 yılında Santos ile profesyonel kariyerinin ilk maçına çıkmadan önce, kulübün altyapı takımıyla birçok maçta yer aldı. Profesyonel kariyerinin ilk senesinde (2009) Campeonato Paulista'da Yılın Genç Futbolcusu ödülünün sahibi oldu ve o yıl Copa Libertadores'in alınmasında en çok payı olan oyunculardan biriydi.İlk milli maçını daha 18 yaşındayken