İnsan yaşamı bir düzen üzerine kuruludur. Ve insan aklı geliştikçe içindeki potansiyel ortaya çıkar. En büyük özgürlüğün akıl olduğunu, küçük bir kasabanın modern bir kentte dönüşebildiğini görünce anlıyoruz. Karanlık, güçlü bir halkın direnciyle kırıldı. Bilhassa mücadelede ustalaştığını finale yaklaştıkça anlayanlar birer kahraman olsa da, “Tuz ekmek dostları” hiç unutulmadı. Bütün evlerin penceresi, vitrinler ışıklı, herkes sevdiklerini kendi eliyle en yakın uzağa yerleştirdi. Karanlıkta yaratılan umut n

Ersoy Tümay, 1971 yılında Mersin’de dünyaya geldi. Aslen Adıyamanlı’dır. Çocukluk döneminin bir bölümünü Mersin’de geçirdikten sonra, babasının iş değişikliği nedeniyle Adıyaman’a taşındı. İlk öğrenimini Adıyaman’da tamamladıktan sonra, ailevi nedenlerden dolayı çocuk denecek yaşta evden ayrılarak İstanbul’a gelip yaşama atılmak zorunda kaldı. Büyükada’da uzun bir süre faytonculuk yaptı. Ailesinden ve sevdiklerinden ayrı kalmasının beraberinde getirdiği boşluğu, şiir yazarak gidermeye çalıştı. Büyükada’da o

Ben mavi halkalı ahtapot; Okyanusun derinliklerindeki eğlenceli yaşamımı görmeye ve öğrenmeye hazırmısınız? Eğer cevabınız evetse, okyanusun mavi sularının derinliklerine dalalım ve birlikte eğlenceli bir maceraya çıkalım! Ben, bu geniş mavi denizlerin halkalı sakini, mavi halkalı aptapotum. Tüm canlıların arasında en ilginci ve gizemlisi benim. Sana okyanusun altındaki yaşamımdan bahsedeceğim ve dünyama ait sırlarımı söyleyeceğim... Özlem GÜNDOĞDU

1958 yılında Niğde/Nar Köyünde doğdu. İlkokul/Ortaokul ve Liseyi Niğde’de okudu. 1980 Yılında Kırşehir Eğitim Enstitüsünden mezun olduktan sonra 5 Ocak 1981 yılında Ağrı Merkez Taştekne köyünde öğretmen olarak göreve başladı. 1982-1986 yılları arasında Adana/Tufanbeyli Kirazlıyurt Köyü İlkokulunda, 1986-1991 yılları arasında Sivas/Altınyayla Deliilyas Kasabası İlkokulunda, 1991-1992 Yılları arasında Niğde/Kiledere Kasabası İlkokulunda öğretmen olarak görev yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın açtığı sınavı kaz

Bu Romanda Yoksulluk ve şanssızlığa rağmen direnen bir ailenin yaşam mücadelesini anlatan Şair Yazar Hülya Çelik, romanın kahramanı Yusuf'u İtalya'ya gönderiyor. Yusuf’un Rozayla tanışması ile başlayan aşk Romeo ile Juliet’ in aşkını bile aratmıyor. Yusuf, Ayşe ve Roza bir aşk üçgeni sarmalında çakışıyor. Roza ve Yusuf ya da Ayşe ile Yusuf Aşkı Daha da bir başka anlam kazanıyor. Romanın olay örgüsü kusursuz işlenmiş olup okuyucuya sayfalar içerisinde sörf yaptıracağına inanıyorum. Romanlarında akıcı bir dil

İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?MUSTAFA KEMAL ATATÜRKSon günlerde güzel bir kitap okudum yine. Adı “Kıvılcım Yürekli Kadınlar”… Yazarı bir hanım… Daha önce “Anılarımla Hasanoğlan” ve “Bir Öğretmen Yetişiyor”adlı kitaplarını zevkle okuduğum başarılı yazar Ş

Benim hayat çizgim tarihten gelen kültürümüze bağlı olarak kardeşlik, dayanışma, emeğe saygı, eşitlik ve hak yolunun onurlu yoluna bağlı var olabilme felsefemdir. Devrimci anlayışım İHANET Mİ MÜKAFAT MI romanım da en güçlü çizgi ve düşüncelerimin vazgeçilmez referansı oldu. Bu romanımda kendimizden ve memleketimizden koparılmaya uğraşılan devrimci tarihimizin bugünlere nasıl geldiğini fark edeceksiniz. Bu kültürümüzü kardeşlik, dayanışma, emeğe saygı, eşitlik ve en önemlisi de hak yolunda onurlu bir y

Mustafa ARI'nın yazdığı bu kitap kaleme alınıncaya kadar, yurdumuzda Yan Flüt'ün özelliklerini öğrenebileceğimiz bir kaç cümlelik ansiklopedik bilginin dışında Türkçe kaynak ne yazık ki yoktu. Bu çalışma, yazarın akademik müzik eğitimi ile tanıştığı 1961’den bu güne 62 yıllık, Yan Flüt’le tanıştığı 1968’den bu güne 55 yıllık birikimin sonucudur. Üzerine öğretmen okulu çıkışlı İlkokul Öğretmenliğini, Gazi Üniversitesi Müzik Bölümü çıkışlı 27 yıllık müzik öğretmenliğini de katarsak, eğiticiliği konusunda ü

Bu Dunya Hepimizin - Karma Şiirler Kitap Açıklaması BU DÜNYA HEPİMİZİN Dünyamız su, hava, toprak Bazen soğuk, bazen sıcak Yaşayan tüm canlıları Var mı başka doyuracak? Doğanın dengesi için Haykıralım hep birlikte: “Dünya bizim evimiz Korumak görevimiz, Sularımız, havamız Yarına kalsın temiz!..” Sev sevebildiğin kadar Koru koruyabildiğin kadar, Yok öyle bizim, sizin BU DÜNYA HEPİMİZİN… Mesut BAŞALDI (Tanıtım Bülteninden)

İnsan yaşamında öyle olaylar vardır ki… Duyduğunuzda, öğrendiğinizde ya da yaşadığınızda “masal gibi…” dersiniz. “Bir Tatil Masalı” da öyle… Hayatta kimi rastlantıları pek önemsemeyiz; oysa aşkı, sevgiyi, dostluğu ya da korkuyu oluşturan daha çok o rastlantılar değil midir?.. Bir Tatil Masalı, akıcı dili ve kurgusuyla masal tadında zevkle okunacak bir kitap. Ahmet Kahveci

“İstersen kim olduğumla başlayayım öncelikle. Adım Öykü. Dere tepe, il il, ilçe ilçe, köy köy dolaşarak çocuklar için masal ve hikâye kitapları satıyorum. Çok güzel hikâye ve masal kitaplarım var.” Ne dedin ne dedin? Ne yapıyorsun?” “Dünyanın en güzel çocuklarına, dünyanın en güzel masal ve hikâye kitaplarını satıyorum. Bazen de kitaplarımı armağan ediyorum.” “Olamaz, sus, sakın söyleme…” “Neyi söylemeyeyim? “Az önce söylediğin hikâye şeysini işte…” “Kitabı mı?” Öfkelenerek: “Sana, söyleme dedim. Yas

sabah kalkınca sarılırım kendime kutlarım bayramımı kimseye duyurmadan öper koklarım yalnızlığımı

“Eli bitti bile!” diye haykırdı o sırada Gülten’in arkasında bulunan kızı. “Geçmiş olsun hanımlar, beyler.” “Bu söylediğinize “palindrom” derler. Bilir misiniz?” dedi Nuri Bey. “Antik Yunan’da geri geri koşan zat demekmiş.” Hayat bazen hem çok kısa hem de çok uzun gelir insana. Bu durum belki de insanoğluna tanınan, bu bir tanecik hayatın nasıl yaşandığıyla ilgilidir. İster kısa ister uzun olsun hayatın döngüsü hep aynıdır. Hayatta mutluluk, neşe, sevgi olduğu kadar keder, üzüntü, nefret de vardır. Gülte

Biz yaşamı hep ciddiye aldık. Onun için hep yalpaladık. Oysa oluruna bırakıp hayatın akışını yaşamak lazımdı. Bu yüzden hep dert sahibi olduk. Mutluluğumuz kısa oldu, yarım yaşadık her şeyi. Sevdanın adını duyduk. Aşkı yüreğimizde yarım hissettik. Sofradan doymadan kalktık. Bazen ihaneti koynumuzdakinden gördük bazen de can dediğimiz canımızdan. Ömür dediğin arpa boyu kadar kısaydı. Oysa biz hiç bitmez sanıyorduk. Yanıldığımızı en sevdiğimizden darbe yedikten sonra anladık. Yaşamın kıyısında yürüyüp feleğe

Selçuklu-Bizans arasında uc bölgesi olan Bilecik ve çevresi Os­manlıların kuruluşuna tanıklık etmiş bir coğrafyadır. Bilecik’in bu özelliğinden dolayı Hocam Doç. Dr. Refik Arıkan’ın yönlendirmele­riyle “Bilecik Türbeleri ve İnanç Sistemindeki Yeri” adlı yüksek lisans tez çalışması ortaya çıktı. Bilecik Türbeleri ve İnanç Sistemindeki yeri konulu tez çalışması kapsamında Bilecik, Bozüyük, Gölpazarı, İnhi­sar, Osmaneli, Pazaryeri, Söğüt ve Yenipazar da saha araştırmaları gerçekleştirildi. Bahsi geçen yerlerde

Yazar Ahmet Dokuzoğlu yazdığı hikayeleri, şiirleri, öyküleri, yorumları ve yaptığı besteleri ile hayatının ayak izlerini dünya isimli bu gezegene en ölümsüz şekilde kazımayı sürdürüyor...

Bir şeyi çok istediğin oldu mu hiç? Peki, başarmak için sadece istemek yeterli geldi mi? İstemek, başarmanın yarısıdır. Başarıya giden bu yolda çok çalışmak gerekir, tıpkı Şirin’in yaptığı gibi. Şirin’in bu süreçte nelerle karşılaştığını öğrenmek ister misin? Kim bilir, belki sen de bir gün başarı hikâyeni yazarsın. “DANSIN AYAK SESLERİ”