Elinizde tuttuğunuz kitap, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti hakkında Batı ülkelerinde yayınlanmış, kaynak niteliğindeki özgün kitapları Türkçeye kazandırma düşüncesinin meyvesidir. Kuşatma Güncesi 1453´ün yazarı, Venedik Cumhuriyeti eşrafından bir ailenin çocuğu olan gemi doktoru Nicolo Barbaro´dur. Barbaro, Sultan Mehmet Il´nin 1453´teki adıyla Konstatinopl´u kuşatma altına aldığı günlerde, kentte bulunuyordu; kent Türklerin eline geçinceye kadar da orada kalmış ve yaşananları kendi bakış açısı

Türkiye´de bilimsel araştırma etkinliğinin ancak 1933 yılında İstanbul Üniversitesi ile Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü´nün kurulmasından sonra sürekli bir uğraş haline geldiği bilinir. Daha önce de temel bilimlerde kişisel çabalarıyla bilimsel araştırma yapanlar olmuştur ve bazıları hakkında kapsamlı incelemeler yayımlanmıştır. Yalnız bu çalışmalar henüz hiçbir yerde topluca anlatılmadığı için toplum etkileri üzerinde bir karara varmak kolay olmuyor. Bu eksikliği gidermek amacıyla burada söz konusu temel bi

Küçük şeyler büyük sonuçlar doğurabilir derler. Bu deyim sütyenler için geçerlidir çünkü çok ağırlığı olan gayet hafif şeylerdir, onlar. Gözümüz alıştı tabii mevcudiyetlerine ama düşünün bir kere, ne olurdu hayatımız, onlarsız?

AKP iktidarı ülke yönetiminde iki yılını doldurdu. 1960 sonrası kurulan, Laik Demokratik Cumhuriyet karşıtı ve kökdendinciş partiler, MNP (Milli Nazım Partisi), MSP ( Milli Selamet Partisi), RP (Refah Partisi), FP ( Fazilet Partisi), geleneğinin son temsilcilerinden AKP tarafından yönetiliyoruz... (Giriş´ten)

Atatürk´ün Dışişleri Bakanı olarak anılan Dr. Tevfik Rüştü Aras´ın uzun siyasî yaşamı 1907 yılında başlayıp 1960´ların sonuna dek devam etmiştir. Kuşkusuz bu uzun sürecin en önemli devresi, temel ilkeleri Atatürk tarafından belirlenen Türk dış politikasının başarılı bir uygulayıcısı olarak 13 yılı aşkın bir süre yürüttüğü Dışişleri Bakanlığı görevidir. Ancak, Atatürk´ün ölümüyle Aras´ın siyasî yaşamı pek de hoş olmayan bir devreye girmiş, Londra Büyükelçiliği yıllarını bir anlamda zorunlu olarak emeklilik d

Birinci Dünya Savaşı bitti. Osmanlılar yenildiler. Batılılar Osmanlı topraklarını paylaştılar. Osmanlı Sultanı´nın ve Halife´nin hükümeti bu paylaşmayı tescil eden Sevr Antlaşması´nı imzaladı. Türkiye, Mustafa Kemal´in yönettiği Kurtuluş Savaşı´yla bu soygunu reddetti ve bugünkü Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Eğer Kurtuluş Savaşı olmasaydı, eğer Batılıların ve Sultan-Halife yönetiminin istediği ve kabul ettiği Sevr Antlaşması uygulansaydı, eğer laik Cumhuriyet kurulmasaydı... Türkiye bugün Ortadoğu mozayiğini

Elinizdeki kitap, bir yabancı diplomatın Osmanlı Türkiyesi'nde üç yıllık gözlemlerinden oluşuyor. İçinde tarih var, coğrafya var. Sosyoloji, sosyal antropoloji, siyaset bilimi, kamu yönetimi, tarım, sanayi, ticaret, uluslararası ilişkiler ile ilgili bilgiler, çözümlemeler, görüşler ve değerlendirmeler var. Ama ilk merak ettiğimiz şey, hakkımızda iyi mi kötü mü yazdığı. Bize nasıl baktığı, bizi nasıl gördüğü: Mikroskop altında bir böcek türü incelercesine bir Doğalbilimci tavrıyla çirkinliklerimizi, alayc

Elinizdeki kitap, genç bir Harbiyeli'nin 21 Mayıs 1963 darbe girişiminde militanlıkla başlayıp, 12 Mart 1971 Darbesi sonrasına uzanan devrimci dönüşümü ve pratiğinin tanıklığıdır. Anı yazmak, öznellikten bütünüyle arındırılabilir bir iş olmadığından en zon yazım türlerinden biri olagelmiştir. Ancak bu zorluğuna rağmen anı kitaplar, toplumsal süreçlerin ayrıntılarına inerek bütünlüklü bir tarih bilinci oluşturabilmek açısından vazgeçilemez bir önem taşımaktadır. Üstelik Çetiner, kendi zaaflarını bizimle pa

Dışişleri Bakanlığı´nda görev alan herkesin meslek hayatı boyunca birden fazla kere doğrudan ve dolaylı olarak Avrupa bütünleşmesi (entegrasyonu) olgusu ile yolunun kesişmesi, daha da ötesi olayın içinde bulunması kaçınılmazdır. Bu satırların yazarı olan diplomat da, Dışişleri Bakanlığı tarafından Avrupa´da entegrasyon sürecinin gümüş yılı sayılan 1976´da konuyu akademik yönden incelemek üzere Amsterdam Üniversitesine gönderilmiş ve o tarihten bu yana AB ile ilgisini hep sürdürmüştür. Yazarımız kitabında,

Kitapta, Mezopotamya ve Eski Mısır uygarlıklarına ilişkin bilimsel, teknolojik, toplumsal ve kültürel etkinlikler, karşılıklı etkileri göz önüne alınarak, hümanist yaklaşımla nesnel biçimde incelenmiş ve ilgili konular mühendislik bakış açısıyla değerlendirilmiştir. Türkiye´de bugün, bu bağlamda yayımlanmış telif kitaplar ve makaleler, yalnızca, ilgili bilim insanlarının uzmanı oldukları konularla sınırlıdır. Çeviri yayınlar da aynı durumdadır. Bu bakımdan kitap, söz konusu alanda yapılmış öncü çalışmadır.

Anadolu insanının özgerçekleştirim uğraşlarının toplamı ya da düşünsel harmanlanımı, çoğulculuğu, demokratik laik açılımları olanaklılaştıran karşıt kültür birimini oluşturur. Karşıt kültür, öncelikle egemen yapı ve söylemin baskıcılığına, dayatmacılığa, sömürücülüğüne ve tek-tipleştirme eğilimene karış yürütülen bireysel ve toplumsal savaşım sürecinde biçimlenir. Toplumu insancıllaştırmak ve uygarlaştırmak amacıyla yürütülen etkinlikler, egemen kültüre göre ve tüm kültür içerisinde ´karşıt eğilimi´ olu

Dr. Sevim Budak´ın Avrupa Topluluğu´nun Çevre Politikası ve Türkiye´nin Uyum Sorunu adlı doktora tezi, acquis communautaire´in Türk hukukuna aktarılmasında üç yönlü bir görevi büyük bir başarı ile yerine getiriyor. Tezin ifa ettiği görevlerden birincisi, adaylık sürecindeki Türkiye´nin, hukukunu Topuluklar hukuku ile uyumlaştırırken, yapacağı değerlendirmeler ve uygulaması gereken yöntemlerle ilgili somut ve bilimsel bir örnek ortaya koymuş olmasıdır. İkincisi, çağdaş bir çevre düzeninin ugulama araçlarını

Üçüncü Yol politikaları üzerine sürdürülen tartışmalar gündeme getirildikleri coğrafyaların sınırlarını taştı ve dünyanın dört bir yanında yeni bir sol oluşum adı altında siyaseti ve özellikle sol siyaseti etkilemeye başladı. Her ne kadar Üçüncü Yol politikalarının üzerine inşa edildiği değerler farklı coğrafyalarda farklı biçimler alıyor olsalar da, varsayım hep aynı: Küresel ekonomi ve onun zaman içinde oluşturacağı küresel toplum kaçınılmaz ve alternatifsiz bir sonuçtur. Dolaysıyla toplumun sürdürebil

Ünlü matematikçi Weİerstrasse´m bir sözü vardır: Yaşamda her şey çok geç gelir. Yıllarca lise öğretmeni olarak çalıştıktan sonra ileri yaşında Üniversite profesörlüğüne atandığında duygularını böyle belirtmişti. Elinizdeki kitabı hazırlarken sık sık bu sözü hatırladım. Çünkü siyasetteyken basında hep iyi bir konuşmacı olmadığım şeklinde eleştiriler çıkardı. Siyaset eyleminden ayrılıp anılarımı yayımlamaya başladıktan sonra ise birdenbire aranan bir konuşmacı haline geldim. Bu işte bir yanlışlık vardı ama ne

x