Bu hikaye ; Parçalanmış yüreklerin görüntüsü ve Yürekleri parçalayan hazin bir yaşantının gerçek bir ürünüdür. Biz, dünümüzün bugünümüzle ve yarınımızla bağlantısını kurmakta ve anlatmakta çok güçlük çeken talihsiz bir toplumuz. Bu nedenle bir zamanlar burada neler yapıldığını, nasıl yaşandığını görmek adına tarihe izdüşmek adına kaleme alınmıştır.

Her kız annesinin kaderini yaşar... “Karar… Hamide Tufan ile Mazhar Maksut Tufan’ın evlilik birliklerinin devam etmeyeceğine dair güçlü kanaat oluştuğundan her iki tarafın da ortak kararıyla evliliğin sonlandırılmasına…” Hamiş hiç bakmadı Mazhar’ın yüzüne duruşma boyunca… Kendisine uzatılan duruşma tutanağını imzalayıp çıkarken hür bir minik kız gibi hissetti kendini… Memleketteki o küçük Hamiş gibi… Dayak yoktu artık, o ağır küfürler, sadistçe yatak fantezileri, başa kakma seansları, had bildirme kabalı

1975 yılı, Mart ayının sonu ya da Nisan başları günlerden ne hatırlamıyorum. Sağlı sollu ağaçlarla kaplı bu yolda bilinçsizc ilerliyorum. Ağaçlar sert esmeye başlayan rüzgârla uğulduyorlar. Bütün gün görünmeyen, gri bulutların arasında inzivaya çekilen güneş, artık batmış olmalı. Karanlık gittikçe yoğunlaşıyor. Yörenin soğuk ve nemli havası, kalın giysilerimin arasından sızıp, iliklerime kadar ulaşıyor. Gittikçe fazlalaşan yağmurdan ağırlaşmaya başlayan paltomun yakasını kaldırıp, iki ucunu birleştiriyorum

Japon bir şefin söylediğine göre yemekleri, şefleri, mutfakları hatta şehirleri ve ülkeleri birbirinden ayıran tek şey baharatlardır. Damaklarda tat bırakacak anılar tıpkı baharatlı bir Hint yemeği gibi dokunduğu insanda her daim hatırlanacak bir his bırakır. İşte baharatlı anılar bu yüzden unutulmazdır. Dimağlarda bu anıları biriktirme görevini yerine getirenler arasında en çetin savaşçılar babalardır. Bir evladın yaşamında her daim hatırlayacağı bir tat ve koku olma çabası babaların verdiği kutsal bir sav

Bir nefes…İşte tek kişilik bir nefes, hadi bir nefes daha, işte tam böyle hadi hadi bir nefes daha, rüzgarla, güleç, şen ve derinden, hadi bir nefes daha! Defalarca izlenen bazı filmler vardır. Başrol oyuncusuyla aynı anda içilen bir nefes sigara figüran ruhunuzu birkaç dakikalığına da olsa efor sarfedip dikey geçiş yapan şahsiyet edası ile başrol yapar. Bahane hazırdır. Kendi senaryomu kendim yazmadım ama işte bir nefesle birlikte artık başroldeyim dersiniz. Başrol çoğu zaman sıkıcıdır ve siz bu sıkıcılık

Hayatı hem kendiniz hem de farklı gelişen çocuğunuz için zorlaştırmak istemiyorsanız, bırakın kendisi için o da bir şeyler yapsın. Hayatı boyunca onun yanında olamayacaksınız. Bu yüzden sizin olmadığınız zamanlarda, kendi kendine maksimum düzeyde bakabilmesi, temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi, kendine uğraşlar bulabilmesi ve hatta bir işte çalışabilmesi için lütfen onlara fırsat verin. Lütfen unutmayınız! Herkesin gelişme potansiyeli vardır. Bu gelişme potansiyelini bireyin elinden almak, iyilik yapıyoru

Hayat Devam Ediyor; Bozkurt’a, Kastamonu’ya ve milletime önemli hizmetler ve katkılar sunduğuma inanıyorum. Kadirşinaslar biliyor. Allah’ta biliyor. 17 yaşımda bilinçli olarak başladığım vatan millet hizmetimi sürdürüyorum. Çocuklarım İstanbul’da yaşadığı için, yılın özellikle kış bölümünü İstanbul’da geçiriyorum. İstanbul, edindiğim tecrübelerime, dünya görüşüme, insanlığa bakışıma yeni değerler katıyor. Hemşerilerimin büyük bölümünün İstanbul da yaşıyor olmasının; görevimiz sırasındaki sosyal, siyasi, kül

Duygular insan yaşamının temel mekanizmalarından biridir. Duygularda meydana getirdiğiniz değişiklikler olmadan davranışlarınızdaki değişikliğin kalıcı olmayacağını bilin. Tahteravallinin iki ucunda bir siz varsınız birde travmalarınız. Kim tahteravallinin yukarısında kalıyor? Unutmayın her gayretin içinde bir zahmet bulunur bu zahmete katlanabilenler gayret gösterebilenlerdir.. Teşekkürler Hayat ve hoş geldin kabul..

Güneşiniz söndüğünde, Ay ışığını yitirdiğinde ve hiçbir şeye hevesiniz kalmadığında anlayacaksınız asıl meseleyi. Bir umudun, bir kalbin, bir çift gözün sizi yaşatabileceğini. Öyle geceleriniz vardır ki hiç sabah olmayacak sanırsınız, Hiç bitmeyecek dersiniz kendinize, Bu yara hiç kapanmayacak, İşte o zaman sadece gökyüzüne bakın, İnanın özgürlüğünüz orada, Hiç kimse alınyazısını bilemez. Neler yaşayacağını, neler göreceğini hatta kendisini nelerin beklediğini, Ama karakterini bilir ve ruhunu… Sonra elini h

Albert Einstein’in, bir kum tanesinin sırrını çözebilseydik; tu¨m evrenin sırrını çözebilirdik, sözu¨nu¨ elindeki buğday tanesinden yola çıkarak gerçekleştiren yurdum insanı Keloğlan'ın bilim diyarındaki seru¨venine hoş geldiniz.

Öğretmenlik kutsaldır, ancak mesleğin kutsiyeti artık düşünülmüyor. Günümüzün ekonomik ve sosyal şartlarının altında ezilen öğretmenler ne yazık ki, artık sadece iyi yaşamayı düşünüyor. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de öğretmenlik mesleği en güç koşullar da yapılıyor. Kış şartlarının en ağır olduğu bölgelerde kimi zaman elektriksiz, çatısı akan okullarda, eğitim için gerekli araçlardan yoksun bir şekilde eğitim vermeye çalışırlarken, aç, susuz, perişan olduklarına bakmaksızın mesleklerini en iyi şekilde y

Peri Kızı gibi hayatınıza girer bazısı, yokluğunda anlarsınız varlıklarını. Bazen Peri Kızı olduğunuzu sanırsınız, olan ile biteni anlayana kadar büyümüş bulursunuz kendinizi. Ya ikisi arası bir yerde sıkışmışsanız. Karakterimiz gibi diğer yaşamlarda ‘ayaklanmaya’ çalışırsınız. Peri Kızı acaba ne kadar süre buna tahammül edecekti. Bulunduğu konumdan dünyayı ne kadar süre hissetmeye kararlı olabilecekti? Yaşam erdemi göremeyenin ve duyamayanın elinde değerini yitirmiş para gibidir. Belki de yaşamın amacı, p

Hüznün sığ kıyılarından uzaklaşıp derinleştiği bir denize doğru sürüklenen iki kadının hikâyesi… Esma ile Gülin… Onlar farklı yaşamlardan gelip bir yerde yolları kesişmiş, farklı hayatlar seçseler de birbirlerinden hiç kopmamışlardı... Biri, Türkiye’nin tanınmış, zengin ailelerinden birinin; diğeri, mütevazı bir ailenin kolejde bursla okuyan kızıydı. Biri, gerçek bir yuva sıcaklığı, müşfik bir anne dokunuşuna hasretti; diğeri, annesinin verdiği güçlü sevgi ve ilgiyle sımsıcak bir yuvada büyümüştü. Biri, gör

Kırgın Değilim Ne karla, boranla gelen kışlara kırgınım Ne, çiçeklerimin açmadığı, ilkbahara Ne, yapraklarımı döken sonbahara kırgınım Ne, topraklarımı çöllere çeviren yazlara Ve dudaklarımı kurutan rüzgara Asla kırgın değilim.

İntikam sokak sokak arıyor seni, İlk sola dönünce, Dönünce sol yanına doğru, Bir gece vakti, Işıkları bir bir kapanıyor evlerin.. Sanki hiç görmemişim gibi, Siliniyor yüzün karanlığımda..

Dizlerimin üzerine çöküp kalmıştım. Kıpırdayamıyor ve gözlerimden delicesine boşalan yaşları durduramıyordum, etrafımdaki herkes sanki yok olmuştu ve ortama büyük bir sessizlik hakimdi. Bense halen Ra 'nın gözlerinin içine kilitlenmiş bir şekilde; gördüklerimin gerçek olmamasını dilercesine, bana bütün bunların aslında bir şaka olduğunun söylenmesini ve o gözlerin içinde yaşanacak olan güzel günlerin yansımasını görmeyi beklercesine bakıyordum. Omuzumda hissettiğim sıcak dokunuşa karşılık bile veremeyecek d

Şiir aşkın ve kederin anlatılabilir hâlidir... Ve kelimeleri yeterince yontulmuş ise; bir şiirin İçerisine bir Afrika'da sığabilir. Bir açlık ve bir iman da....

Mobbinge maruz kalanların sessiz çığlıklarını duyurmak ve bu konuda farkındalık yaratmak amacıyla yazılmıştır. Okuyuculara, hem bilgi vermek hem de mobbinge karşı bir duruş sergilemek için bir rehber niteliğindedir. Mobbingin ne olduğunu, nasıl mücadele edileceğini ve mağdurların haklarını nasıl savunacaklarını öğrenmek isteyen herkes için vazgeçilmez bir kaynaktır.

Mutluluğu nasıl tanımlardınız? Para, iş, yaşadığın şehir, etrafındaki insanlar? Sahip olduğun eşyalar, ev, araba? Evet hepsi olabilir ancak bunlar olmadığında “asıl” mutluluk nedir? Ütopik bir mekan düşünün; sorguların ortadan kalktığı, kimsenin kimseyi ötekileştirmediği, statülerin tanınmadığı, kapısından içeri giren “herkesin” kendisini ait hissettiği ve aslında kendini bulduğu bir yer…“Glück” yani başka bir dilde adı “mutluluk” olan bu mekanda iki güçlü kadın olan Pelin ve Nur’un mutluluk aray