Buram buram tarih kokusuyla sarayı, askeri, fedaiyi ve nicesini betimleyen, okuyana sanki yaşıyormuş hissi veren birbirinden muazzam hikâyeler. Ömer Seyfettin’in Rus zulmünü hüzünlü bir hikâye teması ile anlattığı ve devamında nice kahramanların özünde ne denli yüce gönüllü olduğunu ortaya seren öyküler ile BOMBA iç dünyanıza çok iyi gelecek

Osmanlı tarihinin mühim bir devresi olan Kosova Zaferi – Ankara Yenilgisi esas olarak iki savaşa odaklanmakla birlikte savaşın öncesi ve sonrasına dair konular üzerinde de durmaktadır. Bu şekilde Osman Bey döneminden Çelebi Mehmed’in tahta geçişine kadar ki döneme ait çeşitli siyasi olaylar ele alınmıştır. Elinizdeki bu eser sadece tarihi bilgilerin art arda sıralanması değil zaman zaman yorumlara ve kıyaslamalara da başvurulmuştur. Fatma Aliye Hanım’ın yazmış olduğu bu eseri biz de günümüz Türkçesine çe

Raif Necdet Kestelli’nin 1932 yılında kaleme aldığı ve 1933 yılında “Semavi İhtiras” ismiyle yayınlanan roman, Türk inkılabının yapıldığı, gelişmelerin art arda yaşanmaya başlandığı ve insanların geleceğe umut ile bakmaya başladığı dönemi anlatır. Bu yıllarda iyi eğitim almış, Avrupa’da tahsilini tamamlamış, birkaç dil bilen nesillerin yetişmesini, havacılık dâhil her alanda dünya lideri olmamızı, dünya barışında etkin roller oynamamızı derken her alanda başarılı olduğumuz düşlenmektedir. İşte bu düşleri

“Hepimiz birer boşluğuz, farklı boşlukları dolduruyoruz. Önceden bize çizilen yollardan yürüyor, bize başkaları tarafından verilen isimleri kullanıyor, başkalarının nüfus cüzdanımıza yazdığı dine inanıyor ve bizden öncekilerin bizim için biçtiği rolleri oynuyoruz. Ve doğumla ölüm arasındaki boşluğu yaşama provasıyla nefes nefese dolduruyoruz.”

Remziye ve Fikri aynı fabrikada çalışan ve birbirini seven iki gençtir. Ustabaşı, Remziye’yi rahatsız edince Fikri ustabaşını döver. İdare, Fikri’nin haklı olduğunu bilmesine ve Fikri’ye hak vermesine rağmen fabrika için daha iyi olacağını düşündüğü için, Fikri’yi işten çıkarır. Fikri aylarca iş ve ev arar. Sonunda gece bekçiliği işi bulur. İş bulduktan sonra Remziyelerin evine taşınır. Uzak akraba Edibe Teyze, kız kardeş Leman ile güzel ve sakin bir hayatı yaşamaya başlarlar. Bu başlangıç mahalle ve

"Büyü, Mısır’da Tanrı inancından daha eskidir ve burada daha sonra ruhani tapınmanın ayrılmaz bir parçası olan dinsel törenlerin pek çoğunun Tanrı’nın herhangi bir ad veya biçimde Mısırlıların aklında tasavvur edilemez olduğu bir zamana dayandığı kesindir. Gerçekten de hem Tanrı hem de “put”u tanımlayan hiyeroglifsel balta işareti, bu silah ve[ya] aletin, gizemli bir biçimde üstün bir gücün varlığını sembolize ettiği tarih veya hanedanlık öncesi zamanlardaki dinsel büyüyle alakalı bir törende kullanıldı

Türk Edebiyatı Tarihi adlı altı ciltlik eserimizin bu ilk cildinde Türklerin en eski edebî devirleri işlenmiştir. Bu meyanda ilkin Mitolojik Devir, Destanlar Devri, İslam Öncesi Türk Edebiyatı ve İslam’a Giriş dönemleri sırasıyla ele alınmıştır. Mitolojik Dönemde Türk Mitolojisinin temel kavramları olan kozmik ögeler, Tengri, Ülgen, Umay, Erlik, Kötü Ruhlar, Yer-Su- kültleri, Kozmogoni ve Kozmoloji, Yaratılış mitleri gibi kavramlar incelenmiştir. Destanlar Bölümünde varyasyonlarıyla Yaratılış, Alp Er T

Çok büyük uygarlıklara tanık olmuş Anadolumuzun Akdeniz’e kıyısı olan Karaman ve Finike kıyılarını denizcilikle uğraşanlara daha etraflıca tanıtmak amacıyla birçok yıllığa, tarihi eserlere, coğrafyaya ve özellikle İngiliz ve Amerika deniz rehberlerini inceleyerek ve İngilizce harita ve deniz rehberlerinde bu kıyıya ilişkin var olan yanlış adları düzelterek ve denizcilikle uğraşanlara gerekli olacak ve benzerine Avrupa deniz rehberlerinde rastlanamayacak olan dağınık bilgileri de alarak bu eseri meydana

“Kadınların Cep Kâhini”, ilk baskısı on altıncı yüzyılda yapılmış, dönem kadınlarına aşk, ilişkiler, evlilik, sosyal çevre gibi çağımızda da merak konusu olan evrensel meselelere dair bir tür kehanet yöntemiyle yol göstermeye çalışan bir kitap. “Fala inanma, falsız kalma!” diyor atalarımız. Gündelik sıkıntılardan uzaklaşmak, geleceğin belirsiz yollarındaki sisi az da olsa dağıtmak, hayatınıza farklı bir pencereden şöyle kısacık bir bakış atmak ya da belki geçmiş yüzyılların günümüze erişen bu hafif esi

Mehmet Akif Hayatı, Eserleri ve Muharririn Yazıları ile bir döneme damga vurmuştur. Şair ne Abdülhamid yanlısı olabilmiş ne de İttihatçı ve ne de Kemalist… Hepsiyle sorunlar yaşamış, iktidarlarla pek geçinememiştir. İstibdat olarak gördüğü Abdülhamid’i tahtan indirdiklerinde çok sevinmiş fakat İttihatçıları görünce cehennem de uyandığını anlamıştır: Eyvâh! Beş on kâfirin îmânına kandık; Bir uykuya daldık ki: Cehennemde uyandık! Demiştir. Mücadelesi hep vatan, millet ve İslam dini idi. Bu çalışmayı

Yaşadığı döneme dini, tasavvufi ve ilmi açıdan damga vuran Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Kur’an ve sünneti ön planda tutarak yaşayan, devrinin en önemli insanlarından biri olmuştur. Döneme o kadar etki yapmıştır ki, asırlar boyunca konuşulmuş ve günümüz dünyasında bile yaşantısı ve eserleriyle halen konuşulmaktadır. Kendisi de bir Türk olan ve bunu da çeşitli vesilelerle dile getirmekten hiçbir zaman çekinmediği görülen Mevlânâ’nın ve Mevlevîlerin Türk algısı, toplumumuzda yaygınlaştırılmak istenenin aksin

Türk Edebiyatı Tarihi adlı altı ciltlik eserimizin bu Beşinci cildinde XIX. Yüzyıl (Yeni) Türk Edebiyatı Tarihi işlenmiştir. Bu meyanda Tanzimat edebiyatı isimlerinden başlamak üzere şair ve yazarlar, Tanzimat Edebiyatının çeşitli özellikleri, Avrupa’dan giren yeni edebiyat örnekleri, roman, tiyatro, gazetecilik vs. ele alınmıştır. Servet-i Fünun Edebiyatı, özellikleri, Servet-i Fünûn ile Tanzimat Edebiyatı arasındaki farklar şair ve yazarlarından isimler değerlendirilmiştir. Popüler yazar ve gazeteci

Türk Edebiyatı Tarihi adlı 6 ciltlik eserimizin elinizdeki 4 Cildinde: 16 Yüzyılda Çağatay-Türk ve Azerî Türk edebiyatı Osmanlı Hükümdarları Kırım Hanı Gazi Giray başta olmak üzere, divan şairleri, gibi Mesnevî şairleri, dönemin tarihçileri, biyografi yazarları, şair tezkire yazarları, çeşitli alanlarda eser veren Ebussud Efendi gibi alimler, Pir Sultan Abdal, Köroğlu gibi halk şairleri anlatılmıştır. 17 yüzyıl için aynı şekilde Çağatay ve Azerî edebiyatlarına değinildikten sonra divan şairleri, Mesnev

Türk Edebiyatı Tarihi adlı altı ciltlik eserimizin elinizdeki 3 cildinde Türk Edebiyatının Osmanlı Dönemi XIV. ve XV. Yüzyılları işlenmiştir. IV. Yüzyıl Orta Asya Divan edebiyatı şairlerinden Rabguzî, Mahmud b. Ali el Kerderî (Kerderli Mahmud), Kutb, Harezmî, Seyf-i Sarayî, Ebû Hayyan, Hüsam Kâtib, Berke Fakih; Azerî Divan edebiyatından Hasan Oğlu, Erzurumlu Kadı Darîr, Nesîmî; Anadolu Divan Edebiyatı şairlerinden Gülşehrî, Aşık Paşa, Hoca Mes’ud, Şeyhoğlu Mustafa, Yusuf-u Meddah, Eflâkî, Ahmedî, Kadı

Türk Edebiyatı Tarihi adlı altı ciltlik eserimizin bu ikinci cildinde Türklerin İslamiyet’i kabullerinden sonraki dönem yani İslami Türk Edebiyatının ilk devirleri işlenmiştir. İlkin Emevî ve Abbasî dönemleri İslam Medeniyeti, bu uygarlıklarda edebiyatın yeri, Türklerin İslam Medeniyeti dairesine girişleri, İslam’ın Türk medeniyetine ve Türk uygarlığının İslam açısından değerlendirilmesi, Türklerin İslam’a giriş destanlarından Abdülkerim Satuk Buğra Han Destanı, Manas Destanı’nın İslami versiyonu, İslam

Keşfetmek ama önce kendini sonra kalbini… Belki de tam tersi? Uzun bir yolculuk bu… Özellikle kalbini keşfetmek ve bir insanı severken kalbini fark etmek ve bu uzun yolculukta yaşanılan sayısız hayal kırıklıkları... Müziği, kitapları seven, kendini keşfetmekten başka gayesi olmayan bir kızın evliliği ile başlayan ve dönüşen ruh hâlleri size belki de çok tanıdık gelecek…

Türk Edebiyatı Tarihi adlı altı ciltlik eserimizin elinizdeki VI. ve son cildinde XX. Yüzyıldan başlanarak Çağdaş Türk Edebiyatı Tarihi işlenmiştir. XX. yüzyılın başından itibaren ulusçuluk akımına mensup; dilde, ilimde, fikir ve sanatta ve aşık tarzı ulusçu şair, ilim ve fikir adamları bu bölümde ele alınmıştır. İslamcı Şair olarak M. Akif Ersoy, Sembolist şair Ahmed Haşim, ulusal değerlerimizi dile getiren Yahya Kemal Beyatlı ulusçu roman ve hikaye yazarları Yakub Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halid Kar

Bu kitap yalnız bir insan olarak addedilmiş Yesu'dan bahseder, İsa'dan, Kurtarıcıdan değil, sonradan gelme olup kendisinin bilmediği iman ilmine (thé-ologie) temas bile etmez. Tam tersine bu tarihi o, bu hayatın dünya için, ileride ne gibi akıbetler olacağını hiç bilmiyormuş gibi anlatır, çünkü Yesu’nun kendi de o akıbeti ne bilmiş, ne de istemiştir. Bundan dolayıdır ki gerek eskiden olan ilham ve vahiy ile kayıptan haber verişlere arka çıkmak için maziye çıkılarak, gerek yeni kiliseyi desteklemek için

Okuyucular bu kitapta, Mihalıççık Kazası ve köylerinin gelenek görenek ve kültürleri hakkında bilgi edinirken Sündikenlerin İncisi Mihalıççık’ın kültürel zenginliğini de öğreneceklerdir. “Kaval havasıyla yağan yağmurun sesi misin? Gencek yaylasının uğuldayan yeli misin? Çiçek karnavalı kazanpınarının, rengi misin? Söyle canan Malıç’ın neresindensin?” Diyen şairin duyup hissettiklerini; kaval havasında yağan yağmurun sesini, yaylada uğuldayan yelin uğultusunu duyup dinlerken, Mihalıççık’ın kültürel do