Resim sanatını yüzyıllar boyunca meydana getiren kuralların bırakılması bu günkü alçalışın başlıca nedeni olduğu sonucuna çoktan vardık. Resim yapmak bilimi, yani zanaatı kaybolunca, ne pahasına olursa olsun bir yenilik yarışması başlamış ve bizi bu günkü deliliğe kadar getirmiştir. Şimdiki ressamlar eskiler kadar resim yapamayınca “başka yolda” çalışmak zorunda kalmışlardır.

Hint felsefesinin tüm geleneksel sistemlerinin tek bir amacı vardır, ruhun mükemmellik yoluyla özgürleşmesi. Bunun yöntemi Yoga'dır. Yoga kelimesi çok geniş bir alanı kapsıyor, ancak hem Sānkhya hem de Vedāntist okullar, şu ya da bu şekilde Yoga'ya işaret ediyor. Bu kitaptaki ilk derslerin konusu Rāja Yoga olarak bilinen Yoga şeklidir. Patanjali'nin Sūtraları, Rāja Yoga konusunda en yüksek otorite ve metin kitabıdır. Diğer filozoflar, bazı felsefi açılardan zaman zaman Patanjali'den ayrılsalar da kural

Mustafa Suphi’nin hayatını incelerken iki kısma ayırmak gerekir. Komünizmi benimsemeden önce ve sonraki Mustafa Suphi. Zira komünizmi benimsemeden önce sıkı bir Türkçü ve İttihatçı idi. Ancak İttihatçılarla arasının bozulmasından sonra Sinop’a sürgün edilmesi ve oradan Kırım’a kaçmasıyla beraber farklı biri olarak karşımıza çıkar. Bu eser, yaşantısına ek olarak öldürülüş şekli ile tanınan, Osmanlı Devleti’nin son dönemi ile Millî Mücadele’nin ilk yıllarında adından sıkça bahsettiren bir aydın olan Mu

“Türk tarihinin ana hatları çizilirken Sümer medeniyetinin son günleri ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk günleri arasında büyük bir benzeyiş gördüm. Büyük Gazi, 20 asırda Cumhuriyet Türkiyesini nasıl yaratmışsa yedi bin sene evvel yaşayan Sümerlilerin başına da Gazi gibi bir halaskâr geçmiş, Sümer topraklarını düşman istilasından kurtardıktan başka ana vatan hudutlarını Sirtella’dan Babil ve Ninova’ya kadar genişletmiş, Dicle-Fırat kıyılarında muhteşem bir medeniyet kurmuş, Orta Asya’dan göç eden Türk ne

Herkes yaşamın gizeminden aynı şeyi anlamaz. Ama biz hepimiz yaşamın nereden geldiğini ve ölümün ne olduğunu bilmek isteriz. Çünkü ahlakımız bu soruya verilecek yanıtın etkisi altındadır. Yaşamın ve ölümün niteliği belki halkı tamamen kuramsal olan diğer bütün sorunlardan daha fazla ilgilendirir. İnsanlık bu soruna bir çözüm bulmak için deneysel biyolojiyi beklememiştir. Bu çözüm tarzı doğanın bilimden önceki dönemlerdeki bütün açıklamalarını karakterize eden bir biçim almaktadır. Bu dönemde yaşamın bed

Avusturya İmparatoriçesi, Bavyeralı Wittelsbach Hanedanı’ndan bir ailede doğdu. Sisi lakaplı Elizabeth, on altı yaşında İmparator Franz Joseph ile evlenmeden önce farklı bir şekilde yetiştirildi. Evlilik, onu hazırlıksız olduğu ve uygunsuz bulduğu çok daha resmi Habsburg Saray hayatına itti. Evliliğinin başlarında, Elizabeth’in bebeklik döneminde ölen kızlarından birinin yetiştirilmesini devralan kayınvalidesi Arşidüşes Sophie ile anlaşmazlıklar yaşadı. Hiçbir zaman ortak bir noktada buluşamadılar, hep

Dr. Besim Ömer Akalın’ın, annesinin meydana gelen bir rahatsızlığında üzümden fayda görmesinin ardından bu çalışmayı meydana getirdiği bilinmektedir ve bu eseri annesine ithaf ettiğini söyleyebiliriz. Dr. Besim Ömer Akalın kaleme almış olduğu bu eser ile doktorluk mesleğinde ve hastalıklardan korunmak konusunda besinlerin öneminin büyük olduğunu, üzümle tedavinin çeşitli hastalıklarda önemli faydalarının olduğunu değerli okuyucularına aktarmaktadır. Ayrıca eser, üzümün tarihsel serüveni, hangi hastalık

Tehlike. Dünya değişmişti. Hâlâ değişiyordu. Bunu iliklerine kadar hissediyordu. Tehlike orada bir yerlerdeydi. Pusuda bekliyordu. Belki şekil değiştiriyordu. Daha da derinleşiyor, kara bir hâl alıyordu. Orada bir yerde ölüm, adı henüz insanlarca konulmamış bir surette, usulca sabrının sonuna gelmesini bekliyordu. Ne de sabırlı biriydi can alan. Sanki başka birinin hayatından sızıp gelmiş bir anı gibiydi. Bilinen dünya altüst olurken, macera dolu bir hikâye başlıyordu.

Hayata yeniden tutunmak için yazılmış bir kitap… Yenilgilerin ardından, Yeniden küllerinden doğanlar, Yine… Yeni… Yeniden diyenler için… Hayat bir tercihse eğer, Ve her tercih bir vazgeçişse… Bu kitap, Kayıpların ardından, Kazanmayı tercih edenlerin kitabı olsun!

Alfred Adler, bu eserinde eğitimi zor olan çocukların davranışlarını bir konferans dizisi şeklinde detaylıca incelemekte ve açıklamaktadır. Bu esnada psikolog, eğitimci ve ailede olması gereken özellikleri de açığa çıkarmaktadır. Zihinsel engelli veya gelişim geriliği olduğu düşünülen normal çocukların alt ıslatma, sınıfta düzeni bozma, bağımsız hareket edememe, huysuzluk gibi davranışlarının asıl nedeninin aşağılık duygusundan kaynaklı “dikkat çekme” olduğunu da ortaya çıkarmaktadır. Aynı zamanda Bir

Kalp, evrende insan ve hayvanların ayakta kalması ve yüzyıllar boyu nesillerini devam ettirmeleri için çok önemli bir organdır. Kanı pompalayarak bir yandan temiz kan gelmesini, bir yandan da kirli kanın çıkışını sağlar. ABD Kalp Hastalıklarına Karşı Tedbirler Arama Enstitüsü tarafından yayımlanan Kalp Hastalıkları Ani Ölüm ve Felce Karşı Önlemler kitabında kalbin işleyişinden, kalp hastalıklarının öneminden, yüksek ve düşük tansiyonun kalbe etkisinden, Frenginin dolaşım sistemine etkisinden, kalp dama

Nüktedanlık ve insanı diğer canlılardan ayıran en temel özelliklerden biridir ve de gülme ve mizah ihtiyacı insanın gündelik yaşamında tıpkı diğer ihtiyaçlar gibi önemli bir yer tutar. Hiç şüphesiz mizahın olabilmesi için insanı güldürmesi gerekir fakat gelişi güzel insanın güldüğü her şey de mizah kapsamına girmez. Divan edebiyatı şairi Nabi işte bu noktada mizah ile ilgili şu betimlemeyi yapar: “Mizah yerinde ve zamanında söylenmelidir. Mizahın sözü özlü, anlamı büyük olmalıdır. Kırıcı ve yıkıcı olma

Kemalizm ideolojisi ve Cumhuriyet Halk Partisi birbiriyle eş yollarda yürüyen iki oluşumdur. Eserde de bu şekilde anlatılmakta; eserin ismi Kemalizm’den, içeriği ise Cumhuriyet Halk Partisi’nin esas ve ana niteliklerinden oluşmuştur. Edirne Milletvekili Şeref Aykut tarafından kaleme alınan eserde daha çok ekonomi üzerinde durulmuş gibi gözükse de şu anki toplumun ve geçmişin sorunları, bunların çözümleri üzerinde de durulmuştur. Geçmişi ve geleceği Cumhuriyet Halk Partisi ve Kemalizm açısından görmek i

XX. yüzyılın başlarında insan anlayışında büyük değişiklikler oldu. Bu değişiklikleri yapanlardan biri de Dr. Alfred Adler’dir. Gerçekten Adler, İnsanı olduğu gibi kendisinin ve başkalarının karşısına çıkardı. İnsanda var olmayanın yarattığı varın yokluğunu belirtti. İnsanın varlığında yer alan her şeyin sürekli olarak ereklilik, üstünlük amacına yöneldiğini gösterdi. İnsanın, ereklilik, üstünlük amacına yaklaşma olanakları ile yaşama gücü, hayat anlayışı arasında bir ilgi bulunduğunu meydana çıkardı.

Louis Pasteur, Fransa’nın Dole kentinde doğmuş bir kimyagerdir. Kuduz aşısını bulan ve aynı zamanda mikrobiyolog olan Pasteur, birçok hastalıkla ilgili çözümler üretmiş, araştırmalar yapmış, insan sağlığına katkıda bulunmuştur. Bulaşıcı hastalıklarda ve mayalanma olaylarında çalışmalar yapmış ve çeşitli ispatlar sunmuştur. Laboratuvarında şarbon, tavuk kolerası, ve kuduz gibi hastalıklar üzerinde çalışmalar yapmış, tıbbın ilerlemesinde büyük katkısı olmuştur. Her ne kadar tepki görse de azminden ödün v

Kılıç Arslan, ömrü boyunca Haçlı orduları ile savaşmıştır. Türkler, Sultan Kılıç Arslan'ın önderliğinde, bir milletin vatan savunmasının nasıl yapılacağını gösterdiler. Kılıç Arslan'ın mücadelesi sayesinde Tarih, Türk milletinin asırlardır bu sancağı nasıl taşıdığına tekrardan şahit olacaktır... Tanrı ilk medeniyet çırağını yakan Türk’e dünya sonunun İsrafil sürünün üflemeyi de mukadder kılmış ve bir ucu ebediyete bakan bir tarih yaratıcısının ululuğunu 600 milyonluk Türk dünyası içinde büyük Atatür

Zekâ ve çalışmayı acımasızca sömüren aç gözlü bezirganlardan meydana gelmiş maddî bir toplumun, ruhsal bir insanı nasıl boğduğunu, açığa vurmak istedim. Amacım, bazı talihsizlerin umutsuz eylemlerini mazur göstermek değildir; fakat onları buna zorlayan ilgisizliğe karşı itiraz etmektir. Uyandırılması güç olan ilgisizlere ve dikkatsizlere vurulan her darbe zamansız ve yersiz sayılamaz. Toplumu yumuşatmak için ona kurbanlarının acısını göstermekten başka çare var mıdır?

Taraskon’da herkesin bildiği maceraperest bir avcı vardır. İşte bu adam cesur, büyük, benzersiz Tartaren. Taraskonlu Tartaren. Tartaren 45 yaşına kadar bir kez olsun şehir dışına çıkmamıştı. Artık yola çıkmak gerek … Cezayir’de aslan avına… Tartaren’de Don Kişot’un ruhu vardı. Aynı şövalyelik keşifleri, aynı kahramanlık amacı, aynı hayalperestlik ve büyüklük deliliği... Fakat ne yazık ki Tartaren’de maddelikten katıksız zırhını açmadan yirmi gece geçiren ve kırk sekiz saat bir avuç pirinçle yetinen Don

Türk okurunun “PARDAYANLAR” adıyla tanıdığı, yayımlandığı ilk yıllarda okurların ilgisini fazlasıyla çeken, hafızalarda yer edinen seri kitapların yazarı Michel Zevaco’nun okurlarımız için özenle, yeniden ve sadeleştirerek yayıma hazırladığımız “KARA ŞEYTAN” isimli romanı sade bir anlatımla yazılmış sürükleyici bir romandır. Michel Zevaco retorik (güzel söz söyleme sanatı) profesörlüğü ve gazetecilikte elde ettiği bilgi ve yetkinliği diğer romanlarında olduğu gibi “KARA ŞEYTAN” başlığıyla Türkçe’ye çev

Türkiye’nin paylaşılması, Şark meselesinin esasıdır. Balkan Hükümetlerinin son teşebbüsleri üzerine bu mesele, tekrar gündeme gelmiştir. Bahsi geçen devletler tarafından aralarında gerçekleştirilmiş olan savaş, Rumeli’nin, yeniden paylaşılması sonucunu doğurmuş ve bu meseleye Büyük Devletler (Düvel-i Muazzama) diplomasisi de müdahale etmiştir. Şimdi meselenin son safhasını açıklığa kavuşturmak ve anlamak gerekir. Fakat bu safha, bir tekrardan ibaret olduğu gibi, aktörleri de aslında bilinmez değildir.