Orgazm olamama, vajinizmus gibi cinsel sorunların tedavisini yapan Dr. Akif Poroy, yarısı Amerikan ve Alman toplumlarında olmak üzere, orgazm tedavisinde 40 yılı aşkın deneyim ve birikimini sunduğu bu kitapta orgazm olamamanın getirdiği sorunlar ve tedavisinin tüm ayrıntılarını anlatıyor.Bu kitapta bulacağınız dünyadaki son araştırma sonuçları, orgazm tedavisinde yapılacak çalışma ve ev ödevlerinde uygulanacak en yeni teknik bilgi, öneriler ve cinsel sırlar ufkunuzu açacaktır. Bu kitap dünya seksoloji otori

Coğrafi olarak Orta Asya denen Türkistan’daki Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ın, Sovyetlerin çökmesi sonucu özgürlüğüne kavuşması sonrasında Türklüğün ve Türkçülüğün yeniden tanımlanması gerekmiştir. Geçmişte düşman kazanmaktan başka bir işe yaramamış olan hamasi söylemler yerine Türkçülük çalışmalarının dostluk, kardeşlik, barış için, akılcı açıdan bakarak akılcılıkla yürütülmesi gerektiği vurgulanmış. “Türklüğün Yeni Ülküsü” olan, 1. Amaç: 7 bağımsız Türk Cumhuriyeti

“Mucize Jokey Ahmet Çelik kitabı,” Türkiye Jokey Kulübü ve elbette Türkiye binicilik sporu tarihinin gurur kaynağı Ahmet Çelik’in belgesel romanıdır.Türkiye’de şu ana kadar görülmemiş ve kayda geçmemiş başarılar elde ederek ve altı kez, üst üste Gazi Kupası Koşusu birinciliğini kazanarak şampiyon olan Ahmet Çelik, milyonlarca at yarışı sporu tutkununun asla unutamayacağı bir jokey olarak, TJK tarihindeki saygın yerini alıp, ölümsüzler arasına girmeyi başaran, Türk ulusunun gurur kaynağıdır.Ahmet Çelik başar

Elinize aldığınız bu kitap; Geçmişte yaşananları anlatan bir masal, hikâye ya da bir roman değil. Yaşadığımız her şeyi sorgulayarak, bir uyanışı yaşamaya cesaretiniz varsa Bu kitabı okuyun. İnsanca yaşamayı düşlediğin bir ülke özlemini duyuyorsanız ve bunun nasıl olacağını öğrenmek istiyorsanız Bu kitabı okuyun. Böyle bir düşünceniz yoksa, bu kitaptan öğreneceğiniz bir şey de yoktur. Geleceği umursamıyorsanız, medeni bir ülkede yaşamak gibi bir hayaliniz yoksa, Bu kitabı okumayın. Çünkü bu kitabı okuduğunuz

Sheridan Le Fanu tarafından kaleme alınan ve Gotik edebiyat türünün en önemli örneklerinden biri olarak gösterilen Carmilla, yine türün başka bir örneği ve klasiği olan, Bram Stoker’ın Dracula’sından önce yayınlanan bir vampir klasiğidir. Carmilla geçirdiği kazanın ardından, kendini toparlayıp, iyileşmesi için kaza yerinin hemen yakınlarındaki bir malikaneye konuk edilir. Carmill’nın konuk edildiği malikanede o güne kadar huzurlu, sakin bir hayat yaşanmaktadır. Fakat bu huzurlu, sakin hayat günleri bü

Kilisenin gözetiminde kadın cinsine karşı yürütülen baskı altına alma ve yok etme çabalarının temelinde, varlığının öneminin ve temel görevinin bilincinde olan kadınların ortadan kaldırılması gayreti olabilir miydi? Sayıları neredeyse milyonu bulan kadınlar, dini baskılar sonucu sistematik olarak yok edilmiş, Engizisyon Mahkemeleri ve cadı avları ile üç yüz yıl süren bir baskı ve katliam dönemi yaşanmıştı. Bu dinsel girişimlerin arkasında işgal edilen yerlerin yağması ve öldürülen kadınların toprak ve

Tedirgin edici, ürperten şiirleri (Kuzgun örneğinde olduğu gibi) ve Morg Sokağı Cinayetleri, Kızıl Ölümün Maskesi Oval Portre vb. kısa gerilim öyküleri yazan ve bu türün öncüsü Amerikalı yazar Edgar Allan Poe ile çağdaş olan Dublin’li J. Sheridan Le Fanu korku, gerilim ve özellikle doğaüstü, “gizemli” olayların konu edildiği hikâye ve romanları ile en az çağdaşı Poe kadar usta olduğunu ispatlayan bir yazardır. Le Fanu’nun, Brom Stoker’ın kaleme aldığı ve gotik edebiyat türün ilk vampir romanı olarak kabu

Aniden sıçradı... Aşağıda, koridorun sonunda, bir şey kımıldamıştı... Evet bundan emindi; geceliğe benzeyen beyaz bir şeyin; karanlıkta belirip kaybolduğunu gördüğüne emindi... Bütün gücüyle, soğukkanlı olmaya, kendini toparlamaya gayret etti: Yok canım!.. Gülünç birşeydi bu, insan böylesine koyu bir karanlığa bakınca gözlerinin önünden beyaz şekillerin geçtiğini görür gibi olurdu. Alt tarafı basit bir göz aldanmasıydı bu!.. İlerledi... Terliklerinin, bu derin sessizlikte, böylesine berbat bir gürültü çıkar

Türkler'in varoluş ve uygarlık tarihi; bazı Batılı ve Arap tarihçiler ve bunlara uyan tarihçi ve araştırmacı ünvanlı bazı Türk yazarın iddia ettiği gibi üç beş bin yıl ile sınırlı değildir. Bilakis varoluş tarihimiz çok daha eskidir. Ayrıca astronomi, fizik kimya, matematik, tıp vb. konuda her zaman en ileride olduğunu ispatlayan Türkler, elektiriği 20'nci yüzyılda değil çok daha önce kullanmış olup, imal ettikleri süper gelişmiş robotları hizmetlerine amade etmişlerdir. Türkler'in her konuda çok ileri ve z

Sibirya'dan çöllere, Hindistan'dan Birmanya'ya, Burma'dan Guyan'a kadar uzanan tarifi imkansız bir hayat... Çoğu, bedenlerine büyük gelen yamalı kaputları giyip, silah kuşandıklarında henüz hayatlarının baharını yaşamaktaydılar. Bazıları için ne savaş, ne de esaret bitiyordu. Balkan Savaşı'nda esir olanların bu defa Birinci Dünya Savaşı'nda tekrar esareti yaşadığı görülmüştü. Milli Mücadele'de esir düşenlerin içinde Harb- i Umumi'de yani Birinci Dünya Savaşı'nda da esaresi görenler vardı. Kaputsuz ve çıplak

Tüm dünyaya tarih diye yutturulan.. hikayenin gerçekte çok farklı olduğunu pek az insan bilmekteydi. Öyle kalmasında da fayda vardı. Ancak kendi elleri ile kurdukları teknoloji bu avantajlarını mahvetmekle meşguldü. Eskiden saklanması için kilit altına alınması yeterli olan kadim bilgiler ve arkeolojik bulgular, şimdilerde saniyeler içinde tüm dünya yüzeyine yayılıyordu. İnsanlık tarihinin zamanlama olarak kendilerine anlatılandan çok önce başlamış olduğunu giderek daha çok insan öğreniyor, bu bilginin y

Araştırmacı yazar Hakan Yılmaz Çebi’den şok etkisi yaratacak bir kitap... Bilinenin ötesine, sırlar dünyasının karanlık zamanlarına, başka dünyalara ve kayıp uygarlıklara doğru soluk soluğa bir yolculuğa hazır mısınız? • Mu ve Atlantis uygarlıkları, bir yok oluşun sırrı? • Mu Kıtası ve Atatürk. • Atatürk kayıp uygarlıkların peşinde!.. • Nuh Tufanı. • Cudi dağında ne var? Cudi’de ne arıyorlar? • Zeus gerçekte Zulkarneyn olabilir mi? • İnsanları yöneten Devler ve Nephilimler hangi çağda yaşadılar?

Süreyya Akif Beyin 1915'de yazdığı Hükümet Oyunu adlı bu tiyatro eseri Türk Osmanlı tarihinin 1910'lu yıllarının siyasi tarihine ışık tutacak nitelikte... Eser Bâb-ı Ali'de, Sadrazam Talat Paşa'nın odasında başlar. Halen 1915'de sürüp gitmekte olan 1. Dünya Savaşı, yolsuzluklar, rüşvet ve bu konu etrafında oluşan spekülasyonlar, dedikodular... Eserde Enver Paşa o günleri kabine üyelerine şöyle özetler: Ruslar Anadolu'nun belli bölgelerini işgal etmişlerdir, Yemen, Hicaz bölgeleri, Trablusgarp Osmanlı topra

Korkmak, muhakkak bir ihtiyaçtır; aksi takdirde eğlence parklarında bulunan korku tünellerine neden ihtiyaç duyulsun ki? Edebiyatın da korku tüneli korku ve gerilim öykiileridir. Bu türde açılan labirentlerden biri de elinizde tuttuğunuz bu kitap. Dolunay Öyküleri'nde karanlık zihinleri, gerilim yüklü olayları ve fantastik hadiseleri bulacaksınız. Kimi zaman hastalık, bir zihnin içinde dolaşacak, kimi zaman yaşam ve ölüm kavramını sorgulayacaksınız. Her bir dolunay için bir öykü diyen Fatih Danacı'nın hayal

Dünyamız ve varoluşumuzla ilgili bir çok şey, genellikle bir bilinmeyen gerçek sayılabilir. Oysa her esrar, her şaşırtıcı olay aslında bilmediğimiz bir zincirin kopmaz parçasıdır. Bu kitapta çeşitli ve değişik yorumlar ve görüşlerle karşılaşacak, kimini gülünç, imkânsız ve hatta çılgınca bulup önemsemeyecek, kiminin üzerinde ister istemez duracak, düşünecek, içinizde bir acaba uyanacak ve belki de yorumlara yeni yorumlar katacaksınız. Dünyamızın Gizli Sahipleri bütün vuruculuğu ve şaşırtıcılığının yanı sır

Atatürk'ün babasını ve dedesini Kızıl Hafız Ahmeti tanıyan eski aydın milletvekili Tahsin San Bey ve eski umum müfettişi ve milletvekili Tahsin Uzer'den Kılıç Ali'nin ve Tahsin bey'den E.B. Şapolyo'nun naklettiği bilgilerde, Atatürk'ün baba soyunun Anadolu'dan Rumeli'ye geçmiş olan Yörüklerden olduğunu göstermektedir. ...Yabancı dil öğrenmek günah sayıldığı için dış politika hıyanetleri Osmanlı topluluğundan ayrılmak isteyen ve Fenerli Rumların elinde idi. ... 22.06.2019 tarihinde Amasya'dan bir tamim vat