Kelebek Bek, sekiz katlı bir binanın dördüncü katında bulunan balkona doğru uçmuş. Arkadaşları Böcek Cek ve Arı A'da peşinden gelmiş. Kelebek Bek heyecanla çiçeklerin en parlağının üzerine konmuş. Bu, turuncu pembe renkleri olan bir çiçekmiş. Kelebek Bek: Ayyy! En sonunda bir çiçeğe kavuştuk yaşasıın! Ama bir dakika! Bu çiçek neden böyle sert? Neden hiç kokusu ve tozları yok? Arı A: Kelebek Bek, senin tecrübesizliğinden olmalı. Az yaşıyorsun, bu yüzden hayat deneyimin az. Ben taa uzaktan aslında bu çiçekler

Geçenlerde annem bana Kardeşinle biraz oyna, ben ütü yapacağım, dedi, tamam anne! dedim. Kardeşim Kaya'ya Ne oynamak istersin? diye sordum. Evcilik oynayalım mı? dedi. Ama evcilik kız oyunu sana göre değil ki, dedim. Olsun abla, oyuncak ütüyle biz de annem gibi ütü yapalım mı? diye sordu. Ama annem görürse kızar, Niye kardeşine kız oyunu oynatıyorsun! der. Bunu kardeşim Kaya'ya kırmadan nasıl anlatmalıydım ki? Muazzez Uslu Avcı Aksaray'da doğdu. İşletme fakültesini bitirdi. Güney Kültür Sanat Edebiyat Dergi

Kardeşi Ay'ın başına gelenlere çok üzülen Güneş, bir gün internet üzerinde kötü amaçlı oyunlar hakkında bir yazı yazdı. Ayrıca yazdığı yazıda çocukların ailelerini de uyardı. Dedi ki: İnternet denizinde yüzme bilmeyen çocuklarınızı tek başına bırakmayın!  (Arka kapak) Yazar Hakkında: Muazzez Uslu Avcı Aksaray'da doğdu. İşletme fakültesini bitirdi. Güney Kültür Sanat Edebiyat Dergisinde ve Almanya'da çıkan Die Brücke dergisinin sayılarında şiirleri yayınlandı. Ayrıca Die Brücke Dergisi 5 adet şiir kitabını

"Kumarbaz, Dostoyevski'nin gençlik yıllarını, dramatik aşk ve kumar tutkusunu en yalın hali ile kaleme aldığı yapıtlarından biridir. İlk büyük romanı olan ve büyük bir kitleye ulaşan Suç ve Ceza'dan sonra yayınevi ile yaptığı anlaşmaya bağlı kalmak mecburiyeti üzerine (Kumarbaz romanının 25 gün içerisinde yazılmaması halinde Dostoyevski ileride yazacağı romanlardan herhangi bir hak talep edemeyecekti) romanın yetişememe telaşı ve en önemlisi iyi bir roman yazmak düşüncesiyle tuttuğu stenograf Anna Grigoryev

Görülmemiş rüyalar toplarım Kuş sesleri katarım İçlerine. Niye mi? Keyfimin Kahyası Öyle buyurur. Gıdıklandıkça kalbim Şiir yazarım Tatil ederim aklımı Kimi zaman Kalbine buyruktur Buyruklu yıldızlar.

Halime Yıldız'ın genç okurlara yönelik deneme kitabı Kertenkelime, bilgiyi anılarla, anıları tarihle, tarihi de fikirlerle harmanlayarak okuyucusunu renkli bir zihinsel gezintiye çıkarıyor. Genç okurların deneme türüyle tanışması için bu kitap biçilmiş kaftan. İnsan kitabın adını görür görmez sormadan edemiyor doğrusu: Nedir bu "kertenkelime"? Bir kertenkele ile bir kelime nasıl bir iş birliğine girmiş olabilir acaba? Yerlerde sürünen kelimelerden mi söz ediyoruz; yoksa, şak! diye uzanıp da havadaki sineği

Yaşım küçük diye hiçbir şeyden anlamıyormuşum gibi davrananlara gıcık oluyorum. Büyüklerin beyni var da benim yok mu sanki? Hıh!.. Hem benim fikirlerim daha güzel. Uçurtmayla balık tuttukça aklım pırıl pırıl oluyor. Büyüklerde uçurtmayla balık tutsun bence. İki kere iki dört! Dört dörtlük bu yazılar dööört! Şşşt gelsene bir şey söyleyeceğim sana! Dudağının üstündeki susma çukurunu fark ettin mi? Hiroşima'da ne olmuş biliyor musun? Mavi balinanın dili bir fil kadar ağırmış duydun mu? Daha neler neler!

Bir kar kristalinin özgürlüğü gökyüzünden yeryüzüne olan yolculuğunda başka bir kar kristaline değmeden uçabilmesinden ibarettir.

Kitaplar dünyaya açılan pencerelerdir. Arkadaşlığı, sevgiyi, barışı, dürüstlüğü ve daha bir çok değeri kitaplardan öğreniriz. Her kitap bir dünyadır. Yarınların umudu, geleceğin teminatı çocuklar; öğrenim sürecinizdeki bilgi birikimlerinizi en bir kültür seviyesine yükseltebilmeniz ancak nitelikli eserleri okumakla gerçekleşebilir. Modelleme - Örnek Alma Yönetimi; tüm eğitim uzmanlarının üzerinde görüş birliğine vardığı bir gerçekliktir. Ancak bu konuda yeterli kaynak bulunmamaktadır. Yarınlarımızın temin

Kitaplar dünyaya açılan pencerelerdir. Arkadaşlığı, sevgiyi, barışı, dürüstlüğü ve daha bir çok değeri kitaplardan öğreniriz. Her kitap bir dünyadır. Yarınların umudu, geleceğin teminatı çocuklar; öğrenim sürecinizdeki bilgi birikimlerinizi en bir kültür seviyesine yükseltebilmeniz ancak nitelikli eserleri okumakla gerçekleşebilir. Modelleme - Örnek Alma Yönetimi; tüm eğitim uzmanlarının üzerinde görüş birliğine vardığı bir gerçekliktir. Ancak bu konuda yeterli kaynak bulunmamaktadır. Yarınlarımızın temin

"Bir gencin ailesine açılması zor olabilir, hele çaresizlik ve umutsuzluk kokan bir istekte bulunması daha da zor gelebilir. Üniversiteye başlarken anneme açılmıştım, ıkına sıkıla sevdiğimi anlatmaya çalışmışken komik bir söylemde bulunmuş olmalıyım ki gülmüş, sonra o güne kadar hiç takınmadığı bir ciddiyetle karşı çıkmıştı isteğime. Unut demişti!" "Sandıktaki Babam" hüzün ve kederle işlenmiş dağılmak üzere olan bir ailenin öyküsü. Almanya'dan İstanbul'a oradan Güneydoğu'ya uzanan, köklerinin etkilerini ar

"Her sabah güneş ışıklarını içime çektim, içtim Zare. Tüm acılara inat gülümsedim güneşe, bir gün seni yeniden görebilme umudumu hiç yitirmedim. İçimdeki ışık asla sönmedi." Rıfat Mertoğlu, gözden ırak, ıssız, sessiz ama kendi içinde acılarıyla, hayalleriyle ve umutlarıyla devinen bir vadiye götürüyor okurunu. Vadide yaşayan insanların trajik öykülerini ustalıkla birleştiriyor. Yıllar önce, birbirinden kopan sevgililerin ömürlerinin son demlerinde kavuşmalarını çarpıcı, insanın içine işleyen duru anlatımıy

Bir gencin ailesine açılması zor olabilir, hele çaresizlik ve umutsuzluk kokan bir istekte bulunması daha da zor gelebilir. Üniversiteye başlarken anneme açılmıştım, ıkına sıkıla sevdiğimi anlatmaya çalışmışken komik bir söylemde bulunmuş olmalıyım ki gülmüş, sonra o güne kadar hiç takınmadığı bir ciddiyetle karşı çıkmıştı isteğime. Unut demişti! Sandıktaki Babam hüzün ve kederle işlenmiş dağılmak üzere olan bir ailenin öyküsü. Almanya'dan İstanbul'a oradan Güneydoğu'ya uzanan, köklerinin etkilerini araştı

Fil Fi: Hepinizden daha çok yaşarım. O yüzden hayat tecrübem hepinizden fazla. Ama çok gezen mi bilir çok yaşayan mı derseniz, elbette Leylek Lak'ın bilgisi benden fazla. Çok yer görmüş. Çok insan tanımış. İnsanların neler yaptığını biz ondan daha iyi bilecek değiliz. Ama bildiğim bir şey var ki, insan denen varlık önce doğa ile savaştı. Doğadaki hayvanların, kaynakların çoğunu yok etti. Şimdi ise kendilerini yok etmek için birbiriyle savaşıyorlar. Leylek Lak: Haklısın Fil Fi. Ama insanların hepsi için köt

bir sözcüğe aşık olunur tanrılar sese dönüşürken ve aşk giyinir, aşkımasa bile aşk o bestelenmiş yanılsamayla kısılır altı iç çekişin, suskusu kalpten akar: vesaire vesaire vesaire...

...güneşim yaptım seni ölümlü kıldın hayal gövdemi başlıksızdır acılarım şimdi...

Alfred North Whitehead'in 1933'te Chicago'da verdiği iki konferanstan oluşan bu eser, doğadaki değişimler ve süreklilikler arasındaki ilişkiselliği ve bütünsel bir yaşam mefhumunun temellerini konu alıyor. Birinci konferansta Whitehead, doğayı, ortodoks öğretiler dediği klasik mekân anlayışları dışındaki bir düşünce sahnesinde yeniden düşünmenin olanaklarını araştırıyor. Klasik mekân anlayışlarının ve genel olarak atomcu öğretinin boş mekân ile onu dolduran madde zerreleri arasında kurduğu bağlantının zayıf

Albert Camus, ülkemizde daha çok roman ve tiyatro eserleriyle, kısacası edebiyatçı kişiliğiyle tanınmış çağdaş bir Fransız sanatçı-filozoftur. Oysa Camus'yü sadece bir edebiyatçı olarak düşünmek ve edebiyatçı kişiliğiyle ona yaklaşmak bir eksikliktir; çünkü yazılarında bir yaşama felsefesi ortaya koyması, onun edebî kişiliği yanında filozof tavrının da olduğunu göstermektedir. Camus'yü tanımak, onu her iki cephesiyle tanımak demektir. Oysa bugüne kadar, özellikle daha çok Fransız edebiyatı ile uğraşanların