Hayat beni burada sanıyor. Bir şiirin ilk harfiyim oysa. Onca sesin içinde sokağın çağrısını da duyuyorum ara sıra. Sonra, rüzgarın geçerken camlarda bıraktığı o sesi. Bana yüzünü dönen her harfi üşenmeden işaretliyorum alfabeme. Geçerken baktığım aynalar bir gülümsemeyi hatırlatıyorlar daha çok. Benim, suya düşen her gölgede büyüyen çocuk. Benim, defterine yazdığı masalı her gece kuşlara anlatan hayta. Benim, yağmurun öyküsünü şaşırmadan sabaha taşıyan hıçkırık. Sulu boya resim gibi günden güne genişleyen

Padişah şöyle bir düşünmüş ve: “Onların sırrını sadece onları avlamaya talip olanlara veririm. Söyle bakalım bu görevi gerçekten istiyor musun?” Siyam hiç düşünmeden “İstiyorum.” demiş. “Madem öyle, iyi dinle.” demiş padişah ve anlatmaya başlamış: “Zamanın kuşları her zaman ve her yerdedir ve sana hem yakın hem uzaktır.” Siyam’ın kafası karışmış karışmasına da belli etmemiş. İçinden “Tamam.” demiş. “Bu tam benim harcım olan bir av, imkânsıza yakın ve büyük.” “Peki demiş neye benzer bu kuşlar?

Bir gün kendime rastladım: Hep bir şey olmak istiyordum ama başka bir şey oluyordum. Kendimle başım dertteydi. Sesim güzel olsun, futbol takımına seçileyim, çok yakışıklı olayım istiyordum. Kendimi, kim olduğumu, kim olacağımı çok merak ediyordum. İleride nasıl bir şeye dönüşecektim? Dünyanın her konuda en iyisi ben olamayacaktım. Peki. Ama bir konuda çok iyi şeyler yapabilirdim. Ama önce… En önce… Hepsinden önce… Kendime rastlamalıydım!

Hacıveyiszade Mustafa Kurucu’nun hayatından ilhamla... Melek’le dedesi şehirde yürüyüş yapıyorlar. Ama bu bildiğiniz bir gezintiye benzemiyor. Dedesinin Melek’e anlatacakları var. Melek’in dedesine soracakları… Sonunda yolları bir mezara çıkıyor: İçinden binlerce hayat fışkıran bir mezar bu! Bilge’nin mezarı… Ve onları takip eden bir çift beyaz kanat var…

Bu kitapta Donkişot, Nasrettin Hoca'ya iftara geliyor. Ali Baba'nın ,çiftliğini suaygırları ziyaret ederken, süper kahramanlar insan kaçakçılarının peşine düşüyor. Pinokyo, Anadolu'nun şirin bir köyünde Sınıkçı Hafize Teyze'nin misafiri olurken, Arap kızı camdan bakmakla yetinmeyip gökkuşağından kayıyor. Olmaz olmaz, demeyin Tersine Masallar'da her şey mümkün. Oku da gör, çocuk yürekli padişahın çocuklar için yaptırdığı pastanın kaç katlı olduğunu. Masallar diyarı birbirine giriyor. Masallar tersine

Konya ve çevresinde üç ayların başlangıcı münasebetiyle, çocukların şehri adım adım gezip tanıdıkları, insanlarla tanışıp görüştükleri, fener alaylarının yapıldığı, büyük küçük herkesin gelmesini heyecanla beklediği bir gündür "Şivlilik". Bir şehir bütün coşkuyla bu güne katılmaktadır. "Bir Şivlilik Bayramı" tam da bu heyecanı yansıtmakta, unutulmaya yüz tutan bu özel geleneği hikayesi ile gündemimize taşıyarak canlandırmaktadır.

Estar gezegeninin sakinleri hangi sorunun cevabını arıyor? Prof. Nadir Canlı, aradığı nadir canlıyı bulabilecek mi? Acemi masalcı, Masal Mektebi'nden icazet alabilecek mi? Masal yasal mıdır yoksa yasal masal mıdır? Tekinsiz evdeki gizemli defterde neler yazıyor? Peki, bütün bunlar masal mıdır? Ümit Yaşar Özkan ve Elif Konar Özkan'ın birikte hazırladıkları ve masallara yeni bir boyut ekleyen bu kitap her yaştan çocuğa hitap ediyor. Sıdıka Tasa'nın hayal gücünün ve estetiğin sınırlarını zorlayan çizimleri

Kerem, insanların zihinlerini okuma yeteneğinden kurtulmanın yollarını bulabilecek mi? Sümbül Ağa, evinin bahçesindeki çiçeklerin sesini duymaya başlayınca ne olacak? Öğretmeni gece vakti okula çağıran ses kime ait? Ayda yaşayan bir örümcek keşfedince herkes sizinle neden alay eder? Yaz geceleri, evlerin bahçelerinde dolaşıp ağaçların dalları arasından geçen sesleri kim kaydediyor? Karanlığın ortasında, Aykız'ın evinin kapısını kim çalıyor? HIŞIRTI AVCISI'nın iki kapağı arasında, bunların ve daha nice