Yaşlılar yolcu gibi değil, başöğretmen gibidir bu diyarda.Yüzüne baktığında , karşısındakinin derdini içinde hissedecek kadar zaman içmiştir her biri.Yaşanan günler, gergefe gerilip ince ince işlenince,gençler hayranlık duymanın dışında nasıl bakabilir bu bilge çınarlara? Sözün özü, kuşak çatışması sözünün anlamını bilmezler Mavere'da. Kuşağı, bele takılan bez olarak tanırlar.İnsanlar hep aynı tazelikte aynı günün içine girerler.Aynı dilden ilahiler söylenir.Meşk ,mekanı ,topluca aşmanın adıdır.Yer ayırtı

İslam düşüncesinde en önemli ilimlerden biri hiç kuşkusuz ilmi tevhid olarak tanımlanan kelam ilmidir.Bu alanda yapılan araştırmalar ülkemiz açısından yeterli olmasada umut vericidir. İslam İtikadında Sünnetin yeri çeşitli mezheplerce ve mekteplerce tartışılmış konulardan biridir.Bu konuya yeni bir açılım getirmeyi arzulayan Doç. Dr. Hamdi Gündoğar şöyle demektedir. İtikadi meselelerde sünnetin yer alıp almadığı hususuna çeşitli kaynaklarda sınırlı şekilde yer verilmiştir.Konuya imkanlar ölçüsünde geniş bir

Bir Babanın Kızına Öğütleri, inanmış bir babanın inandığı değerler uğruna 1998 ile 2006 yılları arasında kızına verdiği öğütlerdir. Bu öğütler bir babanın iman adına duyarlılığından doğmuştur. Aynı anda bu öğütler diğer uygarlıklar (Hint, Çin ve özellikle Batı Uygarlığı) karşısında asimile olma tehlikesine karşı mutlaka İslam Medeniyeti veya Vahiy Medeniyeti geleneğimizi, geleceğimize yönelik olarak bir hayat tarzında savunmaktadır.'Sen istikbalimizsin... Tıpkı...Bizim mazimizin geleceği olduğumuz gibiTemsi

Bu iktidar elbisesini çıkarıp gittiğinde ne yapacağını düşün! Dünya senin için kendini süslemiş, lezzetleriyle seni aldatmış; seni çağırmış, sen de o çağrıya uymuşsun. Seni yönetmiş, sende peşine düşmüşsün. Sana emretmiş, sende ona itaat etmişsin. Yakında, dünya seni öyle bir yakalayacak ki, seni kurtaracak bir siper olmayacaktır. Bu işten vazgeç, Hesap gününü düşün! Sana gelene karşı paçalarını sıva, yoldan çıkaranlara fırsat verme. Şayet böyle yapmaya devam eder, gafil davranırsan, seni uyarıyorum; içinde

Bayram Zilan, her yazısını okuduğum ve yenisini merakla beklediğim ender yazarlardan. Onu okudukça iki bakımdan hayıflanıyorum. Birincisi, 12 Eylül öncesiyle ilgili. Tüm bir nesil olarak kaybolan yıllarımıza üzülüyorum. Şiddetin kucağında debeleneceğimize Bayram Zilan gibi kendimizi daha iyi yetiştirip çok daha erken yaşlarda demokrat bir düşünce olgunluğuna kavuşabilirdik diye düşünüyorum. İkincisi, 12 Eylül sonrası, etnik kimliğin yok edilmesinin oluşturduğu öfke ve acılar üzerine çöreklenen şiddet ortamı

Asurlular, silah yapımında kullanılan kalay ile Mezopotamyadan getirdikleri kumaşları Anadoluda pazarlamışlar. Asurlu tüccarlar ayrıca, Mezopotamyadan kendilerine kalay ve kumaş gönderen meslektaşlarıyla ve orada bıraktıkları yakınlarıyla karşılıklı çivi yazılı tabletler göndererek mektuplaşmışlar. Bu tabletler içerisinde Mezopotamyada kalan bir gelin, Kanişte bulunan kocasına kervanla gönderdiği mektupta kaynanasını şikâyet edip; Annenden çok çekiniyorum. Bana büyük kötülük yapıyor. Artık bunu taşıyacak h

İslam Tarihi serimizin bu altıncı kitabında güzeller güzelinin elinde avucunda büyüyen torunları Hz. Hasan'ın ve Hz. Hüseyin'in hayat hikayelerini, Muaviye ve Yezit dönemlerini tarihin alnına kara bir leke olarak sürülen Kerbela ve Harre olaylarını Kabe saldırısının trajik sahnelerini okuyacaksınız.Önünde çağın süper imparatorluklarının dayanamayıp yıkıldığı fakat fitne ve tefrika yüzünden perişan olmaktan kurtulamayan Müslümanların, ibretli hikayelerini - yüreğinizin en derin yerinde acısını duyarak ve

Allah'ın verdiği haberler sadece geçmişi değil, şu andaki hali ve geleceği ilgilendiren haberlerdir. Bu haberler sadece bir toplumu, bir kavmi ya da sadece Müslümanları ilgilendirmez, bütün insanlığı ve hatta bütün mahlûkatı ilgilendirir. Bir haber dinlenirken şu üç şeye dikkat edilmelidir: Haberin kaynağına, haberin kendisine ve haberin bizi ne kadar alakadar edip etmediğine. Bu ölçüler dâhilinde bütün haberlere bakın bir haber ki kaynağı âlemlerin rabbi, bir haber ki içerisinde zerre kadar şüphe ihtima

Şayet medeniyetleri en iyi tanımlayacak kelimeler arasaydık, bizim medeniyetimize en çok yakışan kelime aşk olurdu diye düşünüyorum.

18. yüzyılın sonları, 19. yüzyılın başları, Batıda işçi sınıfı ile sermaye sınıfı arasındaki çatışmanın had safhaya ulaştığı bir dönemdi. Batıda sınıfsal farklılıkların gün be gün artmasının yanında Rusyadaki Sosyalist Devrim Batılı devletleri ve rejimleri iyice tedirgin etmeye başlamıştı. Bu durum Batılı dini ve siyasi liderleri sorunun çözümü konusunda yeni arayışlara itmişti. Bu bağlamda İngilterenin Anglikan Kilisesi, Hilafet Merkezindeki ulemaya bir mektup göndererek birtakım sorular yöneltti. İsteni

Kuranı Anlamaya Giriş her ne kadar Tefsir Usulünün temel meselelerini ele alan makalelerden oluşsa da bilinen anlamıyla bir Tefir Usulü kitabı değildir. Bilakis, okuyucunun nasıl bir kitapla karşı karşıya olduğunu, bu kitabı anlamak için ne tür problemlerle yüzleşeceğini görmesini sağlayan metinlerden oluşuyor. Bu metinler -öncelikli olarak- formel bir tefsir ve usul eğitimi almamış, daha ziyade kişisel çabaları ile Kuranı anlamaya çalışan kimseler için kaleme alındı. Bununla birlikte bu çalışmanın, İla

İktidar olmanın en belirgin göstergesi, soru sorma makamında olmaktır. Sorma hakkını elinde bulundurmak, gerçekte egemenlik hakkını elinde bulundurmaktır. Soru sorma hakkını elinde bulunduranlar sadece ne sorulacağına değil, aynı zamanda ne tür cevaplar verilmesi gerektiğine de karar verirler. Çünkü soru sorma makamında olanlar, sadece, hangi soru(n)un önemli ve öncelikli olduğunu belirlemekle kalmayıp; aynı zamanda ne cevap verileceğini de belirlerler. Nitekim bu tür soru(n)ların tartışıldığı platformlar

İnsanı insan yapan deriden ambalajı değil, onun iman etmesi, sorumluluk duygusunu harekete geçirerek aklını doğru yönde çalıştırması, hayatına anlam kazandırmasıdır. Cansızlar, hayvanlar ve bitkiler irade ve akıl sahibi olmadıkları için sorumluluk duygusu taşımazlar. Onlar yaratılış gayelerinin dışında hareket de edemezler. Ama insan böyle değildir. Akıl ve irade taşıdığı için sorumludur ve hayatının bir gayesi vardır, o da Yalnızca Allahı razı etmek çabası, yani Allaha ibadet insan yalnızca Allaha karşı so

Bu kitapta güzeller güzelinin etrafındaki güzel insanlardan İslam devletinin 3. halifesi, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in Hz. Osman'ın ve döneminin ibret dolu hikayesini okuyacakısınız... Hz. Osman döneminin ilk altı yılından sonra fitne, ortalığı kasıp kavurmaya başladı, yüreklere köz döktü. Fitneyi tanımak  birlik ve beraberliğin ne denli önemli olduğunu görmek için Hz. Osman dönemini çok iyi tahlil etmek gerekir.Akkoyunlu'nun, diger çalışmalarında olduğu gibi, bu kitabında da delilsiz, dayanaksız, abartılı

Kirlendiğimizi kabullenmiyoruz. Sömürdüğümüzü kabullenmiyoruz. Kendi gücümle kazandım, kime ne demeye başladık. Bunlara rağmen temizliğimize toz kondurmuyoruz. Kafamızda bir insan var. Güya o bizden biri, mükemmel, temizlenmeye ihtiyacı yok. Safa tepesinde ne konuşulmuş biliyor. Güya tavrını safa tepesinden yana koymuş. Oysa gerçekte şimal ehlinin hedeflerinde ilerliyor ve bunu kabullenmek istemiyor. Zira aynaya önceden bir resim yapıştırmış aynaya bak diyen oldu mu, o resme bakıyor ve kendisini dosdoğru g

İnsanı insan yapan deriden ambalajı değil, onun iman etmesi, sorumluluk duygusunu harekete geçirerek aklını doğru yönde çalıştırması, hayatına anlam kazandırmasıdır. Cansızlar, hayvanlar ve bitkiler irade ve akıl sahibi olmadıkları için sorumluluk duygusu taşımazlar. Onlar yaratılış gayelerinin dışında hareket de edemezler. Ama insan böyle değildir. Akıl ve irade taşıdığı için sorumludur ve hayatının bir gayesi vardır, o da Yalnızca Allahı razı etmek çabası, yani Allaha ibadet insan yalnızca Allaha karşı so

Mahşeri kalabalığın arasındayım. Anladım ki bu kalabalık bu güne kadar gördüğüm hiçbir kalabalığa benzemiyor. Çok yön yok, tek yön var ve herkes oraya yöneliyor. Allah diyorsun birden ve daha onu görmeden oracıkta oturup kesilen nefesini tazelemek istiyorsun. Gözyaşların kesilen nefesin imdadına yetişiyor. Kâbeyi ilk gördüğünde ne istersen Allah onu kabul eder. Akıl buna takılmış. Ne istesem acaba? Dünyaya dair bir şey istemekten en çok orada utandım. Dünyalık ne istenebilirdi ki, misafirdik burada. Misafir

İslam akidesinin temel taşları olan kavramlar tam anlaşılma¬dan, saf ve katışıksız akideye ulaşmak mümkün olmaz. İnsanın, kâinatın ve içinde bulunan her şeyin doğru olarak izahı, mana ve anlamlarının yerli yerine oturtulması, ancak sahih İslam anlayışıyla müm¬kün olacaktır. Yüce Allah'ın in¬sanlığa gönderdiği hak din, bütün sahihliğiyle anlaşılmayınca, hayat yozlaşacak, hak ayakta tutulamayacak ve adalet sağlanamayacaktır. Düşünce dünyamız yenilenmeli, yanlış anlatılanlar tashih edilmeli, İslami kavramlar y

Müslümanlar için Kur'an-ı Kerim'den sonra ikinci öncelikli kaynak olan Resulullahın (a.s) sözlerinden derlediğimiz ve şerh ettiğimiz altmış civarında hadis-i şerif üç bölümde gruplandı. Tasnif olan bu hadis-i şerifleri ezberleyip, şerhlerini dikkatlice okumak ve okuduğunu anlayarak yaşamak bu kitabı eline alanın amacı olmalıdır. Seçilen bu hadisler günümüz bakış açısı çerçevesinde yorumlanıp değerlendirilmiştir. Her biri Müslümanlar için oldukça önemli mesaj ve ışıklar ihtiva eden bu hadislerin okuyucunun

Aslında geç kalmış bir çalışma. Başörtüsü sorununu yaşayan öğrenciler, yeterli olmasa da, yaşadıkları olaylara dair konuştular, yazdılar. Ama ya öğretmenler? Ya biz? Kendimle beraber arkadaşlarımın öykülerini tarihe kayıt düşmek istedim. Arkadaşlarımdan otuzuyla görüştüm; 28 Şubat sürecinde kılık kıyafet soruşturması sonucu devlet memurluğundan çıkarılan, başını açarak veya peruk takarak görevine devam eden ya da görevine devam edip başörtüsünü tamamıyla çıkaran. Hepsine teşekkür borçluyum. Çünkü bana yürek