Engin Fırat bu eserinde Müesser Yeniay'ın şiirini psikanalitik, ontolojik ve feminist açıdan ele alarak eleştiriyor, metni örgütleyen derin düşünceyi dikkate alarak uygun kuramsal okumalarla çözümlemeye çalışıyor. Eleştirisini, nesne edindiği metnin yakın okumasını yaparak (New Criticism/ Nouvelle Critique, Yeni Eleştiri) derinleştiriyor, nesnesi üstüne kuramsal anlayışlara dayanarak düşünüyor, tartışıyor, betimliyor. Örneğin Müesser Yeniay'ın "Kadın olmak/istila edilmekmiş anne" dizelerini varoluşçuluktan

Çarpıcı ve düşündürücü bir şiiri var Stancu’nun, hayatın içinden gelen ve hayata dönüp onu yeniden üreten bir şiir. Kişisel hayatıyla ilgisizmiş gibi gözüken bir olayı şaşırtıcı bir biçimde kendi deneyimi haline getiriyor, zekanın kıvraklığı bütün görkemiyle görülüyor. Herkesin yaşadığı sıradan hayati olgular, Stancu’da bir şiir meselesi haline geliyor. Güçlü ve çarpıcı dizelerle, sıkı örülmüş örgüsüyle, yüzey yapıda ve derin yapıda işleyen şiir düşüncesiyle etkili bir şiir. Aydınlık dizeler. Okundukça deri

Enes (Enis) Daniş ülkemizin doğudan batıya, birçok şehrini bizzat yaşayarak tanımış, aynı coğrafyada yaşayan farklı kültür ve yaşam biçimlerini tecrübe etmiş, bu kültürel çoklu yapıyı teorik olarak sindirmiş bir birey. Bu onun şiirlerinde açık bir biçimde görülüyor. Şiirin yalnızca yaşadığımız dünyanın ve bu dünyanın içimizdeki yansımalarının estetik düzeyde kurgusal yeniden yaratımı olmadığı engin bilgisine ulaşmış ve bunu gerçekleştirmiş. Genç yaşına rağmen Türk (kavmi anlamda değil, kapsayıcılığı anlamın

’80 şiirinin verili kodlarını poetik olarak geliştiren, bunun için dönemin katılaşmış kamusal aklıyla sancılı teorik tartışmalara giren, şiirini gidimli dilin şiir dışı sabitelerinden arıtarak modern şiirimizin Auschwitz sonrası mecrasını dizeleriyle işaretleyen Metin Cengiz şiirseli, eleştirimiz için de geliştirici bir mekândır hem şairin kişisel hikâyesi, hem de hikâyesini epistemik bir imkân olarak poetik/ontolojik gelişiminde öz-eleştirel bir hâsılaya dönüştürmesi ve disiplinler arası irtibatları dolay

Bütün sanatlar insanı anlatır. Kimi toplumsal derinliğiyle insanı ele alırken kimi psikolojik boyutuyla ele alır. Kimi de insanı eylemleriyle hareket içinde verir. Ama aslolan her zaman insandır. Böyle eserler eseri bir fikre, bir ideolojiye göre biçimlendiren, dolayısıyla insanı düşünceye göre şekillendiren eserlerden çok daha derin ve daha zengindir. Aslında bir düşünceyi bir esere uygulayan başarılıeserler yok değildir. Çok başarılı ve klasikleşmiş birçok eser böyledir. Ama bu tür eserlerde de anlatının

Fatoş Asya Akbay kendi yaşadıklarından, deneyimlediklerinden yola çıkarak bir kadın gözüyle "hayatını şiirleştirmiş". Hayat diyorsam hüzün, acı, sorun demek.Okur kendi içinden birinin sesini duyacak, tok sesini. Nicedir unuttuğumuz "temalı şiir" ile kendisine, çevresine bakıp düşünme fırsatı bulacak. Çünkü neşteri tam da yaranın üstünden çekmiş. Aşağıdaki şiirde de gördüğümüz gibi Fatoş Asya Akbay şiirinin ana teması kadın gözüyle yaşananları kendi başından geçenlerle anlatmak. Bu tutum onun şiir inşasında

Ağıtçızade Çelebi ise gerçek bir avant-garde olarak içinde yaşadığı dünyayı, onun amorf biçimini anlamaya çalışır. Amorf biçim içinde şekillenen kültürü yeniden üretmek yerine onun bu çabası onu kendi görüşü açısından dünyaya bakmaya ve oradan anlamaya yöneltmiştir.Yani şair özgür bir yorumcu ve yaratıcıdır Umberto Eco'nun dediği gibi. Dünyayı sunulan değil kendi merceğinden görür ve ona göre biçimlendirir. Eski olan değerleri amorf biçimde sınamaya kalkışır. Kendi perspektifine göre çizmeye koyulur dünyayı

Seyirlik Kadınlar ve Şiirleri Bülent Akay'ın ilk kitabı. İlk kitaplar bir yolculuğun bütün sürecine ayna tutar. Şairin etkilendiği şairleri, yazmak istediği şiirleri, ve geliştireceği şiiri gösterir. Ancak Bülent Akay'ın kitabı şiirini seçmiş, neyi yazacağına karar vermiş, kendi şiirini bulmuş bir şairin şiir kitabı. Bu açıdan bu kitap, bir ilkten çok şairin kendini ortaya koyduğu bir kitap. İronik, gülümseten, hayatı birde "o gözle" gösteren bir kitap. Form olarak bütünlüklü, anlam şiirin bütününe sindiril

Mario Do Sameiro Barroso güçlü örgüsü, yarattığı sıkı anlam dünyasıyla çok az şaire nasip olmuş bir şiir yazdı. Mallarmé’nin saf şiir yazmak isterken vardığı şiiri bilinçli bir tercih olarak yazdı. Daha kitabın ilk şiirindeki,“Ölüm çürüyen bir portakalŞiir dilinde.Tek sahip olduğum bir nehir,Günlük kör hayatta,”Dizeler kapalı şirin neliğine de güçlü bir örnek teşkil ediyor. Bu dört dize hayat hakkında oluşturduğu anlam evreniyle bizi derinden kuşatıyor, insanın gelip geçici dünya karşısında nasıl bir tavır

Atalay Saraç, İzmir'de yaşayan bir edebiyat öğretmeni. Ülkenin hemen her dergisinde şairlerle özellikle de onların poetikalarının anlaşılmasını sağlamaya yönelik yaptığı söyleşilerle tanındı, gizli bir şair. Arada sırada şiir yayımlasa da tıpkı "Orhan Veli varken ben yazmayayım" düşüncesinde olan Halim Şefik Güzelson gibi geri planda duran, şiiri bir hayat biçimi, bir yaşama şansı olarak gören bir yazar. Kolay beğenmeyen ancak yazmaya sıra geldiğinde hayatı sürekli ön plana çıkaran ve bu tutumuyla yaşamı To

x

İmgeler Benim Yurdum, çağdaş şiirimizin ustalarından Metin Cengiz'in şimdilik son şiir kitabı. Şiir kuramına ilişkin yoğun bir verimliliğin ardından gelen bu kitap, şairin poetikasını kendi şiirleriyle nasıl doğruladığına ilişkin benzersiz bir tanıklıktır.Dışarıyı; dünyayı entelektüel bir duyarlılıkla tarayan, ama orada yolu yitirmeden, şiirsel hakikatini işaret etmek üzere kendi içine çekilen bir modern zihinsel... Aşk, bu şiirlerdeki her sorunu ve sorunsalı örten bir geniş çadırdır; her şey aşktandır, aşk

Uzakdoğu kültürü kişisel olgunlaşmaya büyük önem veren bir kültürdür. Bilindiği gibi Buda kendini bulmak amacıyla sarayından çıkmış ve yollara düşmüştür. Meditasyonla kişisel olgun-laşmayı elde etmiştir. İşte bu kültürde seyahat ve tabiat, kişisel olgunlaşma için önemli bir noktada durmaktadır. Şairin Gezginler şiiri buna örnek olabilecek bir şiirdir. Bilgelik, Buda'nın sözlerinde de görüldüğü gibi, insanı daha iyiye taşımak ve haya-tına kalite ve aydınlanma getirmek içindir. Nguyen Quang Thieu'nun de şiirl

Doğduğum günü hatırlıyorumDelirmiş bu mendebur - gülme!Hücrelerimle konuşmaya başladım ağlar ağlamazÖlüm, dediler, hoş geldinYan odada muşamba önlüklü teknisyenMermer yatak, kadavradaki ilaçlı özenGözü fotoğraflanıyor: posterior planProtezleri ayrık, ruhu 3756 protokol no'lu şişeye tıkışıkSol eli kesik ve çocukları esirgeyen bir örgüte bağışlanmış külleriTeslim tutanağı yerde - çiğnenmiş kazayla43 numara izle mühürlü sırtındanTanrı kurumsal, tanrı uzak(...)

Düş: Tarladaki Yol neden arayasın -yokluğa bu kadar yakın olan seno ötekini - ölümlü tozları olmayan? ... - yoldan almak istediğin ne? bir şeylerisaklıyor gölgesi... bu toprağın olmayan azık: yeri orası değil...sana düşmezbulmak izlerini - daha önce bu yerde yürümüş olanın...

Edebiyat okumaları gerek edebiyatçılar ve gerekse eserleri hakkında bize okumalarımızda, değerlendirmelerimizde yeni ufuklar açar, yeni kıstaslarla tanışmamızı sağlar. Müesser Yeniay bu çalışmasıyla, akademik sorumluluk ve işinin bilincinde bir edebiyatçı olmanın getirdiği bilinçle bize değerli bir olanak sunuyor: edebiyat tarihimize onun gözüyle, onun değerlendirmeleriyle bakıp bilgilerimizi tazelemek, yenilemek ve tartışmak.

Laforgue'un şiirinde ilk bakışta dizeler arasın­daki ilişki birbirinden ko­puk gözükse de bunlar birbirini tamamlayan bir çokgenin köşeleri gibidir. Şiir bittiğinde bitiş sonrası amaçlanan anlam, o derin tasavvur, okuyucuda iste­nen sonucu bırakmış olur. Anlam şiirin bütü­nüne yedirilmiştir. Yani imgeler parlak bir yüzey­de birbiri peşi sıra parla­yan aynı ışığın binlerce yansıması gibi hep aynı çağrışımları duyurmayı amaçlar. Bir imge bom­bardımanı. Ama anlaşılır, sade bir dil, bir çeşit ko­nuşma diliyle y

Mezar Taşına İsim Yazılır adlı bu kitabı Sezgin Öndersever'in ilk iki kitabındaki söyleyişini, bu ilk iki kitaptaki izlekler dolayımında ustaca kullandığı bir şiirler bütününden oluşuyor. Sezgin şiir dilinin çok anlamlılık yaratma özelliğinden, imgelerin gerçeklik yaratıcı gücünden ustaca yararlanıyor. Elbette şiirde bu durum gündelik dildekine oranla daha doğaldır. Ancak ritm, imge, göstergeler gibi unsurlarla tutarlı bir bütünlük yaratabilmek koşuluyla. Sezgin Öndersever şiirinde bunu başarıyla yapıyor.

Doğu ve Batı düşünce süreçlerinin ayrım hattında bir filozofun imlediği bir dünyadır Özdem'inki; alandaki ilişkilerin iç bağlantılarına odaklanarak geçişlerle, dönüşlerle örülen bir yeryüzü tasarımı. Şiirin tam da bu zorunlulukla yazıldığını, dilin buradan uçlara sürüldüğünü söylemek bile fazla: Geçmişe uyursun kendi / içinde bütün sevdaları / emip uyursun. Tuzun / fazlası, krallar, elçiler iki nehir / arasında seninle uyur. / senin etin uzun ömürlere / zamanın diyetidir. Uzun / ömürler uyur. Uyusun. Düşün

Sakineh Asadzadeh hayatı mistik ve bilinemez yanlarıyla irdeleyen, deneyimlediği yaşamı bu düşünsel boyutta yorumlayan, giderek yer yer zaman ve mekân kaymasıyla bu mistik ve bilinemez yanlarıyla yaşayıp bunu da şiirine yansıtan İranlı Azeri kökenli bir Türk şairi. İran'ın kadim şiir geleneği ve Azerbaycan kültürünün derinliği de bu şiirin çimentosu. Şiirini okurken bu genç kadının hayatı yeniden yaratmada bu coğrafyanın toprağı kadar güçlü ve tarihi gibi zengin olduğunu görmemek mümkün değil. Uzun zamandır