Canlılar arasında tecrübelerini sonraki nesillere aktarabilme yetisi olan tek varlık insandır. İnsan, dünyaya geldiğinde güçsüz ve yardıma muhtaç olmasına rağmen aklını kullanabilme ve tecrübelerini sonraki nesillere aktarabilme yetisi sayesinde ürettiklerinin daima üstüne koyan bir varlık haline gelmiştir. Böylelikle insanlığa ait bir müktesebat/miras oluşmuştur. Tüm insanlar bu müktesebattan faydalanmakta ve bunu sonraki nesillere aktarmaktadır. Bazı insanlar ise yaşadıkları hayat ve çalışmalarıyla

Pir inancı, Türk kültüründe bir kült oluşturmuştur. Pir kültü, Türk inanç kültüründe Türklerin bilinen ilk inanç sistemlerinden son dinleri olan İslâmiyet'e kadar ve bu arada girmiş oldukları diğer dinlerde de hep var olmuş, dinî hayatlarında olduğu gibi, ticarî, ziraî, sanayi ve sanat hayatlarında da devamlılık arz eden önemli bir yer tutmuştur. Bu çalışmada, bu devamlılık ve çeşitlilik ilişkileri ile birlikte anlatılmıştır.

Onu özlüyor,yüreği ara sıra kanıyordu. Mezarına gitmek istiyor, araya giren olaylar yüzünden buna bir türlü fırsat bulamıyordu. Sonunda bir gün boşluk bulmuş. Eşinin mezarını ziyaret etmişti. Mezarın üstüne dikilen karanfillerin solduğunu görünce: Bakımsız kalmış. demişti içinden. Sonra kuruyan karanfilleri eliyle sökmek üzere yeltenmişti ki köklerinin taze ve canlı olduğunu gördü, vazgeçti. Türkcan'ın hatırası olan kurt kabzalı bıçağıyla çiçeklerin kuruyan yerlerini kesti. Eşinin sözleri kulaklarında çınlı

Türk edebiyatının da her türünde ve her tür edebiyat ürününde halk kültürü vereleri önemli yer tutmuşlardır. Halk kültürlerinin millî edebiyata yanıma nispetleri onların aynı zamanda millilik özelliğini belirler. Farklı Türk kültür coğrafyalarının edebiyatlarına yansı-tılabilmiş halk kültürü verileri, ortak Türk millî edebiyatının doğmasını sağlayabilecektir. Bu hal halk kültüründen hareketle millî ede-biyatta ortaklığın yaşanma yollarından birisi olabilir.

Daha ilkokulu sıralarında öğretmen olmaya, hatta Sınıf Öğretmeni olmaya karar vermiştim. İlkokul birinci sınıfta ilk bir ay içerisinde üç öğretmen değiştirmiş olmanın verdiği kararın etkisi mi? Yoksa ortaokulda haksız yere yenilen dayakların etkisiyle mi? Benden zaten başka bir şey olmaz, olsa olsa öğretmen olurum düşüncesiyle mi bilmem ama içimde aşırı bir hevesle ve heyecanla Sınıf Öğretmeni olmak geliyordu. Kitapta bazılarına göre basit ama aslında çocuk için ve öğretmenlik mesleği için püf noktaları di

Sovyet döneminin güçlü isimleri arasında yer alan 70 yaşındaki emektar siyasetçi, 1993 yılında, ülkesinin sıkıntılarla karşı karşıya bulunduğu bir dönemde, yarı emeklilik sayılabilecek bir durumdan çıkarak, uluslararası arenaya geri döndü. Haydar Alirza Aliyev, evlerinden edilmiş bir mülteci ailesinin çocuğu olarak 1923'te doğdu. Babası işçi sınıfının üyesi, bir demiryolu çalışanıydı. Azerbaycan'ın özerk bölgesi Nahçıvan'da, yaşam çabuk değişiyordu. Müslüman dünyasının ilk demokratik devletinin kurulmasıyl

Bir kavga içindeydik daha ne kadar gençtik Bir sevdanın hayalini kuracak kadar dirençliydik Önümüzde yol başı önde giden atlımız Yüreklerimizde kuşandığımız kutlu sevdalarımız Bozkurtları Deli Kurtu Ruh Adamı okurken Sevdalıydık serazattık delikandık biz Söyleşirdik Ötükenle Yeniseyle Turanla Dertleşirdik sinemize çektiğimiz vatanla Alırdık ellerimize ipek atlas yeşil sancağı Şeyh Şamil oynar türküler söylerdik biz..

Halk inançları tamamen yaşanan kitabi din değildir. Onlar tamamen ilmihal anlamında yaşanan din olmadıklar gibi, dinin tamamen de dışında değillerdir. Onlar mevcut dinlerin halka yansıyış şekilleri veya mevcut dinlerin halk tarafından algılanış biçimleridirler. Şüphesiz mevcut dinlerden sadece birinin değil ve aynı zamanda mevcut olmayan dinlerin de izlerini taşırlar... Bu nedenle Türklerin ilk dinlerinin tarihi, Türklüğün tarihi kadar eskidir. Yerel dil tanımı ve halk kültürü dili tanımları tamamen farklı

Ahmet Hilmi Bey, tam bir asır sonra işte elinizde tuttuğunuz şu eserle tekrar hayata dönüş yapmış bulunuyor. Dönüş yapmıştır ya hakikat, onun artık yaşaması ve bizimle birlikte geçmişindeki maceralara doğru yeniden koşması kaçınılmaz bir olgudur benim için. Ya sizin için? Buna kitabınızın son sayfasına geldiğinizde sizler karar vereceksiniz. Onun yaşadığı diğer maceraların gizli kalması ya da gün yüzüne çıkması tamamen okuyucularının bilincine ve merakına kalmış bir şeydir. Hayat ve ölüm bu dünyada yaşadığı

Nihâi Atsız, 20. yüzyıl Türk düşünce hayatının ve edebiyatının önemli isimlerinden biridir. Adı, Türkçülük ülküsü ile özdeşleşmiştir. Çok sayıda makalesi, romanları ve şiirleri ile de edebiyatımızda kendine özgü bir yeri bulunmaktadır. Yazılarındaki keskin üslûbu, akıcı anlatımı ve Türkçeyi doğru kullanmadaki titizliği örnek olacak niteliktedir. Bilim alanındaki çalışmaları ile sanatçı yönünü kişiliğinde birleştirebilmiş ender şahsiyetler arasındadır. Nihâi Atsızın hayatı, yoğun fikir mücadeleleri ve bu y

Çalışmamızda hayatının neredeyse 40 yılını vatan ihaneti olarak algıladığı hareket ve olaylarla ayrıca Türkiye dışındaki Türklerin de mukadderatını düşünerek Komünizm cephe ve taktikleriyle mücadele ederek geçirmiş olan İlhan Darendelioğlu'nun siyasi mücadelesini incelemiş bulunmaktayız. Böyle bir konunun seçilmesinde en başta üzerinde şimdiye kadar akademik bir çalışma yapılmamış olması etkili olmuştur. Bununla birlikte İlhan Darendelioğlu gibi bir aksiyon ve hareket adamının incelenmesinin tarihin gelec

Hiç kuşkusuz, Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında istihbarat çalışmalarının da payı büyüktür. Bu, cephe­deki askerî mücadeleye psikolojik boyutta bir katkı sağlamış, savaşın askerî boyutunu psikolojik olarak da desteklemiştir. İngiliz Kemal lakaplı Ahmet Esat Tomruk (1892-93/ 1966) da savaşın söz konusu psikolojik boyutuna, İngi­liz ve Yunan ordularının içine sızarak, hizmet etmiş önemli casuslardan biridir. Bir başka deyişle, İngiliz Kemal olarak tanınan Ahmet Esat Tomruk, Yunan ve İngiliz gizli servisleri

Konuşmanın ve yazmanın hesabının sorulduğu dönemler sözün düştüğü, kirlendiği dönemlerdir. Herkesin iktidara eklemlendiği ve pay alma yarışına girdiği bir dönemde çizgisini değiştirmeden söz söylemek, onurlu bir tutum ve duruşun ifadesidir. Beden yıpransa bile ruhu diri tutan bu duruş, sadece bir siyasi anlayışı ve uygulamalarını eleştirmek değildir. Aynı zamanda tarihe dipnotu düşmektir.

Kafiye ve redif, şiiri büyük ölçüde kendi ses ve anlam çerçevesinde şekillendirilir. Divan şiirinde kafiye ve redifin işlevi belli olduğu gibi yeri de bellidir. Burada şaire düşen, küçük fırça darbeleriyle özgün şiir resmini tamamlamaktır. Kitaptaki makaleler daha çok kafiye ve redif üzerinden farklılık yakalamak isteyen şairlerin kafiyenin şiiri diyebileceğimiz ilginç örnekleri bir araya getiren yazılardan oluşmaktadır. Şiirde çok sayıda mütekerrir mısra kullanılması; redifin mısra başında da yer alması

TÜRKİYE YAZARLAR BİRLİĞİ ~ROMAN ÖDÜLÜ~ O'nun adıyla başla, dostunun, dostlarının; derde derman isimler, çâresi bühtanının. Selâm söyle şahına, şahının cananına; cânâna kurban olup girersin meydânına. Mecazı kâinattır, sırrı bütün hilkatin... döner durur peşinde, sönmeyen hakikâtin. Anlat, dedi... bu seyahat nedir?... Bütün kitaplar yarımdı... Sözler hükümsüz... Kader yazıcı meleklerine yaz derken; bizlere oku diyor... Oku ve yaşa... Anla, anlat...

Tükenmez zannettiğimiz hayat sürecimizde; yağmurlar da yağar, başlıksız yaşam da olur, On İki Eylül'ü de görürüz, sağ yanımız da ağrır, hayatı da anlar, O'ndan isteriz de... bir gün bütün koşuşturmaların biteceğini de biliriz... Gene de insan ne kadar çok şeye sahip olması gerektiğini hesaplarda, ne kadar aza ihtiyacı olduğunu düşünmez.

Enver Konukçu, 1944de Boluda doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Düzcede tamamladı. 1962de İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümüne girdi. 1968de Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesine Tarih Asistanı olarak tayin edilen Enver Konukçu, 1972de Kuşan ve Ak hunlar Tarihi tezi ile doktor, 1978de Kalaç Sultanlığı tezi ile de Doçent oldu.1988de Profesörlüğe yükseldi. Enver Konukçu, 1972 yılında Pakistan Karaçi Üniversitesi İslamic Depertmentda Indo-Turcica alanında araştırmalar yaptı. Iğd

Türkiye Türkçesinde Zamanda Türk edebiyatının önemli yazarlarının eserlerinden hareketle Türkiye Türkçesindeki zaman kategorileri incelenmektedir. Bu kategoriler şöyle sıralanabilir: Morfolojik zamanlar, zarflarla ifade edilen zamanlar, sıfat-fiillerdeki zaman ifadeleri, zarf fiillerde zamanlar, ikileme ile verilen zamanlar, ek fiildeki zaman ifadesi, sentaktik ve leksikolojik zamanlar.

Ediplerin okuyucu ile kurduğu iletişim, kendine has bir zeminde gelişir. Edebi metnin estetik bağlam ile terkip edilen ifade ve takdim yönü araştırılırsa, edebiyat ve iletişim mesleklerindeki müşterekler daha iyi görülür. Edebiyat ve iletişim müşterekliği, okulu bitirdikten sonra istihdam problemi yaşayan öğrencilerimiz için de yeni bir ufuk açmaktadır. Üniversite eğitimi sonunda hizmet sektöründe görev yapacak uzmanlar; kendileriyle ve çevreleriyle sağlıklı iletişim kurdukları müddetçe başarılı olabilece