Emre Timur'un paslanmaya yüz tutmuş varoluşçu felsefeyi cilalamaya ve parlatmaya çalıştığı kitaplarıyla birlikte, hayatın en eski ve derin sorularına cevaplar bulmaya çalışacak, kendinizi sorgulayacak ve felsefenin zor ama zevkli dünyası içerisinde kaybolacaksınız. Okuyucunun önüne taş koyucu eserlerden bunalmış ve hayata ve insana dair ince ve düşündürücü romanlar okumak isteyen okurların zihninizi fişekleyecek bu kitapları tattıktan sonra düşünme eyleminin ihtişamıyla karşılaşacaksınız. Us Palyaçon

Şener İşleyen'in kitaplarından oluşturduğumuz Edebiyat ve Roman Seti, sürükleyici kurgusuyla merak uyandıran ve metaforik anlatımıyla zihninizi harekete geçiren sayılı güncel eserlerden biri olarak karşınızda. Geçmişi bugünle buluşturan detaycı anlatımıyla Şener İşleyen, duymaya alışkın olduğunuz hikayeleri alışılmadık bir dille sunuyor. Muhacir Sancılar Buğlem Rammah Pirahen

Cepheden dönen gazi Hasan'ın eşi, henüz bir yaşındaki çocuğu ve yüzlerce köylüsünün Pontus-Rum çeteleri tarafından hunharca öldürüldüğünü öğrendiği andaki tepkisi: -Biz cephede dahi düşmanın askerini yaralı bulsak tedavi ettik. Burada masum insanlara nasıl kıydılar! Bu nasıl bir canavarlık!.. Milli Mücadele yıllarında cephe gerisinde yaşanan dramlar ve en fazla şehit veren köyümüz!.. Karadeniz Bölgesi üzerine Böl, Parçala, Yut planları.. Beyinleri ve emir erleri.. Oynadıkları oyunlar.. İnsanın kanını do

Hani, içimizden geçen ama bir türlü dilimizden dökülmeyenler... Söyleyemediklerimiz. Şiirlere, şarkılara konu olan, romanlara, filmlere... Seni Sevdiğimi Kimseye Söylemedim Hüzün dolu günleri geceleri özetlercesine Cihangir ve Canan'la birlikte büyülü bir İstanbul yolculuğuna çıkacak, yazarın, Kafdağı'nın Etekleri dediği şifa diyarı Anzer'de dolaşacak, masal aşkın tanıkları olacaksınız. Bu Toprağın Çocukları (Müzikal), Özgecan/Çarşamba Perisi, Fujiwara/Kubilay'ın Kılıcı, Thecla/Şifacı ve Naz Makamı ad

Selçuklu Ordusu'nun tuğ takımının müthiş gürültüsü, Bizanslı askerleri tedirgin etmişti. Sadece askerleri değil, özellikle ilk defa savaşa katılmış olan atları da etkisi altına almıştı. Bulundukları alanı ön ayaklarıyla eşiyorlardı. Kösler, nakkareler, borular, sanki buraya eziyet etmek için getirilmiş hissi uyandırıyordu. Sadece bu muydu? Malazgirt Meydanı'nda çok hızlı hareket edebilen Selçuklu atlılarının saha üstünlükleri de Diyojen'in canını sıkıyordu. Türklerin savaş düzeneklerini çözebilmiş değildi

Doğduğunuz yer ve aileniz sizin kaderiniz olsa da kararlarınız ve seçimlerinizle oluşuyor hayatınız. Ve elbette acı tatlı sürprizlerle dolu yaşam; zaman zaman kafanızı karıştıracak yol ayrımları da cabası. Ömür, sonsuz bir aşkı barındırıyor aslında içinde. İşte bu yüzden aşk aramakla bulunmuyor: Aşk her yerde... Görmesini bilene, hırs ve nefretten arınabilene... Tevekkülü ve sabrı kendine kılavuz yapabilene... Sevgiyle dokuyabilene ömrünü... Ben Türkan. Atlattığım onca badirelerden sonra bir soluklandım v

Öksüz ve yetim bir çocuğun hayalleri zorlayan hayat hikayesi... Akılları durduran cesareti... Birçok felaketi önleyen feraseti... Devleti adına sergilediği asaleti... Bütün bunlar Tarihe Damga Vuran Aslanlı Paşanın ana tabloları... Pırlanta bir tarih! Muhteşem değerler! İşte biz buyuz... Boynumuz her zaman dik, yüzümüz her daim ak! Eser sizi, tarihin dehlizlerinde gizli kalmış bir kahramanımızı keşife çıkarıyor. Heyecan dolu, zevkle okuyacağınız bir roman...

Bazen hedefe fırlattığımız ok, hedef tahtasını aşar. Ok hedefi tutmamıştır, dolayısıyla başarısız sayılmamız gerekir. Ama biz, ok hedef tahtasını aştığı için kendimizi başarılı sayarız.

Yetimdi, üvey evlat ve yok yoksul bir çocuktu. Daha gençliğinin ilkbaharında vatan aşkından dolayı sürülüp işsiz kaldı. Yatağından daha çok, siperlerde yatıp kalktı. Böbreklerinden hastalanıp ağrılar ve sancılar içinde yaşadı. Cephelerde kolundan, ciğerinden, eğe kemiğinden yaralandı. Şarapnellerle vuruldu gözünden, göğsünden. Derken karaciğeri iflas edip, acıların burgacında döndü durdu. Kısacık yaşamında hemen her acıyı ve hemen her kahrı yaşadı. Durmadı, dinlenmedi, direndi. Sonunda... Düşmanlarının b

Olcay: Kraliçem! İnsan, tapınağını kendi inşa edebilir mi? Gönderilmiş tüm kitapların satırlarında adım adım ilerlerken peygamberler ışığında... Evrenin gelmiş geçmiş tüm mistik bilgileri edinilmiş, ardından o kocaman felsefe süzgecinden geçirilince ve elinde sanatın bir parça tutkusu varsa, dünya oluştuktan sonra kapatılmış olan Cennet ve Cehennem kapısını açabilir mi? Yüzüme üflenmiş Tanrı nefesi mi dir benim? Ya da Tanrı nefesimdir benim. İçimdeki bedenim ölse de ismim yaşamalı tutkusu? Sanat ve tutkusu

Zaman ne gösterir, yıllar ne getirir ya da neler götürür bilmiyorum ama o gün, Kerem'in her şeyi olmaya hazırdım ben. Bir insanın her şeyi nasıl olursunuz? Yani siz benim yerimde olsanız Kerem'in o yıldız yıldız gözlerine bakıp, her şeyin olmaya hazırım, işte geldim diyecek olsanız, ne yapardınız? (...) Tam da Kerem ile Selma adlı yeni bir aşk efsanesi ortaya çıkacakken (!) Kerem ile Aslaaa! dedirten bir düğün hikâyesini komedi tadında aktaran bu kitabı okurken, ilk satırından son satırına dek dudaklarınızd

Arakan'daki zulmü dramatik bir şekilde anlatan yazar, aynı zamanda usta bir kurgu ile dünya barışına çözüm getirecek önerilerle, Arakan'da yaşanmış gerçekleri harmanlayarak çözümlerini sunuyor okurlarına. Hikâyede, Türkiye garantör ülke olarak Rohingya'ya giriyor. Türk ordusu önderliğinde kurulan Barış Ordusu, Rakhine çeteleri ve Myanmar ordusuyla savaşıyor. Kanlı çatışmaların sonucunda bütün Rohingya'da güvenlik sağlanıyor. Ayrıca Türkiye, Mars'a ilk Türk uzay aracını ve astronotunu gönderiyor. Türkiye'nin

Küçücük bebeklerin babalarının eline silah verenlerin huzur içinde yaşaması içimi acıtıyor. Namaz kılmayanları dövenlerin, ihaleleri beklerken ezan sesi duymadığını biliyorum. Biliyorum, insan yapısı her şey kirleniyor. Bu yüzden biliyorum ve anlıyorum, inancın çürüyen kısmı insan yapısıdır. Tanrı yapısı olan her zaman parlar ve ışıldar. Ve artık anlıyorum. Yıllar önce tertemiz bir inançla başladığım yolculuğun şiddetle nasıl kirletilmeye çalışıldığını... Kaybolduğumu kabullenmeden yönümü bulmaya çalışıy

Şehre herkes yakışıyor şimdi. İşportacı delikanlılar, tuzu kuru tüccarlar, öğrenciler, dilenciler ve yalancılar. Şehre bir ben yakışmıyorum. Çünkü, sensiz bir şehrin toprağında ayak izim öksüz duruyor. Sensiz, penceremde gün ışığı mahzun. Sanma ki yolcular sadece bavullarını alarak giderler bir şehirden. Giderken bana verdiğin güvercin ürkekliğini götürdüm, yağmur ferahlığını, kardelen cesaretini Kavuşmaya yüzümüz olsun diye, ağladım. Unutmamaya yeminimiz olsun diye, mahzun dokunmadım kirpiklerine. ?Sen ağl

Mevlana der ki: 'Aşk geldi. Damarlarımda, derimde kan kesildi; beni kendimden aldı sevgiliyle doldurdu. Bedenimin tüm cüzlerini sevgili kapladı. Bende yalnız bir ad kaldý, gerisi hep o.' Mevlana'ya göre aşk aşığın aşkta yok oluşudur. İşte bu yüzden seni buraya getiren aşk da değildir. Çünkü âşık, aşkına ihanet etmez yeğen. Kerim yaşlı adamın bu son sözünün yüreğine hançer gibi saplandığını hissetti. Bir sigara daha yaktı. Utandı. Yaşlı adam devam etti. Sen buraya neden geldiğinden çok, buradan neler alacağı

Üç aşk, iki şehir, bir lise. Sürprizlerle dolu kurgusu ve keyifli anlatımıyla 2017'ye damga vuracak bir gençlik romanı... Çiçek Sekban Tüfekçi/Yazar 'Selim' hem fiziksel görünüş olarak hem de yaşadığı çevrenin ağır etkisiyle karizmatik bir karakter. Okurken acaba gerçekten yaşadı mı? diye sorgulamaktan kendinizi alamayacaksınız. Mekânlara olan hâkimiyetin daha en başında sezildiği, günümüz edebiyat anlayışının paralelinde oldukça başarılı bir çalışma. Tarihler arası bir dehliz ve kesişen haya

Dünya yaratılalı ölmeyen bir canlı yok. Öyleyse ölüm de hayat kadar gerçek ve bunu biz kabullendiğimiz oranda acımızla baş edebiliriz. Bunu böyle kabul edince; hayat ölüme hazırlık, ahirete sermaye gönderme alanı gibi olacak. Bu hayatı ahiretin tarlası görenler ahirette hasat yapacak. Ama hayatı hasat yeri görenler, ahirette sermayesiz kalacak. Dilimizden dua, kalbimizden Allah sevgisi eksik olmazsa bu sınavı veririz. Yoksa üç günlük dünya için ahireti kaybetmek akıl kârı değil...

En sevdiğim şıktır C. Çünkü o şıkların en normalidir, dengedir, ay gibi parlar ortada; hem sağı hem solu aynı anda sevmektir, diğer şıkları küstürmemektir C, birbirine doğru eğimlenen iki ucun eninde sonunda birleşebileceğini düşünmektir..

Karanlık gecelerin kucağında uykuya yatacak olan insan, hüzünlü düşünce hortumunun ardındaki sabaha gün ışığıyla uyanışın mucizesini yaşarken, hayatı güzel yönleriyle sevmeyi bilmeli. Sayfaları çevirdikçe; terör, aşk ve ölümün her an yakınımızda olduğunu hissettirecek bir romanı elinizde tutuyorsunuz. Yıl 2016... Yaşanmış bir terör eylemi sayfalara yansırken; bombanın patlamasıyla kurgusal bir aşk ruhunuzun derinliklerine işleyecek. Ailesinin ölümüne kendini alıştırmaya çalışan Kerem, iç sesiyle düşünce gir

Her şey büyümekle başladı. Sevmelerimiz değişti, Ağlamalarımız değişti, Hayallerimiz değişti... İlk yalanı o zaman söyledik. Annemizi o gün dinlemedik işte. Oysa çocuktuk: Küçücük dünyamızda ne kadar da masumduk. Sonra bir gün yaşlı bir nene şöyle dedi bana: Büyümek, kibirli kişilerin işidir.