kuma ve cariye kadınlar İnsanlık yolculuğu, kadına yaptığı zulümden dolayı sonsuza kadar bunun utancı ile yaşayacaktır. Acı olan, insanın vicdanını sızlatan, acıtan taraf ise insanlığın ve teknolojinin bu kadar geliştiği bir çağda kadınının hala bir dine, bir inanca dayalı olarak zulüm görmesidir. Kadına hala kuluçka makinesi gözü ile bakılarak, hâlâ kadının köle, cariye veya erkeğin kapatması olarak kullanılması bizi utandırmaya devam ediyor. İnsanlığın bu vahim durumu zevkle seyretmesi, kadınların bu acı

Hikâyeler, hikâyelerimiz... Yaşamlarımızın kağıt üzerine damlayan yüzü. Bizi anlatan ve bizden ayrılır ayrılmaz başkasının olan sözcüklerimiz. Birinde kendimizi bulduğumuz, bir diğerinde ise kaybettiğimiz bir yığın cümle. Hikâyelerimiz, hiç yoktan var ettiğimiz bir başka paragraf yaşamın içinde. Ve bizden başkasına doğru giden bir yol. Bizi bir başkasına bağlayan sicim gibi. Ve tabii ki bizi bir başkasından ayıran derin bir uçurum. Hepimizin hikâyesi aynı aslında. Bir çeşit mücadele, bir başka karşı duruş

Kızlar partisi biterken, kadınlar topluca aynaya sırtlarını dönerek selfie çektiler. Yarı acı gülüşler taşıyan, sahte neşe maskeleri yüzlerindeydi. Aynayla yüzleşmeyi başka günlere bıraktılar. Belki de insanoğlunun hiçbir zaman hakkıyla bu hesaplaşmayı yapamadığını biliyor ve susuyorlardı.

Peki Mart'ın sonu nasıl bahar olacak? Haksızlığa karşı direnenleri, sokağa çıkanları, yazanları, çizenleri teröristlerle eşdeğer tutan bir iktidarın yönetiminde bu insanlar artık kış uykusundan uyanmalı bence. Ne zaman insanlar bu uykudan uyanırsa işte o zaman akıl sağlığı da düzelir kendi kendine. Çünkü, bu akıl tutulmasının doktoru henüz dünyada yok! Tedavi, milletin kendisinde. Tek çare kış uykusundan uyanmak ve... Dümenin başına geçmek. Millet egemenliğine dayalı bir devlet düzenini yeniden inşa etmek!.

Korkularımızın doruk noktasında, aklımızın bir köşesinde canlanan kaçış yolları hepimiz için gerçek mi? diye sorguladığım günün sabahında, aslında daha fazlasının farkındalığı ile mutlu olmayı öğrenmemiz gerektiğini anladım. Korkuların içinde saklı olan güneşli bir yol gibi, kapısı aralanmış çıkışların gözcüsü oldum. Yolculukların yudumluk okumaları ile kitap okuma alışkanlığının en basit olduğu yerde, absürt hikayelerde buluşma şansı yakaladım. Her finalin kötü tarafına tutunmak yerine yeni bir adım olac

Is the life a challange to us or do we see it as challange? Can we say the life is an impossible puzzle to solve? Maybe we did not start the year with a good beginning. Those challenges are part of the puzzle. So our job is to find the find piece of the puzzle and to complete it So say "Welcome To Life".

Tutsam Yangın Yeri Gözlerin! Sen benim dökemediğim göz yaşımsın!

"Beni bir sen anlarsın bir de bu kirli çocuklar. Senin sevdan gibi dokunur yüreğime gülüşleri, Gülüşleri ile bu çocuklar, hepimizden aktırlar. Bir ucu hep senin kalemin, diğer ucunda, Onların bu dağlarda bıraktığı yiğitlikleri. Sen deli sevdam, onlar vatan sevdası, Yalnız sizin içindir bu kavgada, yüreğimdeki sancılar. Beni bir sen anlarsın bir de bu kirli çocuklar, Sen seni ne çok sevdiğimi bilirsin, Onlar hasretliğin yüzümde bıraktığı çizgileri, Çünkü onlar da ben gibi birilerine aşıktırlar.

Ne kelimeler yutuldu, Hiçbiri doyurmadı. Doysaydı kalbim Seni aramazdı. Aradığını bulmak da zor, Peki ya; Zor olanın peşinden koşmak? Mecalim yok! Açıkçası heves de kalmadı, Ceplerimde kelimeler, Yutsak mı?

Hayat denilen bu düzen bizleri seçimler yapmak zorunda bırakır. Öyle mükemmel bir sistem üzerine kuruludur ki insan, yaptığı doğru ya da yanlış seçimler bizler için hiç bir zaman kaybediş olmamıştır her zaman kazandırmak üzerine kurulan yaşadığımız hayatta. Doğru yapılan seçimler bizlere güzel sonuçlar kazandırır lâkin yanlış yaptığımız seçimler aslında bizden bir parça götürdüğü halde bize geri kalan hayatlarımız için mükemmel tecrübeler getirir. Aslında kaybettiğimizi düşünürken, mükemmel derecede kurula

İnsan neye muhabbet duyarsa ona yüzünü çevirirmiş. İnsan dedik ya... Surları yıkar bir çizik, Köprüleri kapatır... Kalemine kağıt olacak refik aratır. İnsan muhabbetine göz kapatır, Kırık kalem, Buruşmuş kağıt... Karalanmış gönüllere kapı aratır.

Gözyaşlarımla ıslandı sana söyleyeceklerim, Ses tellerime astım, kurusunlar diye... Kurudukça boğazımda düğümlendi, Sustum... "Belki de bu kitap yazılmamış tüm şiirlerim için bir davetiyedir..."

Sosyal medya, internet ve uygulamalarına verdiğimiz kişisel bilgilerden binlerce veri noktası oluşturulabileceği bugün tüm dünyanın bildiği bir ‘sır'. Algoritmalar davranışlarımızı tahmin edebiliyor ve bizi beğeni sayılarımıza göre arkadaşlarımızdan hatta eşimizden bile daha iyi tanıyabiliyor. Bunun sonucunda; korku, ihtiyaç ve duygularımıza göre kişiselleştirilmiş reklam, haber, makale gibi araçlarla kontrol edilip yönlendirilen bir bedene dönüştürülebiliyoruz. Ahtapot, böyle bir gerçekle beraber günümüz

Okuyacağınız şeyler ne misyoner ne de kaşif olmak amacıyla yazılmıştır. Bir ‘Broker'ın yani bir ‘Aracı Tüccar'ın yaptığı kısa seyahatlerde, cep telefonuna not tutulmuş, başlangıçta hiç de profesyonelce düşünülmemiş anlatılardır. Fakat sıradan anlatılar, gezilecek yerler için ‘rehberlik' notları olmadıklarını, içerisine tarihi önem taşıyan, özellikle Afrika'yı daha iyi anlayabilmek için serpiştirilmiş anekdotlar konulmuş olduğuna dikkat ediniz. "Bir ‘Broker'ın Anıları", Kara Kıta'dan Notlar çalışmasının biri

Baharın hoş, sersem rayihasını duyar gibiyim Şimdilerde hiç açılmayan pencerelerimden Bunca zaman bekleyen bir kimseyim Öyle onulmaz bir anda onulmaz baharlar beklemekteyim ki, Henüz duyulmaya başlayınca Kokusu sardunya yaprağının Ve gece, dönmeden sabahın kurşun rengine Misk kokulu teninde sarhoş olmalıyım

Beste Bekir edebiyat hayatına dokuz yaşında hece ölçüsü ile yazdığı anne ve öğretmen konulu şiirlerle başladı. İstanbul Erkek Lisesinde okumuş olan şair/yazar, başarılı bir eğitim hayatına imza attı. Lise yıllarında katıldığı şair İbrahim Minnetoğlu anısına yapılan şiir yarışmasında "Bana Kendini Getir Gelirken" isimli şiiriyle üçüncülük kazandı. Marmara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı ile Alman Dili ve Edebiyatı bölümlerinden yüksek ortalama ile mezun oldu. Yüksek lisansı Marmara Üniversitesinde Yeni

Beste Bekir edebiyat hayatına dokuz yaşında hece ölçüsü ile yazdığı anne ve öğretmen konulu şiirlerle başladı. İstanbul Erkek Lisesinde okumuş olan şair/yazar başarılı bir eğitim hayatına imza attı. Lise yıllarında katıldığı şair İbrahim Minnetoğlu anısına yapılan şiir yarışmasında "Bana Kendini Getir Gelirken" isimli şiiriyle üçüncülük kazandı. Marmara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı ile Alman Dili ve Edebiyatı bölümlerinden yüksek ortalama ile mezun oldu. Yüksek lisansı Marmara Üniversitesinde Yeni

Necdet küçük bir şehirde inzivaya çekilmiş tecrübeli bir istihbarat görevlisidir. Bir sabah uyandığında küçük bir görevin kendisine verilmesi ile macerası başlar. İlk başlarda sakin bir soruşturma yürüten Necdet, olayların detaylarına ulaştıkça görevin sandığından daha önemli olduğunu fark eder. Bu uğurda kaybettiği dostları da eklenince bu küçük şehrin altını üstüne getirir. Örgüt içerisinden çıkan bir örgüt ile karşı karşıya kalması bir yana, defalarca ölümle burun buruna gelmesi onu zorlamaktadır.

Stell dir Bitte vor, wir sind in der Mitte eines riesengroßen Waldes. Es hat lange, lange Zeit nicht geregnet und der Wald ist total trocken. Dadurch hat sich der Wald entzündet und von unserem Standort, um uns herum lodern riesige und unzählige Feuer. Wir spüren die Flammen, die unglaubliche Hitze und die Flammen kommen rasend schnell auf uns zu. Die Hitze, die Flammen und der Qualm trachten uns nach dem Leben. Die Umstände rauben uns unseren Atem, trüben den Blick. Die Situation scheint aussichtslos, lass