Bebeğim, Yokluğunda bil bakalım ne yaptım, Umarım bu sensizliğin ertesinden geçen yıllarda uğraşımı hoş görürsün! Elbet senle olmanın her koşulda ne kadar güzel olduğunu şimdi daha berrak idrak etmiş durumdayım, soyuttan, somuta geçer gibi bir hal ... Hakkın Cennetine kabul edilmiş kul misali! Ama Şurası Muhakkak ki :Senle Olmak Tüm Güzelliklerin kaynağıdır. Hadi hayal et uğraşımı! Bendeki seni, bak nasıl resmeyledim! Hiç ama hiç yanılgı payı olmaksızın! Umarım sende beğenirsin ben o güzeli çok sevdim! Güll

İnsanlar İhanete Tutsak: Karanlıklara, haksızlıklara, ihanetlere, aldatılmaya, korkutulmaya ve susturulmaya isyan edenlerin ilgiyle okuyup paylaşacağı roman kurgusunda bir belgeseldir... Kötülük sırtını ihanete, halkına ihanet edenler de emperyalizm ve işbirlikçilerine dayar. ABD, ülkelerin, kendi çıkarlarına koşulsuz itaat eden cambazlarla yönetilmesini ister. Bunun için geri kalmış, ulusal gücü ve ülke bütünlüğü erozyona uğramış, ekonomisi dışa bağımlı devletler topluluğu yaratılmasını kurgular. Bunlarla

''Cânı fermanım'' dediği ilk kitabı, Bana Kanatlarını Verir Misin?"in ardından; ''Aşk-ı Murad'ım, o benim'' diye adlandırdığı, ikinci kitabı Aşk-ı Sürgün, şiirsel anlatımıyla okurla buluşuyor. O'nun Denemeler'inde, daha ilk satırlardan başlayarak, ardarda sıralanan kelime ve tümcelerde okuyucular kendilerini büyük bir şaşkınlık içinde bulacak ve bir çağlayan gibi akan; zaman zaman bir kamçı gibi yüzlerinde şaklayan ve yine sık sık onları büyük bir şaşkınlık içinde bırakacak deyimlerle güçlendirilmiş; belki

"Koca bir Hiç?im ben! Ne olduğunu sorduklarında cevap verecek cesaretiniz yoksa eğer, ben çıkarım dudaklarınızın arasından. Söyleyeceklerin değiştirmeyecekse yaşadıklarını, ben gelirim dilinin ucuna. Bir şeyler eksikse hayatında, önüne ek edersin beni kelimelerin. Kıyıya çarpan çıplak cesetlerin çığlıklarını benimle dindirirsin. Bazen sarı akşamların mutluluğunu saklamak istediğinde, gülücüklerle savurursun beni. Gizemli işler yaparken yakalanırsan beni söyler, korkularını gizlersin. Gök gürültüsünden ürper

Zeynep, gazeteci olmak isteyen, kutsanmış bir bedende yaşadığına inanan bir üniversite öğrencisiydi İstanbulda. Ozan ise, New York da , yılların deneyimine sahip bir gazeteci, bir savaş muhabiri ve eski bir İstanbulluydu. Hayat, onları karşılaştırmak için Hindistanın kuzeyindeki bir sahneyi, Keşmiri seçti. Keşmirde 64 yıldır süren savaş bir türlü durmamıştı ve insanlar geçmişlerini arkalarında bırakarak kaçışıyorlardı. Zeynep ve Ozan ise tarihe tanıklık ediyordu. Onlara ait olmayan bir coğrafyada tehlikedey

Bu kitapta verilen bilgiler her ne kadar kehanet olarak görünse de, tamamen yaşadığımız anın ve bazı kaynakların üzerine yorum yapılarak bir araya getirilmiştir. Çeşitli tarihi kaynaklar, günümüze kadar ulaşan siyasî ve sosyolojik gelişmeler, Kur'an, İncil ve Tevrat ayetleri ışığında oluşturulmuş bir komplo teorileri bütünü ve araştırma ürünüdür. Her ne kadar kitaptaki haritalar, isimler ve gelecekteki olaylar fantezi; gelecek ise anlatılanlar dışında bir yönde şekillenebilir olsa da burada okuyucuya bir

İnsanın firar etmek istemediği tek ve gönüllü tutsaklık: Aşk Yaşadığı tüm olumsuzluklara karşı koyarcasına aşkın büyülü atmosferinde yüzen bir kadın; insan eğer inandığını yaşamak adına sonuna kadar yürüme yiğitliğini gösteremiyorsa, ne kadar yol aldığını düşünse de geldiği yerin sıfır noktası olabileceğini gözler önüne seriyor. Kimliksiz Mavi, aşkın anatomisi olduğu kadar aşkın peşinde koşmanın getirdiği bedeller karşısındaki çaresiz çırpınışların izlenimci ve dışavurumcu resmi, kısacası aşkın manifestosu

Birden durgunlaşmıştı. Boğazında büyüyen şey kördüğüm olmuştu. Yutkunmaları sonuç vermiyordu; onu oradan sökemiyordu. Az önce bütün bir şehri fethetmeye niyetliyken, şimdi en yakın otobüs durağındaydı. Yenilmişti. Haksız bir mağlubiyet yaşıyordu. Geçmişinden gelen alışkanlıkları vardı. Hiç kimse birden yeninin kollarına kendini bırakamazdı. Yaşamından bağımsız hayatları düşündü. Herkesin kendine inandırdığı yalanları vardı. Gerçek, çok ender durumlarda işe yarıyordu. Gerçeğin sertliğine karşın, yalanların e

Tarafsız olmak ne demek; Bu dünyada tarafsız olmadan yaşama hakkını nereden alıyorsunuz? Tabiki bir taraf olacaksınız! Tarafınızı vicdanızın ve cüzdanınızın arasında bulacaksınız. Bir çoğunuz bunu bulmak için Rulet oyunu oynayacaksınız. Eğer bu oyunu iyi oynamayı başaramazsanız sıradan olup bu dünyadan sessizce göçeceksiniz. Eğer bu oyunu iyi oynarsanız kalıcı olup tarihe geçeceksiniz. Küçük gazeteci çocuk başını eğerek arabanın açık camından içeriye soktu. Arkada oturan istihbaratçıyı eliyle göstererek: A

Ben Pankart'ı yazdıktan sonra yayınevine vermeye cesaret edemedim. Bitirip uzun zaman çekmecede beklettim. Bir gün basında çok fazla reklamı yapılan ünlü bir yazarın romanını aldım okudum. Kendime haksızlık yaptığımı anladım, gidip Pankart'ı çekmeceden çıkarttım, yayınlatmaya karar verdim. 'Pankart' teslimiyetle insanın, tüm yaşanan acılara rağmen dayanmanın; baskı zulüm ve yok edilmeye karşı direnmenin, Arzu-Tanja ve Emine'yle yaşamı insanca sevmesinin; sinsice, kadına dayatılan, zorla üzerine kapatılan '

Nermin pek çok defa rüyalarında gördüğü o eski evi hatırladı.Karanlık gıcırtılı merdivenleri ürpererek indiği, el yordamıyla duvarlara tutunarak çıkışı aradığı ve ayağının yerde duran yumuşak bir şeye çarpmasıyla donup kaldığı, terler içinde uyandığı o rüyayı hatırladı.Belki de şu fenerler ve dışarıdan gelen soluk ışık olmasyadı kendini o rüyada sanabilirdi. "Pıt! Pıt!" Oya kulağına damlayan aknın hızlanarak akıntıya dönüştüğünü ve kulağına dolmaya başladığını hissediyor.Bu defa gözleri bağlı değil, karanlı

Dev kanatlarıyla koca bir kuş bize doğru yaklaşıyordu, biz ise gölün içindeydik.Çocuk çığlık atarak bana daha sıkı sarıldı.Onu bırakmayacağını söyledim.O kuşa vermeyecektim onu.Kuş daha da yaklaşırken çocuğu göğsüme bastırdım.Ayak bileklerime dolanan ağaç köklerini hissediyordum ama korkmuyordum.Gölün gümüş ışığı ve kucağımdaki turuncu çocuk bana güç veriyordu.Çok uzaklarda kırmızı-beyaz bir leke gördüm,gölün dışında beyaz kameriyenin içinde ben bize bakıyordum. Ayşen Aydoğan'ın elinizdeki "Cehennemin Renkl

Yaşamak; Her ana değer vermektir. Önemsemek, kıymet bilmektir. Gerçekten anlamak, anlayabilmek için, Görebilmek, işitebilmek, dokunabilmektir. Vakti dolmuşları, eskiyenleri Arkamızda bırakabilmek, Cesaretle kapıları kapatabilmektir. Yeniden korkmamak, Yenilere kapı açabilmektir. Tükenmeden, tüketmeden üretmektir. Dinlemeyi, dinlenmeyi becerebilmektir. Halden hale geçebilmek, Değişime izin vermektir. Mutlu olmak için; Hep umut etmek, Hiç vazgeçmemektir. Düştüğünde kalkabilmek, Yeniden yola koyulabilmektir. G

Çok uzun zaman susmayı kabullendik. Konuşmak bile yoruyordu bizi. Ayrı, ama benzer mekanlarda kapatılmışlığın, kıstırılmışlığın, kapana kısılmışlığın, tuzağa düşmüşlüğün eziciliği altında birlikteydik. Bu durumda, geçmişten geçmemiz zaten mümkün değildi. Geçmiş bizim içimizde barınıyordu. Onun yeri yurdu olmuştuk. Doğrusu bir şeyin mekanı olmak hem iyi hem de kötü. Bir yandan yalnızlığına en azından tanıklık ediliyor duygusunu taşıyorsun, diğer yandansa..Bir şeyin mekanı olmak o şeyin özgürlüğüne, bilincine

Güzün kendini artık biraz belli ettiği serin bir eylül akşamından sonra gece yarısı. Her yer sessiz. Huzur içinde uykuya dalmış ailemin evinde yalnızca ben uyanığım. Sıkıntıdan ve beklemekten kafam karmakarışık. Yarın sabah yola çıkacağımı düşünerek erken yatacağımı söyleyip daireme çekileli nerdeyse iki saat olacak. Ama uyku tutmuyor. Kendi özel daireme kapanmış, odadan odaya boş boş dolaşıyorum, denizci olarak çıktığım uzun, uzak seferlerin arifesinde olduğu gibi sınırsız düşler kuruyorum, geçmiş günleri,