"Ben, Kafkasya´nın hürriyeti için silaha sarılan muhariplerin en hakiri Şamil, Allah´ın himayesini Çarların efendiliğine feda etmemeğe ahd eden özü-sözü doğru bir Müslüman´ım. Çar Birinci Nikola´yı tanımadığımı, onun iradesinin bu sarp dağlarda sökmeyeceğini tekrar tekrar söylemiştim. Sanki bu sözler taşa söylenmiş gibi, Çar ile görüşmek üzere beni hâlâ Tiflis´e davet edip duruyorsunuz. Bu davete asla icabet etmeyeceğimi şu mektubumla son defa olarak size bildiriyorum. Bu yüzden fani vücudumun parça parça k

Modern çağda Müslüman ümmetin üstüne bir kabus gibi çöken milliyetçi dalga, müslümanların düşünce dünyasını köklü bir dönüşüme uğrattı. Asırlardır tek bir dârü´l-İslam´ın ferdi olan insanlar, artık, elli küsur parçaya bölünmüş millî-devletlerin "vatandaş"ı konumundalar. Fehmi Şinnâvî bu kitapta, bu olguyu "hilafet" ekseninde irdeliyor. Müslüman ümmetin birliğinde hilafetin oynadığı rolü tahlil ediyor ve bu çerçevede Arap dünyasında milliyetçiliğin yayılmasıyla gelişen Osmanlı düşmanlığını tashihe çalışıyor.

Uzun yıllardan beri, Kafkasya´da artan Rus gücünü söküp atmak için, organize bir güç halinde ayağa kalkan İmam Mansur´un başlattığı Gazavat 1783´ten 1859´a kadar devam etmiştir. Kafkaslılar bu ölüm kalım savaşında, Din, Vatan ve Özgürlüğü asla birbirinden ayrı düşünmemişlerdir. Orijinal Avarca yayınları da içeren zengin bir kaynakçaya dayanan bu eser, Kafkasya coğrafyasını, mitolojik özelliklerini, tarihini, İslami direniş ve kıyamı başlatan İslam kahramanları olan İmamların sırasıyla hayat hikayelerini, mü

Bu kitapta bir araya getirilmiş yazılar, bizi kendi havasıyla kuşatan entellektüel ve bilimsel kaygılarla, dünya gerçeğinin farklı ritimleri ve değişik kesitlerine bütüncülük zaviyesinden yaklaşma cehdinin ürünleri olarak algılanabilir. Burada, insanî Ben ve onun tekevvün demetlenişini tanırken, kesinsizlik ve tesadüflere zar atılmaz; bilakis insan, iç realitesine ve dış varlık alanlarına doğru, gözden geçirilir; onun hakkında kusursuz bir tablo elde etmenin imkanı sınanır...

Bu kitabı hazırladığım zaman, düşmanlarımız hâlâ bizi gömmek için mezar kazmakta, İslam ümmeti ise hâlâ tepe taklak yuvarlanmaktadır. Gerçek sadece bizim yanımızda olduğu halde biz müslümanlar ne yapmaktayız, insanlara neyi sunuyoruz? Şûrâ kağıt üzerindeki bir bilgi, merhamet bir minber öğüdü. Gerçek hayatımızda ise ne Allah ne de insan sevgisi var. İslama bağlılığımızı ilân ediyor, onunla yaşıyor gibi yapıyoruz; bir de bakıyorsunuz ki onu bir anda inkar edivermişiz. Müslümanlar dinleriyle ve onun kaynağıyl

Bu eser, İran´da en çok okunan ama Türkiye´de pek tanınmayan Muhammed Taki Câferi´ye aittir. Uluslararası üne sahip pek çok bilim adamının kendisiyle yaptığı görşümeleri içermektedir. İslamî irfanın derinlemesine yapılmış yorumlarıyla çeşitli kültürlerle yüzleştirilmesini de görebilirsiniz. Hem doğu hem de batı felsefesine vakıf bir kalemden dökülen yazılar oldukça felsefî bir kıymete sahiptir. Düşünmeyi sanat edinenler için doyumsuz bir tablo.

Bu kitabı hazırladığım zaman, düşmanlarımız hâlâ bizi gömmek için mezar kazmakta, İslam ümmeti ise hâlâ tepe taklak yuvarlanmaktadır. Gerçek sadece bizim yanımızda olduğu halde biz müslümanlar ne yapmaktayız, insanlara neyi sunuyoruz? Şûrâ kağıt üzerindeki bir bilgi, merhamet bir minber öğüdü. Gerçek hayatımızda ise ne Allah ne de insan sevgisi var. İslama bağlılığımızı ilân ediyor, onunla yaşıyor gibi yapıyoruz; bir de bakıyorsunuz ki onu bir anda inkar edivermişiz. Müslümanlar dinleriyle ve onun kaynağıyl

Bu eser, İran´da en çok okunan ama Türkiye´de pek tanınmayan Muhammed Taki Câferi´ye aittir. Uluslararası üne sahip pek çok bilim adamının kendisiyle yaptığı görşümeleri içermektedir. İslamî irfanın derinlemesine yapılmış yorumlarıyla çeşitli kültürlerle yüzleştirilmesini de görebilirsiniz. Hem doğu hem de batı felsefesine vakıf bir kalemden dökülen yazılar oldukça felsefî bir kıymete sahiptir. Düşünmeyi sanat edinenler için doyumsuz bir tablo.

Nübüvvet İslam düşüncesinin önemli öğelerinden birisidir. Allah, tarih boyunca gönderdiği nebilerle insanlara yaratılış gayelerini ve hakkı yeniden hatırlatmıştır. Fakat Resulullah Muhammed (a.s.) ile Nübüvvet silsilesi sona erdirilmiştir. Bu kitapta, Nübüvvetin sona erişinin hikmetini ve bu olgunun insan topluluklarındaki fonksiyonlarını bulacaksınız.

İslam vahyedildiği andan itibaren bir ümmet oluşturmaya başlamıştır. Tabii ki bunu Resulullah Muhammed´in (as) imametinde gerçekleştirmiştir. Onun vefatı üzerine ümmetin varlığını devam ettirmesi imametle sürdürülmüştür. O halde ümmet ile imamet arasında varoluşsal bir bağ vardır. İçindekiler : Rönesansın Gerçekleşmesini Hazırlayan Reformizm Ne Yapmalı? Araştırma Metodu Ümmet ve İmamet Mutluluk mu, Olgunluk mu? Siyaset mi, Politika mı? Hizmet mi, Islah mı? Rehberlik ve Diktatörlük Tarih ve Tarih

Bugün bütün dünyada etnik, kültürel ve dinî azınlıklar baskı altındadır. İçinde bulundukları ülkelerde, egemen değer ve normlara uymadıkları için aşağılanmakta ve ayrımcılığa uğramaktadırlar. Bu kitap, dünyanın en ileri uygarlığı olarak lanse edilen Batı Avrupa´daki Müslüman azınlıkların da bu açılardan farklı bir konumda olmadığını ortaya koymakta; Batı Avrupa´da 40-50 yıla yakın bir süredir aşayan Müslüman azınlıkların toplumsal konumu ve kültürel sorunlarının bir çok yönüne eğilmektedir.

Tunceli ve Yöresi Anadolu Türk tarihi açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Henüz Oğuz boyları bu bölgeyi iskân etmeden çok önceleri, Karadeniz´in kuzeyinden bölgeye inen Saka Türkleri ve onların bir boyu olan Partlar ile Bizans´a paralı askerlik yapan Peçenek ve Kuman-Kıpçak Türkleri´nin yöredeki varlıklarını Arap, Fars, Bizans ve Gürcü kaynakları yazmaktadır.

Müslüman toplumların her geçen gün artarak devam eden gerileme ve çöküntü içerisine girdikleri ve bu çöküntü ve gerilemenin nedeninin de Batılılar tarafından İslam Dini olarak gösterilmeye çalışıldığı zamanlarda, bu iddialara karşı Müslüman ilim adamlarınca karşı cevaplar neşriyatta bulunulmuştur. Hüseyin Kazım Kadri yayınladığımız makalelerini bu konuya ayırmış ve makalelerinde gerileme ve çöküşün nedeninin İslam olmayıp, dinlerinden habersiz Müslümanlar olduğunu vurgulamaya çalışmıştır. ... Daha önce ya

İlahi vahyin rehberliğinde gerçekleştirilen ilk İslam devletinin düşünce temellerini bulacağınız bu kitap, size bu devletin dogmalara dayanan karanlık bir ortaçağ devleti olmadığını gösterecektir. İnsanları, baskı ve zulüm altında tutan modern ulus-devletlerle karşılaştırıldığında, düşünce devletinin üstünlüklerini farkedeceksiniz.

İspanya iç harbinde ölenlere, Nazi kamplarında hayata pes ettirenlere, ağıt yakıp ah ü figan eyleyen Anne Vatan´ın ´ne yaptığını bilir´ zannettiğimiz aydın çocuklarını ne yaptılar? Sahi ne yaptılar Balkanlar için? Gelmedi mi feryatlarımız kulaklarına kadar. Soruyorum sizlere: Balkan deyince ne gelir aklınıza? Neyi söyleyebilirsiniz? Bırakın o şanlı tarihi, radyodan çalınan üç-beş Rumeli türküsünün acaba kaç mısraını hatırlayabilirler?"