“Bu kitapta son yetmiş yıl içinde memlekette ve dünyada olup bitenlerin hikâyesini, hepsinin yakından görgü şahidi olan bir gazetecinin ağzından dinleyeceksiniz. Gördüklerimi ve geçirdiklerimi bu şekilde anlatabilmiş olmayı uzun ve velveleli gazetecilik hayatım için iyi bir son sayarım.” Ahmet Emin Yalman’ın, yaşamının son yıllarında kaleme aldığı anılarının bu ilk cildinde, yazarın çocukluk yıllarından Mondros Mütarekesi’ne kadarki dönem aktarılıyor.Yalman, Osmanlı İmparatorluğu’nda hürriyet seslerinin yük

İnsan ruhunu derinden etkileyen göç hikâyeleri, okuyucuların iç dünyalarında kendi yaşamlarından parçalar bulmalarına olanak tanır. Basit gibi görünen kişisel anılar bile bu hikâyeler sayesinde derin bir anlam kazanır.Dr. Ensar Göçmez kardeşimin akademik titizlik ve vefa duygusuyla kaleminden çıkan bu eser, göç olgusunu ve Özbek göçmenlerin geleneksel yaşamını edebi bir duygu aktarımıyla harmanlıyor. Okuyucuyu, göçmenlerin bu topraklardaki zengin geleneklerine, köklü inançlarına ve günlük yaşam pratiklerine

İnşaatçıları nasıl bilirsiniz? Sanayici hayırseverdir, turizmci vizyoner, eğitimci fedakârdır da inşaatçılar, müteahhitler necidir? “İyi biliriz!” diyenlerin oranı en fazla kaçtır? Trablus Günlükleri 2011, Türk mühendislerin 1970’lerde Türkiye’de bir siyasi krizle başlayan yurtdışı inşaat yolculuğunun, 2008 Finans Krizi ile 2011 Arap Baharı tahliye krizi arasında geçen duygu yoğunluklu çalkantılı bir kesitini barındırır. Belirsizliğin, kavganın, gürültünün, duygusal dayanıklılığın hayatın doğal akışı oldu

Dünya tarihini derinden sarsan olayların tanığı bir yedek subayın kaleminden çıkan "Cepheden Cepheye", İkinci Dünya Savaşı'nın en kritik cephelerinde yaşananları, birinci elden, ham ve dürüst bir bakış açısıyla sunuyor. Münim Mustafa, savaşın kaosu içinde, tarihe not düşmeye adamış bir asker olarak, gözlemlerini ve tecrübelerini titiz bir anlatımla aktarıyor. 1914-1918 yılları arasındaki bu karanlık dönemde, Mustafa'nın günlük kayıtları, Kanal, Çanakkale ve Kafkas cephelerindeki yaşamı, savaşın gürültüsü ar

“Tac Mahal benim tarif etmekten aciz olduğum bir güzellikte. Adeta akıllara durgunluk veriyor. Daha sonra Agra kalesini gezdik. Delhi’deki Red Fort’a çok benziyor. Son olarak da İtimadu’d Devle’nin mezarını gördük. Hepsi mimari şaheser olan bu eserler nasıl heybetli nasıl haşmetli bir bilseniz! Dünyanın hayranlıkla seyrettiği bu şaheserleri bizim atalarımızın yaratmış olması ayrıca heyecan veriyor insana. Tac Mahal şimdi müze olarak teşhir ediliyor. İnsanoğlunun bu kadar muktedir olabileceğini düşünmek bile

Tüfek Omza-Bir Yedek Subayın Anıları

"Bu kitap, Türklerin vatan edebiyatında en samimi, yüksek bir şaheserdir..." Bu sözler, meşhur edip ve şâirimiz Yahya Kemal Beyatlı'ya aittir...Bu kitap "93 Harbi" diye anılan 1877-78 Moskof Harbinde Rumeli'deki müslüman kardeşlerimizin başına gelenleri bizzat yaşamış olan Zağra Müftüsü Hüseyin Râci Efendi'nin, hemen o günlerde kaleme aldığı hâtıralarıdır... Bu kitap, yıkılan büyük devletimiz Osmanlı'nın son asrında, düşman hücumlarının vahşet ve dehşetinin bir zaptı; mâsum müslüman halkın çektiği ızdırapla

İslâmcı fikir ve devlet adamı Said Halim Paşa’nın çok önemli sekiz eseri bir arada... “Buhranlarımız” genel başlığı altında toplanmış bulunan yedi kitabı: Meşrutiyet, Taklitçiliğimiz, Fikir Buhranımız, Cemiyet Buhranımız, Taassup, İslâm Dünyası Neden Geri Kaldı?, İslâmlaşmak ile son olarak yazdığı ve “İslâm’ın devlet teşkilâtı, başkanı, meclisi, partileri, seçimleri, kanun koyma ve icrâ kuvvetleri ile nasıl olmalıdır?” sorusuna cevap veren İslâm Devletinin Siyasî Yapısı adlı eseri... Ayrıca “Hâtırât”ından e

Bu eser, Sidney Whitman’ın 1896-1908 yılları arasında İstanbul, Makedonya ve Asya Türkiye'sinde gerçekleştirdiği ziyaretlerin derinlemesine bir incelemesini içerir. Whitman, bu dönem içerisinde gözlemlediği olayları ve edindiği deneyimleri, o dönemin siyasi ve toplumsal atmosferi içerisinde ele alırken, özellikle Sultan Abdülhamit II ile olan kişisel ilişkilerini de gözler önüne serer. Neden Bu Kitap? • Eşsiz Deneyimler ve Gözlemler: Whitman, Osmanlı toprakları üzerinde sadece bir seyyah olmanın ötesine geç

Harry Coghill Watson Bishop'ın "Kastamonu'da Kut'ül Amare Esirinin Anıları" kitabı, Birinci Dünya Savaşı'nın az bilinen yüzünü ortaya koyan, içten ve etkileyici bir anılar toplamıdır. Bir Hint Ordusu Yedek Subayı olarak Ktesiphon'da savaşan ve sonrasında Kut Garnizonu ile birlikte Türk kuvvetlerine esir düşen Bishop'un hikayesi acı, dayanıklılık ve nihayetinde özgürlüğe kavuşmanın destansı bir öyküsünü anlatıyor. Kitap, esaret altında geçen zorlu günleri, Kastamonu'daki hayatı ve kaçışın heyecan verici anla

Bu kitap, dünya çevresindeki bir bisiklet yolculuğunun en ilginç bölümünü -Asya'daki yolculuğumuzu- anlatan bir dizi eskizden oluşmaktadır. Bisikletle seyahatte bir "rekor" kırma arzusuyla hareket etmedik, ancak tekerlek üzerinde 15.044 mil kat ettik ki bu, dünya çapında şimdiye kadar yapılmış en uzun kesintisiz kara yolculuğudur. Bisiklet deneyimimiz Liverpool'da başladı. Britanya Adaları'ndaki birçok seyahat rotasını takip ettikten sonra Londra'ya vardık ve burada Avrupa, Asya ve Amerika'yı kapsayan seya

Yazar, Mithat Paşa’nın oğludur. Bu yüzden Meşrutiyet Dönemini, Abdülhamid Devrini birinci ağızdan anlatan bir kişidir. Padişah ve taraftarları; Ali Haydar Mithat’ı bir düşman olarak kabul etmişti. Meşrutiyetin ikinci defa ilanında, karşıt hisler ve zıt düşünceler üzerine kurulan hükûmetin önde gelenleri anlaşamamıştır. Bu anı kitabında, padişah hükûmetinin politikaları yakından takip edilmiştir. Bundan dolayı da emin olduğu durumları, tarafsız olarak nakletme imkânını bulmuştur. İçinde yaşadığı üç devri; el

Milli Mücadele’nin lideri Mustafa Kemal Atatürk, dünya kamuoyuna doğru bilgilerin verilmesi ve gerçeklerin aktarılması için gazete ve ajanslar kurdurmuştu. Zor yıllardı ve bu günlerde Türkiye’nin yanında duran önemli isimlerden birisi de Fransız gazeteci Berthe G. Gaulis olmuştu. Eşinin Le Temps’teki gazeteciliğinden dolayı 1896’da İstanbul’a gelen ve uzun yıllar Türkiye’de yaşayan Gaulis ülkesine dönmüş ancak Eylül 1919’da Köstence Limanı’ndan hareket eden bir vapurla Türkiye’ye gelmişti. Eski dostlarının

Joseph Clark Grew 1927 yılında ABD’nin ilk Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi olarak atandı ve 12 Ekim 1927 tarihinde Ankara’da Atatürk tarafından kabul edildi. Türkiye’deki yaklaşık beş yıllık görev dönemini 1932 yılında tamamlayan Grew daha sonra Uzakdoğu’ya atandı. Grew, 1904’te Kahire’de üçüncü kâtip olarak başladığı meslek yaşamında, 1945’te yaş haddiyle emekliye ayrılana kadar yaklaşık 41 yıl görev yaptı. Bakanlık müsteşarlığı ile sonlandırdığı kariyerinde görev yaptığı yerlerde onlarca deftere not tutar

İlk olarak Türkiye Yayınevi tarafından yayımlanan ve Tahsin Demiray'ın gayretleri neticesinde hayata geçirilmiş bir tarih yazımı projesi olan Canlı Tarihler serisi neşredileli 80 yıl oldu. Son yüzyılın kültür, sanat, düşünce ve siyasi hayatına damga vurmuş portrelere dair hatıraların fasiküller halinde yayımladığı bu seri; yakın tarihimize, kültürümüze ve memleket meselelerimize dair önemli bir kaynak olma vasfını daima korumuştur. Hem araştırmacılara hem de pek çok okura ilham verecek ve ufuk açacak mahiye

Yaşanmış bir ömür, Türkçe’ye ilk kez çevrilen bu eserde, ismini belirtmeyen Gazeteci kılığında bir Alman Casus I. Dünya Savaşı´nda yoğun atmosferinde anılarını yazmıştır. Kitap, okuyucuyu Osmanlı Savaş Bürosunun Almanlaştırılmasından, Enver Bey´in benzersiz karakterine değinir. Enver Paşa ile yapılan beklenmedik bir röportaja odaklanır. Bu, Türk tarihindeki en etkili figürlerden biri olan "Türk Napolyonu" ile yapılmış derinlemesine bir röportajdır. Paşa´nın Mısır hedefleri, Türkiye´nin Büyük Britanya´ya ola

Prof. Dr. Ayten Kuntman’ın kaleme aldığı, Hayat Akarken, Zamanın Sırlarına Yolculuk, kitabı, dünyanın, kültürlerin ve insanlığın ortak mirasının serüveni niteliğinde. Ayten Kuntman’ın yaşamında yurt içi ve yurt dışı gezileri önemli bir yer tutuyor. Arkadaşlarıyla birlikte adeta bir seyyah gibi neredeyse dünyanın dört kıtasını gezen Kuntman, Mısır’dan Arjantin’e, Meksika’dan Çin’e, Amerika’dan Vietnam’a, Hindistan’dan Brezilya’ya kadar uzanan coğrafyada çok sayıda ülkeye seyahat etti. Bu kitabın satır arala

Osmanlı’nın son dönemi ile Mütareke yıllarını kapsayan ve yazarı bilinmeyen bu tefrika, Akşam gazetesinde 26 Haziran 1922-27 Temmuz 1922 tarihleri arasında “İstanbul’da Esrarengiz Hayat, Kumar, Kumarbazlar ve Kumarhaneler Hatıratı” başlığıyla yayımlanmıştır. Günümüz Türkçesiyle ilk kez yayımlanan “bu hatıratın konusu eski ve yeni İstanbul kumarhaneleri ile kumarbazları, bilinen kumar vaka ve hikâyeleri ve kumarlardır”. Kitapta, kumar hikâyelerinin iki kahramanının, Baha Tevfik’in “anarşist” olarak tanımladı

Karekin Pastırmacıyan, idealizmi ve Ermeni halkına olan bağlılığı, onun sadece bir bilim insanı olmaktan öte, ulusal meselelere de ilgi göstermesini sağladı. 1908´de Türkiye´de gerçekleşen devrim sonrası, Erzurum halkının yoğun talebiyle Osmanlı Parlamentosu´nda milletvekili olarak göreve başladı. Bu süre zarfında, Ermeni vilayetlerinin ekonomik koşullarının iyileştirilmesine yönelik çeşitli projelerde aktif rol aldı. İstanbul´da geçirdiği dört yıl boyunca, Ermeni halkının ekonomik kalkınması için yoğun çab

Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılı Avrupalı devletlerin peş peşe endüstriyel hamleler yaptığı, buharlı makinelerin kullanımıyla birlikte artan üretim hızına karşılık gelecek yeni pazarların arandığı, aynı zamanda üretimi destekleyip sürdürecek hammaddelerin peşine düşüldüğü bir çağdı. Sanayi Devrimi’nin büyüttüğü iştahla etki alanlarını genişletmek isteyen Batılılar; yer altı ve yer üstü kaynakları, işlenmeye hazır ormanları, yeni kurulan demiryolları dolayısıyla en uygun yatırım sahaları