Bozüyük, cumhuriyetten sonra gelişme göstererek sanayi şehri kimliği kazanmış, sanayileşmeye paralel olarak göç almış ve kozmopolit bir kimliğe bürünmüştür. Bozüyük'ün gösterdiği bu gelişim ve değişimi geçmişle kıyaslayıp analiz edebilmek için Osmanlı'nın son yüzyılı ile cumhuriyetin ilk yıllarındaki durumunun tespit edilmesi şarttır. Bu tespitler gelişimini hızla sürdüren bu şehrin gelecek planları için bir fener görevi görecektir. Bozüyük ile alakalı yapılan çalışmalarda arşiv vesikalarının yeteri kadar i

Ben bu toprakların çocuğuyum. Benim gibi bedenlerinin bütün zerreleriyle Ölürsem görmeden vatan için ümit ettiğim feyzi Yazılsın seng-i kabrimde vatan mahzun, ben mahzun.Mısralarını mırıldananlar varsa; onlar, başım gözüm üstüne.

Küreselleşen dünyada rekabet, ülkeler arasında varlığını sürdürmekle birlikte yeni bir boyut kazanmıştır. Görünen o ki, yarınlarda rekabet hem ülke içerisinde hem de uluslararası düzlemde şehirlerin arasında olacaktır. Başta şehir yönetimleri olmak üzere şehrin tüm paydaşları göz göre göre gelen bu rekabet sürecinin farkına varıp, şehirlerini hazırla/ya/mazlarsa kaybeden tarafta olacakları muhakkaktır. Rekabetin en yoğun, en amansız yaşandığı ve yaşanacağı alan ekonomi alanıdır. Bu nedenle düne kadar ülke e

Uygur Kaganlığı her ne kadar Kök Türklerin zengin mirasının üzerine oturmuş ise de, bu serveti iyi bir şekilde koruyamadı. Kendilerini üstün ve güçlü kılan değerlerin farkına hiçbir vakit varamadılar. Tokuz Uygur beylerinin aralarındaki hırs, kardeş kavgaları ve etraftaki düşmanları görememeleri sonlarını hazırladı. Elinizdeki bu romanda daha kuruluş aşamasındayken, Uygur Türkleri arasında yaşanan iktidar mücadelesi edebi bir dille işlenmeye çalışılmıştır.

Bilindiği üzere Azerbaycan ve İran coğrafyası tarih boyunca pek çok milletin ilgisini çekmiştir. Buna binaen bu topraklara hâkim olmak gayesiyle insanoğlu binlerce yıldır birbiriyle savaşmakta ve kavgalar günümüzde de sürmektedir. Tabiî ki buradaki faktör Azerbaycan ve İran'ın doğu-batı yönünde bir geçiş güzergâhı olması yanında, tarihi ticaret yollarının da bu topraklarda seyretmesidir. Bölge günümüzde de bu özelliğini korumakla birlikte, bilhassa 19. asırdan itibaren petrol ve doğal gaz gibi enerji kaynak

Fransız Devrimi'nin ardından birbirine benzer duygulara, dillere, dinlere, kültürel ve akrabalık bağlarına sahip toplulukların bir araya gelerek çok uluslu imparatorluklara, monarşilere ve devletlere karşı amansız bir mücadeleye başladıkları görülmüştür. Bu mücadelenin sarsıcı bir şekilde etkisini hissettirdiği bölgelerden birisi de Balkan topraklarıdır. Bölgede yer alan 24 farklı etnik yapının varlığı bu savı desteklemektedir. Birinci Dünya Savaşı her ne kadar eldeki mevcut kaynakların yeniden paylaşılmas

Sanayi devrimi ile birlikte Avrupa'da hızla artan teknolojik gelişmelerin, ordular üzerinde etkisini göstermesi ile her harekâtın planlama ve icra esaslarına ait yeni doktrinlerin çıkmaya başladığı 19. Yüzyıl'da, harekâtın seyrini değiştiren ve harplerin sonuçları üzerinde etkili olan küçük harekât veya küçük harp olarak adlandırılan yeni bir taktik/operatif harekât anlayışı, Osmanlı Ordusu'nda da doktrin olarak alınmış ve uygulanmıştır. Bu doğrultuda yapılan incelemede; Harekât-ı Sagire-i Askeriye Talimnam

Bilişim teknolojilerindeki son gelişmeler, insanların günlük yaşamında önemli değişiklikler meydana getirmiştir. Gelişmiş dünya nüfusunun %78,3'ü ile gelişmekte olan dünya nüfusunun %32,4'ü bilişim teknolojileri kullanıcısıdır. Bu rakamlar göz önüne alındığında insanların bilişim teknolojilerine çok bağımlı hale geldiği ifade edilebilir ve oranlar her yıl artış eğilimindedir. Bilişim teknolojileri, bilgi üretmek, depolamak ve işlemek, dağıtmak ve değiş tokuş etmek için kullanılan bilgi işleme araçlarıdır. B

Soğuk Savaş’ın bitmesi, SSCB’nin yıkılması neticesinde iki kutuplu uluslararası sistemin ortadan kalkması yeni uluslararası sistemin ne olacağı tartışmalarını beraberinde getirmiş, bölgesel alt sistemlerin uluslararası politika açısından önemi giderek artmıştır. Krizlerle geçen 1990’lı yılların ardından uluslararası sistemin akıbetine dair sorunun cevabı 2000’li yıllarda da verilememiştir. Uluslararası krizler çeşitlenmiş ve uluslararası siyaset ortamının istikrarsızlığı artarak sürmüştür. Bu bağlamda ülkel

Tam da kitabımı basmaya hazırlanırken ABD Başkan adayı ve eski Başkan Yardımcısı Joe Biden'in küstahça yaptığı açıklamalar bomba gibi düştü siyasetin gündemine.... Elbette ki onurlu hiçbir siyasî partinin ve hiçbir Türk evlâdının hangi gerekçeyle olursa olsun Türkiye'ye ve Türk siyasetine bu tür dışarıdan yapılan hiçbir müdahaleyi kabul etmesi ve hoş görmesi beklenemez. Nitekim siyasî parti liderleri başta olmak üzere birçok kesim Biden'in bu küstahlığını şiddetle kınayan, telin eden açıklamalar yaptılar p

20. yüzyılın başından itibaren teknolojik gelişmelerin harp silah, araç ve teçhizatında neden olduğu ilerlemeler, askeri bir harekâtın sevk ve idaresindeki esas ve usûlleri kapsayan doktrinler üzerinde de etkili olmuştur. Avrupa'da önce Fransa sonra Almanya Ordusu'nda görülen kara harekâtına ait doktrinel değişiklikler; Osmanlı Ordusu'nda da tercüme edilen askeri talimnameler, Avrupa'ya gönderilen subaylar ve Avrupa'dan gelen yabancı subaylar vasıtasıyla alınmaya ve kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca bununla

.... yılının kasvetli bir kış gününde İstanbul'da ve Alba Iulia'da çok tuhaf bir olay gerçekleşti. Öyle ki, insanlığın başına bu da mı gelecekti! denecek türden. Birbirinden çok uzaklarda yaşayan biri erkek diğeri kadın, iki kişinin yaşadığı akıllara seza bir olay! Kim ne derse desin, dünyamızda, pek seyrek de olsa, böyle şeyler oluyor işte. Daha az seyrek de olsa böyle öyküler yazılabiliyor.

Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'na dahil olduktan sonra ilk muharebelerin başladığı cephe, Irak cephesidir. Osmanlı Devleti'nin idaresinde bulunan Irak, sahip olduğu zengin petrol yataklarından dolayı 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren özellikle İngiltere ve Almanya gibi devletlerin ilgi odağı hâline gelmiştir. Bu devletlerden İngiltere için Irak, en büyük sömürgesi konumundaki Hindistan'a giden deniz yollarının güvenliğini sağlamak ve Basra Körfezi kuzeyinde yer alan Abadan petrol tesislerini ko

Rauf Denktaş, ömrünü Türklüğe harcamış bir yiğit adam. İçeriden ve dışarıdan birtakım hainlerin saldırılarına aldırış etmeden, haklı mücadelesini sonuna kadar sürdüren bir Yalnız Kurt. O, Türk Dünyasının 20 asırda yetiştirdiği tartışılmaz son büyük önder ve aksakallarından biridir. Bütün Türkler tarafından sevilen, Türklük düşmanlarının da kıskanıp, korktuğu bir kişi idi. Bugün Akdeniz'de, son derece stratejik bir mevkide ve Türkiye'nin menfaatleri açısından önemli bir konumda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

Yelkenlerini pupa rüzgarıyla şişiren korsanlarımızın peşinde Batı Anadolu kıyılarının acımasız dünyasına, Akdeniz'deki barut kokan savaşlarına, çökmekte olan Mısır Memluklarının eriyen İskenderiye'sinin şatafatlı alemlerine ve nihayet Endülüs'te İspanyol zulmüne tanık olurken barut kokusu ciğerlerinizi Akdeniz'in tuzu bedeninizi, İskenderiye şarabı da genzinizi yakacak. Kahramanlarımızın Akdeniz korsan dünyasında yükselişlerini takip ederken karşınıza kimi yerde Barbaros Kardeşler, kimi yerde Kemal Reis, Pi

Tarihin başladığı ilk günden günümüze değin yeryüzünde yaşayan insanlar, pek çok sorunla karşı karşıya kalmışlar ve bu sorunlara farklı çözüm yolları üretmeğe çalışmışlardır. Sürekli devam eden çözüm arama girişimleri her zaman bir birlerine alternatif yapı ve sistemlerin oluşmasına yol açmıştır. Bilinçli olarak üretilen her yeni alternatif, insanlığın medeniyetinin gelişmesi adına ileriye doğru bir adım atmasını sağlamıştır.İnsanlık yeryüzünde var olduğundan günümüze değin pek çok sorunla karşı karşıya kal

İslâm dünyasının Moğol istilâsına uğradığı bir dönemde yaşayan Kevâşî (ö. 680/1281), bütün güçlüklere rağmen Tefsir, Kırâat ve diğer Kur'ân İlimleri sahalarında birçok eser te'lif etmiş ve ilmî gayeyle dönemin önemli ilim merkezlerine seyahatlerde bulunmuştur. Kaleme aldığı tefsirleri kendisinden sonraki bazı meşhur âlimlerin eserlerine kaynak olmuş, Celâleddin el-Mahallî ve Celâleddin es-Suyûtî gibi müfessirler onun tefsirinden yararlanmışlardır. Bununla beraber yaptığı bu çalışmalar ilim dünyası tarafında

Harputlu İshak Efendi’nin (ö. 1309/1892) Zübdetü ilmi’l-kelâm adlı eserinin tenkitli neşri, tanıtım ve değerlendirilmesinin yapıldığı bu çalışma, akâid ve kelâm konularını ele almaktadır. Zübdetü ilmi’l-kelâm adlı eser, Îcî’nin Âkâid metninin soru-cevap yöntemiyle Türkçe çevirisi ve şerhinin yapıldığı ilk çalışmalardan biridir. Bunun yanı sıra bu eserde İshak Efendi, Eş‘ârî geleneğe ait bir metin olan Îcî’nin Akâid’ini şerh yoluyla Mâtürîdî bir kelâm metnine dönüştürme çabası içerisindedir. Üç bölümden oluş

Son yıllarda hemen sınırlarımıza çok yakın bölgelerde ortaya çıkan mezhepsel ve radikal örgütlerin tarihsel kökenleri, Vahabilik, Selefilik, Suudi rejiminin fikri temelleri, İŞİD ve El- Kaide gibi örgütler ve arkalarındaki güçler hakkında pek çok soruya yanıt verecek şekilde kaleme alınmış. Kitap aynı zamanda bölgede at oynatan tek küresel güç ABD'nin dış politika konusundaki, mesela Suriye ve Irak'taki yanlışlarına ve bunlardan ders çıkarılması gerektiğine işaret etmesi açısından da önemli. Türkiye'nin öze

Atabeylik, genelde padişah hocası olarak karşımıza çıkmakta ise de çoğu kere de şehzade eğiticisi olan bu kişiler zaman zaman da ölen Sultan'ın dul eşi ile evlenerek şehzadenin hem hocası ve hem de babalığı görevini üstlenmiştir. Bundan dolayı da devlet yöneticiliği yönü ağır basmıştır. Tabi bu dönemle ilgili fazla bir bilgi ve belge bulunmadığından mevcut bilgiler sathî kalmaktadır. Oğuz geleneklerine bağlı, büyük kabilelere dayanan ve devletin aslını oluşturan bu Selçuk sülalesinin daha İslâmiyet'i kabulü