Türk Oğuz beyleri, işitin: Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti, İlini töreni kim bozabilecekti? Bilge Kağan 732 Bozkır coğrafyasında çetin hayat şartları ve hayatta kalma mücadelesi içerisindeki Türk milleti tören ve geleneklerine sıkı bir şekilde bağlanmıştır. Bu tören ve gelenekler Türklerin milli ve manevi bağları olmuştur. Türklerin silah gücü ile büyük devletler kurdukları ifade edilmesine rağmen yerleşik bir medeniyete sahip olmadıkları öne sürülmüştür. Ancak tören ve geleneklerin olu

Folklor; bir milletin maddi ve manevi değerlerini içinde barındıran önemli kavramlardan biri olmanın yanı sıra toplumların inançlarını, gelenek ve göreneklerini, yaşam tarzlarını yansıtan önemli bir kavramdır. Folklor, kişilerin yaşam tarzlarına ve bakış açılarına etki edebilen, toplumun maddi ve manevi değerlerinin bir bütünüdür. Teknolojinin gelişmesi ve yayılmasıyla birlikte, toplumun önemli değerlerinden olan folklorik unsurlar, her geçen gün teknolojiye biraz daha boyun eğmiş ve unutulmaya yüz tutmuştu

Yumuşak güç ve Kamu Diplomasisi kavramları özellikle Soğuk Savaş sonrasında yoğun kullanılmaya başlamış ve Uluslararası İlişkiler yazınında farklı bir perspektif açmıştır. Joseph S. Nye, Jr.'ın gündeme getirdiği Yumuşak Güç kavramı zaman zaman eleştirilere muhatap olsa da genel bir kabul gördü. Kavramı abartıp sert güçün önemini tamamen yitirdiğini söyleyenler ile kavramı hiç anlamayıp gücün sert olanı dışında bir versiyonunu mümkün görmeyenler bir tarafa bırakılırsa yumuşak güç ve bununla doğrudan ilişkili

Her sabah uyandığımızda gazete ve televizyon kanallarına baktığımızda sosyal medyaya göz attığımızda Ortadoğu, Kuzey Afrika, İran, Kafkasya, Balkanlar ve Doğu Akdeniz'deki yaşanan birçok siyasi gelişme bizlerin gündemine girmekte ve genellikle yaşananlar gündemimizi oluşturmaktadır. Özellikle komşumuz olan Suriye, Irak ve İran'da yaşanan siyasal hadiseler, daha baskın bir şekilde zihinlerimizi meşgul etmektedir. Türkiye kamuoyu kadar olmasa da dünya kamuoyu da bu bölgelerde vuku bulan hadiselerden dolayı bi

16 Yüzyıldan itibaren Endülüs, İdil Boyu, Balkanlar, Uzak Doğu, Afrika, Hindistan, Türkistan gibi İslam coğrafyaları Batı emperyalizmi tarafından istila dilmiştir. Bu süreçte Müslümanlar, ya gayrimüslim hâkim devletin kanunları altında anayurtlarında kalacaklar veya İslam yurtlarından birine hicret edeceklerdi. Hicret etmeyip de kalmayı tercih edenler varlıklarını sürdürme mücadelesi vermişlerdir. Bu aşamada milli kimliklerini ve varlıklarını sürdürebilmek, asimilasyon politikaların direne-bilmek için dinam

Hatay Sorununun İzmir Basınında Yansımaları (1936-1939) adlı bu kitapta uluslararası platformlarda Sancak, Atatürk'ün deyimiyle Hatay olarak adlandırılan bölgenin, uzun yıllar süren mücadeleler sonrasında anavatana katılma serüveninin İzmir basınında nasıl ele alındığı anlatılmıştır. Hatay Sorunu, 1936 yılında uluslararası bir mesele olarak ortaya çıkmış ve 1939 yılında bölgenin Türkiye'ye kesin bir şekilde katılmasıyla sona ermiştir. Bundan dolayı bu çalışmada zaman aralığı olarak 1936-1939 arası alınmıştı

1949 yılında Isparta Senirkent Başköy'de doğdu. İlkokulu köyünde, Ortaokulu Senirkent'te okudu. 1967 yılında Yalvaç Atatürk Lisesini bitirdi. 1968'de topoğraf olarak memuriyete başladı. 1969 yılında Akşehir Öğretmen Okulu'nu dışarıdan bitirip, askerlik hizmetini Nusaybin İlçesi Girmeli nahiyesinde ''er öğretmen'' olarak yaptı. 1978 yılında Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun oldu ve bu Fakültenin Fakülte Sekreterliğine 1982 yılında da Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Sekreterliğine, 1986'da da Savun

Duygular şiirlerle kelimelere dökülür. İçimdeki duyguları; kelimelere, cümlelere ve dizelere döktüm. Duygularım kalem oldu, şiirlerim ise aşk nağmesi... Sevinçlerimin, kederlerimin ve hasretlerimin duygu dolu yüzü oldu şiirlerim... Yazdığım her bir şiirle ruhum nefes aldı, yüreğim huzur buldu. Şiirlerim; bir çocuk masumiyeti sevinci ile beni yeni şiirler yazma heyecanına sürükledi.

Yıpranınca, biz farketmeden şiirimiz, şiirden atıldık ikimiz şimdi o şiirden eksiğiz. Çıkınca önce ben, sonra sen mısraların arasından, kalmadı şiirimiz. şimdi o şiirden eksiğiz. Şiirimizin olduğu sayfası kitabın, yırtıldı rüzgâra kapıldı, savruldu. Şimdi eksiğiz o şiirden sen ve ben, unuttu o şiir bizi

Her asırda ülkelerin yönetiminin belli farklılıklar içinde olduğunu geçmişi incelediğimizde anlayabiliyoruz. Rejimler belli ortamların sonucunda belli liderlerle ve aydınlarla birlikte ama halk hareketlerinin baskılarıyla doğmuşlardır. Demokrasinin doğuşunda aydınlarla birlikte halkın büyük bölümünün uzun bir süre direnmesini görebiliriz. Düşünürlerin, yazarların ve ciddi bir aydın kesiminin akla dayalı, bilime dayalı ışıkları halkı etkilemiştir. Biz şimdi demokrasinin en kötü dönemlerinde adaletsizleri, gl

Günümüzde her ne kadar bilgiye ulaşmak kolaylaşmış ise de, yine de çeşitli zamanlarda yayımlanmış olan bildiri ve makalelere ulaşmak her zaman kolay değil. Bu sebeple, ben de birçok meslektaşımın yaptığı gibi zaman zaman bunları kitap olarak yayımlamaktayım. Elinizdeki Makaleler de böyle bir ihtiyaçtan doğdu. Bakıldığı zaman, bu makalelerin çoğunun edebiyatla ve özellikle Eski Türk Edebiyatı alanıyla ilgili olduğu görülecektir. Ancak Halk Edebiyatı, Yeni Türk Edebiyatı, Dil alanlarını ilgilendirenler de var

Divan şiiri hakkında kolay okunur, kısa yazılar yazmayı seviyorum. Genç okuyucu zorlanmasın, elinden bırakamasın; böylelikle Divan şiirinin içine girsin, merak etsin, ilgi duysun istiyorum. Zevk almaya başladı mı arkası gelir diye düşünüyorum. Belli bir birikim gerektiren akademik yazılar gençlerin yeterince ilgisini çekmiyor. Bunları kendi tecrübelerimden biliyorum. Benim Divan şiirine yönelmemde Mehmed Çavuşoğlu'nun Divanlar Arasında kitabındaki yazılar etkili oldu. Deneme tadındaki bu yazıların her ay de

...Bu millet bazılarının dediği gibi (baldırı çıplak) değildir... Çalışan, didinen ve hakiki yaratıcı bir kuvvettir. (Mareşal Fevzi Çakmak, Balıkesir/1947) ...Halka itimat etmek lâzımdır. Türk halkı vatandaş sıfatıile olan hak, vazife ve mesuliyetlerini büyük bir hassasiyetle kavrıyor... (Mareşal Fevzi Çakmak, Ankara/1947) İdare adamları tarafından gösterilen zorluklar, hiçbir partinin menfaatine olmuyor, memleketin zararına oluyor. (Mareşal Fevzi Çakmak, Ankara/1947) ...coup de grace' olarak karşımız

Yazarlar : Türkmen Derdiyok, Çağlar Doğru, Can Güldüren, Nevzat Ünalan, Beste Altınçubuk, Leyla Gödekmerdan Önder, Berrin Arzu Eren, Bilge Şenel, Hakan EZİCİ, Serkan Ünal, Burcu Gürol, Elif Şengün Öztaş Bu özgün ve bilimsel kitapta, farklı anabilim dallarından eklektik bir perspektif ile sürdürülebilir işletme yönetimi ve işletmelerde yönetim, örgütsel davranış, üretim, pazarlama, insan kaynakları yönetimi, lojistik, yönetim bilişim sistemleri ve kalite yönetimi süreçlerine getirilen inovatif yaklaşımlar i

Siyasi partiler açısından her zaman hükümet olmanın ya da hükümet kurmanın çeşitli yöntemleri olmuştur. Parlamenter demokrasiye dayalı rejimlerde hükümet kurma yöntemi olarak koalisyonlar nasıl tercih ediliyorsa azınlık hükümeti yöntemi de aynı şekilde tercih edilmiştir. Azınlık hükümetleri olgusunu ülkenin demokratikleşme ve uzlaşı kültüründeki gelişmelere bağlı olarak, kurulduğu dönemlerin siyasal ve toplumsal koşulları çerçevesinde değerlendirmek gerekmektedir. Türkiye'de 1960'lı yılların ilk azınlık h

1915'te Çanakkale Boğazı'ndan geçerek İstanbul'u işgal etmek isteyen İtilaf Devletleri'ne karşı, sekiz aydan daha fazla süren ve çok ağır koşullarda cereyan eden Gelibolu Yarımadası'ndaki savaşı, çok az Alman bilir. Büyük Türk Ordusu içerisine dağılmış yaklaşık 500 Alman, parlak ve yakıcı güneş altında, ülkesinden uzaklarda, yetersiz cephaneyle, güçlü İngiliz ve Fransız çıkarma kuvvetlerine karşı, sürekli gemi bombardımanı altında, Alman adının şerefine ve takdirine uygun bir şekilde çarpıştılar! 1915'te ba

AKIL Akıl; ruhun emrinde, eşsiz bir neferdir. Akıl; Allah'ı bulmakta, zümrüt taşlı cevherdir. Lakin haddi aşarsa, keskin bir neşterdir. Kim aklını put kıla, işte o bir esfeldir.

Ne zaman kaçacağız maveraya ne zaman? Bize neden böyle düşman kesildi zaman? Hazar'ın sularında ne zaman yüzeceğiz? Işıksız sahraları ne zaman gezeceğiz? Aşacağız bekli de dünü yarını günü, Ölümü aşacağız, öldürerek ölümü. Yaradan sevenleri, daha fazla severmiş... Bize ne kadar güzel, ne çileli yol vermiş... 1993

Bu eserde, her bölümü oluşturan, dolayısıyla da her tipi belirten başlıca unsur olarak ele alınan kelimelerin ya süregelerek doğrudan doğruya kendisinin ya da Türkçeye giren, onun yanı sıra kullanılan veya zamanla onun yerine geçen, Türkçesini unutturarak onun yerini alan yabancı kaynaklı karşılıkının, Türk dili tarihi içinde, özellikle, Göktürk yazıtlarından başlayarak bugüne dek yaşadığı serüveni, çağlar içinde değişim gösteren, gelişegelen Türk kültürü, hiciv ve mizahı içindeki yeri, durumu, varlığı veya

Türk bilgini Sabûnî'nin (ö. 580/1184) el-Kifâye adlı eserinin Türkçe tercümesi olan bu çalışma, Kur'an ve sahih hadisler merkezinde, İslam inanç esasları ve ilkelerini temellendiren, sistemli bir hale getiren ve İslam'ın büyük caddesi olan Ehl-i sünnet akaidini tanımlayan, öncü çalışmalardan biridir. Eş'arîlik ve Mâtürîdîlik, İslam dünyasının büyük çoğunluğu tarafından itikadi alanda takip edilen iki okuldur. Elinizdeki tercüme eser, ana ilkelerde değişmeyen, ancak zaman ve zeminin şartları doğrultusunda if