"Ölmek üzere olan genç kız salonda göründüğü zaman, bir hayranlık çığlığı koptu. Esther’in gözleri, bakanların içinde ruhunu yitirdiği bir sonsuzluk sunuyordu çevresine. Saçlarının mavi siyah rengi kamelyaların güzelliğini iyiden iyiye ortaya çıkarmıştı. Genç kız, istediği ilahi güzellik duygusunu yaratmıştı. Çevresindeki sınırsız lüksün kusursuz ifadesi gibiydi. Ruhuyla da ışıltılar saçıyordu. İlk Avrupalı müzisyenlerin, Mozart ve Beethoven yorumlarken ulaştıkları yücelikle kuşatılan konserlerdeki soğukkan

Arizona sınırındaki San Carlos Apaçi Rezervi... -Berbat bir görüntü değil mi?.. Onu tanıyor musun, Ken? -Yaşlı Jimmy Anaree.. Giysilerinden tanıdım. -Şu ayyaş serseri mi?.. Galiba haklısın... Hay Allah, adamda surat diye birşey kalmamış! -Bu pumanın işi olduğu belli! -Ne demezsin!....

Büyük bir emek ürünü..Öylesine aşkın, ayrıntılı, içerikli ve kapsamlı ki, hem okunur hem başvuru kitabı olur. -İlhan Selçuk- Rekin Teksoy’un Sinema Tarihi, kitaplığınızda mutlaka bulunması gereken sık sık başvuracağınız bir kitap. -Doğan Hızlan- Haftalardan beri masamdan ayırmadığım bir kitap var. Rekin Teksoy’un Sinema Tarihi..her bölümde sinemaseverleri şaşırtacak yorumlar, değerlendirişler okuru büyülüyor. -Selim İleri- Hollywood’dan Yeşilçam’a hangi sinema, hangi yönetmen üzerine bilgiye ihtiyaç duyarsa

“Deli İbrahim, zayıf gözlerini Molla’nın kıvılcımlı gözlerine dikti, orada mutlak bir kadın yüzü göreceğine inanarak uzun uzun baktı ve birden haykırdı.‘Gördüm Hoca Efendi gördüm.’‘Kimi?’‘Kör Süleyman Paşa’nın yolladığı mavi gözlü kızı!’‘Adı ne bu kızın?’‘Turhan.’‘Öyleyse bu gece onu hizmetine çağır. Mehlikayı Efsunî’den söz aldım. Sana yetmiş yedi erkek kuvveti verecek. Artık merak etme...’ ”Yıllarca “kafes” denilen saray hapishanesinde kaldığı için delirmiş bir padişah: Deli İbrahim...Ve onun kadın tutkun

"Eskiden olsaydı bu kitabı genç ev hanımlarına ithaf ederdim ama şimdi görüyorum ki genç "ev erkekleri" de hanımlar kadar mutfağa meraklı ve öğrenmeye hevesli... Zaten, kitabımın bilhassa yemek yapmaya hevesli gençler için yararlı olacağını düşünüyor ve umuyorum. Ama sanıyorum, meraklı ve deneyimli mutfak dostları da bu kitapta kendilerine uygun tarifler bulabilecekler, çünkü sadece özgün Ege yemekleri değil, biçok yabancı ülke özellikle de uzun süre yaşadığım (eski) Yugoslavya mutfağından değişik tarifler

Tadı damağımızdan gitmeyen "batna cila" çorbaların... sirkelerin, sarmısakların... artık bulunmayan, her mevsime ayrı Boğaziçi balıklarının, özellikle Boğaz’ın kralı Lüfer’in, kaybolan uskumrunun, çirozun... artık bir daha geri gelmeyecek eski lokantaların, Deli Hafız’ın, Abdullah’ın, Konyalı’nın, Pandelli’nin, Avcı’nın, Hüdadad’ın, Borsa’nın, Liman’ın, Fettah’ın... Her çeşit ekmeğin, francalanın, eski Ramazan pidelerinin, Mandra’nın sıcak sandviçlerinin... Tadı bugünkülere benzemeyen ayranların, gazozların

"İlk mahkeme salonuna çıkışından beri parmak izleri, suçlular ı saptamakta şüphe götürmez kesinlik içeren bir şöhrete sahip oldu. Suç mahalinde bulunan parmak izleriyle uyuşan parmak izlerine sahip bir şüpheliyi hangi jüri serbest bıraktı?... Simon Cole... forensik "bilimi"ne bilimsel statü kazandıran bu teknik üzerinde çalışan küçük bir grup araştırmacıdan biri. Çalışması, beklenmedik bir biçimde parmak izi yönteminin bilimsel ve istatiksel eksikliklerini ortaya çıkarıyor."- The Economist"Cole’un Şüpheli K

Çulluk, Pervin Abla, Ak Saçlı Genç Kız adlı romanlarını yayımladığımız Mahmut Yesari’nin bu kez de Tipi Dindi adlı kitabını sunuyoruz okurlarımıza… Her zamanki derin bakışıyla Yesari bu kez de çöken bir Osmanlı ailesinin öyküsüne taşıyor bizi.Devrinin varlıklı ailelerinden biriyken değişen zamana uzak düştükçe yoksulluğa yuvarlanmaları kaçınılmaz olan, değer yargılarının vurduğu ketler ve yoksulluğun bilgisinden tümüyle uzak oluşlarıyla bu düşüşün önüne geçebilmeleri de mümkün olmayan insanların öyküsü Tipi

5 Temmuz 2003 tarihinde Robert Lisesi'nde gerçekleşen bu konferansın amaçları okul kütüphaneleri ve okul kütüphaneciliği kavramını vurgulamak, meslektaşlar arası iletişim ağını genişletmek, fikir ve deneyimlerinizi paylaşmaktı.İlk kez ulusal düzeyde okul kütüphanecileri olarak bir araya geldik. Daha önce Okul Kütüphanecileri İstanbul Grubu olarak 22 Haziran 2002'de Eyüboğlu Okulu'nda, 9 Kasım 2002'de FMV Işık İlköğretim Okulu'nda, 22 Şubat 2002'de Irmak Okulu'nda, 10 Mayıs 2002'de yine FMV Işık İlköğretim O

“Türkler, yiğit Türkler! Uluslarımız küçüktür, yeryüzü kalabalıktır, demeyiniz. Biz bir avuç kaba saba çobanlarız, avcılarız demeyiniz. Çünkü bir Türk, isterse bir ulus olur, o güçle ileri atılır. Nasıl ki atalarınız vaktiyle atıldılar, Çin’i de, Hint’i de altüst ettiler. Siz de onlar gibi yiğit olunuz ve yeryüzünü kendinize ülke yapınız…Yürü Cengiz Han, yolun açık olsun. Başına toplanan şu temiz kalabalığın bugün adını anan yok ama bir gün gelecek, bunların adı her dilde gezecek… Tanrı böyle istiyor! Haydi

9 kahvaltılık, 10 soğuk çorba, 12 sıcak çorba, 13 ekmek üstü, 19 salata, 40 soğuk meze, 10 zeytinyağlı, 27 sıcak meze, 5 makarna, 8 makarna sosu, 13 pilav, 12 yumurtalı ekmek, 9 sebze yemeği, 24 et yemeği, 4 tavuk yemeği, 30 balık yemeği, 15 tatlı, 11 serinletici içki ve 24 içki, toplam 295 tarif... Hepsi denenmiş, teknede kolaylıkla hazırlayabileceğiniz tarifler... Tekne yaşantısı bazıları için bir kaçış, bazıları için ise yepyeni ve renkli bir hayata varış olur. O hayatın gerisindeki nedenler ne olursa ol

Oğlak Yayınları, usta bir yazarın yıllardır gölgede kalmış yapıtlarını yeniden gün ışığına çıkarıyor.Nahid Sırrı, beş ninesi, onların uzak yakın çok sayıda akrabaları ve kendi annesi ve babasıyla ilgili anılarını tadına doyulmaz Türkçe'siyle anlatıyor.Sonuç, bir dönem toplumunun kadın-erkek ilişkilerini, özellikle de kadınların gözlemleriyle, toplumun belki de pek yazı konusu edilmemiş ayrıntılarıyla nefis bir anı kitabı.Oğlak Yayınları, ilk yayımlanışından yıllar sonra Eski Zaman Kadınları Arasında'yı yeni

"Annie’nin hayal edebileceğinden kolay oluyor herşey. Isabelle’e eğilmek, koluyla sarmak kolay. Onu öpmek kolay. Ve Isabelle’in de onu geri öptüğü o bir an için çok güçlü bir kavuşma hissi duyuyor. Dünyada bundan başka bir şey istemiyor o an. Bir nefes alıp verme kadar uzun süren o anda zaman, oda, bütün hayatı, hepsi duruyor. Ve sonra mum Annie’nin saçlarını tutuşturuyor. Kekremsi bir yanık kokusu duyuluyor. Isabelle hemen geri çekiliyor. Annie’nin yanan saç tutamını söndürüşünü seyrediyor. İkisinin üst üs

Paris'te, altın renkli bir sonbahar günü, bağları ve şaraplarıyla ünlü Casimir de Châteaunneuf'ün başarılı şarapçısı, Palais Rolay'in kemerleri arasında dolaşırken Şark malları satan loş bir dükkana girer. Nargile, sarık ve hançerlerin arasında bir minyatüre rastlar: Fildişi tenli, bir gözü sarı bir gözü mavi, büyüleyici bir kadın portresi...O gece başucunda minyatürle uykuya dalan Casimir, rüyasında kendini kubbeler ve minareler şehrinde kaybolmuş bulur. Bir avluda tek başına bir kadın hıçkırmakta, gözyaşl

Noel Baba'nın EsrarıXanaduKara AdamlarSahranın LanetiHayat AğacıBuz ve Ateş AdasıCanavarŞeffaf Gölgelerin SırrıBüyücüler KentiKötülük Meleği

Osmanlı İmparatorluğu’na hükümdar olmuş en büyük sultan: Kanuni Sultan Süleyman.. ve onun kalbine sultan olan Kanuni’yi kendine aşık eden bir kadın: Hurrem Sultan. Saraya esir bir kız olarak girip, kısa sürede Kanuni’nin tek sevgilisi olan, kendi çocuklarından biri tahta geçsin diye Kanuni’nin veliahtını çeşitli yollarla kışkırtıp öldürten, tarihin gelmiş geçmiş en güzel ama bir o kadar da acımasız kadınının romanlaştırılmış hayatı... M. Turhan Tan’ın kıvrak kaleminden, gerçek kaynaklara dayanılarak yazılmı

Dylan Dog Dev Albüm Sayı: 2 Üçüncü Kattaki Kiracı / Taksi! / Kaygı / Margherita

Dampyr Süper Cilt: 12Highgate Vampiri , Mavi Sakal'ın Şatosu , Sheffield Suçları , Paris'in YeraltıOğlak Yayıncılık

İngiltere'de başlayıp Kırım Savaşı nedeniyle Doğu'nun bütün güzelliklerini -İstanbul'unkiler dahil- arka planda sergileyen büyük ve maceralı aşk zinciri, bu kez Batı ülkelerinde devam ediyor... Fırtınalı bir aşkın peşinde roman okurları da Londra, Venedik, Asolo, Paris, San Remo, Viyana, Rodos, Eze, Villa Franca, Marsilya ve Akdeniz'den geçerek yine İstanbul'a, İzmir'e ve Kahire'ye ulaşıyorlar... Latife Mardin, Doğu Doğudur'dan sonra, Batı Batıdır'da da bireylerle farklı toplum kuralları arasında doğan çatı

"Kişisel fikrimi sorarsanız, siberuzayın, ırkımızın sonunu hazırlayacağını düşünüyorum." "Öyle mi? Neden?" "Çünkü siberuzay, yeniliklerin sonu anlamına geliyor... Kablolar sayesinde dünyanın dört bir yanıyla bağlantı halinde olmanın topluca ölmek demek olduğunu düşünüyorum. Her biyolog, izole edilmiş küçük grupların, kalabalık olanlardan daha hızlı değiştiğini bilir. Okyanusun ortasındaki bir adaya bin tane kuş bırakın, daha hızlı evrim geçirdiklerini görürsünüz. Bir kıtaya on bin kuş bırakın, geçirdikleri