Tam yüz yıl önceydi bu hikâye başladığında... İki kirve çocuğunun, Salatın ve Rüşan`ın mücadele dolu yaşamının hikâyesi… Köyün güzelleri güzeli, becerikli, on parmağında on marifet olan, yiğit, mert, cesur kızı Salatın... Vatanı için hiç düşünmeden gönüllü birliklere katılan, ülkesini korumak için kendini feda eden, bu uğurda gazi olan yağız delikanlı Molla Rüşan... Yurdumuzu dört bir yandan saran esaret yıllarından cumhuriyetin kuruluşuna doğru uzanan bir hikâye… Herkesin bir hikâyesi vardır. Kimi hikâ

Kutsal bir aşk hikâyesi! Aslında birçok kişinin bir yerlerde saklı bir aşk hikâyesi vardır. Bazılarımız kendine bile anlatmaya korkar bu aşk hikâyesini. Bazılarımızsa delicesine haykırır. Aslında gerçek aşk susmak, birbirini içindeki zindanlara hapsetmek, sessiz bir köşede ıslak yağmurlar yağarken hatırlamak, aslında hiç UNUTMAMAKTIR.

Aşkta, dil, din, ırk şehirli, köylü, zengin fakir, güzel çirkin, okumuş, cahil hiç fark etmez. Hepsi düzdür ve eşittir. Kime âşık olduğunun önemi de aslında yoktur. Önemli olan senin âşık olmandır. Aşkın kendi gözü, kulağı ve ruhu vardır. Bunu başkalarının anlamasını beklemek beyhudedir. Âşık olmayan bunu anlayamaz. Senin sevgindir, hayallerindir, özlemlerindir, kıskançlığındır dolayısıyla acıların, hüzünlerindir aşk. Gördüğün, bildiğin, hayal ettiğin şekliyle, o senin aşkındır. Aşkın kimliği ve tarifi yokt

KitapTanıtımYazısı : (Arka Kapak) Tarih boyunca farklı kuşakların sahip olduğu değerler ve inançlar, kendi dönemlerinin gerektirdiği şekilde insan davranışlarını şekillendirmiştir. Kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze kadar gelen geçmişin değerleri, artık çağdışı olsa da hâlâ varlığını sürdürüyor, hayatlarımıza yön veriyor ve geleceğe zemin hazırlıyor... İnsan türü iş birliği ve yardımlaşma gibi olumlu davranışları sayesinde hayatta kalabilmiştir. Ancak aptallık, açgözlülük, kibir ve şiddet de insanlığı

Bin yıl önce Orta Asya Bozkırlarından, Anadolu coğrafyasına göç eden Türk Boylarının torunlarıydılar. Uzun yıllar Osmanlı Devleti`nin himayesinde olan bu topraklar, birinci dünya savaşından sonra gurbete dönüşmüştü. Çizilen sınırlarla tüm akrabaları da Türkiye tarafında kalmıştı. Dedesi; `önümüzde kıble, arkamızda Türkiye var` derdi hep, yıllarca ne demek istediğini anlayamamıştı. Bu sözün anlamını ancak gençlik yıllarında zihninde oturtabilmişti. Bir gün tüm Türkmenlerin akrabaları ile buluşacağını, yüz

KitapTanıtımYazısı : (Arka Kapak) Uluslararası İlişkilerde Kadın Hakları ve Türkiye`nin Kadın Haklarına Yönelik Stratejik Politikaları adlı çalışmamız, kadınların Türkiye`de ve dünyada cinsel şiddetten korunmasına yönelik tedbirleri esas almaktadır. Çalışma; hukuki ve bağlayıcı nitelikte olmayan ancak ders niteliğindeki öğretileriyle tüm dünyada oldukça bilinen Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi`ni detaylarıyla anlatmaktadır. Bu eserde, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirg

Genç Kadın, Sığındım sana, yaslandım yüreğine… Ne gitmek geliyor buradan ne de kalmak ! Özgürlükler ülkesi yok artık, her şey viran oldu dağıldım yurdumdan. Korktum bir daha korktum ve bir daha ! Gökyüzünü unutur oldum ve o kuşlar artık yok. Onlara da kırgınım, sitemim var ! Ne senden bir haber getiriyorlar ne de bir umut… Maviyi özledim ben gözlerinin içindeki maviyi. Dün ilk defa yakın oldum sana sanki yer ile gök birleşti, umurlar çırpındı, hüzün oturdu, bana ağladı ! Gözlerine bakınca bir özlem f

Dünya`da yeniysen ya da hep öyle hissediyorsan Soru sormak senin işin, biliyorum. Şaşırdığın ya da merak ettiğin durumları burada sayamam ama Dünya`ya alışmadan önce biraz bekle. Duyduklarına ve gördüklerine bir bak. Büyük sorular koleksiyoncusu oluruz belki bir gün, kim bilir. Bu ne işe yarar dersen, Düşünürüz. Değişiriz. Öyle yaşarız!

Ülkemizde konut sorunu ağırlıklı olarak 1950`li yıllarda hissedilmeye başlanmıştır. İkinci Dünya Savaşı`ndan sonra ülkemizde hızlı bir nüfus artışı yaşanmıştır. 1950`li yıllarda tarımda makineleşme başlamış, ulaşım imkânları gelişmiş ve tarım dışı faaliyetler gelişmeye başlamıştır. Hızlı nüfus artışı, tarımın makineleşmesi ve ulaşımın gelişmesi gibi etkenlerin öncüsü olarak ülkemizde yaşanan iç göçe hızlı kentleşme eşlik etmiştir. Hızlı kentleşme barınma sorununu da beraberinde getirmiştir.

Bir çocuğu büyüten milyonlarca bağ, yıldızlar kadar gerçektir…

Her zaman kadere inanan bir insan olmuştum. İnsan kaderini yaşardı ve ondan kaçamazdı. Siz istediğiniz kadar kalkanlarınızı kuşanın, eğer yaşayacağınız bir olay varsa onu eninde sonunda yaşardınız ve şu an bulunduğum durum da belki beni böyle düşünmeye sevk ediyordu. Kader dediğimiz şey iki yoldan mı ibaretti yoksa hangi yolu seçerseniz seçin aynı yere varacağınız bir düzlükten mi? Matematikte gidiş yolun yanlış olsa da doğru sonucu bulabiliyordunuz. Peki ben neden hem gidiş yolunu yanlış algılıyor hem

Göğsüne ceberut bir sızı dadanıyor. Boğazına bir yumru yerleşiyor. Kirpiklerinde bir damla asılı kalıyor. Ne yapsan yap kurtulamıyorsun. Saatlerce, günlerce kurtulamıyorsun. Karamsarlığın artıyor, huzursuzluğun tavan yapıyor. Devasız bir maraza yakalanmışsın hissine kapılıyorsun. Gelecekten nevmit yaşamaya çalışıyorsun. Bir mucize, beklenmedik müspet bir acayiplik olsun istiyorsun. Olmuyor, ne yaparsan yap rahatlayamıyorsun. Havalar daha da bozuyor: Ürkütücü bulutlar, şimşekler, yıldırımlar, yağmur, si

Bir adam... Saçı sakalı birbirine karışmış, bıyıkları sigara dumanından sararmış... Büyük bir varoluşun içerisinde, küçük bir odaya sıkışıp kalmış bir adam... Zihninin gücünü kendisini hapsetmeye adamış bir adam... Dış dünyada kendisini bulamayıp iç dünyasında ararken kaybolmuş bir adam... Çevresi tarafından `tuhaf` olarak kabul edilen Mehmet, geçmişin bütün yüküne, acısına rağmen hayatta kalma savaşı veren genç bir adamdır. Yârdan kalan yaralarla zihninin derinliklerinde bir varoluş çabasıdır onunki.

Gözlerinizi kapatıp, anlatacaklarımı kafanızda kendinize göre yorumlayıp, hayal edin. Eminim hoş olacak, başlayalım. Eşinizle veya arzuladığınız müstakbel aşkınızla yaşamış, ibadetler ve güzel işler sonrası, ikiniz de vaktiniz gelince ölmüşsünüz. Kabir, ahiret ve iyilik kötülüklerin tartılacağı hesap dönemlerini de Allah`ın izniyle güzelce geçmişsiniz ve de en sonunda aşkınızla sonsuza kadar beraber yaşayacağınız cennetinize girmişsiniz. Yaşlanmak yok, dert, keder, sıkıntı, hastalık, yok. Onunla el el

KitapTanıtımYazısı : (Arka Kapak) Lila is a little pretty girl. She loves sunny and funny days. It`s time to wake up for the first day of school. Oops…! Lila is a bit nervous… New friends, new adventures and many new things… Let`s read and follow her on exciting journey… About the writer Seda Yılmaz Saka is a lecturer and educator in a university and has been teaching English for 14 years. She is also the mother of two daughters called Lara and Lidya. She enjoys reading, translating, travelling, l

Yazarımız 1977 Aydın doğumludur. İzmir`de yaşıyor olup evli ve 2 çocuk babasıdır. Hâlen bir devlet okulunda öğretmenlik mesleğini yürütmektedir. İki Adam Ben ve Babam, yazarımızın ikinci kitabıdır. İlk kitabı `Gönül Sevdiğinin Kapısında` adıyla yayınlanan şiir kitabıdır. Bu kitap deniz tutkunları ve amatör balıkçılar için bir rehber niteliğindedir. İçeriğinde yazarımızın denize duyduğu hayranlığı farklı bir üslupla anlatışını, babasıyla olan hayat yolculuğundan kesitleri, övgüleri, yaşanmışlıkları ve

NASA`ya ait HAARP projelerinden sadece biri olan Mavi Işık-Blue Beam Projesi, hologram teknolojisinin son aşaması kullanılarak gösterilmek istenen figürleri insanlara göstermektir. İngilizlerin çok ünlü bir sözü vardır: SEEING IS BELIVING. Yani görmek, inanmaktır. Zaten çok uzun bir zamandır, büyük bütçeli filmler, diziler, animasyonlar ve benzeri medyatik sunumlar sayesinde beynimize kazınan subliminal mesajlarla onların istediği şeylere inandırılmaya çalışılmıyor muyuz?

Bu hikâyeler tüm çocuklara, Tüm gençlere, Ve tüm yetişkin bireyler için yazılmıştır.

İnsanın dünya yolculuğu devam ederken başına türlü türlü imtihanlar gelir. Bu yolculuk imtihansız olmaz, olmayacak. Bazen belayla, bazen de nimetle olacak bu imtihan... Dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri, imtihan şekil değiştirip yaşanılan sıkıntılı dönemler geride kaldığında, yolumuza her anlamda güçlenmiş bir şekilde devam edebilmektir. İmtihana maruz kalanlar, bu gücü ancak ilahî bir kaynaktan; Kur`an-ı Kerim`den alabilir. Mutlu olmanın tek kaynağı rehber olarak Kur`an`a tutunmaktır.